Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/285 E. 2020/514 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/285 Esas
KARAR NO : 2020/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/480 Esas
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
TALEP: İHTİYAT-İ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalıların, davacı kooperatifin geçmiş dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, 25/03/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davalıların ibra edilmediğini, 21/10/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, yönetim kurulu eski üyeler aleyhine sorumluluk davası açılması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, davalıların hukuka aykırı eylemleri ve kooperatife verdikleri zarardan dolayı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 60.000,00 TL belirsiz tazminat alacağının, davalıların zarar verdikleri tarihlerden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacağın teminat altına alınması açısından; tüm davalılar ile davalıların yakın akrabaları adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ve yine davalılardan …’in oğlu … adına kayıtlı taşınmazı, mal kaçırmak kastıyla satışını gerçekleştirmiş olduğundan bahisle; Kocaeli ili, … ilçesi, … (… Mah) mevkiinde pafta … ada … parselde kayıtlı … m2 arsa üzerinde….no.lu daire üzerinde ihtiyati tedbir konulmasına ve yine Kocaeli ili, … ilçesi, … (….Mah) mevkiinde pafta … ada … parselde kayıtlı 19859 m² üzerinde veya davalılara ait başta Kocaeli ile Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüklerinde kain taşınmazlar ile yine adlarına kayıtlı diğer taşınmazların tespit edilerek üzerlerine ihtiyati tedbir konulmasına, Türk Medeni Kanun uyarınca tapu kayıtları üzerine “davalıdır şerhi” konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 24/10/2019 tarihli ara karar ile davanın, kooperatif yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, davalılar ve 3. kişilerin taşınmazlarının uyuşmazlık konusu olmadığından, 6100 sayılı HMK’nun 389 ve devamı maddelerindeki şartları sağlamayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Dava, kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalıların sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ve mahkeme gerekçesinin yerinde olup olmadığıdır.İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3.fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Ancak 19/12/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine ek düzenleme getiren 5/A maddesi ile “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. “ hükmü getirilmiştir.6325 sayılı HUAK’na “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.Bu düzenlemelere göre 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurulup, anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Somut olayda davaya konu uyuşmazlık, kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalıların sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olup ticari dava niteliğindedir. Uyuşmazlık konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın da 21/10/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A, fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının (son tutanağın) aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Bu nedenle, yukarıda yer verilen yasal mevzuat ve açıklamalara göre davacı tarafından, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A, 2 fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı anlaşılan ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığa ilişkin olarak açılan tazminat davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi ile açılan dava ile birlikte talep edilen ihtiyati tedbir talebin de reddi gerekmektedir. Nitekim UYAP üzerinden yapılan tetkikte mahkeme, 12/02/2020 tarihinde davanın, TTK’nın 5/A, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi, HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmasına ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemenin red kararı doğru ise de gerekçenin hatalı olduğu ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1.b.2 bendi gereğince gerekçenin düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK 353/1.b.2 ve 355 maddeleri gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2019 tarih ve 2019/480 esas sayılı ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın KALDIRILMASINA, 6102 sayılı TTK’nın 5/A, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi, HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri uyarınca açılan davanın reddine karar verilmesi nedeniyle davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın, davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kaldırma kararının mahiyeti itibariyle davacı üzerine bıkarılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu 353/1.b.2 ve 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/02/2020