Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/274 E. 2020/1443 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/274 Esas
KARAR NO: 2020/1443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2018/732 Esas, 2019/546 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi ile dava dışı… Ltd. Şti. arasında Sanat Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, bu sigorta poliçesi ile sigortalı şirketin sanat galerisinin sigortalandığını, sigortalı şirket yetkilisinin galerideyken rahatsızlanması nedeniyle sağlık ekibi çağrıldığını, sağlık çalışanlarının galeriden ayrılırken personelden birinin merdiven trabzanının karşısına yerleştirilen demir ve bronzdan yapılmış heykele dokunması nedeniyle heykelin dengesinin bozulduğunu ve devrildiğini, galeride hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, alacağın tahsili konusunda davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sanat galerisinde alınması gereken önlemlerin alınmadığını, galerinin ruhsatının bulunmadığını, şirket yetkilisinin galeriyi ayrıca ev olarak kullandığını, sağlık personelinin ev olduğu düşüncesi ile tüm dikkat ve özeni göstererek hastaya müdahale ettiğini, illiyet bağının ve şirket çalışanlarının bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, davacı … olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen bedelin rücu’en tahsili amacıyla davalı aleyhinde başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK’nun m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK’nun m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler. Dosya kapsamından, dava dışı … Ltd. Şti. ile davacı arasında Sanat Sigorta Poliçesi tanzim edildiği, teminat altına alınan iş yerinde hasar oluştuğu, davacının hasar bedelini sigortalısına ödediğinden bahisle 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi uyarınca davalı aleyhinde takip başlattığı, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle uyuşmazlık, halefiyet ilkesi uyarınca açılan davada görevli mahkemenin ne şekilde belirleneceği, mahkeme kararının yerinde olup olmadığıdır. Sigorta rücu davalarının TTK’nun 1472. maddeden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, davada Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, dava dışı sigortalı ile davalı tacir olup, haksız fiil olsa dahi olay tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunduğundan uyuşmazlıkta görevli mahkeme ticaret mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin işin esasına girerek bir karar vermesi gerekirken görevsizlik kararı vermesi isabetli olmamıştır. HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/732 esas, 2019/546 karar ve 18/07/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1-a/3. bendi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/07/2020