Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/257 E. 2020/1735 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/257 Esas
KARAR NO: 2020/1735
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2018/1172 Esas, 2019/1061 Karar
ASIL DAVA:Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
Birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin
2018/1205 Esas 2019/140 Karar sayılı dosyası
BİRLEŞEN DAVA:Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ana iştigal konusunun demir çelik imalatı ve satışı olduğunu, şirketin son aylarda ekonomik krize girdiğini ve borçlarını vadesinde ödeyemediğini, mevcut borçlarda % 30 iskonto yapılarak kalan borçların konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesinden itibaren ilk altı ay ödemesiz geçildikten sonra, aylık eşit taksitlerle 2 yıllık süre içerisinde ödeneceğini belirterek konkordatonun tasdiki ile müvekkili lehine geçici mühlet ve sonrasında 1 yıllık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ana iştigal konusunun mimarlık, mühendislik ve inşaat işleri olduğunu, şirketin son aylarda ekonomik krize girdiğini ve borçlarını vadesinde ödeyemediğini, mevcut borçlarda % 30 iskonto yapılarak kalan borçların konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesinden itibaren ilk altı ay ödemesiz geçildikten sonra, aylık eşit taksitlerle 2 yıllık süre içerisinde ödeneceğini belirterek konkordatonun tasdiki ile müvekkili lehine geçici mühlet ve sonrasında 1 yıllık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; şirketlerin projelerinin temel dayanağı olan yeni iş alımı ile kar elde etme hedefinin gerçekleşmediği, devam eden veya sözleşmeye bağlanan bir işinin olmadığı, şirketlere nakit akışının sağlanamadığı, komiser ücretleri ile personel alacaklarının ödenemediği, buna göre davacıların konkordato projesinin uygulanabilir olmadığı ve başarı şansı kalmadığı, her iki şirketin aktiflerinin azalıp pasiflerinin arttığı, bu durumun aktif pasif dengesizliğine yol açacağı, iflasın derhal açılması ile borçluların malvarlığının tasfiyesinin sağlanmak suretiyle daha iyi tatmin elde edileceği gerekçesiyle davacı şirketler hakkındaki kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve davacıların iflaslarına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; borçlu şirketin bankalarda bulunan yaklaşık 1.800.000,00 TL bedelli müşteri çeklerinin bankalarca kendi alacağına mahsuben tahsil edilmesinin önlenmesi ve ödemenin borçlu şirkete yapılmasını tedbiren talep ettikleri halde, mahkemece talebin haksız reddedildiğini, bankalarca yapılan işlemin alacaklılar arasında eşitsizlik yarattığını, bu durumun şirketin nakit sıkıntısını artırdığını, mahkemece şirketin korunamadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Alacaklı … vekili, istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, borçlu şirketler hakkında kesin mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve borçlu şirketlerin iflasına karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, davacıların, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, kesin mühletin kaldırılması şartlarının bulunup bulunmadığı ve davacılar hakkındaki iflas kararlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İİK’nun 285. maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Diğer taraftan iyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de, İİK’nın 291. madde çerçevesinde özellikle açıklanmamış ve konu kazai ictihatlara bırakılmıştır. İİK’nın 292/1.a ve b bentleri uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyor veya borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, komiserin raporu üzerine mahkemece kesin mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve şartları varsa ve borçlu iflasa tabi ise borçlu şirketlerin iflasına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamından, asıl ve birleşen dosyalarda mahkemelerce İİK’nın 286. maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı … Ltd. Şti lehine 17/12/2018 tarihinden, davacı … Ltd.Şti lehine 19/12/2018 tarihinde geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği ve geçici komiser atandığı, bilahare geçici mühletin 2 ay daha uzatıldığı, 09/05/2019 tarihli duruşmada davacıların kesin mühlet talebinin kabulüne karar verilerek 09/05/2019 tarihinden geçerli olmak üzere davacı borçlulara 1 yıllık kesin mühlet verildiği, 31/10/2019 tarihli duruşmada kesin mühletin kaldırılarak davacıların konkordato taleplerinin reddine ve iflaslarına karar verildiği görülmektedir. Davacı şirketlerin konkordato teklifi vade ve tenzilat konkordatosu olup, şirketlerin projelerinin temel dayanağının yeni iş alımı ile kar elde edilmesi olduğu görülmektedir. Komiser Heyeti 18/10/2019 tarihli raporunda; Borçlu … şirketinin konkordato kesin mühletinde çalışmaya devam ettiğini, 567.505’lik satış gerçekleştirdiği halde dönemde oluşan faaliyet giderleri, personel giderleri ve diğer giderleri karşılayamadığını, bu sebeple kar üretemediğini ve (-) 172.840,73 zarar oluştuğunu; ancak zarar durumunun ve borca batıklığının dönemler itibarı ile arttığını, likidite sıkıntısını aşamadığı ve sermaye yetersizliğini sermaye artışı yaparak bertaraf edemediğini, şirketin proforma gelir tablosunda 31/12/2019 sonu itiban ile 39.750.000 Net Satış öngörüsü olduğunu, ancak ilk 5 aylık dönem sonunda 567.505’lik satış gerçekleştirdiğini ve Proforma Gelir hedefini gerçekleştirmekten uzaklaştığını, şirketin 30/09/2019 itibarı ile kaydi olarak ve -575.599,12 TL rayiç olarak borca batık olduğunu; Borçlu … şirketinin konkordato kesin mühletinde çalışmaya devam ettiğini, birçok firmaya teklif vererek faaliyetinin devamını sağlamaya çalıştığını ancak zarar durumunun ve borca batıklığın dönemler itibarı ile arttığını, likidite sıkıntısını aşamadığı ve sermaye yetersizliğini sermaye artışı yaparak bertaraf edemediğini, şirketin proforma gelir tablosunda 31/12/2019 sonu itibarı ile ¨31.250.000 net satış öngörüsü olduğunu, ancak ilk 9 aylık dönem sonunda ¨ 115.700,00 satış gerçekleştirebildiğini ve Proforma Gelir hedefini gerçekleştirmekten uzaklaştığını, şirketin bilançosunda bir iyileşme görünmediğini, bununla birlikte işletme sermayesinin halen negatif olduğunu, şirketin 30/09/2019 itibarı ile kaydi olarak ve -1.033.291,71 TL rayiç olarak borca batık olduğunu; Şirketlerin kesin mühlet aşamasına geçildikten sonra yalnızca Mayıs ayı komiser ücretlerini ödemesini yaptıklarını, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayı komiser ücretlerinin ödenmediğini, şirketlerin Konkordato talep tarihinden önce tahakkuk etmiş alacaklarının tahsili yönünde azami çabanın gösterildiğini ve bu hususta belirli ölçüde başarılı olunduğunu, tüm olumsuzluklara rağmen, şirket yetkilisi …’nın dürüst davrandığını, borç indirim protokolleri ile borçlarında indirim sağladığını, bankalar ile ipotekli malların bankalara satışı konusunda görüşmeler yürüttüğünü, yeni iş alabilmek için tüm gayretini gösterdiğini, şirketin faaliyetine devam ederek yeni işlerden kar ederek borçlarını ödemesinin alacaklılarının da menfaatine olduğu da heyetlerince dikkate alınarak bugüne kadar her iki şirkete de yeterli süre verildiğini ve faaliyetlerinin takip edildiğini, gelinen bu noktada, şirketlerin her ikisinin Konkordato Projelerinin temel dayanağı olan, yeni iş alımı ile kar elde etme hedeflerine ulaşamadığını, halihazırda devam eden veya sözleşmeye bağlanan bir işinin olmadığını, şirketlere nakit akışı sağlanamadığını, komiser ücretlerini ödenemediğini, alacak kaydı talebinde bulundukları üzere sigortalı çalışanlarının aylık ücretlerinin ödenemediği göz önünde bulundurularak her iki şirket açısından da Konkordato Projesinin uygulanabilirliğinin mümkün olmaktan çıktığını belirtmişlerdir.Mühlet içinde faaliyetine devam edecek olan bir işletmenin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir, ne var ki mali durumu bozulan işletmeler, kural olarak karlılığını kaybetmiş işletmelerdir.Somut olayda, şirketlerin her ikisinin konkordato projelerinin temel dayanağı olan, yeni iş alımı ile kar elde etme hedeflerine ulaşılamadığı, şirketlerin halihazırda devam eden veya sözleşmeye bağlanan bir işinin olmadığı, şirketlere nakit akışı sağlanamadığı, borçluların proforma gelir hedefini gerçekleştirmekten uzak oldukları anlaşılmaktadır.Bu nedenle davacı şirketlerin konkordato projesinin gerçekleşme imkanı bulunmamaktadır. Ayrıca kesin mühletten sonra Mayıs ayı hariç komiser ücretlerinin ve alacak kaydı talebinde bulundukları üzere sigortalı çalışanlarının aylık ücretlerinin de ödenemediği görülmektedir. Bu nedenle mahkemece, kesin mühletin kaldırılarak davacı şirketlerin konkordato taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir.Öte yandan borçlu şirketlerin zarar durumunun ve borca batıklığın dönemler itibarı ile arttığı, şirketlerin devamının aktiflerin azalmasına ve pasiflerin artmasına yol açtığı, bu durumun aktif pasif dengesizliğine yol açacağı, iflasın derhal açılması ile borçluların malvarlığının tasfiyesinin sağlanmak suretiyle daha iyi tatmin elde edileceği, ayrıca borçlu şirketlerin kaydi ve rayiç olarak borca batık oldukları gözetildiğinde, İİK’nın 292/1.a bendi uyarınca mahkemece şirketlerin iflasına karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın asıl ve birleşen davalara ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, asıl dava davacısı … Limited Şirketi tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Birleşen Dava Dosyası Davacısı … Limited Şirketi tarafından peşin yatırılan 203,00TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 293/3 ve 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/09/2020