Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/255 E. 2023/1014 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/255 Esas
KARAR NO: 2023/1014
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2018/672 Esas, 2019/878 Karar
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki ticari ilişki gereği 33.159,76 TL cari hesap alacağının üç gün içinde ödenmesi hususunda davalıya ihtarname çıkarılmasına rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini, itirazda takip dayanağı faturalardan doğan borcun ne şekilde kapatıldığının beyan edilmediğini ileri sürerek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında 01/09/2015 tarihli Yazılım Kiralama Sözleşmesi imzalanmışsa da, sistemin kurulduğu tarihten itibaren sorunlar yaşandığını ve sorunların çözülmediğini, davacının edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirmemesi üzerine sözleşmeyi 01/01/2018 tarihinden geçerli olmak üzere feshettiklerini, fesih hakkı, tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup, fesih hakkını kullanan tarafın irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğurduğunu, ancak sözleşme feshedilmesine rağmen taraflar arasındaki ilişki devam ediyormuş gibi fatura düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmenin feshinden sonra başka bir yazılım şirketi ile anlaştığını ve herhangi bir sorun yaşamadığını savunarak davanın reddine ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının sözleşmeyi 01/01/2018 tarihinden geçerli olarak feshettiği yönünde delil bulunmadığı, ancak davacının düzenlediği 09/04/2018 tarihli ihtarnamede feshi kabul etmediklerini dair beyanı nedeniyle, davalının fesih ihbarının 09/04/2018 tarihinde gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle sözleşmenin feshinden sonraki döneme ait takip konusu 2018 yılı Nisan ayı faturası nedeniyle davalının borcunun bulunmadığı, davalının 2018 yılı ilk üç aylık döneme ilişkin düzenlenen iki adet fatura konusu hizmetin eksik ya da ayıplı yerine getirildiğine dair herhangi bir ihtarının olmadığı, bu nedenle bu döneme ilişkin olarak davacının 19.017,95 TL alacağı bulunduğu, davalının takipten önce kendisine tebliğ edilen ihtarnamede verilen üç günlük ödeme süresi geçtikten sonra 14/04/2018 tarihinde temerrüde düşmesi nedeniyle takip tarihine kadar işlemiş faizin ise 128,76 TL olacağı, alacağın likit olması nedeniyle kabul edilen miktar yönünden davacı lehine icra tazminatına hükmedilmesi gerektiği, sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen Nisan ve Mayıs ayları faturalarına dayalı olarak takip başlatan davacının bu aylara ilişkin faturaları takip konusu etmesinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalının 19.017,95 TL asıl alacak ve 128,76 TL işlemiş faiz yönünden takibe itirazının iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, reddedilen Nisan ve Mayıs ayı faturaları toplam bedeli 13.266,83 TL’nin % 20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; 2018 yılı Nisan ve Mayıs ayı faturaları kabul edilmesi dahi eksik alacağa hükmedildiğini, kaldı ki davacının 2018 yılı Nisan ayı faturasına yönelik haklı bir gerekçesi olmadığını, ayrıca müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacının edimini eksik ve ayıplı ifa etmesi nedeniyle sözleşmeyi 01/01/2018 tarihinden geçerli olmak üzere feshettiklerini, sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen faturalar nedeniyle borçlu olmadıklarını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, fatura ve cari hesap alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı alacaklının 2017 yılından devredilen 7.524,95 TL cari hesap alacağı, 2018 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin düzenlenen … nolu 12.704,78 TL bedelli fatura, 2018 yılı Mart ayına ilişkin düzenlenen … nolu 6.313,17 TL bedelli fatura, 2018 yılı Nisan ayına ilişkin düzenlenen … nolu 6.616,86 TL bedelli fatura alacağı olmak üzere toplam 33.159,76 TL asıl alacak ve 253,92 TL işlemiş faiz ile, 2018 yılı Mayıs ayına ilişkin düzenlenen … nolu 6.649,97 TL bedelli fatura alacağı ve 454,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 40.518,50 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının bir yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptalini talep ettiği görülmektedir. Mahkemece; davacının sözleşmenin feshinden önce düzenlenen 2018 yılı ilk üç ayına ilişkin fatura alacağından kaynaklı 19.017,95 TL asıl alacak ve 128,76 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu, 2018 yılı Nisan ayında sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacının Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin alacağı bulunmadığı, sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen faturalara ilişkin takip başlatılmasında davacının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2018 yılı ilk üç ayına ilişkin düzenlenen iki adet faturadan kaynaklı 19.017,95 TL asıl alacak ve 128,76 TL işlemiş faiz yönünden takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra tazminatının davalıdan tahsiline, Nisan ve Mayıs ayı faturaları toplam bedeli 13.266,83 TL’nin % 20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir.İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacının Yazılım Kiralama Sözleşmesi kapsamında takip konusu faturalar ile 2017 yılından devredilen cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, ayrıca kabul ve reddedilen miktarlar yönünden icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; tarafların defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve defterlerin birbirlerini doğruladığı, her iki tarafın ticari defterlerinde davacının 2017 yılından 2018 yılına devreden 7.524,95 TL alacağı bulunduğu, davalının 2018 yılı Ocak ayında banka havalesi ile ödemede bulunduğu, takibe konu 2018 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin düzenlenen … nolu 12.704,78 TL bedelli fatura ile 2018 yılı Mart ayına ilişkin düzenlenen 635172 nolu 6.313,17 TL bedelli faturanın her iki tarafın ticari defterlerine işlendiği, davalının anılan faturalar için iade faturaları düzenlediği, iade faturalarının davacıya teslim ve tebliğ edildiğine dair somut delil bulunmadığı, takip konusu 2018 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin faturaların davalı defterlerine işlenmediği belirtilmiştir.1-Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. (Yargıtay 15. HD’nin 2017/1445 Esas, 2018/1438 Karar sayılı kararı)Somut olayda, taraflar arasında 01/09/2015 tarihli Yazılım Kiralama Sözleşmesi her iki tarafında kabulündedir. Davalı, sistemin sorunlu çalıştığı ve davacının edimini eksiksiz ve tam yerine getirmediği gerekçesiyle 2018 yılından itibaren sözleşmeyi feshettiklerini savunmuşsa da, 2018 yılının ilk üç ayına ilişkin düzenlenen 12.704,78 TL bedelli fatura ile 6.313,17 TL bedelli faturayı süresinde itiraz etmeyerek defterlerine kaydetmiştir. Davalı bu faturaları defterlerine kaydettiklen sonra iade faturaları düzenlenmişse de, söz konusu iade faturalarının davacıya teslim ve tebliğ edildiğine dair bilgi bulunmayıp, iade faturaları davacının defterlerine işlenmiş değildir. Bu nedenle davalının 2018 yılının ilk üç ayına ait fatura konusu hizmeti aldığının kabulü gerekir.Bununla birlikte davalı taraf, davacının edimini tam ve eksiksiz yerine getirmediğini savunmuştur.6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi tacirler arasındaki hizmetin ayıplı olması halinde yapılması gereken işlemleri düzenlemektedir. Anılan maddeye göre hizmet alan tacir, malın ayıplı olduğu açıkça belli değilse, malı teslim aldıktan sonra malı incelemek veya incelettirmek, malın ayıplı olması halinde 8 gün içinde bu durumu hizmet verene iletmek durumundadır (Yargıtay 23. HD’nin 2016/991 Esas, 2018/5119 Karar sayılı kararı). Somut olayda, davalı tacir olup, verilen hizmetin ayıplı olduğuna ilişkin davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmemiş ve varsa ayıp ihbarına ilişkin delil de sunmamıştır.Yine HMK’nın 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı, davacının eksik ya da ayıplı ifada bulunduğu ve edimlerini gereği gibi yerine getirmediği yönündeki savunmasını kanıtlamalıdır. Ne var ki davalı bu yöndeki savunmasını kanıtlamış değildir. Bu nedenle mahkemece 2018 yılı ilk üç ayı için düzenlenen faturalar yönünden davacının alacaklı bulunduğunu kabul etmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Ayrıca takip konusu 2018 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin faturalar davalı defterlerine kaydedilmemiştir. Anılan faturaların davalıya tebliğ ve teslim edildiğine dair bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacı, bu faturalara konu hizmeti verdiğini usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Buna göre mahkemece 2018 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin faturalar yönünden davanın reddine karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Ancak davacı 2017 yılından devredilen 7.524,95 TL cari hesap alacağı için de takip başlatmış, takibe itiraz üzerine bu alacak kalemi de dava değerine dahil edilerek takibe itirazın iptali talep edilmiştir. Her iki taraf ticari defterlerinde davacının 2017 yılından devredilen 7.524,95 TL alacağı bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine tarafların ticari defterlerinde 2018 yılı ilk ayında davalının 6.138,66 TL ödeme kaydı da işlenmiştir. Bu ödemenin mahsubundan davacının 1.386,29 TL daha cari hesap alacağı bulunmasına rağmen, mahkemece 2017 yılından devredilen alacak ile ilgili hiçbir değerlendirilme yapılmadan, bu alacak kaleminin de tamamen reddedilmesi doğru olmamıştır.3-Öte yandan mahkemece 2018 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin faturaların sözleşmenin feshinden sonra düzenlendiği, davacının sözleşmenin feshinden sonra fatura düzenleyip takibe koyması nedeniyle kötü niyetli olduğu gerekçesiyle, bu faturalar yönünden davacı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.İİK’nın 67/2 fıkrası uyarınca takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine sonra kötü niyet tazminatına mahkum edilebilir. Davacı takipten önce düzenlediği ihtarnamede feshi kabul etmediği ve hizmet vermeye devam ettiğini beyan etmiştir. Davacı sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu ileri sürmüş olup, davacının Nisan ve Mayıs ayları fatura alacağını kötü niyetli takibe konu ettiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu nedence mahkemece reddedilen alacak yönünden davalı borçlunun kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekirken, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının 2018 yılı ilk üç ayına ilişkin iki adet fatura alacağından kaynaklı 19.017,95 TL asıl alacak ile yapılan ödemenin düşülmesinden sonra 2017 yılından devredilen 1.386,29 TL cari hesap alacağı olmak üzere toplam 20.404,24 TL asıl alacağı bulunduğu, takipten önce çıkartılan ihtarname ile davalı borçluya verilen üç günlük ödeme süresi nedeniyle davalının 14/04/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, buna göre davacının takip tarihine kadar 136,26 TL işlemiş faiz talep edebileceği, alacağın likit olması nedeniyle kabul edilen asıl alacak tutarının % 20’si oranında davacı lehine icra tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davacı alacaklının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, reddedilen alacak yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddi gerektiği anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 2. ve 3. maddede belirtilen nedenler ile kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/672 Esas, 2019/878 Karar ve 19/09/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 3-a)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 20.404,24 TL asıl alacak ve 136,26 TL işlemiş faiz üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin reddine,b)Asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,c)Reddedilen alacak yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 1.403,12 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 489,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 913,25 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,e)Davacı tarafından karşılanan 489,87 TL peşin harç ile 35,90 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,f)Davacı tarafından karşılanan yargılama gideri, posta masrafı, bilirkişi ücreti ve ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.226,05 TL’den kabul ret oranına göre 621,53 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,g)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, h)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden;4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafça karşılanan 165,70 TL istinaf karar ve başvuru harcı ile 69,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 234,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 326,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 57,13 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,7-Davalı tarafından karşılanan istinaf harçlarının üzerinde bırakılmasına,8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,9-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/10/2023