Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/250 E. 2023/969 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/250 Esas
KARAR NO: 2023/969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2017/1224 Esas, 2019/582 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … Grubuna ait inşaat sahasinda taşeron firma olarak binaların içindeki alanlarda faaliyet gösterdiğini, yaptığı işlerle ilgili inşaat malzemelerini inşaat alanı içindeki depolarda muhafaza edilerek kullanıldığını, inşaat alanının güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlandığını, 23/01/2011 tarihinde meydana gelen hırsızlıkta davacı şirketin malzemelerinin bulunuduğu depodan 33.886,58 TL değerinde kabloların çalındığını, davalının çalışanı olan güvenlik görevlilerinin inşaat alanına giren aracı kontrol etmemeleri nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu belirterek zararın tazmimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 01/01/2013 tarihli sözleşmede tanınan yetkilerin tamamını kullandığını, bu nedenle gerçekleşen hırsızlık olayında bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının iddialarının gerçek dışı olup davanın … Sigorta Şirketi’ne ihbar edilmesini istediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının, dava dışı … adi ortaklığı ile … grubuna ait inşaat şantiyesinin güvenlik işini aldığı, davacının iddiasına göre, bu sözleşmenin 2. Maddesinden yola çıkarak davalı sadece işverenin değil, taşeronun da mallarının koruma işini üstlendiği, davacının sözleşmenin tarafı olmamakla birlikte bu sözleşme kapsamı içinde mallarının sözleşme konusu şartiyede istiflendiği ve bu güvenlik hizmetinden dolaylı olarak yararlanacağı kabul edilebileceği, davacı tarafından çalındığını ileri sürdüğü malların türü, miktarı, zararın ne olduğunu çok açık bir şekilde ortaya konması gerektiği, bir kısım kabloların çalındığı iddia edildiği, bu kabloların miktarı ve değerinin belli olmadığı, davacı tarafça bir kısım faturalar sunulmuşsa da, bu faturaların çalınan kablolara ait olduğunu gösteren hiç bir kayıt bulunmadığı, belli sayıda taşeron firmanın şantiye alanına girip çıktığı, bu şirketlere ait araçların güvenlik tarafından sorgulanmadığı, inşaat alanındaki uygulamaya göre o güne kadar davacının da araçlarıyla inşaat bölgesine kayıt/sorgulama olmadan girip çıktığı, o halde hırsızlık günü davalının giren çıkan araçların kaydını tutmamış olmasının tek başına davalıyı kusurlu yapmayacağı, davacının deposundaki malları ve çalının şeyi, miktarını ve cinsini kesin olarak ortaya koyamadığı, davacının soyut beyanına dayalı olarak davalının talep edilen miktardan sorumlu tutulmasının mümkün olamayacağı, dosyadaki bilirkişi incelemesinin usul ve yasaya; dosya kapsamına uygun bulunduğu ve Mahkemece de itibar edildiği, olayla ilgili Soruşturma dosyasında da çalınan eşyaya ilişkin net bir bilgi ve tespit bulunmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; 23.01.2012 tarihinde müvekkili şirketin depolarından 33.886,58 TL tutarında kablo çalındığının ortaya çıktığını, bu tarihte alınmış kamera görüntülerinden, güvenlikten sorumlu davalı şirketin, şantiye alanına girmek isteyen araçları hiçbir kayda ve sorgulamaya tabi tutmadan içeri aldıklarının net olarak görüldüğünü, dosyaya 6 adet fatura ibraz ettiklerini, bu faturaların hiçbirinde 3300 rakamının mevcut olmadığı, Mahkemenin bu rakama nasıl ulaştığının taraflarınca anlaşılamadığını, ayrıca bir şirketin satın aldığı malların değerini ancak fatura ve irsaliyelerle kanıtlayabileceğini, müvekkilinin ibraz ettiği fatura ve irsaliyelerin değerinin dava değeri kadar olduğu ve bu miktarın bilirkişi raporu ile de saptandığı, davacı şirketin kablo ticareti ile uğraşmadığı, ancak üstlendiği işin gereği olarak ve gerektiği kadar kablo kullandığı, Mahkemeye ibraz edilen faturaların, inşaat sahasında kullanılmak üzere temin edilmiş ve davalı şirketin güvenliği altındaki bir depoya taşındığını, davalı şirketin bu inşaat alanındaki hırsızlıktan sorumlu olduğu imzaladığı sözleşme ile sabit olduğu, alınan bilirkişi raporunun da bu sorumluluğu doğruladığını belirterek kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddiasını kanıtlar somut bir delili dosyaya sunamadığını ve iddiasının soyut kaldığını, bu nedenle de somut delil olmaksızın salt, davacı tarafın haksız kazanç elde etmeye yönelik soyut beyanlarından hareketle müvekkili şirketin tazminat ödemeye mahkum edilemeyeceğini, davacı tarafın davasını ispatlayamadığını, yerel mahkemenin, davanın reddine dair kararın usül ve yasaya uygun olduğundan , istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 23/01/2013 tarihinde yaşanan hırsızlık nedeniyle davacıya ait kabloların, davalının güvenliğinden sorumlu olduğu yerden çalındığı iddiasına dayalı olarak oluşan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki silahsız özel güvenlik hizmetleri sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmenin taraflarından müşterinin dava dışı … İnşaat Adi Ortaklığı, firmanın davalı şirket olduğu, sözleşme tarihinin 01/01/2013 tarihi olduğu, davacı şirketin sözleşmenin taraflarından biri olmadığı, iddia edilen hırsızlık olayının 23.01.2013 tarihinde olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, şantiyede yaşanan hırsızlık olayında davalı güvenlik şirketinin kusurlu olup olmadığı, hırsızlık nedeniyle davacının zararının miktarı ve bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı ile dava dışı … İnşaat Adi ortaklığı arasında imzalanan Silahsız Özel Güvenlik Hizmetleri sözleşmesi 3.29.maddesinde firmanın sorumluluk bölgesinde, hırsızlık olaylarından dolayı oluşacak her türlü zarar ve ziyanların firma tarafından karşılanacağının düzenlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmış ve bilirkişi incelemesinin usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun bulunduğu ve Mahkemece itibar edildiği belirtilerek, davacının deposundaki malları ve çalının şeyi, miktarını ve cinsini kesin olarak ortaya koyamadığı, davacının soyut beyanına dayalı olarak davalının talep edilen miktardan sorumlu tutulmasının mümkün olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. TBK ‘nın 50.maddesinde; zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, 50/2.maddedisinde de, uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edelemiyorsa, Hakimin, olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri de göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. TBK’nın 51. Maddesinde; Hakimin, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellik kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükmü düzenlenmiştir. TBK’nın 114.maddesinde; borçlunun genel olarak her türlü kusurdan sorumlu olduğu, 2. Fıkrasında da haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluya sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, şantiyede yaşanan hırsızlık olayı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalının, dava dışı … İnşaat Adi ortaklığı arasında imzaladığı Silahsız Özel Güvenlik Hizmetleri sözleşmesinin 3.29.maddesine göre firmanın sorumluluk bölgesinde, hırsızlık olaylarından dolayı oluşacak her türlü zarar ve ziyanlardan sorumlu olduğu, davacının, 23.01.2012 tarihindeki hırsızlık olayında 33.886,58-TL değerinde kablolarının çalındığını iddia ettiği, bilirkişi raporunda davacı tarafça sunulan faturalara göre zarar miktarının 33.913,58-TL olduğu, davacı talebi ile sınırlı olarak çalındığı iddia edilen tutar ve zararın 33.886,58-TL olduğunun belirltildiği, her ne kadar davacı taraf deposundaki malların ve çalının şeyi, miktarını ve cinsini kesin olarak ortaya koyamamış ise de, ortada davalının edimini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacının zarara uğradığı anlaşılmıştır. Bu nedenle zarar miktarının ve davalının kusur oranının tam olarak tespit edilememesi karşısında TBK 50, 51. Ve TBK 114/2. Maddesi uyarınca tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmiş ve davacının talep ettiği 33.886,58-TL zarar miktarından takdiren % 50 oranında indirim yapılarak 16.943,29-TL zarardan davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de, faiz türünün dava dilekçesinde belirtilmemesi nedeniyle istenilen faizin yasal faiz anlamına geldiği (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/8500 E.2016/6070 K. Sayılı 18.05.2016 tarihli ilamı) bu nedenle kabul edilen kısım yönünden olay tarihi olan 23.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1224 Esas, 2019/582 Karar ve 21/05/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ İLE, 16.943,29 TL tazminatın 23.01.2012 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 1.157,39 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 578,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 578,69 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafından karşılanan 24,30 TL başvurma harcı, 578,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 603,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davacı tarafından karşılanan bilirkişi ücreti, posta masrafları olmak üzere toplam 790,60 TL’nin kabul ve red oranına göre hesaplanan 395,30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 25,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 16.943,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 8-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 16.943,29 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf Giderleri Yönünden 9-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 10-Davacı tarafından karşılanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 44,40 TL istinaf karar harcı ile 68,90 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 234,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 11-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.05/10/2023