Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2382 E. 2021/222 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2382 Esas
KARAR NO: 2021/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2015/1232 Esas, 2019/895 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 25.12.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 30.11.2015 tarihi itibariyle yapılan mali inceleme ile borçlarının aktifinden fazla olduğunun tespit edildiğini, iyileştirme projesinin tatbikine imkan verilmesi halinde borçlu şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğunu iddia ederek, İflas durumunun bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları İle davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı şirketin İİK 179 maddesi kapsamında hükmedilen tedbirlerden yaklaşık 4 yıldır faydalandığı halde borca bataklık durumunun artarak devam ettiği, iyileştirme projesinde gerçekleştirmeyi hedeflediği tutarları yakalayamadığı, zarar tutarının artarak devam ettiği, ön görülen sermaye artışının gerçekleştirilemediği, yapılan sermaye artışının taahhüt edilen miktarın altında kaldığı, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanabilirliği ve alacaklıların menfaatlerini korumaya İlişkin şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacının iflas erteleme talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, gerekçeli karara esas 11.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda, şirketin öz kaynaklarının 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-)8.016.632,12 TL olduğu, bu anlamda kaydi değerlere göre borca batıklık durumun devam ettiği, iyileştirme projesinde şirketin mesken satışından sonra 7.450.000,00 TL tutarlı sermaye artırımı yapılacağından bahsedildiği, ancak kayyım raporunda açıklandığı üzere sermaye artışının gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığı, iyileştirme projesinde yer alan en önemli hususlardan sermaye arttırımına İlişkin olarak başlatılan girişimin sonuçsuz kaldığı, şirket yönetimi tarafından artırılan sermayenin %25’i olan 1.250.000,00 TL ‘nin yıl sonuna kadar bloke edilerek sermaye artırım kararının tescil edileceğinin beyan edilmiş olmasına rağmen bu yönde bir bloke ve tescil işleminin gerçekleştirilmediğinin müşahade edildiği, iyileştirme projesinde satış ve karlılık öngörülerinin 2016 yılından başlamak üzere yapıldığı ancak 2018 yıl sonu itibariyle herhangi bir satış ve buna bağlı karlılığın bulunmadığı şeklinde görüş bildirildiği, rapordaki tespitlerin muhasebe tekniği açısından doğru olsada, resen müvekkili şirketin malvarlığı açısından yapılan araştırmalar sonucunda dosyaya intikal eden, şirket üzerine kayıtlı tapuların, kayıtlı araçların, resmî silahların marka isim değerleme bilgilerinin 11.09.2019 tarihli raporda yer almadığından oluşturulan raporun şeklen borca batık olarak görülebileceği, bilançolarda şeklen bir faaliyeti olmadığı, bilirkişi raporundaki tespit doğru isede en büyük alacaklı müdahillerden … Market, gerek eski adıyla … A.Ş ‘ye şirket ortağı ve sahibi … tarafından toplam 7.717.500,60 TL küsürlük ödeme yaparak iyileştirme projesinde belirtilen 7.450.000,00 TL tutarlı sermaye artırımını fiili olarak yerine getirdiğini, dosyaya bu ödemeler ve makbuzların sunulmuş olduğu halde bu fiili ödemelerin muhasebe kayıtlarına şeklen yansımadığı için şirketin şeklen borca batık görünmesinin de doğal olduğu, ancak bu hususun resen mahkemece ele alınmaması sonucunda iflas kararı verildiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
DAVA: İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır.Somut talebin yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesinde İflas davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulunun 15/12/2015 tarihli kararı ile şirketin iflas ertelenme davasının açılıp yürütülmesi yönünde avukatların görevlendirilmesine dair oybirliği ile karar alındığı, mahkemece, ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, 25.000,00 TL İflas avansının 19.02.2016 tarihli makbuzla mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır. 29.01.2016 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararları alınmıştır. Uyuşmazlık, şirketin borca batıklık incelemesinin usulüne uygun olup olmadığı, müdahillere yapılan ödemelerin, sermaye artışının fiili olarak yerine getirilmiş olarak kabul iddiasının yerinde olup olmadığı ile İflas kararının usul ve yasaya uygun olmadığıdır. 21.01.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirketin 05.05.1994 tarihinde tescil edilerek tüzel kişilik kazandığı, şirketin iki hisseli olduğu, teknik bilirkişi raporunda, şirket aktiflerinin kayıtlı demirbaşlarının rayiç değerlerinin toplamının 1.245.500,00 TL olduğu, şirket aktifinde araçların rayiç değerlerinin toplamının 1.741.500,00 TL olduğu, aktif varlıklar toplamının 22.977.196,82 TL, davacı şirketin özvarlığının (-) 5.901.287.36 TL olduğu, bu şirketin İİK 179’ a göre borca batık olduğu anlamına geldiği, şirket aktiflerinin satış değerlerinin ( piyasa rayiç değerleri ) esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançoya göre şirketin 30.11.2015 tarihi itibariyle toplam borçlarının toplam aktiflerinin (-) 4.525.537,55 TL tutarında aştığı, aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamaz borca batık durumda olduğu, şirketin TTK 376 yönünden de sermayesinin 2/ 3’ünü kaybetmiş bulunduğunu, 15.12.2015 tarihli iyileştirme projesinde, ortaklar tarafından nakti sermaye koyma, yeni ortak alma, duran varlıkların elden çıkarılması vb belirtildiği, iyileştirme projesinde mesken satışından sonra 7.450.000,00 TL tutarı sermaye artırımı yapılacağından bahsedildiği, iyileştirme projesinde belirtilen gelirlerin elde edilmesi durumunda şirketin proforma gelir tablosunda belirtilen satış ve karlılık rakamlarına ulaşılabileceğinin düşünüldüğü, sonuç olarak, şirketin özvarlığının (-)5.901.287,36 TL durumunda borca batık olduğu, şirketin sermayesinin 2/3 ü kaybetmiş bulunduğu, iyileştirme projesinde belirtilen gelirlerin elde edilmesi durumunda şirketin proforma gelir tablosunda belirtilen satış ve karlılık oranlarına ulaşılabileceği belirtilmiştir. 20.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirketin Merkezi Kasımpaşa- Beyoğlu – İstanbul adresinde bulunan silahların kılıflı şekilde kasalardan çıkarılmak üzere ruhsat bilgilerine göre seri numaraları karşılaştırılarak tespit yapıldığı, bahse konu silahların ve şarjörlerin, mermilerin, bulunduğu ortama istinaden bakımsız ve korozyona maruz kaldığı, silahların bakımlarının yapılması halinde korozyondan temizlenebileceği, fişeklerin birçoğunun çekirdek tablasının da korozyonlu olduğu, nemli rutubetli ortamda bulunmasından dolayı barutların özelliliğini kaybetmiş olabileceği, 2. el silah satış fiyatları ile ilgili yapılan araştırmada mevcut silahların fiziki durumu da göz önüne alındığında, tüm silahların toplam rayiç bedeli KDV hariç 89.800, 00 TL olduğu, 21.06.2016 tarihli raporda yapmış olunan incelemede şirket aktiflerinde kayıtlı demirbaşların rayiç değerlerinin toplamı 1.245.500,00 TL olduğu, yine şirket aktifindeki araçların rayiç değerlerinin toplamının 1.741.500,00 TL olduğu, şirketin özvarlığının (-)6.286.295,75 TL olduğu, bunun da, şirketin borca batık olduğu anlamına geldiği, TTK 376. maddesi yönünden sermayesinin 2/3 nü kaybetmiş olduğu, 31.12.2016 tarihli rayiç bilançoya göre şirketin 31.12.2016 tarihi itibariyle toplam borçlarının toplam aktiflerini (-) 4.862.152,13 TL tutarında aştığı, 15.12.2015 tarihli iyileştirme projesinin sunulduğu, sonuç olarak, 31.12.2016 tarihli ticari kaydi bilançosuna göre şirketin özvarlığının (-) 6.286.295.75 TL durumda olduğu, sermayesinin 2/3 kaybetmiş olduğu, davacı şirketin 31.12.2016 tarihi itibariyle aktiflerin satış değerlerinin piyasa rayiç değerlerine göre borçlarının toplam aktiflerini (-) 4.862.152,13 TL tutarında aştığı, borca batık olduğu, 2016 yılsonu itibarıyla herhangi bir satış ve buna bağlı karlılığın olmadığı belirtilmiştir. 19.04.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda, 12.06.2018 tarihli talimat bilirkişi raporunda dava konusu parsellerin rayiç bedellerinin toplam, 554.469,80 TL olduğu, şirketin 31.12.2018 tarihli mali bilançolarına göre şirket öz kaynaklarının kaydi değerler üzerinden (-) 6.299.131,50 TL olduğu, bu anlamda kaydi değerlere göre borca batıklık durumunun devam ettiği, şirketin borca batık durumda olduğu, sermayesinin 2/3 ünü kaybetmiş bulunduğu, şirketin 2018 yıl sonu itibariyle herhangi bir faaliyeti bulunmadığını, bu anlamda finansal analiz verisini elde etmenin mümkün olmadığı, kayyım raporunda sermaye artışının gerçekleştirilmediği anlaşıldığı, iyileştirme projesinde yer alan en önemli hususlardan sermaye artırımına ilişkin başlatılan girişimin sonuçsuz kaldığı, şirket yönetimi tarafından artırılan sermayenin %25 i olan 1.250.000,00 TL nin yıl sonuna kadar bloke ederek sermaye artırım kararının tescil edileceğinin beyan edilmiş olmasına rağmen bu yönde bir bloke ve tescil işleminin gerçekleştirilmediği, iyileştirme projesinde satış ve karlılık öngörülerinin 2016 yılından başlamak üzere yapıldığı, ancak 2018 yıl sonu itibariyle herhangi bir satış ve buna bağlı karlılığın bulunmadığı, toplam 1.717.500,62 TL ödeme yapıldığı, böylece … A.Ş ‘ne ödenen 6.000.000,00 TL, … A.Ş ‘ye ödenen 1.717.500,62 TL ve vekalet ücreti olarak ödenen 4.900,00 TL tutarındaki ödemeler toplamının 7.722.400,62 TL sinin şirket ortağı …’den sermaye avansı girişi olarak şirkete kaydının yapılması gerektiği belirtilmiştir. 18.09.2019 tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporda, önceki ek rapor özetlenerek, bu anlamda, iyileştirme projesinde şirketin mesken satışından sonra 7.450.000,00 TL tutarlı sermaye artırımı yapılacağından bahsedildiği, ancak kayyım raporunda açıklandığı üzere sermaye artışının gerçekleştirilmediği, iyileştirme projesinde yer alan en önemli hususlardan sermaye artırımına ilişkin olarak başlatılan girişimim sonuçsuz kaldığı, şirket yönetimi tarafından artırılan sermayenin %25’i olan 1.250.000,00 TL ‘nin yıl sonuna kadar bloke edilerek sermaye artırım kararının tescil edileceği beyan edilmiş olmasına rağmen bu konuda bir bloke ve tescil işleminin gerçekleştirilmediği belirtilerek, dosyaya davacı şirket tarafından 28.06.2019 tarihli dilekçe ekinde 2018 yılı mizan, 2018 yılı bilanço, Aralık 2018 ayrıntılı gelir tablosu yeni mali tabloların sunulmuş olduğu, şirket öz kaynaklarının 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-) 8.016.632,12 TL olduğu, bu anlamda kaydi değerlere göre borca batıklık durumun devam ettiği, şirketin İİK 179. m. göre borca batık anlamına geldiği, 31.12.2018 tarihli gelir tablosuna göre, brüt karın “0”, faaliyet karının “0”, dönem net karın (-) 1.722.500,62 TL olduğu, şirketin 2018 yıl sonu itibariyle herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, bu anlamda finansal analiz verisinin mümkün olamadığı, şirketin öz kaynaklarının 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-) 8.016.632,12 TL olduğu, bu anlamda kaydi değerlere göre borca batıklık durumun devam ettiği, sermaye artışını gerçekleştirmediği, iyileştirme projesinde yer alan en önemli hususlardan sermaye artırımına İlişkin başlatılan girişimin sonuçsuz kaldığı, iyileştirme projesinde satış ve karlılık öngörülerinin 2016 yılından başlamak üzere yapıldığı, ancak 2018 yıl sonu itibariyle herhangi bir satış ve buna bağlı karlılığın bulunmadığı belirtilmiştir. 10.10.2019 tarihli celsede, davacı vekili zapta geçen beyanında, 11.09.2019 tarihli rapora bir diyeceklerinin olmadığını, müvekkili şirketin şahsi kefaleti nedeniyle bir kısım dosya ödemelerini yaptığını ifade etmiştir. Mahkemece, 11.09.2019 tarihli rapora göre davacının iflas erteleme talebinin reddi ile iflasına karar verilmiştir. Kayyım, raporlarını dosyaya ibraz etmiştir. 13.03.2017 tarihli kayyım raporunda, sonuç olarak, şirketin iyileştirme projesinde yer alan öngörülerin 2016 yılı ocak ayından başlamak üzere yapıldığı, rapor dönemi (31.12.2016) itibarıyla iyileştirme projesinde yer olan öngörülerin gerçekleştirilemediği, şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme yeteneğinin kısıtlı olduğu, şirketin net çalışma sermayesinin 21.433.628,35 TL olduğu, şirketin bu aşamada herhangi bir faaliyetinin olmadığı, şirketin borca batıklığının ana gerekçesi olan … A.Ş mağazalarından toplam 4.912.566,54 TL, … A.Ş den toplam 4.279.360,00 TL ( toplam 9.191.926.54 TL ) müşteriye ait paraların yolsuzluk yapılarak şirket personeli tarafından zimmete geçirildiği anlaşılmakla, şirketin bu gibi durumlara önlem alması amacıyla yaptırmış olduğu sigorta poliçesi olmasına rağmen sigorta şirketinin zararın tazminine ilişkin talebe müsbet veya menfi cevap vermediği şirketin bu dönemde faaliyette bulunmamasına dayalı olarak herhangi bir gelir elde etmesinin mümkün olmadığı, salt faaliyete dayalı öngörülen bir iyileşme ümidinin son derece düşük olduğu, ancak zimmetten kaynaklı zararının sigorta şirketi tarafından tazmin edilmesi halinde faaliyete geçmesinin tekrar mümkün olabileceği, şirkete, hisse alımı ve ortaklık kurulmasına ilişkin görüşme tekliflerinin devam etttiği, yeni ortak alınması durumunda şirketin iyileşme sürecine girebileceği, ancak bunun şirkete konulacak nakit sermaye eklentisinin miktarı ile doğru orantılı olabileceği belirtilmiştir. 29.11.2017 tarihli kayyım raporunda,sonuç olarak, şirketin borca batık olduğu, 15.11.2017 tarihinde hisse devri yoluyla şirkete yeni hissedar alındığı, şirket sermayesinin 5.000.000,00 TL nakit artırım yapılarak 10. 000.000,00 TL ye çıkartılması kararı alındığı, bu anlamda iyileştirme projesinde yer alan en önemli hususlardan sermaye artırımına adımın atıldığı artırılan sermayenin %25 olan 1.250.000,00 TL nin yıl sonuna kadar bloke edilerek sermaye artırım kararının tescil edilmesinin önem arz ettiği, 2017 yılı üçüncü çeyrek itibariyle herhangi bir satış ve buna bağlı karlılığın bulunmadığı anlaşılmakla birlikte, yeni hissedar alımı ve sermaye artırımının şirket faaliyetleri üzerindeki etkisinin 2018 yılının ilk çeyrek sonu itibariyle gözlemlenebileceği belirtilmiştir. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur.Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir.İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb dir.Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının, alacaklıların haklarını, iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması gerekir. Somut davada, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı bilanço tarihinde şirket malvarlıklarının yani aktiflerinin rayiçleri değerleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemektedir.Yani şirket borca batıktır.Ancak, şirketin borca batıklığına dair tespit tarihi 31.12.2016 dır. 09.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda 31.12.2016 tarihi itibariyle, şirket aktiflerinin satış değerlerinin ( piyasa rayiç değerleri ) esas alınarak düzenlenen bilançoya göre toplam borçlarının toplam aktiflerini (-)4.862.152.13 TL aştığı ve borca batık durumda olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 11.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirket öz kaynaklarının 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden (-)8.016.632.12 TL olduğu bu durumda kaydi değerlere göre borca batıklık durumun devam ettiği belirtilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, İflasın ertelenmesinin en önemli koşulu sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borca batık olması halidir. Borca batıklık, şirket pasifinin aktifinden fazla olması hali olarak tanımlanmaktadır. Yine İİK 179. maddesi gereğince iflas kararı verilebilmesi içinde şirketin borca batık olması ve borca batıklığın karar tarihinde de mevcut olması gerekir. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmelerde dikkate alınarak belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacı kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de bakılması ve özellikle bu noktada konusunda uzman bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır. Davacı şirketin mali durumunun yargılama sonuna kadar incelenmesi ve borca batıklığın tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekecektir. Somut davada, davacı şirketin aktiflerinin rayiç değerlerinin tespiti ile bulunan borca batıklığına dair rapor tarihi 31.12.2016, karar tarihi ise 10.10.2019 dur.Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda şirket aktiflerinin kaydi değerleri esas alınarak borca batıklık tespiti yapılmıştır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında, iflas kararı verilebilmesi için şirketin aktiflerinin güncel rayiç değerlerinin teknik bilirkişi vasıtası ile tespiti sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir. Güncel olmayan ve kaydi değerlere göre borca batıklığın tespitine konu olan rapor sonucuna göre İflas kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Diğer taraftan, 29.01.2016 tarihli İhtiyati tedbir kararından hüküm tarihine kadar, davacı şirketin iflas ertelemenin bütün sonuçlarından yararlanmasına rağmen, iyileştirme projesinde yer verilen sermaye artışının ve diğer öngörülerin yerine getirilmemiş olması nedeniyle, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu kabul etmek mümkün görülmemiştir.Bu anlamda ve özellikle talep tarihinden itibaren geçen sürede dikkate alınarak İflas erteleme talebinin red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmaması nedeniyle iflas erteleme red kararında geçen sürede dikkate alındığından bir isabetsizlik görülmemekle birlikte, İİK 179. maddesi kapsamında iflas kararı verilebilmesi için şirketin borca batıklığının güncel rayiç verilerle teknik bilirkişi vasıtası ile tespiti sonrasında bir karar verilmesi gerekirken, kaydi veriler esas alınarak hazırlanan rapor sonucuna göre karar verilmesi isabetli görülmemiş ve davacı vekilinin buna dair istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1232 Esas, 2019/895 Karar ve 10.10.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 87,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/02/2021