Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2350 E. 2021/221 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2350 Esas
KARAR NO : 2021/221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2020
NUMARASI : 2018/1110 Esas, 2020/231 Karar
DAVA: KONKORDATO TASDİKİ
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar … Sanayi ve Ticaret Ltd Şti, …. A.Ş., … vekili, 26/11/2018 tarihli dilekçe ile; müvekkili şirketlerden … Ticaret Limited Şirketinin Arnavutköy – İstanbul adresinde faaliyet gösteren şirket olduğunu, şirketin metal ahşap, cam seramik, porselen, taş, mum, plastik, kağıt, polyester olmak üzere her türlü mutfak eşyası imalatı, alımı – satımı, ithalatı ve ihracatını yapmak, her türlü mutfak eşyalarının toptan ve perakende alım – satımı yapmak, bu amaçla fabrika ve tesisler kurmak ve diğer konularda faaliyetlerde bulunmak amacıyla kurulduğunu, 2001 yılında kurulan şirketin yurt içi ve yurt dışı satış pazarlama faaliyetlerini yaptığını, davacı şirketin sahip olduğu başka markalar olsa da sektöründe … olarak tanındığını, 50’den fazla ülkeye firma ekibi tarafından seyahatler yapıldığını, düzenli müşteriler yanı sıra sipot müşteri portföyü de elde edildiğini, gümrüklerde imtiyazlı uygulama olan mavi hat hakkına sahipliği bulunduğunu, müvekkil şirketin sahip olduğu … firmasının sektörde takip edilen bir firma olması nedeniyle halen gerek e-ticaret gerek toptan ve perakende satış hakkında görüşmeler sürdürdüğünü, üretiminin %50’sini yurt dışına ihraç eden Suriye ve Mısır pazarında aktif ticaret yapan müvekkili şirketin 2013 yılı başlarında başlayan Suriye’deki iç savaştan olumsuz etkilendiğini, bu bölgeye ihracat yapamaz olduğunu, Suriye ve Mısır’da yaşanan ticari kayıpları gidermek için başka ülkelere ihracat yapmaya başladığını, e-ticaret ağını genişlettiğini, şirketin tüm yurt içi satışlarının ham maddelerin Dolar ve Euro para birimi ile tedarik edilmesine karşı satış ve ödemelerin TL cinsinden olduğunu, bu nedenlerle şirketlerin kur farkı zararına uğradıklarını, genel olarak vadelerin daraldığı ve hatta ortadan kalktığını, bu dönemde banka kredileri ve vadesi gelen çekleri ödeme güçlüğü içine düşen müvekkili şirketlerin düzenli ve tam olarak ödemesini gerçekleştirmesi, istihdam ve istikrarı ile tekrar kâra geçebilmesi için elindeki stokunu nakde çevirmesine ihtiyacı bulunduğunu, bu durumun ancak müvekkili şirketlere zaman tanınması ile gerçekleşebileceğini, hazırlanan ön projenin şirketin içinde bulunduğu ödeme sıkıntısından hangi yöntemlere başvurarak aşmayı planladığı bir yol haritası mantığı ile hazırlandığını, amaca yönelik olma, bütünlük, önemlilik, doğruluk, açıklık .. vb ilkelere itibar ettiğini, konkordato projesinin düzenlenmesinde borçlardan herhangi bir tenzilat talep edilmeksizin ön proje çerçevesinde borçların ödenmesi hususunda şirket ortaklar kurulunun 22/11/2018 tarihli kararı ile karar alındığını belirterek, İİK 286.maddesi gereğince ön görülen tüm belgelerin mevcudiyeti dikkate alınarak, üç aylık süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, gerekli görülmesi halinde geçici mühletin iki ay daha uzatılmasını, İİK 289.maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet verilmesini ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının altı ay daha uzatılmasını ve İİK 305 ve devamı maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, 26/11/2018 tarihli ara karar ile; davacılar … yerleşim yerlerinin Avcılar olduğu, bu yerin mahkeme yargı çevresinde olmadığı gerekçesiyle adı geçen davacılar yönünden HMK 167.maddesi gereğince davanın dosyadan tefrikine, ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.Mahkemece, 27/09/2019 tarihli karar ile; konkordato talep eden …. A.Ş. hakkındaki dosyanın HMK 167.maddesi uyarınca, iş bu dosyadan tefrikine ve başkaca bir esasa kaydına karar verilmiştir. Alacaklıların bir kısmı yargılamaya katılarak beyan ve itirazlarını sunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece; tüm dosya kapsamı ve ekindeki belgeler, revize proje, komiser heyeti ara raporları, tasdike ilişkin nihai rapor ve komiser heyetinin tasdike ilişkin nihai raporundaki görüşleri teyit eden bilirkişi raporu ile sözlü beyanlar değerlendirildiğinde, davacı şirketin … markalı mutfak aletlerini üreten ve dahili işletme belgesine sahip bir firma olarak gümrüklerde imtiyazlı olması, 2.000.000.,00 TL olan sermayesini 4.000.000,00 TL arttırarak tamamını ödemiş olması, borca batık olmaması, şirketin 2018 Aralık ayı itibariyle 70 sigortalı çalışanının olması, konkordatonun başarıya ulaşmasına yönelik komiser heyet raporu, davacı şirketin iyileşme sağlayarak satışlarının ve satış kârlılıklarını yükseltmesi, kesin mühlet boyunca maliyeti azaltıcı tedbirler alması ve bunun kârlılığa yansıması, şirketin dünya ve ülke genelinde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle borçlarını ödemede zora düşmüş olması, buna rağmen borçları yeniden yapılandırılacak olduğundan şirketin iyileşme sağlayarak faaliyetine devam edecek olması, faaliyetine devam eden şirketin, alacaklıların, şirkette çalışan işçilerin ve ülke ekonomisi bakımından faaliyetinin devamında yararının olduğu, konkordato teklifi ile iyi niyetli olduğu, dürüst davrandığı, alacaklılar toplantısında kabul edilen proje ile yapılan ödeme teklifinin İİK 302.madde kapsamında ön görülen alacaklı ve alacak miktarı çoğunluğu ile kabul edilmiş olması, tasdik şartlarının mevcut olduğu gerekçesiyle davacı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yönünden konkordato projesinin tasdikine, adi konkordatoya tabi 36.250.097,13 TL borcun aylık taksitler halinde ve ilk taksit 01.10.2020 tarihinde başlamak üzere 48 eşit taksitte alacaklılara ödenmesine, alacaklıların adi konkordato kapsamında kalan alacağı geçici mühlet kararının verildiği 29.11.2018 tarihinden sonra işleyecek olan faizden vazgeçtiklerinin kabulüne, İİK 306/2. maddesi uyarınca konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim ve tasfiye tedbirlerini almak üzere ve ödemelerin zamanında yapılıp yapılmadığının tetkiki ve şirketin işletmesinin durumu ve projesi uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda bu işlemleri yerine getirmesi bakımından kayyumun tayinine, kayyum tarafından iki ayda bir belirtilen hususlarda mahkemeye rapor verilmesine, kayyuma aylık 3.000,00 TL ücret takdirine, tasdik kararının İİK 288. Maddesindeki usulle ilanına, ilgili kurum ve kuruluşlara yazıyla bildirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İİK 308/a maddesi gereğince karar itiraz eden alacaklılardan … A.Ş. vekili ve … Bankası A.Ş. vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.Alacaklı … A.Ş. vekili, istinaf nedenleri olarak; verilen kararın müvekkili yönünden son derece haksız ve hakkaniyetten uzak olduğunu, söz konusu projeyi kabul etmediklerinden toplantıya bankaları tarafından katılım sağlanmadığını, ödeme teklifinin uygun görülmemesi üzerine ret yönünde oy kullanılmış bulunulduğunu, mahkeme tarafından rehinli alacaklı, adi alacaklı ayrımı yapılmadan 48 aylık taksit ödeme şeklinin neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, müvekkili bankanın alacağının ipotekli taşınmaz ile teminat altına alınmaya çalışıldığını, davacının dilekçesinde bunu beyan ve ikrar ettiğini, kararda alacağı rehinle teminat altına alınmış olan bankanın alacağının rehin üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerinde olduğundan imtiyazlı alacaklılardan değil adi alacaklı hükmünde sayıldığını, alacaklı bankanın oylamalarda adi alacaklılardan sayılıp, oylamanın bu şekilde tamamlandığını, bankanın alacağının rehinli taşınmaz ile teminat altına alındığından satışa ilişkin işlemlerin icra müdürlüğü tarafından durdurulduğunu, satışın yapılamadığını, gerek müvekkili banka gerekse alacağı üçüncü kişinin taşınmazı ile teminat altına alınan tüm alacaklılar aleyhine haksız bir durum ortaya çıkardığını, ön projede banka ipoteğinin ikinci dereceden alacaklı şeklinde belirtildiğini, ancak ipoteğin birinci derece olduğunu, projenin bu hususla revize edilmediğini, konkordato komiserliğine bildirilen alacak tutarının alacak kayıt dilekçesinde yer alan tutar üzerinden belirlenmediğini, kapak hesabının dilekçe ekinde sunulduğunu, alacağın tamamının neye göre reddedildiğini ve itiraz dayanağının anlaşılamadığını, yine çekişmeli alacağa ilişkin kullanılan krediye dair bilgi ve belgelerin ibraz edilmediği belirtilmiş ise de icra takip dosyasının kapak hesabının ibraz edildiğini, başkaca bilgi, belge talep edilmediğini, ayrıca İİK 308/b maddesi gereğince başvuru yapılacağını, çoğunluğun sağlanmasında bir bakıma müvekkili bankaya ait alacak kayıt tutarının kabul edilmemesinden kaynaklandığını iddia ederek, tasdik kararının kaldırılmasını ve şartları oluşmayan konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.Alacaklı … Bankası A.Ş. vekili, istinaf nedenleri olarak; alacaklılar toplantısına bankalarının katılmayarak ret yönünde oy kullanılmış bulunulduğunu, konkordato projesindeki ödeme planı dikkate alındığında 01/10/2020 tarihinden başlayarak 48 eşit taksitte alacaklılara ödenmesi şeklinde bir ödeme öngörüldüğünü, hiç bir faiz ve feri ödenmeksizin bir ödemenin ülkede enflasyon oranları, paranın alım gücü gibi ekonomik faktörler dikkate alındığında kabulünün mümkün olmadığını, konkordatonun amacına aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve konkordato davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Öncelikle, talebin niteliği ve mahkemece re’sen değerlendirilmesi gereken usul kurallarının incelenmesi uygun görülmüştür.2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut yargılamada, talebin dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği sabittir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, vekaletnamede konkordatoya ait özel yetkinin mevcut olduğuda anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, borçlu şirket hakkında verilen tasdik kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı, alacaklılar toplantısında rehinli alacaklıların adi alacaklılar şeklinde oylamaya kabul edilmiş olmasının isabetli olup olmadığı, komisere bildirilen alacak miktarı ile alacaklılar toplantısına esas olan cetvelde belirtilen miktar arasındaki farklılıkların itiraz eden alacaklılar yönünden aleyhe sonuç doğurup doğurmayacağı olarak tespit edilmiştir. Dosya kapsamından, davacı şirketin tedbir talepli 26/11/2018 tarihli dava dilekçesi üzerine, mahkemenin 29/11/2018 tarihli ara kararı ile 29/11/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, yasal düzenleme kapsamında geçici komiser heyetinin atandığı, gerekli muhafaza tedbirleri hakkında ara kararlar oluşturulduğu, geçici komiser raporlarının görev tanımı çerçevesinde dosyaya raporlarının ibraz edildiği, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespitine dair rapor alındığı, 25/02/2019 tarihli ara karar ile, geçici mühlet süresinin 15/02/2019 tarihinden itibaren 2 ay uzatılmasına karar verildiği, 05/04/2019 tarihli celsede, davacı şirketin kesin mühlet talebinin kabulü ile İİK 289.maddesi gereğince 05/04/2019 tarihinden itibaren bir yıl kesin mühlet verilmesine karar verildiği, geçici komiserlerin görevinin aynen devamına karar verildiği, dosya üzerinde gerekli işlemlerin devam ettirildiği, alacaklılara alacaklarını bildirmeleri hususunda davet yapıldığı, istinaf eden alacaklılardan … A.Ş. vekili tarafından 20/05/2020 tarihli dilekçenin dosya içerisine ibraz edildiği, dilekçede, davacı şirket yönünden konkordato komiserliğinin UYAP sisteminden temin edilen 12/02/2020 tarihli çekişmeli alacaklılar raporu ile konkordato ön projesine karşı itirazlarını bildirdiği, 12/02/2020 tarihli çekişmeli alacaklılar raporunda müvekkili bankanın yaptırmış olduğu alacak kaydına dair borçlu şirketin beyanda bulunduğu, bu beyan içeriğinde alacak kayıt tarihi itibariyle müvekkili bankaya 2.609.988,43 TL tutarında borcunun bulunduğunu belirttiği ve aşan kısım hakkında itirazda bulunduğunun ifade edildiği, aşan kısım hakkında ortada bir çekişme olduğu kanaati ile mahkemeden karar getirilmesinin talep edildiği, bu anlamda İİK 302/6.maddesi uyarınca mahkemeye başvuru zaruriyetinin doğduğunun belirtilerek, istinaf dilekçesindeki iddialarının kısmen tekrar edildiği, sonuç olarak, borçlu tarafından reddedilen kısım için alacaklarının kabulüne ve toplantılara 25/06/2019 tarihli kapak hesabında yer aldığı üzere toplam 4.167.471,37 TL nakdi, 26/06/2019 tarihi itibariyle toplam gayri nakdi kredi alacakları olan 187.405,00 TL alacak hakkı üzerinden ve rehinli alacaklı olarak dahil edilmelerine, konkordato ön projesine ilişkin ret oylarının esas alınmasına karar verilmesini talep ettiği, itiraz eden … A.Ş. tarafından İİK 300.maddesi gereğince alacak kaydı yapılan tutarın 3.170.107,51 TL konkordato talep tarihi itibariyle bilançoda yer alan borç tutarının 2.609.988,43 TL alacağın kısmen kabul edildiği, reddedilen tutarın 560.119,08 TL olduğuna dair dilekçe ve eklerini dosyaya ibraz ettiği, itiraz eden … Bankası A.Ş. vekili tarafından İİK 300.maddesi gereğince alacak kaydı yapılan tutarın 1.792.179,84 TL olduğunun, konkordato talep tarihi itibariyle bilançoda yer alan borç tutarının 886.602,13 TL, kabul edilen tutarın 886.602,13 TL, reddedilen tutarın 905.577,71 TL olduğunun belirtildiği, alacakları ile ilgili bilgi ve belgelerin komiser heyetine ibraz edildiği, konkordato komiser heyeti tarafından İİK 300.madde gereğince borçlu şirketin defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak 06/01/2020 tarihli ara raporun mahkemeye sunulduğu, mahkemenin 17/02/2020 tarihli ara kararı ile sunulan ara rapor neticesinde komiser heyeti görüşü ve bilirkişi raporları doğrultusunda borçlu …. Ltd. Şti. bakımından alacaklı …. Bankası A.Ş.’nin çekişmeli olan 715.003,58 TL alacağının tamamının nisaba dahil edilmesine, alacaklı … A.Ş. ve diğer çekişmeli alacaklarının nisaba dahil edilmeyeceğine dair karar oluşturulduğu, davacı şirketin alacaklılar toplantısına dair tutanağın düzenlendiği, 15/02/2020 tarihli tutanakta; borçlu şirket hakkında İİK 302.maddesi gereğince 15/02/2020 tarihinde borçlunun konkordato projesini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantısı yapılmasına karar verildiği, İİK 301.maddesi gereğince alacaklılar toplantısının ilanının gerçekleştirildiği, ayrıca alacaklılara iadeli taahhütlü mektupların gönderildiği, ilanların gerçekleştirildiği, öngörülen şekilde saat 15:00’da belirtilen adreste hazır bulunulduğu, öncelikle gelen alacaklıların ve adına oy kullanmak isteyen kişilerin yetkili temsilci olup olmadıklarının incelendiği, geçerli temsil yetkisi olmayan gerçek ve tüzel kişilere oy kullandırılmadığı, hazirunun tespit edilmesi üzerine toplantıya geçildiği, şirketin mali durumu ve süreç ile ilgili konuşmanın yapıldığı, şirket yetkilisinin açıklamada bulunduğu, konkordato revize projesini alacaklılara açıkladığı, iş bu tutanak eki olan oylama listesinde komiser heyeti gözetiminde alacaklılara sunularak teklifi kabul edip etmedikleri hakkında beyanda bulunmalarının istenildiği, 301.maddesi uyarınca ilanda belirtildiği şekilde toplantı tarihinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar toplantısına katılmanın mümkün olduğu, iltihak suretiyle katılımın ilan metninde belirtilen adreste gerçekleştirileceğinin hatırlatıldığının ifade edildiği, tutanağın ekinde tutanakta belirtildiği üzere konkordato projesi kabul beyanı getiren alacaklılar listesinin ve alacaklılar toplantısı haricindeki listenin düzenlendiği, listenin ekindeki çizelgede alacaklıların isim ve unvanlarının nihai alacak miktarının toplantıya katılanların toplantıda kabul oyu kullananların belirtildiği, 24/02/2020 tarihli davacı şirket adına düzenlenen konkordato komiser heyetinin tasdik şartlarına dair nihai raporunda, dosyanın bütün aşamalarının özetlendiği, çekişmeli alacaklara ilişkin görüşlerini içeren raporun 06/01/2020 tarihinde dosyaya sunulduğu, mahkeme tarafından çekişmeli alacakların nisaba dahil edip edilmeyeceği, edilecek ise ne oranda dahil edileceği konusunda karar verilebilmesinin teminen çekişmeli hale gelen alacaklarla ilgili alacaklılar tarafından ibraz edilen kayıt ve belgeler ile ticari belgeler ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi raporunun dosyaya ibrazı ile 17/02/2020 tarihli ara karar oluşturulduğu, şirket yetkilileri tarafından 19/01/2020 tarihinde konkordato komiser heyetine revize projenin tevdi edildiği, revize konkordato projesi ile konkordato projesinin tasdik edilmesi halinde borçların %100’ünün ödenmesinin teklif edildiği, ödemelerin Ekim ayından itibaren 48 ay vadede eşit taksitler halinde yapılmasının planlandığının beyan edildiği, İİK 302.maddesi uyarınca alacaklılar toplantısının yapılmasına karar verildiği, heyetleri tarafından 24/02/2020 tarihli karar ile rayiç değer bilançosunun yeniden değerlendirilerek sağlıklı bir şekilde güncel rayiç değerlere ulaşılmasının sağlanması ve borca batık olup olmadığının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişilerle irtibata geçilip bilgi verildiği, henüz raporların dosyaya sunulmadığı, rayiç değer bilançosunun oranlama yöntemi ile çıkarıldığı, rayiç değerlere göre şirket öz kaynak tutarının 13.321.010,69 TL olarak hesaplandığı, borca batık olmadığı, bu tutara …. markasının değerinin dahil olmadığı, teknik bilirkişi tarafından 11/02/2019 tarihinde düzenlenen raporda .. markasının 2.553.253,64 TL tutarındaki değerin toplam tutara eklendiğinde 15.874.264,33 TL olacağını, şirketin toplam 106 alacaklısının olduğu, sonuç olarak usulüne uygun temsil yetkisine sahip olarak toplantıya katılıp yedi günlük iltihak süresi içerisinde başvurarak revize projeyi kabul oyunda oy kullanan toplam 86 alacaklının olduğu, alacaklı sayısı bakımından kanunda öngörülen çoğunluğun sağlandığı, kabul oyunun 83, ret oyunun 23, kabul oranının %78,30, ret oranın %21,70 olduğu, alacak meblağı itibariyle de kanunda öngörülen çoğunluğun sağlandığı, belirtilen hususlar çerçevesinde davacı şirketin konkordato teklifinin İİK 302/3.madde düzenlemesi uyarınca kabul edildiği sonucuna varıldığı, konkordatonun bir vade konkordatosu olduğu, buna göre toplam 34.137.853,33 TL’nin ödenmesinin öngörüldüğü, konkordatoya tabi alacak toplamının ise 36.246.648,85 TL olmakla birlikte revize projede ödenecek tutarın şirketin cari borcu üzerinden hesaplandığı, konkordatoya tabi olmayan alacakların borçlunun kaynaklarından indirilmesi gerektiği, rehinli alacaklılar olarak şirketten rehinli alacaklının bulunmadığı, burada konkordatoya tabi olmayan rehinli alacaklıları borçlunun kendi malları üzerinde tesis edilen taşınır ve taşınmaz rehinleri ile sağlanan alacaklar olarak anlamak gerektiği, rapor tarihi itibariyle şirketin güncel mal varlığındaki tüm aktiflerden konkordatoya tabi olmayan ve tamamen ödenmesi zorunlu olan imtiyazlı, rehinli ve kamu borçlarının tenzil edildiği, heyetlerince belirlenen teminat gösterilmesi gereken bir alacağın bulunmadığı sonucuna varıldığı, İİK 305.maddesi gereğince alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden hesaplanan harç meblağının 82.279,89 TL olduğu, borçlu şirketin sonuç olarak konkordato teklifinin alacaklılar tarafından kabul edildiği, borçlu şirketin ödeme teklifi ile şirket kaynaklarının orantılı olduğu, şirketin doğrudan komiser onayı ile mühlet içinde doğmuş devam eden bir para borcunun bulunmadığı, teminat gösterilmesine gerek olmadığı, şirketin yargılama giderleri yanında 82.279,89 TL konkordato tasdik harcını yatırması gerektiğinin belirtildiği, 20/03/2020 tarihli konkordato komiser heyetinin rayiç değer bilançosuna dair ek raporda sonuç olarak, 31/01/2020 tarihi itibariyle rayiç değer bilançosuna göre şirket öz varlığının 13.748.633,43 TL olarak hesaplandığı, şirketin borca batık durumda olmadığının belirtildiği, 17/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; sonuç olarak, rayiç değer bilançosuna göre şirketin borca batık olmadığı, borçlunun bilançosunda gösterdiği alacaklarla konkordato başvurusunda bildirdiği alacakların birbirine uyumlu olduğu, borçlunun ödemeyi teklif ettiği tutarın mevcut mal varlığı ile orantılı olduğu, iflas haline nazaran alacaklıların eline geçmesi muhtemel bedelden fazla olduğu, alacaklılar toplantısında İİK 302.maddesi gereğince ön görülen çoğunlukla konkordato teklifinin kabul edildiği, ödenmesi gereken harç tutarının 82.279,89 TL olduğu belirtilmiştir. 29/06/2020 tarihli celsede; komiser heyeti ve itiraz eden bir kısım alacaklılar dinlenilmiş, duruşma zaptına davacının konkordato tasdik harcını ve yargılama giderini yatırdığı belirtildikten ve beyanlar zapta geçirildikten sonra konkordato komiser ve bilirkişi raporları doğrultusunda borçlu şirket yönünden konkordato projesinin tasdikine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. 28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenlemeye yer almıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 305. madde başlığı ise “ Konkordatonun tasdiki Şartları “ dır. Madde 305-(Değişik :28/2/2018-7101/33 md):“ 302’nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır: a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın İflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması ( bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder ).c) Konkordato projesinin 302’inci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması. d) 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302’nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır ).e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir “dir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 289/3. fıkrası gereğince, bir yıllık kesin mühlet kararı ile birlikte mahkemenin, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verileceği ve dosyanın komisere tevdi edileceği düzenlenmiştir. Bu tarihten itibaren komiser veya komiser heyeti tarafından kanunen olan görevleri kapsamında, kesin mühlet içerisinde borçlunun iflasına dair karar verilmediği takdirde, İİK 298. maddede ifade edildiği üzere, görevlendirme ile birlikte borçlunun mevcudunun defterini yaparak, mallarının kıymetlerini takdir eder, başka yerde malların bulunması halinde ise bu muameleyi İcra Dairesi marifetiyle yaptırabilir. 299. madde gereğince, alacaklılara alacaklarını bildirmeye davet eder, 300. madde kapsamında, alacaklar hakkında borçlu beyana davet edilir, komiser alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302’nci madde gereğince vereceği raporda belirtir. 301. madde kapsamında alacaklılara, konkordato projesini müzakere etmek üzere toplantıya davet eder. Toplantının, ilandan en az on beş gün sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki yedi gün içinde belgeleri inceleyebilecekleride bildirilir. 2004 sayılı 302. maddesinde ise “ Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için çoğunluk üst başlığı “ ile komiserin alacaklılar toplantısına başkanlık edeceği ve borçlunun durumu hakkında bir rapor vereceği, borçlunun gerekli açıklama yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecbur olduğu, konkordato projesinin, kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir.302. maddede ayrıca “ Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır “ düzenlemesine de yer verilmiştir. Mahkeme tarafından, çekişmeli ve geciktirici şarta yahut belirsiz vadeye bağlı alacaklar incelenirken alacağın esasına ilişkin ayrıntılı bir inceleme yapmayıp, yalnızca söz konusu alacaklılara oy hakkı tanınıp tanınmayacağına ilişkin bir inceleme yapacaktır. Mahkemece alacaklının ibraz ettiği belgelerle gerekli görmesi halinde bilirkişi incelemesi ile derinlemesine bir araştırma yapmadan kararını verecektir. Çekişmeli alacakların konkordatoya tabi olup olmayacaklarına daha açık bir ifade ile bu tür alacakların konkordato müzakerelerinde oy kullanıp kullanamayacağına, yani nisaba dahil olup olmayacağına konkordatoyu tasdik eden mahkeme karar verecektir. Somut yargılamada, yukarıda özetlendiği üzere, itiraz eden alacaklıların borçlu şirketin kabul etmediği alacak tutarı 302. madde gereğince çekişmeli kabul edilerek, borçlunun alacağa dair beyanı tutanakla belirlenerek alacaklıya mahkemeye başvuracağı belirtilmiştir. Alacaklıların bu talep ve itirazları üzerine, mahkeme tarafından komiser heyetinden raporlar alınarak nisaba dahil olacak alacak miktarları tespit edilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/b maddesinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar tarafından tasdik kararının ilan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabileceği düzenlenmiş, aynı yasanın 302.maddesinde ise çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemenin karar vereceği, şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümlerin saklı olduğu düzenlemeleri kapsamında istinaf talebinde bulunan itiraz eden alacaklı vekillerinin konkordato komiserliğine bildirdikleri, ancak taleplerinin reddedilen kısımları yönünden kararın yanlış olduğuna dair iddialarının iş bu uyuşmazlıkta değerlendirilmesinin uygun olmayacağı ve mahkemece yasal düzenleme kapsamında gerekli işlemlerin yapılmış olduğu gözetilerek buna dair istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Diğer taraftan; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 295.maddesinde; kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları üst başlığı ile mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği, ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirlerinin alınamayacağı ve rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceğine yer verilmiştir. Aynı yasanın 307.maddesinde ise; ” rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” üst başlığı ile borçlunun talebi üzerine tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışının karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere hangi şartlarda ertelenebileceği düzenlenmiştir. Somut yargılamada ise; mahkeme hükmünde rehinli malların İİK 307.maddesi gereğince satışının ertelenmesine dair herhangi bir hüküm tesis edilmediği anlaşılmış olmakla itiraz eden alacaklı vekillerinin buna dair istinaf nedenlerininde iş bu somut davada yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dairemizin 2020/2109 Esas, 2020/2211 Karar ve 24/12/2020 tarihli kararı ile ” .. Doktrin ve Yargıtay uygulamalarında, alacaklının konkordato isteyen borçlu nezdindeki alacağının, üçüncü kişi tarafından sağlanan rehinle güvence altına alınması halinde alacağın nisaba dahil edilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Yargıtay ‘ın bu konudaki kararlarının, malı üzerinde rehin oluşturan üçüncü kişinin, borcu ödediği takdirde, konkordato borçlusuna rücu edebileceği gerekçesine dayandırılmaktadır. Prof.Dr. … ait 9 Eylül 2020 tarihli görüşte, özet olarak, öğretide ve uygulamada konkordatoda bir alacaklının alacağının rehinli alacak olarak nitelendirilebilmesi için rehin konusu malın mülkiyetinin konkordato borçlusuna ait olması gerektiği, şayet alacaklının alacağının üçüncü kişi tarafından verilen bir güvence altına alınmış ise, bu alacağın konkordato nisabına dahil edileceği, zira konkordato tasdikinin, alacağı üçüncü kişiye ait bir malla güvence altına alınan alacaklı bakımından mecburiyet doğuracağının ileri sürüldüğü, konkordato sürecinde, bizzat konkordato borçlusuna ait olan rehinli malın rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilebileceği veya bu mal hakkında başlamış olan takibe devam edebileceği, ancak herhalde bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacağı ve rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceği, bu yasağın, rehnin konkordato borçlusu lehine üçüncü kişi tarafından verilmiş olması, yani rehinli malın üçüncü kişiye ait bulunması halinde, aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu için, üçüncü kişiye sirayet edeceği ve üçüncü kişiye ait rehin konusu mal hakkında muhafaza tedbiri alınamayacağı gibi rehin konusu malın satışının gerçekleştirilemeyeceği, somut olayın özelliklerine göre, konkordatonun tasdiki kararına veya tasdik kararını takip eden bir yıllık sürenin sonuna ya da tasdik kararının kesinleşmesine kadar devam edebilen bu süreç içinde satılamayan üçüncü kişiye ait malın asıl borçluya bu süreç içinde rücu etmesinin de gündeme gelemeyeceği ve dolayısıyla rehinli alacaklının üçüncü kişiye ait malla temin edilmiş alacağını adi alacak olarak konkordatoya yazdırmasının gerekmediği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.Prof.Dr….. ve Doç.Dr…. tarafından hazırlanan 16.10.2020 tarihli “ Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi “ konulu yazıda, konkordato Kurumunun, vadesi gelmiş borçlarını ödemeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi bulunan borçlunun, kanunda öngörülen şartlarla, mahkeme denetim ve gözetiminde, alacaklıları ile anlaşmak suretiyle borçlarını tasfiye etmesine imkan verdiği, İcra ve İflas Kanunun çeşitli hükümlerinde rehin hakkına ve rehinli alacağa / alacaklılara ilişkin düzenlemeler getirildiği, ( İİK m. 45, 49, 53, 84, 85, 92, 96, 125, 128/a, 134, 145 – 153/a, 185, 193, 196, 206, 229, 241, 248, 257, 266, 268, 279, 289, 294, 295, 297, 298, 302, 307, 308/c, 308/h, 309/g, 309/ı, 325, 326, 331 ), İİK 23. maddesinde, kanun kapsamında, rehin hakkından ne anlaşılması gerektiğinin düzenlendiği, buna göre, taşınır ve taşınmaz rehinlerini kapsayacağının belirtildiği, ipotek kavramının ise ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklenti üzerine rehin muamelelerini ifade ettiğinin düzenlendiği, İİK ‘da rehin hakkı kavramının TMK ‘dan daha geniş olarak anlaşıldığı, ikinci olarak önem taşıyan hususun kural olarak rehin hakkının kimin tarafından tesis edildiğine dayalı olarak bir ayrım yapılmadığı, konkordatoya ilişkin hükümler içerisinde de rehin hakkına dayalı bazı özel sonuçlar düzenlendiği, İİK m.289. maddede, alacaklılar kurulunun oluşumu açısından 294. Madde hükmünde faizler açısından, İİK 295. maddede, mühlet kararının rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiplere etkisi açısından, İİK 297.de borçlunun rehin tesisi açısından, 288. de, rehne konu malın kıymet takdiri açısından, 302/5’te rehinli alacağın konkordato projesinin kabulü için aranacak nisapta ne ölçüde dikkate alınacağı açısından, 307. de rehinli malın satışının ertelenmesi açısından, 308/c’de konkordato ile bağlılık açısından, 308/h ‘de rehinli alacaklılar ile müzakere açısından rehin kavramının kullanıldığı, şu halde konkordatoya ilişkin hükümlerin yer aldığı kısım açısından da rehin kavramının aksine bir düzenleme olmadıkça 23. maddesinde çerçevesinde anlaşılması gerektiği, rehnin kimin tarafından tesis edildiğine dair bir ayrım yapılmadığı, kanun koyucunun güncel amacının da bu yönde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, alt komisyon raporunda, verilen öneri ile madde başlığının “..rehinli malların…” şeklinde değiştirildiği, borçluya ait ibaresinin çıkarıldığı, değişiklik gerekçesinde böylece üçüncü kişi tarafından tesis edilen rehinli malların muhafaza ve satışının da kapsama alındığının belirtildiği, netice itibariyle, İcra ve İflas Kanunda yer alan rehin ibaresinin aksi açıkça ifade edilmedikçe rehnin kim tarafından tesis edildiğinden bağımsız olarak Kanunun 23. maddesine göre anlaşılacağı ifade edilmiştir. Yukarıda özetlenen akademik görüşler ve özellikle İcra ve İflas Kanunun 23. maddedeki tanımlar, taşınır rehninin paraya çevrilmesine dair yasanın beşinci babının 148. maddesinde yer alan ipoteğin paraya çevrilmesine dair düzenleme kapsamında ki, 149/b bendine göre, borçlu ve taşınmaz malikine ödeme emrinin gönderilmesi gereği, borçlu ve taşınmaz maliki arasında zorunlu takip arkadaşlığının mevcut olması, 302. maddede açıkça, rehinle temin edilmiş olan alacakların, 298. maddesi uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kalan kısmının hesaba katılacağına dair düzenlemesi ve 308/h bendinde ki, rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması düzenlemeleri kapsamında ve hiçbir düzenleme de, rehnin yalnızca borçluya ait malvarlığına ait olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı ve bu hususun 7101 sayılı kanunla yapılan tasarının ilk halinde konkordatonun tasdikinde aranmışken, alt komisyonda verilen önerge ile borçluya ait ibaresinin çıkarılmış olması karşısında ve yasada rehin hakkının kim tarafından tesis edildiğine dayalı bir ayrım yapılmadığı da değerlendirildiğinde, üçüncü kişi rehni ile teminatlandırılan alacağın adi alacak kabul edilerek masaya yazılması yasanın lafzına uygun düşmeyeceği gibi özellikle kredi kullandıran ve kullanan şirketler açısından nerede ise mali kaynak olarak önemli yer bulan kredi kullanımın imkansız hale getireceği, diğer yandan, çoğunlukla rehinli alacakların yüksek meblağlı alacaklar olması nedeniyle, İİK 302. madde gereğince konkordatonun kabulü için gerekli olan nisaba adi alacaklar şeklinde dahil edilmesinin konkordato müessesinin amacına uygun düşmeyeceği, gerek rehin veren gerekse de rehin karşılığı kredi kullandıran kuruluşların özellikle İİK 294. madde düzenlemesi kapsamında, kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur düzenlemesi kapsamında ciddi zararları oluşacağı, yasal düzenlemelerin aksine kabul şeklinde ciddi çelişkiler oluşacağı, bu durumda, yeni yasal düzenleme öncesinde kabul edilen uygulamanın, yürürlükte bulunan konkordato ile ilgili düzenlemeye uygun düşmeyeceği, adi konkordatoda, alacağın üçüncü kişiye ait rehinle güvence altında olup olmadığına bakılmaksızın nisaba dahil edilmemesi gerekmesine rağmen, .. ” şeklindeki kabulümüze rağmen, komiser heyetinin aksi görüşüne göre rapor düzenlemiş olmaları isabetli olmamıştır. Ne var ki, konkordato ile ilgili yasada düzenlenen sürelerin kesin olması ve geriye dönük olarak bu konuda işlemlerin yeniden tekrar edilmesi hukuken mümkün görülmediğinden yanlış kabule değinilmekle yetinilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İİK’nın 285 ve devamı maddelerindeki yasal düzenlemeler kapsamında yukarıda belirtilen istisna haricinde gerçekleştirilen yargılama ve yargılama aşamasında tayin edilen komiser raporları ile bilirkişi raporu ve nihai tasdik raporu sonucunda davacı şirket yönünden verilen konkordato projesinin tasdik kararında bir isabetsizlik görülmediğinden itiraz eden alacaklı vekillerinin itirazının reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1110 Esas, 2020/231 Karar ve 29/06/2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan itiraz eden alacaklılar … A.Ş. ve … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan itiraz eden alacaklılar tarafından ayrı ayrı karşılanan 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın itiraz eden her iki alacaklıdan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-İtiraz eden alacaklıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/02/2021