Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/229 E. 2020/408 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/229 Esas
KARAR NO: 2020/408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI: 2017/121 Esas, 2017/444 Karar
DAVA: KOOPERATİF (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, 06/02/2017 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili …’ın, … Merkezi’nde kayıtlı iş yeri niteliğindeki gayrimenkulun maliki olduğunu, aynı zamanda davalı kooperatifin üyesi bulunduğunu, söz konusu adreste müvekkilinin hissedarı olduğu, diğer davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin ticari faaliyetlerine devam ettiğini, davalı kooperatifin yönetim kurulunun vekil aracılığı ile müvekkili şirkete gönderdiği 05/01/2017 tarihli yazı ile iş yerinin önüne, yaya yoluna iş yeri arkasına, saçak arkasına, otopark alanına, ara ve ana yola mal ve araç koyarak müvekkili kooperatifin 21/05/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 15.maddesinde alınan site kurallarına uymayan ortak alanları maksadı dışında işgal eden, ana ve ara yollara araç park eden şahıs ve tüzel kişilere ceza kesme ve tahsil etme her türlü yasal işlemlere başvurma yetkisinin yönetim kuruluna verildiğini, karara aykırı hareket edildiğini, yapılan uyarı dikkate alınmadığından firma adına kesilen 3.500,00 TL ceza bedelinin cari hesaba borç kaydedildiğini, cezanın en geç 20/01/2017 tarihine kadar ödenmesi gerektiğini, aksi takdirde icra takibi başlatılacağının ihtar edildiğini, müvekkili şirkete ceza verildiği ve cari hesaba borç kaydedildiğinin davalı kooperatifin yönetim kurulu tarafından bildirildiğini, davalı kooperatifin söz konusu hukuka aykırı ceza verme yetkisini 21/05/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 15.maddesine dayandırdığını, hukukun temel prensiplerinden bir tanesinin ve en önemlisinin ceza verme ve yaptırım uygulama yetkisinin ancak kamu erkine ait olduğunu, bahsi geçen genel kurul kararının hukukun temel prensiplerine, Anayasaya ve yasal mevzuata aykırı olduğundan baştan itibaren mutlak butlanla geçersiz, yok hükmünde bir karar olduğunu, özel hukuk hükümlerine tabii davalı kooperatifin genel kurulunda böyle bir ceza verme yetkisinin yönetim kurulu organına verilmesi yönündeki kararının baştan itibaren geçersiz ve yok hükmünde olduğunu, hukuken yok hükmünde batıl işlem olması sebebiyle iş bu davanın açılmasının süreye tabi olmadığını, her zaman açılabileceğini iddia ederek, davalı kooperatifin 21/05/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 15.maddesinde alınan şahıs ve tüzel kişilere ceza kesme ve tahsil etme, her türlü yasal işlemlere başvurma yetkisini yönetim kuruluna veren kararın baştan itibaren yok hükmünde geçersiz olduğunun tespiti ile iptaline, bu karara dayalı olarak kooperatif yönetim kurulu tarafından müvekkili şirkete kesilen 3.500,00 TL’lik cezanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53.maddesi gereğince; genel kurulu kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde iptal davasının açılması gerektiğini, davacılardan şirketin kooperatif üyesi olmadığından iptal davasında taraf olma ehliyetine, sıfatına sahip olmadığını, diğer davacı …’ın ise kooperatifin üyesi olmasına rağmen 53.maddede belirtilen şartların hiçbirine haiz olmadığı gibi davayı süresinde açmadığını, 21/05/2011 tarihli genel kurulunda alınan kararlara karşı süresinde iptal davası açılmadığından halen yürürlükte olduğunu, iptali istenilen genel kurulun 15.maddesinde ortak alanların kullanımını düzenleyen site yönetim kurallarına aykırı hareket edenlere idari para cezası uygulanması şeklinde karar verildiğini, süresi içerisinde herhangi bir iptal davası açılmadığını, 2011 yılından beri ihlal yapan üye ve kiracılara eşit şekilde uygulandığını, ana sözleşmenin altıncı maddesinin on altı numaralı başlığında; sitede yer alan iş yerlerinin site yönetim planı hükümlerine göre kullanılmasının sağlanacağı ve site yönetim planı hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenlendiğini, site çalışma esaslarında açıkça belirtildiği üzere yönetimce, iş yerleri dışındaki ortak alanlardaki her türlü işgaliye genel kuruldan alınan yetkiye istinaden ceza kesme yetkisine haiz olduğunu, firmaların bu kuralı peşinen kabul etmiş sayılır denildiğini, somut olayda dava konusu edilen cezalar kooperatif üyesi davacı … adına kesilmeyip, iş yerinde faaliyet gösteren ve üyeleri olmayan davacı şirket adına düzenlendiğini, muhatabın yapmış olduğu ihlaller nedeniyle 09/09/2016 tarihinde 500,00 TL, 28/09/2016 tarihinde 1.000,00 TL ve 12/12/2016 tarihinde 2,000,00 TL olmak üzere toplam 3.500,00 TL para cezası kesildiğini, taraf ehliyeti olmayan davacı şirket yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, ana sözleşme, site çalışma esasları ve genel kurul kararı gereği ticaret merkezinde faaliyet gösteren üyelerin ve kiracıların menfaati doğrultusunda sitenin daha güvenli hale gelmesi ve ortak alanların usulüne uygun kullanılmasını sağlamak amacıyla yönetim kuruluna verilen yetki gereği uygulanan para cezalarının usul ve yasa çerçevesinde olduğu dikkate alınarak her iki davacının davasınında haksız ve mesnetsiz olduğunu, iddialarını kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, genel kurul kararının iptali yönünde talebin öncelikle değerlendirilmesi gerektiği, davacı şirketin kooperatif üyesi olmadığından genel kurul kararının iptalini isteyemeyeceği, bu davacı yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, davacının diğer talebi yönünden ise davalı kooperatifin 21/05/2011 tarihli genel kurulunun 15.maddesi ile ortak alanların kullanımını düzenleyen site yönetim kurallarına aykırı hareket edenlerin para cezası uygulama yetkisinin yönetim kuruluna verilmesine ve ortak alanlara mal koyarak işgal eden kişilere ilk defasında 500,00 TL, ikincisinde 1.000,00 TL ve üçüncüsünde 2.000,00 TL ceza kesilmesinin kararlaştırıldığının anlaşıldığı, kararın alındığı tarihten itibaren bir aylık yasal süre içerisinde dava açılmadığı ancak yokluk hükmünde olduğunun tespiti yönünden talebin dinlenmesinin mümkün olduğu, davacının alınan kararın ceza verme yetkisi içerdiğini, bununda ancak kamu otoritesi tarafından kullanılacağını belirterek yok hükmünde sayılmasını talep ettiğini, kooperatifler kanunun yollaması ile uygulanması gereken TTK’nın 447.maddesinde genel kurulun butlan sayılması gereken kararlarının tek tek sayıldığını, bu maddeye göre genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikte ki hakları sınırlandıran ya da ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarının kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran temel yapıyı bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olacağının hüküm altına alındığını, dava konusu olayda genel kurulda işgaliye nedeniyle kesilecek cezalarla ilgili yönetim kuruluna yetki verilmesinin bu hallerden hiçbirine uymadığını, ceza kanunu anlamında bir cezalandırma olmayıp, tazmini nitelikte yaptırım söz konusu olduğu, kooperatif ana sözleşmesinin altıncı maddesinde sitenin temizlik ve çevre düzenlemesi ile ortak alanların bakım hizmetlerinin kooperatifin faaliyetleri arasında sayıldığını, netice itibari ile site içerisinde düzenin sağlanması, daha iyi bir işleyişin gerçekleşmesi için esas sözleşmede bulunan yetkiler dikkate alınarak genel kurulda tazmini nitelikte bir karar alındığını, bunun ceza anlamında kamu otoritesinin uyguladığı ceza ile karıştırılmaması gerektiğini, bu yönü ile davacının iptal talep ettiği genel kurul kararının butlanına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerektiği, cezanın davacı şirkete kesilmiş olması nedeniyle bu davacı yönünden davanın husumet yönüyle reddine, davacı şirketin yönetim kurulu tarafından kesilen cezanın iptali talebine gelince ise; davacının kesilen cezanın yok hükmünde sayılması nedeniyle iptalini talep ettiği, başka bir gerekçeyi ileri sürmediği, cezanın kesilmesi ile ilgili bir usulsüzlük veya başka bir iddianın bulunmadığı gerekçesiyle davacı şirketin kooperatif genel kurul kararının iptaline ilişkin talebinin husumet nedeniyle reddine, davacı …’ın genel kurul kararının yoklukla malul sayılması talebinin reddine, davacı …’ın kesilen cezanın iptaline ilişkin talebinin husumet nedeniyle reddine, davacı şirkete kesilen cezanın iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ettikten sonra, davacı şirketin cezanın bizzat muhatabı olmakla beraber genel kurul kararının iptalini talep etmekte hukuki yaranının olduğunun aşikar bulunduğunu, aktif husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle firma açısından husumetten ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili gerçek kişinin kooperatif üyesi bulunduğunu, davalı kooperatif yönetim kurulunun müvekkilinin yöneticisi ve hissedarı olduğunu, aynı zamanda kiracısı olan diğer müvekkili şirkete kesilen cezanın iptalini talep etmekte hukuki yararının bulunduğunu, para cezasının iptaline ilişkin talebin ret kararının usulüne aykırı olduğunu, kooperatif tarafından idari nitelikte para cezasını uygulama yetkisinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali ile genel kurul kararı gereğince verilen ceza bedeline ilişkin cari hesaba kaydedilen borcun iptalidir. Taraflar arasında; davacı …’ın davalı kooperatifin üyesi bulunduğu, davacı şirketin, davacı gerçek kişinin iş yerinde faaliyetini devam ettirdiği, davacı kooperatif üyesinin diğer davacı şirketin hissedarı olduğu, kooperatifin 21/05/2011 tarihli genel kurul toplantısında alınan karara binaen kooperatif iş yerini kullanan davacı şirket adına para cezası kesildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; genel kurul kararının yoklukla malul olup olmadığı, genel kurulun böyle bir karar alıp alamayacağı, davacı gerçek kişi ve davacı şirketin iş bu genel kurul kararının iptali taleplerinin yerinde bulunup bulunmadığı ve mahkeme kararının usulüne uygun olup olmadığıdır. … ( … ) Ana sözleşmesinin incelenmesinden; kooperatifin unvanının üçüncü maddede belirtildiği, kooperatif süresinin beşinci maddede otuz beş yıl olarak ifade edildiği, kooperatifin amaç ve faaliyet konularına altınca maddede yer verildiği, söz konusu maddenin ilk fıkrasında kooperatifin amacının ortakların işyeri ihtiyaçlarını karşılamak olarak belirtildiği, onuncu bentte sitenin güvenlik, bakım, temizlik ve çevre düzenleme gibi hizmetleri yapacağı yada yaptıracağı, on dördüncü bentte sitenin ortak alanlarının bakım ve onarım hizmetlerini yapacağı, kooperatifin mülkiyetindeki tesisleri gerektiğinde kiraya vereceği veya kendisinin işleteceği, on altıncı bentte, sitede yer alan iş yerlerinin site yönetim planı hükümlerine göre kullanılmasını sağlayacağı ve site yönetim planı hükümlerini uygulayacağının belirtildiği, otuz yedinci maddede; kararların tesiri üst başlığı ile kanun ve ana sözleşmeye uygun surette toplanmış genel kurulda alınan kararların toplantıda bulunamayanlar veya oy kullananlar hakkında da geçerli ve bağlayıcı olacağına yer verildiği, kararların iptalinin otuz sekizinci maddede düzenlediği, ilk fıkrada, kanuna ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurul kararları aleyhine toplantıyı izleyen günden başlamak üzere bir ay içerisinde kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurulabileceği, devamında ise kimlerin başvuruda bulunabileceğinin belirtildiği, ana sözleşmenin beşinci bölümünde arsa ve iş yerlerinin düzenlendiği, elli dokuzuncu maddede, iş yerlerinin arsa durumuna göre ortakların ihtiyaç ve tercihlerine göre değişik tip ve gruplar halinde planlanabileceği, altmış ikinci maddede, iş yerinin maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla, istekli ortakların ikili olarak eşleştirilmesi ile çekilecek kura ile dağıtılacağının belirtildiği, altmış beşinci maddede, yönetim kurulunca belirlenecek bakım, onarım ve sigorta giderlerinin ortaklardan alınacağına yer verildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamından; dava konusu 21/05/2011 tarihli davalı kooperatifin 2010 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında, 17 madde üzerinde görüşüldüğü ve kararlar alındığı, toplantının 15.maddesinde kooperatif ortak alanlarının kullanımını düzenleyen site yönetim kurallarına aykırı hareket edenlere para cezası uygulama yetkisinin yönetim kuruluna verilmesine, uygulanacak para cezası miktarının tespiti hakkında önerge verildiği, önergenin beşinci maddesinde, ortak alanlara mal koyarak işgal eden firmalara eskiden uygulandığı gibi ilk defasında, 500,00 TL, ikinci uyarıda, 1.000,00 TL, üçüncü defada ise 2.000,00 TL ceza kesilmesine devam edilmesinin önerildiği, önergenin oy birliği ile kabul edildiği, davalı kooperatif vekili aracılığı ile 05/01/2017 tarihinde davacı şirkete yazılan yazıda; kooperatif ticaret merkezinin 19 kapı numaralı iş yeri önüne, yaya yoluna, iş yeri arkasına, saçak arkasına, otopark alanına, ara ve ana yola mal ve araç koyarak kooperatifin 21/05/2011 tarihinde yapılan 31.olağan genel kurul toplantısının 15.maddesinde alınan karara aykırı hareket ettiklerinin belirtildiği, yönetim kurulunca alınan kararın yerine getirilmesi için süre verilerek haksız uygulamanın sona erdirilmesinin istendiği, yapılan uyarının dikkate alınmaması üzerine firmaya kesilen 3.500,00 TL’lik ceza bedelinin cari hesaba borç olarak kaydedildiğinin belirtildiği, cezanın en geç 20/01/2017 tarihine kadar ödenmesi ve başkaca cezalar kesilmemesi için haksız uygulamaya son verilmesi hususunun ifade edildiği, ihtar sonrasında davacılar tarafından iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunupta kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantı çağrısının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veyahut tebliğ edilmediğini yahutta genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış olduğunu iddia eden pay sahiplerinin, yönetim kurulunun ve yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluklarına mucip olduğu takdirde her birinin kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine toplantıyı kovalayan günden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurabileceği, kararların bozulması ve şartları üst başlığı ile düzenlenmiştir. Yasadaki sürenin hak düşürücü süre olduğu aynı madde metninde ifade edilmiştir. Bu nedenle iptal davalarının bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının resen incelenmesi gerekir. Ancak dava dilekçesinde, genel kurulda alınan kararın mutlak butlanla geçersiz ve yok hükmünde olduğu iddia edilmiştir. Kooperatif organlarının, hukuki işlem yapma gücüne sahip olmalarına veya işlemle ilgili yasal faaliyetlerine karşın, hukuka aykırı işlem yapmaları da söz konusu olabilmektedir. Kooperatif işleminin hukuka aykırılığı, işlemin ana unsurlarından olabileceği gibi, ikincil unsurlarından da olabilir. Hukuka aykırılık işleme uygulanacak normun niteliğine göre de farklılık gösterebilir. Emredici normdaki aykırılık, sonuçları itibariyle, diğer aykırılıktan ağır olacaktır. Kesin hükümsüzlükte, işlemin ana unsurlarında ve emredici norma aykırılıkta mutlak butlan söz konusudur. Mutlak butlanda ( kesin hükümsüzlük), işlemin, başta Kooperatif Kanunu, Ticaret Kanunu ile ilgili kanunların emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Bu nedenle kooperatifin işlemi, hukuki varlık kazanmamıştır. Mutlak butlanla geçersiz kooperatif işlemi hukuki sonuç doğurmayacaktır. Bu kararlara karşı iptal davalarının bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmaları zorunlu değildir. Bu nedenle davacıların buna dair taleplerinin incelenmesi uygun görülmüştür. Diğer yandan; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesinde hak ve vecibelerde eşitlik düzenlenmiştir.”Ortaklar bu Kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler”ifadesine yer verilmiştir. Ortakların hakları, bireysel olarak kullanabilecekleri ve toplu olarak kullanabilecekleri haklardır. Ortakların bireysel olarak kullanabileceği hakları, ortaklıktan çıkma hakkı, payını devir hakkı, bilgi edinme hakkı, genel kurula katılma hakkı, genel kurul kararını iptal için dava açma hakkı gibi haklar, toplu kullanılacak haklar ise, genel kurulu toplantıya çağırma ve gündeme ilave yapılmasını isteme haklarıdır. Ortakların yükümlülük ve sorumlulukları ise, parasal yükümlülüğün yerine getirilmesi ödevi ve sır saklama yükümlülüğüdür. Somut olayda; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53.maddede belirtildiği şekilde, iptali talep edilen genel kurul kararının kanuna, ana sözleşme hükümlerine, iyi niyet kurallarına aykırı olduğu kabul edilemeyecektir. Çünkü yukarıda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, genel kurulda alınan kararın dayanağı kooperatif ana sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bütün üyelere aynı şekilde uygulandığı farklı bir uygulamanın olmadığı anlaşılmaktadır. Yine mutlak butlan ile geçersiz olduğu iddiası ise, somut olaydaki alınan kararın niteliği, kooperatif ana sözleşmesinin içeriği ve kooperatifin kuruluş amacı ve ilgili kuralları itibari ile kooperatif kararın mutlak butlan ile batıl olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir. Davacılar, cezai yaptırımın alınması yönünden davalı kooperatifin yetkisi ve görevi olmadığını belirtmiş ise de; söz konusu alınan karar TCK kapsamında veya kamu düzenine ilişkin genel kapsamda bir ceza değildir. Alınan karar, kooperatifle ilgili üyelerin uymakla mükellef olduğu, aksi takdirde uygulanması gereken tazmini nitelikte kararlar olup, cezai nitelikte kararlar olarak kabulü de mümkün değildir. Dosya içerisine ibraz edilmiş olan emsal Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/932 Esas, 2014/4150 Karar ve 29/05/2014 tarihli ilamında; davacı kooperatifin 21/05/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında kooperatif ortak kullanım alanlarının düzenlenmesi ve bu doğrultuda cezalandırmanın öngörüldüğü kararlar alındığı, bu kararlar gereğince yönetim kuruluna yetki ve görev verildiği, genel kurul tarafından yönetim kuruluna devredilen yetki ile site içerisindeki boş alanlara yapılan müdahalelere ilişkin işgal tazminatı niteliğinde olması sebebiyle ana sözleşmede olmasa dahi verilen yetki ile temsil görevi bulunan yönetim kurulu tarafından aykırı kullanımlara cezai işlem uygulanabileceği gerekçesi ile verilen mahkeme kararının onandığı, aynı dairenin 2014/9179 Esas, 2015/4758 Karar ve 19/06/2015 tarihli kararlarınında aynı içerikte olduğu görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun anonim şirketlere ait hükümlere atıf yapan 98.maddesi, anonim şirketlerin konu ile ilgili düzenlemeleri ile kooperatif ana sözleşmesi ve emsal Yargıtay kararları doğrultusunda verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/121 Esas, 2017/444 Karar ve 03/05/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacılardan … Ltd. Şti.’nin peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın adı geçen davacıdan, davacı …’ın peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın alınması gereken 232,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 83,50 TL harcın davacı …’tan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1 bendi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020