Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2252 E. 2020/2203 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2252 Esas
KARAR NO: 2020/2203
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2019/618 Esas, 2020/340 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1997 yılında kurulduğunu, 20 yılı aşkın süredir yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda projeyi hayata geçirdiğini, piyasada ki olumsuzluk yüzünden ödeme güçlüğü içine düştüğünü, müvekkili şirketin iflas etmesi halinde alacaklılarının da mağdur olacağını, müvekkili şirketin borçlarını öderken hiç bir tenzilat talep etmediğini, sadece süreye ihtiyacı olduğunu, zira yurt dışında ifa edilmek üzere yeni sözleşmeler yapıldığını, yurt içinde de ihtilaflı olan sulh yolu ile çözülecek 6-7 Milyon TL alacaklarının yanı sıra, ihtilafsız çok sayıda alacakları ve devam eden taşeronluk sözleşmeleri ile muhtelif inşaatları üstlendiğini, önerilerinin 6 ay ödemesiz dönem, 7. aydan itibaren 30 ayda borçların tamamının ödenmesini öngördüklerini, alacakların borçları karşılamaması halinde banka kredisi kullanacaklarını belirterek konkordato talep ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; şirketin konkordato kesin mühleti ve tasdik şartlarını taşımadığı, borca batık olmadığı gerekçesi ile konkordato talebinin reddine, iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin (-) 5.893.489,18 TL borca batık iken konkordato sürecinde borca batıklıktan çıkarak öz kaynaklarının (+) 390.839,26 TL’ye ulaştığını, 02.07.2020 tarihli komiser raporunda bu hususların tespit edildiğini, ortakların ve şirketin kalan borcu rahatlıkla ödeme imkanına sahip olduklarını, müvekkili şirketin yapımını üstlendiği … İlkokulu, … Ortaokulu, … İlkokulu, … Ortaokulu, … Ortaokulu inşaatlarının imalat bedelleri toplamının 18.749.318,13 TL olduğunun mahkemelerden alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, bu bedele 3.374.877,26 TL KDV eklendiğinde sadece imalattan kaynaklanan alacak tutarının 22.124.195,39 TL olduğunu, müvekkilinin imalattan kaynaklı 14.550.847,83 TL alacağının bulunduğunu, sözleşmenin haksız fesih sebebiyle müvekkili şirketin mahrum kalınan kar miktarı ile imalattan kaynaklı alacaklar toplamının 22.381.928,76 TL olduğunu, sadece bu alacak miktarının dahi müvekkili şirketin borçlarının 2,5 katından fazla olduğunu, sözleşmelerin tarafı olan … Tic. A.Ş.’nin yapılan imalat bedellerini ödememesi nedeni ile müvekkili şirketin çalışanlarına ve taşeronlara ödeme yapamadığını, bu durumun değerlendirilmediğini, beş okulun inşaat işi ile ilgili … Tic. A.Ş.’ye öncelikle Beyoğlu … Noterliğinin 30.04.2020 tarih ve … yev. nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, … Tic. A.Ş.’den olumlu bir dönüş olmadığını, bunun üzerine her iki tarafın tacir olması sebebiyle zorunlu olarak dava ikamesinden önce arabuluculuk kurumuna gerekli başvurunun yapıldığını, müvekkili şirketin iyi niyetli olduğu ve borçlarını ödeme arzusu taşıdığının alacaklılar tarafından da bilindiğini, müvekkili tarafından açılacak alacak davasındaki miktarların HMK’nın 125. Maddesine göre temlik verilmek suretiyle müvekkili şirket alacaklılarının müvekkili şirketi ibra etmeyi kabul ettiklerini, yurt içi ve yurt dışı projeler kısa zamanda hayata geçirilmek üzereyken koronavirüs nedeniyle intikaya uğradığını, ancak görüşmelerin son derece olumlu bir biçimde devam ettiğini belirterek ilk derce mahkeme kararının kaldırılması ile kesin mühlet verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Talep, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeti asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece daha önce 21.01.2019 tarih, 2018/1179 Esas, 2019/18 Karar sayalı kararı ile davacı şirket tarafından sunulan konkordato ön projesinin başarı şansının bulunmadığı, şirketin borca batık olduğundan bahisle konkordato talebinin reddi ile şirketin iflasına karar verildiği, davacının kararı istinaf ettiği, dairemiz 10.10.2019 tarih, 2019/805 Esas, 2019/1769 Karar sayılı kararı ile “…mahkemece revize projeyi ibraz konusunda davacıya kesin süre verilmesi, projenin ibraz edilmesi halinde gerekirse sektör bilirkişisinin de içinde bulunduğu konusunda uzman heyetten borca batıklık ve konkordato revize ön projesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı konusunda rapor alınması gerekirken, kararda yazılı gerekçeler ile davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesi ile kaldırıldığı anlaşılmıştır. Davacının talebi üzerine mahkemece oluşturulan 11.10.2018 tarihli tensip zabtında eksikliklerin ikmalinin talep edildiği, 22.11.2018 tarihli ara karar ile davacı şirket hakkında 22.10.2018 tarihinden başlamak üzere 3 AY süre ile geçici mühlet kararı verildiği, 21.10.2019 tarihinde de konkordato talebinin reddi ile iflas kararı verildiği, dairemiz kaldırma kararından sonra 18.11.2019 tarihli tensip zabtı ile davacı şirket hakkında 18.11.2019 tarihinden başlamak üzere 2 ay süre ile geçici mühlet kararı ile revize projeyi ibraz konusunda 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı şirketin 09.12.2019 tarihinde revize projesini sunduğu, geçici mühletin sona erdiği 17.01.2020 tarihli duruşmada, ” Davacı şirkete verilen ek 2 aylık geçici süre sonrasında şirketin BAM kararına göre sunduğu revize projesinin ve mali tablolarının komiser heyeti tarafından henüz incelenemediği ve şirketin kesin mühlet şartları taşıyıp taşımadığı konusunda rapor düzenlenemediği için bu aşamada bu eksiklerin tamamlanması” gerekçesi ile davacı şirkete 3 ay kesin mühlet verildiği, 10.04.2020 tarihli ara kararı ile 7226 sayılı yasa uyarınca konkordato dosyalarında alacaklı ve borçlu yönünden kesin mühletin hüküm ve sonuçları 30.04.2020 tarihine ve bu tarihe eklenecek 15 günlük süre sonuna kadar devam edeceği gerekçesi ile verilen kesin mühletin kanundan dolayı uzamış sayılmasına, 30.04.2020 tarihli ara kararı ile sürelerin 7226 sayılı kanunla yeniden 15.06.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatılmış olduğundan davacı şirket yönünden verilen kesin mühletle ilgili 16.06.2020 tarihinde dosyanın ele alınmasına karar verildiği, 16.06.2020 tarihli ara karar ile davacıya 17.04.2020 tarihine kadar verilen kesin mühletin 22.03.2020 tarihinde durmuş olması nedeniyle 3 aylık kesin mühletin 16 Haziran’dan itibaren 27 gün eklenmesi suretiyle 07.07.2020 tarihinde dolacağının tespitine, karar verilerek 08.07.2020 tarihinin duruşma günü olarak belirlendiği, 08.07.2020 tarihli duruşmada komiser heyeti raporuna karşı diyeceklerinin bildirilmesi için davacı vekiline süre verilerek duruşmanın 14.07.2020 tarihine talik edildiği, bu tarihte de davacı şirketin konkordato talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Davacı şirket revize projede, borçların ilk altı ayı ödemesiz olmak üzere 36 ayda ve otuz eşit taksitte, % 100 oranında ödeyeceğini taahhüt etmiş, kaynak olarak da, mal satışından elde edilecek gelir, kredi kullanımı ve sermaye artırımını göstermiştir. 13.01.2020 tarihli komiser heyet raporunda; iflâstan önce davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerinin toplamının 13.202.814,80 TL, borçları toplamının ise 19.096.303,98 TL olduğu, davacı şirket eksi (-) 5.893.489,18 TL borca batık bulunduğu, iflâstan sonra sunduğu revize projesinde; … Anonim Şirketi’nden 14.550.847,56 TL alacağının olduğu, ayrıca mahrum kaldığı kâr kaybının da 7.831.081,20 TL tuttuğunu toplamda alacağın 22.381.928,76 TL’ye ulaştığının bildirildiği, davacının bildirdiği bu rakam dahi tek başına, şirketin tüm borçlarını ödemeye yettiği, incelemelerin devam ettiği, bu sebeple sürenin üç ay daha uzatılmasına ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir. 08.06.2020 tarihli komiser heyet raporunda; davacı şirketin revize projede borçların ödenebilmesi için mal satışını öngörmediğini, neden olarak da cüz’i tutarda demirbaş olmasına dayanıldığı, revize projenin yegane dayanağının … Anonim Şirketi için yaptırılan delil tespiti olduğu, davacının revize projesinde öngördüğü ve borçların ödenmesi için dayandığı 22.381.928,76 TL’nin kesinleşmiş bir alacak olmadığı, bunun haricinde bir de İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam eden ve ihtilaflı 6.343.663,98 TL alacağın gündeme getirildiği, davacı şirketin 31.12.2019 tarihli bilançosuna göre 12.164.157,29 TL’si kısa, 241.936,87 TL’si uzun vadeli olmak üzere toplam 12.406.094,16 TL borcunun bulunduğu, Projedeki 36 aylık süre zarfında davaların sonuçlanıp, alacağın tahsilât aşamasına gelmesi için son derece yetersiz, projenin sadece alacak tahsiline dayanmasının da, gerçekleşmesinin önünde bir başka handikap olduğu, 31.12.2019 tarihi itibari ile kaydi olarak davacı şirketin özvarlığının +275.159,08 TL olduğu, davacı şirketin güncel (rayiç) değerinin tespiti gereken kayda değer bir varlığının bulunmadığı, kullanılmış bazı demirbaşlarının bulunduğu, bilirkişi marifeti ile yapılan tespite göre bunların rayiç bedelinin 115.680,12 TL olduğu, kullanılmış demirbaşların değeri açısından piyasa şartlarında önemli bir değişiklik bulunmadığı, rayiç değerlere göre şirketin aktifinin 12.796.933,36 TL borçlarının 12.406.094,16 TL olduğu, şirketin + 390.839,20 TL’de olup borca batık olmadığı, şirketin gayri faal olduğu ifade edilmiştir. Gayrifaal olan davacı şirketin özvarlığı (-) 5.893.489,18 TL. iken, (+) 390.839,20 TL olması mahkemenin dikkatini çekmiş komiser heyetinden bu konuda rapor istenmiştir. Komiser heyeti 02.07.2020 tarihli raporlarında; İflâs döneminde ortakların hem alacaklarından feragat ederek geçmiş yıllar zararlarını şahsen kapattıkları hem de kısmen ödemeler yaptıklarından şirketin borca batıklıktan çıktığını bildirmişlerdir. Konkordato talep eden borçlu, ön projede, faaliyetine devam etmek ve konkordatoyu başarılı kılmak için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıklamalıdır. Bu çerçevede, ön projede, özellikle, konkordato mühleti içinde işletme sermayesinin nasıl sağlanacağı açık ve net bir şekilde gösterilmelidir. Öte yandan, alacaklılara ödeme yapılabilmesi için gerekli mali kaynağın nasıl elde edileceği açıklanmalıdır; bu çerçevede, ortakların yeni sermaye getirmeleri veya sermayeyi karşılıksız tamamlamaları, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, -güç olmakla birlikte- işletmenin bir bankadan kredi bulması gibi yöntemler ilk akla gelenlerdir (Yen Konkordato Hukuku, Öztek.., sh.185) İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Diğer taraftan iyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de, İİK’nın 291. madde çerçevesinde özellikle açıklanmamış ve konu kazai içtihatlara bırakılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı şirketin gayrifaal olduğu, borçları ödeme konusunda, iş yaptığı … A.Ş.’den olan alacakların tahsili ile elde edilecek paranın kaynak olarak gösterildiği, alacağın miktarı ve tahsil imkanının bulunup bulunmadığı belli olmayan bu kaynağın yasanın aradığı mali kaynak şartını taşımadığı, ön projenin başarı şansının bulunmadığı, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1b.1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/12/2020