Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2248 E. 2021/27 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2248 Esas
KARAR NO : 2021/27
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI : 2019/894 Esas, 2020/154 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 30.12.2003 tarihli dava dilekçesinde, davalı …’nin kooperatifin eski yönetim kurulu başkanı, …’ın yönetim kurulu başkan yardımcısı, …’ın ise yönetim kurulu üyesi olarak 27.01.2002 tarihine kadar görev yapmış bulunduklarını, davalıların adeta kooperatifi yağmaladıklarını, aidatları zimmetlerine geçirmek süretiyle günlerini gün ederek, lüks ve refah içinde yaşadıklarını, 09.02.2003 tarihinde yapılan genel kurulda davalıların yöneticilik yaptıkları döneme ilişkin inceleme ve tetkik yapmak üzere hesap tetkik komisyonu oluşturulduğunu, davalıların usulsüz harcama ve işlemleri tespit edilerek hazırlanan raporun genel kurulda görüşülerek davalılar hakkında sorumluluk davası açılması kararı alındığını, faturaların sahte olarak düzenlenip, fatura bedel toplamlarının davalıların zimmetine geçirerek müvekkili kooperatifin zarara uğramasına neden olduklarını, şirketlerden alınan malzeme bedellerinin peşin olarak ödenmesine rağmen …Ltd.Şti ortaklarından … adına kesilen çekler ile kooperatifi zarara uğratıp kendilerine çıkar sağlamak gayesi ile danışıklı dövüş olarak kesildiğini, kooperatif eski başkanı davalı tarafından imzalanan, kendisinin alacaklı olduğu bonoların tanzim edilerek adı geçen senetlerin genel kurul toplantısından sonra tanzim edilerek karar defterine kayıt yapıldığını, davalı eski başkanın kooperatife borç vererek alacaklı olduğu iddiasının çıkar sağlama amacından başka birşey olmadığını menfi tespit davası açıldığını, davalıların tüm üyelerden elektrik ve su abonelikleri için para toplamış olmalarına rağmen elektrik ve su abonelikleri yaptırmayarak zimmetlerine geçirerek zarara uğrattıklarını, vergi dairesi tarafından kooperatife oldukça yüklü cezalar kesilmesine sebebiyet vererek zarara uğrattıklarını, kooperatife ait olan dairelerden bir adedinin genel kuruldan alınan yetkiye aykırı olarak satılarak kooperatifi zarara uğrattıklarını, fiilen kooperatif adına kayıtlı olması gereken bir adet dairenin şu anda kayıp olduğunu, davalıların yaptırdığı istinat duvarının hatalı olarak inşa edilmiş olması nedeniyle müvekkili ve komşu kooperatifin duvarının yıkılmasına neden olduğunu, mahkeme kararı gereğince kooperatife, davalıların hatalı imalatı nedeniyle ödeme yapıldığını, davalıların bir daha yönetici seçilemedikleri 27.01.2002 tarihli genel kurulda kooperatif kasasında bulunduğu belirtilen paranın ne kooperatif hesabında ne de kooperatif kasasında bulunmadığını, eski yönetici davalılar tarafından yeni yönetime teslim edilmediğini, müvekkili kooperatifin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde davalılar tarafından yapılan tüm işlemlerde, usulsüzlüğün bulunduğunun tespit edileceğini, örneğin davalı eski yönetim kurulu başkanının 9 adet dairenin üyeliğinde ismi bulunduğunu iddia ederek, davalıların zimmetlerine geçirdikleri, 60.000.000.000 TL zarar ve alacağın, zimmetlerine geçirdikleri her miktar için zararın başladığı tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, dava açmadan önce, genel kurulda bu konuda usulüne uygun olarak alınmış bir karar olmadığını, dava açmak yetki ve görevinin denetçilere ait olduğunu, kooperatifin dava açma hak ve yetkisinin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, bahsi geçen hesap tetkik komisyonunun usülüne uygun ve yetkin kişilerden olmadığını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili …’nin kooperatifi kendisinin kurup, kuruluş aşamasından yöneticiliği bırakmış olduğunu genel kurula kadar tüm işlerle bizzat ilgilendiğini, kooperatifin amacının üyelerine konut edindirmek olduğu için bunu ucuz, kaliteli ve en kısa sürede gerçekleştirmek amacı ile yapımının müteahhite tevdi edilip, yapılan işlerin tümünün emanet usulü yapıldığını, müvekkillerinin işlerini büyük özen ve özveri ile yaptıklarını, iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı eski başkanın İstanbul ‘da yaşamasına rağmen İnşaat süresinde şantiye binasında yaşadığını, nerede ise tüm malvarlığını kooperatif işlerinde kullanıp alnının akı ile kooperatifi tamamladığını, şu an ekonomik olarak zor durumda olduğunu, diğer müvekkillerinin ise birer daire sahibi olduklarını, üyelerin aidatları ödememeleri, ödemeleri geciktirmeleri nedeniyle alınan malzemelerin bedellerinin zamanında ödenemediğini, bu borçların genel kurulda bilançolarda avans olarak alındığını, iddiaların hayal ürünü olduğunu, 2001 yılında Nisan ayında tüm üyelere tapularının dağıtılmış olup yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu, zarar doğmuş ise, müvekkillerinden görevi devralanların neden olduğunu, satış ve devir işlemlerinin usulüne uygun yapılmış olup, bu hususların kooperatif kayıtlarında mevcut olduğunu, müvekkilinin 9 adet daire ve üyeliğinin bulunduğu iddialarının hayal ürünü olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMENİN 2004/9 Esas, 2017/502 Karar ve 03.05.2017 TARİHLİ KARARI:Mahkemece, davanın, kooperatif yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle tazminat davası olduğu, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararından sonra bu kez 2013/123 Esas sayılı dosyasından verilen 2014/238 Karar sayılı ilamla sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, ceza dosyasında alınmış olan bilirkişi raporunun bozma ilamındaki ilkeler çerçevesinde hazırlanmış olduğu, davalı yöneticilerin faaliyette bulunduğu dönem nazara alınarak kooperatif tarafından toplanmış aidat ve gelirler toplamı 402.505.989.293 eski TL harcama yapıldığı, buna karşılık yapılan inşaatların maliyet toplamı bedelleri toplamının 516.822.160.588 eski TL olduğunun açıklandığı, buna göre davalıların görev yaptığı dönemde İnşaat için harcanan miktar toplam gelirlerden 114.286.171.295 TL eski TL fazla olduğu, mahkemece alınan 06.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda, ceza dosyasındaki ve dosyadaki raporların kısaca incelendiği, bu raporda istinat duvarının yıkılmasından kaynaklanan rücu bedeline de yer verildiği, davacı kooperatif ile bitişik parselde bulunan başka bir kooperatif arasında yer alan istinat duvarının yıkıldığı, bu istinat duvarından dolayı davalıların sorumlu tutulması halinde kooperatifin uğradığı zararın 2.163,22 TL olabileceğinin belirtildiği, yıkılan istinat duvarından dolayı yöneticilerin sorumlu tutulabilmeleri için açık bir kusur halinin olması gerektiği, duvarın davalılar tarafından bizzat yapılıp, taahhüt edilmiş bir duvar olmadığı, yöneticilerin diğer İnşaat alanları gibi bu bölümde de iş sahibi adına hareket eden kişiler durumunda oldukları, kooperatifin zarara uğradığına dair somut sonuca ulaşılamadığı, yöneticilerin sorumlu olabilmesi için herşeyden önce bir zararın varlığının tespitinin gerekeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, bilirkişilerin tüm taleplerini karşılar görüş ve beyanda bulunmadıklarını, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/123 sayılı dosya içindeki mevcut raporun yapılan harcama miktarları yönünden düzenlendiğini, ceza dosyasındaki bu raporun taleplerini karşılar bir incele içermediğini, bitişik parselde başka bir kooperatif arasında yer alan istinat duvarının yıkılması dolayısı İle tespit edilen zarardan davalıların kusurlarının bulunmaması nedeniyle sorumlu olmayacakları gerekçesi ile taleplerinin reddedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı yöneticilerin kusurlarının açıkça belli olduğunu, dava dışı şirket için düzenlenen faturaların sahte olduğu ve bu malzemelerin nerede niçin kullanıldığının inceleme ve araştırma yapılmadığını ceza dairesi içtihatlarının hukuk mahkemesinde uygulanmasının ve sonuca gidilmesinin doğru ve yerinde olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DAİREMİZİN 2017/2029 ESAS, 2018/1965 KARAR ve 22.11.2018 TARİHLİ KARARI; “…dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK ‘nın 341. maddesi gereğince kooperatif denetçilerine ait vekaletnamenin dosya içerisinde bulunması ve sonuç olarak incelenmesi gereği duyulduğundan söz konusu vekaletnamenin dosyaya eklenerek dosyanın. ..mahalline geri çevrilmesine. ..” dair karar verilmiştir.Geri çevirme sonucunda, talep edilen eksikliğin giderilmemiş olması nedeniyle aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
DAİREMİZİN 2019/ 918 ESAS, 2019/1608 KARAR ve 26.09.2019 TARİHLİ KARARI;“…Usulüne uygun vekaletname olmaksızın ve ibrazı için gerekli önel verilmeksizin, işin esası hakkında karar verilmesi doğru kabul edilmemiştir. Bu şekilde verilen karara karşı esasa dair istinaf incelemesi yapılamayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına….” dair karar ile dosya yeniden karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;Mahkemece, ceza dosyasında bilirkişi raporunun alındığıda gözetilerek eldeki davanın çözümünde bu raporlardan yararlanılmasının uygun bulunduğu, ceza dosyasında ön görülen yöntem hakkaniyete uygun olan bir çözüm içerdiği, kayıtların usulsüz tutulmuş olmasından kaynaklanan soyut zarar iddiasından çok, gerçekte toplanan para ile yapılan iş arasındaki farkın esas alınmasının yani somut zarara bakılmasının daha doğru olacağı, bilirkişi heyetince sunulan 06.02.2017 günlü ceza dosyasındaki rapor ve dosyadaki raporların kısaca irdelendiği, bu raporda istinat duvarının yıkılmasından kaynaklanan tazminat ve rücu bedeline de yer verildiği, davacı kooperatif ile bitişik parselde bulunan başka bir kooperatif arsasında yer alan istinat duvarının yıkıldığı, bu istinat duvarından dolayı davalıların sorumlu bulunması halinde kooperatifin uğradığı zararın 2.163,22 TL olabileceği, yıkılan istinat duvarından dolayı kooperatif yöneticilerinin sorumlu tutulabilmeleri için açık bir kusur halinin söz konusu olması gerektiği, duvarın tekniğine uygun yapılmamış olmasının kooperatif yöneticilerinin sorumluluğunu getirmeyeceği, çünkü bu duvarların davalılar tarafından bizzat yapılmış ve taahhüt edilmiş bir duvar olmadığı, yöneticilerin diğer inşaat alanları gibi bu bölümde de iş sahibi adına hareket eden kişiler durumda olduğu, davalıların şahsi sorumluluğunu gerektiren herhangi bir sebep olmadığı, sonuç itibariyle davacıların kooperatif yönetiminde bulunduğu dönemde toplanan gelirler ve inşaat için harcanan masrafların mukayese edildiğinde kooperatifin zarara uğratıldığına dair herhangi bir somut sonuca ulaşılamadığı, yöneticilerin sorumluluğu için her şeyden önce bir zararın varlığının tespit edilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili, istinaf nedenleri olarak, dosyanın geri çevrilmesi sonucunda, … tarafından Bursa…. Noterliğinin 07.10.2013 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamenin dosyaya ibraz edildiği, yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli beyanlarının dosya içerisinde mevcut 25.07.2017 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesi içerisinde yer aldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini aksi kanaatte olunması durumunda dosyanın mahalline iadesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı kooperatifin eski yönetim kurulu başkan ve üyelerine karşı açılmış olan sorumluluk davasıdır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile ilgili davalarda, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 336. vd maddelerinde ki düzenlemelerin esas alınması gerekecektir. TTK nun 336/1. bendinde, idare meclis azalarının şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muameleden dolayı şahsen mesul olamayacakları, ancak, kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması gibi yasada belirlenen durum ve şartlarda sorumlu olacaklarına yer verilmiştir.Somut olayın değerlendirilmesi neticesinde, davacı kooperatifin 31.08.2003 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının, 12.maddesinde, 09.02.2003 tarihli 2002 yılı olağan genel kurula seçilmiş olan hesap tetkik komisyonunun hazırlamış olduğu raporun okunduğu, eski yönetim kurulu üyesi ile eski denetim kurulu üyeleri hakkında dava açılmasına ve yönetim ile denetim kurulunun yetkili kılınmasının oybirliği ile kabulüne karar verildiği, denetim kurulu tarafından verilen vekaletnamenin dosyaya ibraz edilmiş olduğu anlaşılmıştır. ( Dairemizin yukarıda yer verilen kararı sonrasında, davacı vekili tarafından, 06.01.2020 tarihli dilekçe ekinde, Bursa …. Noterliğinin 07.10.2003 tarihli, … yevmiye nolu, … tarafından verilen vekaletname dosyaya ibraz edilmiştir).Dosya kapsamından, davacı kooperatifin eski başkan ve başkan yardımcısı ile yönetim kurulu üyesinin, 27.01.2002 tarihine kadar yönetim kurulunda görev aldıkları, söz konusu, kooperatifin 2001 yılına ait olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu faaliyet raporunun okunduğu, yönetim kurulunun oy çokluğu ile ibra edildiği, aynı toplantıda yeni üyelerin seçildiği, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 31.08.2004 tarihli iddianamesi ile Bursa’da faaliyet gösteren …Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalılar hakkında, kooperatife ait harcama ve mal alımlarını yönetime uygun yapmayarak kooperatife ait olmayan belge ve faturaları kooperatif hesaplarında kullandıkları, ödemeleri usulüne uygun belgelemeyerek defter kayıtlarını düzgün tutmadıkları, kooperatifi zarara uğrattıkları ve böylece üzerlerine atılı zimmet suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açıldığı, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/265 Esas, 2007/104 Karar ve 28.03.2007 tarihli kararı ile zimmet suçundan cezalandırılmaları için dava açılmış olmasına rağmen eylemlerinin görevi kötüye kullanmak olduğu gerekçesiyle cezalandırıldıkları, kararın Yargıtay 5. Ceza Dairesisinin 02.02.2009 tarih, 2008/12939 Esas, 2009/892 Karar sayılı kararı ile bozulduğu, bozma sonrasında mahkemenin 2009/194 Esas, 2009/243 Karar ve 07.07.2009 tarihli kararı ile, sanıklar hakkında, 2001 yılına ait eylemlerinden dolayı açılan davanın zamanaşımının dolması nedeniyle ortadan kaldırılmasına, 2002,2003 yıllarına ait eylemlerinden dolayı zimmet suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de, sanıkların suç işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli delil elde edilemediği gerekçesi ile ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kararın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin, 2011/4643 Esas, 2012/13551 Karar ve 25.12.2012 tarihli ilamı ile bozulduğu, bozma gerekçesinde “…sanıkların görevden ayrıldıkları 22.01.2002 tarihi itibarı ile yaptıkları inşaatların fiili durumları hakkında arsa ve İnşaat konusunda uzman mülk ve inşaatçı bilirkişilerin iştirakı ile mahallinde keşif yapılıp kooperatif inşaatlarına ait plan, proje, metraj cetvelleri de incelenerek, sanıkların yönetiminden ayrıldıkları gün itibarı ile kooperatif inşaatları ve tüm yapılanmaların bayındırlık rayiçlerine göre toplam maliyetinin saptanması, yine aynı tarih itibarı İle kooperatifin üyelerden topladığı paralar, aldığı krediler ve sağladığı diğer gelirlerin toplam tutarının belirlenmesi için oluşturulacak ayrı hesap bilirkişilerinden rapor alınması, bu şekilde bulunacak toplam gelirlerin kooperatif İnşaat maliyetlerini ve arsa giderlerini karşılayıp karşılamadığı hususları üzerinde durulması, tüm bu kanıtlar toplandıktan sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması. ..” nın yerinde görülmediği ifade edildiği, bozma kararı sonrasında, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/123 Esas sayılı dosyasında, 03.03.2014 havale tarihli beş kişilik bilirkişiden oluşan bilirkişi heyet raporu alındığı, raporda, davacı kooperatifin defter ve kayıtlarının ve diğer belgelerin incelendiği, teknik bilirkişi heyet incelemesinde, Bursa, … ilçesi, … Mah….Sok.No:… adresindeki kooperatif mahallinde mahkeme heyeti ile yapılan incelemede, binaların mevcut durumunun A ve B blok halinde, 2 blok olarak (A blok 11 kat 44 daire 1 dükkan ) ( B blok 10 kat 40 daire 6 dükkan ) olmak üzere toplam 84 daire 7 dükkan olan bağımsız bölümden oluştuğu, inşaatların bitirilmiş, iskan edilmiş durumda olduğu, 22.01.2002 tarihi itibarı ile İnşaat maliyetlerinin toplam 516.822.160.588 TL, gelirler toplamının 402.535.989.293 TL olduğu, bu durum karşısında kooperatifçe toplanmış olan tüm gelir ve tahsilatların tamamının harcanmış olması halinde dahi 114.286.171.295 TL tutarındaki miktarın ise, kooperatif lehine artı bir değer olacağının düşünülmesi gerektiği, yani toplanan paralardan daha fazla bir harcamayı gerektirir bir inşaatın yapıldığının görülmekle, sanıkların yapmış oldukları işlemlerle görevi kötüye kullanma ve zimmet suçu fiiline rastlanılmadığının belirtildiği, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/123 Esas, 2014/238 Karar ve 25.05.2014 tarihli kararı ile davalı sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma eylemi nedeniyle açılan davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, zimmet suçu nedeniyle ise, bilirkişi raporu da esas alınarak sanıkların bu suçu işlemedikleri gerekçesi ile ayrı ayrı beraat kararı verildiği, verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.Taraflar arasında, davalıların, davacı kooperatifin eski yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyesi olduğu, kooperatif binalarının teslim edildiği, davalıların yargılandığı, yukarıda ayrıntılı şekilde özetlenen ceza yargılaması sonucundan zimmet suçundan beraat kararı verildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalıların sorumluluğuna dair dava dilekçesinde iddia edilen her bir eylemin yeterince araştırılıp araştırılmadığı ve davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmağıdır.Mahkemece, gerek talimat ve gerekse de duruşmada tanıklar dinlenmiştir.Tanıklardan …, 22.09.2005 tarihli talimat mahkemesinde vermiş olduğu beyanında, kendisininde davacı kooperatifin üyesi olduğunu, inşaatın kabasının bitmesine rağmen diğer işlerin yapılamadığını, toplanıp karar alındığını, kooperatife, aidatlarını düzenli ödemeyenlerin olduğunu, davalıların canla başla çalıştığını, inşaatta yatıp kalktığını beyan etmiş, 06.06.2005 tarihli duruşmada dinlenen tanıklardan … beyanında, kendisinin İnşaat malzemeleri sattığını, davalı yöneticilerin kooperatif için kendisinden malzeme aldıklarını, verdikleri çekleri bazan ödeyip, bazan ödemediklerini, çeki ödemeyince davalı …’nin otomobilini borca karşılık verdiğini, davacı tanığı … aynı celse de, babasının bir hissesi olduğunu, yönetiminin önce 35.000.000 TL doğalsız sayaç parasını topladıklarını, 90.000.000 TL abonelik parası topladıklarını, bir ay içinde kendilerinin yaptırdığını, beyan etmiş, gerek ceza, gerekse de, iş bu dava dosyasında bir çok tanık dinlenmiş ve benzer beyanlarda bulunmuşlardır.16.06.2006 tarihinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.09.09.2009 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı kooperatifin, … parsel numaralı 2.419,08 metrekarelik arsa ile 1 parsel numaralı 2.235,20 metrekarelik arsalar üzerine iki bloktan oluşan apartman meskenleri yapmak için kurulduğu, inşaatı bir yükleniciye vermeksizin emanet usulü ile tamamlayan kooperatif yönetim kurulu başkanı …, başkan yardımcısı … ve yönetim kurulu üyesi … ‘ın 27.01.2002 tarihlerine kadar görev yaptıkları, 09.02.2003 tarihinde yapılan genel kurulda eski yönetim devresinde yapılan harcamalara ilişkin hesap tetkik komisyonu oluşturulduğu, komisyonun hazırladığı rapora dayanılarak genel kurulca sorumluluk davası açılmasına karar verildiği, inşaatın 1995 yılında başlayıp, ilk sene ve 1996 yılında kaba inşaatın yürütüldüğü, 1997 yılında kaba kasaları ve çatıların yapılmaya başlandığı, 1999 yılında bitirildiği, kalıp, kalıp iskelesi, iş iskelesi, çatı, kapı kasaları için kullanılan kerestelerin 1998 ve 1999 yılında faturalandırıldığı, 200.550 metre küp kerestenin yapılan imalata yeterli olup fazladan faturalandırılmaya rastlanmadığı, kesin hesaptaki ahşap pencere ve kapı miktarına 43 metreküplük miktarın uyum gösterdiği, sonuç olarak, … Tic.Ltd.Şti ‘ne kapı ve pencere doğramalarının yaptırıldığı ve boyatıldığı, bu işler için işin bittiği tarihten çok sonra fatura kesildiği, bu arada başka malzemelerin alındığı, işçiliklerin yaptırıldığı, faturaların tanzim edildiğinin kanaatine varıldığı, elektrik ve su abonelikleri için toplanan paraların ve mahalline masraf olarak kullanılmadığının ispatlanmasının gerektiği, defter kayıtlarında, elektrik ve su abonelikleri ile ilgili olarak alınmış bir bedelin tespit edilemediği, kooperatif yönetimi ile …Ltd.Şti arasında adi sözleşme ile 86 dairenin doğalgaz kolon ve iç tesisat ( kombi +ocak) yapımı konusunda anlaşmaya varıldığı, sözleşmede sayacın yükleniciye ait olduğunun gösterilmediği, sadece bina sahiplerine 4 adet sayaç bırakılacağının açıklandığı, Yeşil Vergi Dairesi Müdürlüğünün 07.06.2004 tarihli yazısında, kooperatifin emlak vergi değerinin altında beyanda bulunması nedeniyle 4.436,15 TL vergi ziyai cezaları ile gecikme faizlerinden dolayı ödemede bulunmak zorunda kaldığının belirtildiği, yönetimin devir edildiği 27.01.2002 tarihinde kasada 600 TL nakit olup olmadığı hususunda defter kayıtları incelendiğinde kasa defterinin düzenli ve günlük tutulmadığı, incelenen defterlerden kapanış tasdikine tabi defterlerin hiçbirinin kapanış tasdikinin yapılmadığının tespit edildiği, ticari defterlere göre ve sunulan inşaat imalatları ile belgeler üzerinden yapılan incelemer sonucunda genel toplamın 27.983,18 TL olduğu belirtilmiştir.24.01.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda, taraf vekillerinin itirazları, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/265 Esas, 2007/104 Karar sayılı dosyada alınan rapor değerlendirilmiş, komşu kooperatif istinat duvarının yıkılmasında, Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/393 Esas numaralı dosyasında verilen raporda davacı kooperatifin %75 kusurlu olduğunun saptandığı, bu durumda kooperatifin karşı tarafa 2.163,23 TL ödemek zorunda kaldığı, bu miktarın davacılara rücu etmenin şart olduğu, genel toplam 56.118,57 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kooperatife ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davalılar vekili rapora itiraz etmiştir. Kat irtifakı tapularının 1999 yılında hak sahiplerine dağıtıldığını, görev sürelerinin 2001 sonunda dolduğunu, yeni beyanname verilmesi tarihinde müvekkillerinin görevde olmadığını, yıkılan duvarla ilgili kooperatifin bir ödeme yapmadığını, mutabakatla duvarın yeniden yapıldığını, ortaya çıkmış bir zarar olmadığını, her bir davalının yönetici bulunduğu tarihler tespit edilerek ona göre inceleme yapılması gerektiğini, davalı … ile ilgili lehine düzenlendiği iddia edilen senetlerle ilgili Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/214 Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, bahsi geçen senet asıllarının mahkemeye teslim edildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, mahkeme kararı uyarınca teslim edildiğini belirtmiştir.Mahkemece, ceza dosyası bekletici mesele yapılmıştır.Davalılardan …, 18.08.2016 tarihinde vefat etmiş, davacı vekili, 19.10.2016 tarihli celsede zapta geçen beyanında mirasçıları davaya dahil edeceklerini belirtmiş ve davalı vekili tarafından dosyaya veraset ilamı ve vekaletname ibraz edilmiş, 01.02.2017tarihli celsede, mirasçılar … davaya kabullerine karar verilmiştir.Mahkemece, yeniden bilirkişi raporu alınmıştır. 06.02.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, ceza dosya kararları ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu sonuç kısmı, dosyada alınan raporlar değerlendirilmiş, sonuç olarak, ceza dosyasına sunulan raporda, kooperatifçe toplanan paralardan daha fazla bir harcamayı gerektirir bir inşaatın yapıldığı ve zimmet fiilinin açıkça ortaya konmadığı, ceza dosyasının henüz kesinleşmediği, istinat duvarının yıkılmasından dolayı kooperatifin uğradığı zararın 2.163,22 TL olduğu, ancak bu zarardan dolayı yönetimin şahsi kusurunun açık olarak tespit edilemediği, söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporunda, davalı kooperatif tarafından yapılan istinat duvarının, kooperatifin yapacağı çevre düzenlemesi kotu dikkate alınmadan, proje ve statik hesabı yapılmadan, teknik şartname esaslarına uyulmadan yapıldığı, kooperatifin %75 kusurlu olduğunun belirlendiği belirtilmiştir. Mahkemece, ceza dosyasında ki bozma kararı üzerine alınan rapor ve mahkemece alınan raporlar ile dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 62. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortaklarının çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, ana sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmış 1163 sayılı yasanın 98. maddesi yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 336/1 ve 5. maddesine göre kanun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasten veya ihmal neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. TTK nun 341. nci maddesi hükmü uyarınca, şirket yönetim kurulu aleyhine genel kurulda ister çoğunlukla, isterse azlık tarafından dava açılmasına karar verildiği takdirde, bu davanın yalnızca denetçiler tarafından açılabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Usule ilişkin bu hususun, mahkemece re’sen göz önüne alınması gerekir. Aksi halde mahkemece, TTK nun 341. maddesinde öngörülen bu hususun ikmali için davacı tarafa uygun mehil verilmesi ve bu eksiklik tamamlandıktan sonra davaya devam olunarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekir.Somut olay bu anlamda yukarıda ifade edildiği üzere değerlendirilmiş ve davanın kooperatif denetim kurulu tarafından açıldığı anlaşılmıştır. Yönetim kurulu ana sözleşme ve yasa hükümleri uyarınca kooperatif faaliyetlerini yöneten ve onu temsil eden yürütme organıdır.Yönetim kurulu kooperatifin yasal temsilcisidir. Bu temsil yetkisini yasal sınırlar içinde kullanır. Kooperatifin faaliyeti hiçbir zaman kooperatifin amacı dışına çıkarılamaz. Kooperatifin amacı dışında yapılan yönetim faaliyetleri kooperatifin zararına neden olduğunda bu zarar ilgililerin sorumluluğu ve zararın tazminini gerektirir. Konut Yapı Kooperatif anasözleşmesin de, yönetim kurulunun, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organı olduğu, kooperatif işlerinin yönetimi için gerekli titizliği göstereceği ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi için bütün gayreti göstereceği, yönetim kurulunun gerekli defter ve belgeler ile genel kurul evraklarının ve ortak listelerinin muntazam hazırlanıp tutulup saklanmasından, gelir gider hesabı ile yıllık bilançonun kanunu hükümlere uygun olarak hazırlanıp incelenmek üzere denetçilere verilmesinden sorumlu olacağı, yönetim kurulu üyelerinin kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olduğu, kooperatife tazmin etmekle yükümlü bulunduğuna yer verilmiştir. Somut olayda, davalı eski yöneticilerinin yargılandığı, ceza dosyasının bozulması sonrasında, bozma ilamına göre alınan bilirkişi heyet raporunda, inşaat ve diğer tüm maliyet bedellerinin davalı yöneticilerin üyelerden tahsil ettiği aidat bedellerinin çok üstünde olduğu, istinat duvarının yıkılması ve oluşan zarardan davalı yöneticilerin kusurlarının ispatlanmadığı gibi, davacı kooperatif bu konuda uğradığı zararı da ispatlayamamıştır, diğer yandan ilk bilirkişi heyet raporunda, davacı kayıtlarında, davacı kooperatifin iddia etmiş olduğu hususlar mevcut değildir, biran için defterlerin usulüne uygun tutulmadığı ve bu sebeple haksız uygulamaların görülmediği akla gelebilirse de, davacı kooperatif tarafından oluştuğu iddia edilen zararlar başka delillerle de, örneğin makbuz vs ile de ispatlanamamıştır, öncelikle davacı kooperatifin uğradığı zararı usulüne uygun delillerle kanıtlaması ve zarar ile davalı eylemleri arasındaki illiyet bağının ortaya konulup, hukuka aykırılığın değerlendirilmesi gerekecektir, aksine dosya kapsamından ve özellikle ceza dosyasında alınan bilirkişi raporundan davalıların sorumluluğunu gerektirir davalı kooperatifin bir zararının olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının yerinde olduğu, davacı zararının ve davalıların hukuki sorumluluğunun ispatlanamadığı, davacının istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( Gerekçede açıklandığı üzere, davalılardan …ın yargılama aşamasında vefat etmiş ve davaya miraçılarının dahil edilmiş olmasına rağmen, karar başlığında mirasçıların gösterilmemiş ve ölü kişinin gösterilmiş olması yerinde olmamakla birlikte, söz konusu hatanın ilk derece mahkemesi tarafından düzeltileceği gözetilerek, hükmün yalnızca bu nedenle kaldırılmasına, özellikle yargılamanın geçirmiş olduğu süreçte dikkate alınarak gerek görülmemiştir.)
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/894 Esas, 2020/154 Karar ve 12.02.2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ve 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/01/2021