Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2202 E. 2020/2199 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2202 Esas
KARAR NO : 2020/2199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/06/2020
NUMARASI : 2020/37 Esas, 2020/326 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile Müflis … A.Ş. arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından muhtelif zamanlarda müflis şirkete kimyevi ürünler satıldığını, söz konusu ürün satışları nedeni ile taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, anılan ticari ilişki nedeni ile müflis şirketin müvekkil şirkete toplamda 88.095,01 TL borcu bulunduğunu, İstanbul Anadolu …. İcra ve İflas Müdürlüğünün 02.12.2019 tarihli alacağın tamamının reddine ilişkin kararın 13.12.2019 tarihinde elektronik posta ile tebliğ edildiğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyasında verilmiş olan 02.12.2019 tarihli ret kararının kaldırılmasına ve 88.095,01 TL alacağın iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın süre yönünden reddine karar verilmesini, davanın esasına girilmesi halinde davanın esas itibariyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk Derece Mahkemesince; söz konusu davanın kayıt kabul davası olduğu, bu davanın arabuluculuğa tabi olmadığı, arabuluculuğa başvurulmuş olmasının hak düşürücü süreyi durdurmayacağı, bu nedenle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Bu karar karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; Müflis şirketin iflası üzerine alacağın iflas masasına kaydı için İstanbul Anadolu …. İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyasına müracaatta bulunduklarını, sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davaları bakımından arabuluculuğa başvurulup başvurulmayacağı hususu henüz netlik kazanmadığını, uygulamada mahkemeler arasında birçok farklı kararlar verildiğini, davanın hangi mahkemede kayıt alacağı, mahkemenin kayıt kabul davaları yönünden Arabuluculuğa başvuru şartı arayıp aramayacağı hususlarının bilinmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle birçok farklı uygulama varken davanın Arabuluculuğa başvurulmaması nedeni ile reddedilmemesi amacı ile Arabuluculuğa başvurduklarını, mahkemeler arasındaki bu farklı uygulamaların birçok hak kaybına neden olduğunu, arabululuculuk süreci açısından Kayıt kabul davaları gri alan olarak kabul edilmekte ve başvuru olduğunda Ticari Davalarda Dava Şartı Arabuluculuğa ilişkin mevzuatın uygulandığını, bu açıdan salt hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki; somut olayda, arabuluculuğa başvurduklarını, olumsuz bir karar verilmediğini, ayrıca Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan eğitim kitabında da; başvurunun Dava Şartı Arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiğini, iflas idaresi kararı 13.12.2019 tarihinde elektronik posta ile taraflarına gönderilmiş olup henüz tebliğ edilmiş sayılmadan 16.12.2019 tarihinde Arabulucuya başvurulduğunu, 16.12.2019 tarihinden son tutanak tarihi olan 04.02.2020 tarihine kadar zamanaşımının durduğunu, davanın 07.02.2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davanın süresinde açıldığını belirterek hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın yasal on beş günlük süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle verilen ret kararı davacı tarafında yasal süresi içinde istinaf edilmiştir.İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Çünkü 235. maddede açıkça 223. maddesi saklı tutulmuştur. İİK 223/3. fıkra son cümleye göre, bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında İflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren başlar. İİK 223/3. fıkrasına göre yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendisine tebliğini istememiş olan alacaklı için, sıra cetveline itiraz davası açma süresi yukarıda belirtildiği üzere sıra cetvelinin ilanından itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, davacı 88.095,01 TL alacağının masaya kaydı için başvuruda bulunduğu, davacının başvurusunun 68. sıraya kaydının yapıldığı, talebinin tamamının reddine karar verildiği, ret kararının davacı tarafından verilen masraf kullanılarak elektronik posta yoluyla 18.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı taraf 16.12.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurmuş, anlaşma sağlanamadığı gerekçesi ile 04.02.2020 tarihinde arabuluculuk faaliyetinin sona ermesine ilişkin son oturum tutanağı düzenlenmiş, kayıt kabul davası ise 07.02.2020 tarihinde, red kararının tebliğinden itibaren 15 günlük süre geçtikten sonra açılmıştır. Bu şekilde kayıt kabul davası İİK’nun 235. Maddesinde belirtilen yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmamıştır.Dairemizin 2019/3348 Esas sayılı kararında da açıklandığı üzere, kayıt kabul davasında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği açıklanmıştır. Ne var ki, bir çok mahkeme tarafından yasanın farklı yorumlanması neticesinde bu konuda farklı kararlar çıktığı ve buna dair çelişkilerin giderilmediği de bir gerçektir. 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesinde düzenlenen “Dava şartı olarak arabuluculuk”, “7155 sayılı” Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun” nun 20. maddesi ile düzenlenmiş ve aynı yasanın 26/1-a bendi gereğince 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde “Hak arama hürriyeti”ne yer verilmiştir. Maddede, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin birçok emsal kararında, 36.maddenin ihlali, mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, farklı uygulama neticesinde, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuranlar yönünden, mahkemeye erişim hakkının ihlali gibi bir sonuçla karşılaşmamak ve hak kaybının önüne geçilmesi açısından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında sürelerin değerlendirilmesi isabetli ve hakkaniyetli olacaktır.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun, dördüncü bölümünde, “Arabuluculuk Faaliyeti” üst başlığı ile 13. maddede, arabuluculuğa başvurma vd maddelere yer verilmiştir.16. Maddesi “Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi” dir. 16/2. fıkrada “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz”dır. Arabuluculuk sürecinin başlamasıda 16/1. fıkrada düzenlenmiş ve arabuluculuk sürecinin, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru halinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, devamında ise dava açılmasından sonraki süreç belirtilmiştir. 6325 sayılı yasanın beşinci bölümünde ise “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk“ başlığı ile 18/A maddesinde, “1”. fıkrada ifade edildiği üzere, ilgili kanunlarda arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise sürecinde hangi hükümlerin uygulanacağı 20 fıkra şeklinde ifade edilmiştir. 18/A -15. fıkrada, 16/2. fıkraya benzer şekilde “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez“ düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, dava şartı olarak arabuluculuğa dair 18/A -15. fıkranın uygulanması isabetli olacaktır.6098 sayılı TBK‘nın 158. maddesinde ise, davanın reddinde ek süre düzenlenmiştir. Maddede, dava veya def’i, mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklının altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir. Adalet Komisyonu değişiklik gerekçesinde, düzeltilmesi mümkün bir hata sebebiyle davanın usulden reddinde zamanaşımı için tanınan fırsatın hak düşürücü süre için dahi tanınmasının hem hakkın doğası ve hemde adil yargılama hakkının doğal gereği olması, ayrıca maddedeki ifade bütünlüğünün sağlanması amacıyla 158. maddenin kabul edildiği belirtilmiştir.Diğer yandan, hak kaybının önüne geçmek ve mahkemeye erişim hakkının ihlalinin önlenmesi bakımından, TBK 158. madde kapsamında, davadan önce dava şartı olarak arabuluculuğa gidilmesinin, düzeltilecek bir yanlışlık olarak değerlendirilmesi ve 60 günlük ek süreninde tartışılmasında da bir isabetsizlik olmayacaktır.Somut olayın niteliği gereği 6325 sayılı yasanın öncelikle uygulanması uygun görülmüştür. Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesinde, davacının arabuluculuğa 16.12.2019 tarihinde başvurduğu, 04.02.2020 tarihinde ise arabuluculuk süresinin bittiği anlaşılmıştır.Sonuç olarak; Sıra cetveli davacıya 18.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu tebliğ esas alındığında dava, İcra İflas Kanunun 235. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içerisinde açılmamışsa da, davacı hak düşürücü süre içerisinde 16.12.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk son tutanağının 04.02.2020 tarihinde tutulduğu dosya içerisinden anlaşılmaktadır. 16.12.2019-04.02.2020 tarihleri arasında arabuluculukta geçen sürede, hak düşürücü süre işlemeyecektir. Dava 07.02.2020 tarihinde açıldığına göre; hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir.Bu sebeplerle; işin esasının incelenerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/37 Esas, 2020/326 Karar, 16/06/2020 tarihli kararının HMK’nın 353/1-a/4. bendi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 203,00 TL‘nin mahsubu ile bakiye 29,10 TL ‘nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/4. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22/12/2020