Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/22 E. 2020/1826 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/22 Esas
KARAR NO : 2020/1826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI : 2018/418 Esas, 2019/953 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kontenjan sözleşmesi yapıldığını, sözleşme gereği davalı şirketin müvekkil şirkete ait otellerde oda tahsis etmeyi yüklendiğini, müvekkil şirketin oda bedellerini ödediğini, davalı şirketin haksız olarak edimini yerine getirmeyerek müşterileri otele kabul etmediğini, sözleşmeyi haksız ve usule aykırı olarak feshettiğini, müvekkil şirketin zarara uğradığını, ihtara rağmen zararlarının karşılanmadığını, davalı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacı şirket yetkililerinin ve onların yurtdışı ortaklarının, müvekkili şirkete ait marka ve logoyu haksız ve hukuka aykırı olarak kullanmak suretiyle Hollanda, Belçika ve Almanya’da birçok kişiye mektup gönderdiğini, müvekkil şirketin marka ve logosuna tecavüz etmek suretiyle dolandırıcılık niteliğinde suça konu eylemlerde bulunduğunu, müvekkil şirketin davacı aleyhine davalar açtığını, davacı tarafın davaya konu taleplerinde açık olarak zararının nelerden oluştuğunu belirtmediğini, davacı tarafın iddia ettiği zararına ilişkin iptaller nedeniyle elde edeceği kar yanında toplam zarar olarak iddia ettiği tüm bedelleri müvekkil şirkete yansıtmak istediğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; 28/02/2017 tarih, 2015/1057 E. 2017/130 K. sayılı kararı ile Davanın kısmen kabulü ile 20.969,22 EURO asıl alacak yönünden takibe yapılan itirazın iptaline, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takibin devamına, 20.969,22 EURO üzerinden hesap edilecek olan %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Karar davalı tarafından istinaf edilmiş, dairemiz 11/04/2018 tarih, 2017/1472 Esas, 2018/678 Karar sayılı kararı ile kararın gerekçe içermediği, mahkemece, davalı tarafın, sözleşmenin haklı olarak fesh edildiğine ilişkin savunmaları ve sunduğu belgeler üzerinde durulmadığı gibi, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defterlerinde dava konusu edilen 20.969,22 EURO (21.080,21 EURO) fiyat farkına ilişkin olarak davalı şirket adına bir kaydın olmadığı belirtildikten sonra davacı şirketin … otellerinde konaklaması gereken ve davalı otel tarafından konaklaması teyit edilen misafirlerinin diğer otellerde bazen yüksek bazen de düşük fiyatlarla konaklatması nedeniyle davacı şirketin toplam 20.969,22 EURO = 55.506,88 TL. tutarında zararının meydana geldiğinin belirtilmesine rağmen, rapor içeriğinden bu sonuca nasıl ulaşıldığı, zararın nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığından bahisle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Mahkemece bu defa bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı tarafın davalı şirkete ait marka ve logoyu haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığı bu sebeple davalı tarafın sözleşmeyi feshettiği, davalı tarafın sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, bu yüzden davacı tarafın tazminat talep edemeyeceği, kaldı ki davalı tarafın davacı tarafı sözleşmeyi feshettikten sonra müşteri göndermemesi konusunda uyardığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın maddi tazminata ilişkin alacak davası olduğunu, davalı şirkete ait otelde fesih nedeniyle konaklayamayan müşterilerin başka otellere kaydırılmak suretiyle konaklamalarının yaptırılmasından kaynaklanan fark nedeni ile davanın açıldığını, feshin haklı olup olmadığı konusundaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğun, mahkemenin bunu yapmayarak içinde hukukçu dahi olmayan heyetten bu konuda rapor aldığını, delillerin toplanması ve değerlendirilmesinde esaslı hataya düştüğünü, davalının, daha önce kendisine rezervasyon olarak bildirilmiş olan, davalı tarafından kabul edilmiş ve müvekkiline konfirme ettiği yani onayladığını bildirdiği konaklamaları fesih nedeniyle geriye doğru iptalinin hukuken mümkün olmadığını, davalının ancak fesih tarihinden sonra ileriye dönük rezervasyon taleplerini fesihte haklı olduğu taktirde kabul etmemek hakkına haiz olduğunu, müvekkili şirketin davalının markasına vs. haklarına tecavüz etmediğini, dava dışı kişilerin bu konuda yurt dışında mahkum edilmiş olmalarının müvekkili şirket ile bağdaştırılmasının mümkün olmadığını, haklı fesih iddiasının davalıya ait olup davalı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, oysa haklı fesih iddialarının def-i için sunulan delillerinin haklı ve hukuki bir sebebe dayalı olmaksızın yanlış değerlendirildiğini, müvekkili şirketin imza yetkilisinin davalıya gönderdiği mektubun iyi niyet ve arabuluculuk mahiyetinde olduğunu, ancak bu mektuba gereksiz anlamlar yüklendiğini ve itirafname olarak kabul edildiğini, davalının feshin gerekçesi olarak gösterdiği marka tecavüzünün müvekkili şirket tarafından yapıldığını davanın hiçbir safhasında kanıtlayamadığını, bilirkişilerin alanında uzman olmadıklarını, rapora karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, davalının, yurt dışındaki şirketlerde müvekkilinin veya ortaklarının organik bağı bulunduğu iddiasını ispat edemediği halde sanki ispat edilmiş gibi karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için bu organik illiyet bağının kurulduğu kabul edilecek dahi olsa feshin geçmişe dönük yapılamayacağını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, taraflar arasında imzalanan kontenjan sözleşmesi gereği davalı şirketin otellerinde oda tahsis etmeyi yüklendiği ancak haksız olarak edimini yerine getirmeyerek müşterileri otele kabul etmeyerek sözleşmeyi haksız ve usule aykırı olarak feshetmesi nedeniyle müşterilerin başka otellerde konaklatmasından doğan zararların tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 13/01/2015 tarihinde 21.080,21 EUR asıl alacak, 144,93 EUR faiz olmak üzere toplam 21.225,14 EUR üzerinden davalı aleyhinde takip başlattığı, ödeme emrinin borçlu/davalıya 17/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 27/01/2015 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, yetkiye, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davanın 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan kontenjan sözleşmesi gereğince davalının edimini yerine getirmemesinde haklı olup olmadığı, davacının zararına neden olup olmadığı, ve zararın miktarı noktasında toplanmıştır.Dairemiz kararından sonra mahkemece bilirkişi raporu alınmıştır.Bilirkişi heyeti 06/08/2019 tarihli raporlarında; davacı şirket yetkililerinin ve yurt dışı bağlantılarının davalı şirkete ait marka ve logoyu davalı şirketten habersiz olarak kullandığını, davalının yurt dışında Marka Haklarının haksız ve usulsüz olarak kullanıldığı iddiası ile Hollanda ve Almanya’da davalar açtığını, davalarda davacının haksız olduğunun tespit edildiğini bildirmişlerdir.Taraflar arasında davalının işlettiği … ile 01/11/2013-03/11/2014 ve 01/02/2015-02/11/2015 arasında, … ile 01/03/2014-31/03/2014 arasında Kontenjan sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin süresi, acentaya tahsis edilecek oda sayısı, fiyatlar, pansiyon durumu gibi detaylar ile ödeme şekli, odaların kullanımı, güvenlik ve sorumluluk, sözleşmenin iptali, yönetim ve yapısal değişiklikler vb. gibi kuralların sözleşmede detaylandırıldığı, davacı şirketin, davalıya yapılmış olan ve teyitleri davalı tarafından verilmesine rağmen satışları yapılan odaların, davalı tarafından 28/08/2014 tarihinden itibaren otellere alınmadığını bu nedenle zarara uğradığını belirterek eldeki davayı açtığı, davalı şirketin 28/08/2014 tarihinde davacıya gönderdiği fesih yazısında; “Almanya, Hollanda ve Belçika’da şirket unvanımız ve Logomuzu haksız ve bilgimiz dışında başkaca şahıs ve şirketlerle işbirliği yaparak satış ve Pazarlama faaliyetlerinde bulunduğunuz tespit edilmiştir. Bu duruma ilişkin adli makamlara gerekli müracaatlar yapılmış olup, Şirketimizin aldığı karar gereği Ekte bulunan listede sunulan ve konfirmesi daha önce verilmiş rezervasyonların ücretleri ödense dahî otele girişleri kabul edilmeyecektir. Bu bağlamda misafirlerinizin mağduriyet yasamaması için söz konusu yolcuların otele getirilmemesi ve yolculara bilgi verilmesini rica ederiz. Ayrıca bu durumlardan doğabilecek hiçbir reklamasyon da kabul edilmeyecektir. Ayrıca bu tarihten sonra şirketiniz (… Tîc. Ltd. şti. – …) aracılığı ile operatör gözetmeksizin otelimize gelecek hiçbir rezervasyon kabul edilmeyecektir. 2015 için de yapılmış ya da yapılması planlanan kontrat ya da fiyatlar geçerli olmayacak ve tarafınız ile hiçbir şekilde çalışılmayacaktır.” ifadelerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Tüm dosya kapsamına nazaran; davacı şirketin yurt dışında davalı şirkete ait marka ve logoyu davalı şirketten habersiz olarak kullandığı, davalının yurt dışında konu ile ilgili davalar açmak zorunda kaldığı, davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, ilk derece mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.01/10/2020