Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2188 E. 2021/39 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2188 Esas
KARAR NO : 2021/39
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : 2018/991 Esas, 2020/94 Karar
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kooperatifin Eyüp … Noterliği’nin … yevmiye ve 25.08.2015 tarihli ihtarnamesiyle, kooperatif yönetim kurulunun 02.07.2015 tarih ve 739 sayılı kararı gereğince kooperatife borcunun bulunduğu gerekçesiyle kooperatif ortaklığından çıkarıldığının ihtar edildiğini, kooperatifin 14.06.2015 tarihli genel kurul toplantısının toplanma ve karar nisabının gerçeği yansıtmadığını, genel kurul çağrısının usulsüz olduğunu, genel kurul toplantısının ve alınan kararların yok hükmün de olduğunu, kooperatifin çıkarma kararının usul hükümlerine aykırı olduğunu, kooperatife üye kaydının yapılmadığını, buna rağmen çıkarma kararı verildiğini, 14.06.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali için İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/744 esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, kooperatif yönetiminin şahsına karşı husumetleri olduğundan aleyhinde çıkarma kararı verdiklerini, ihtarnamelerinin kanuna aykırı keşide edildiğini, ihtarname keşide eden kooperatif vekilinin vekaletnamesinin bulunmadığını, ihtarnamede belirtilen borcun gerçeği yansıtmadığını iddia ederek kooperatif üyeliğinden çıkarılma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatiften 40.000,00TL sabit fiyatla daire satın aldığını, kendisine B blok, 3 numaralı bodrum kat bağımsız bölümünün tahsis edildiğini, davacının sabit fiyatla konut satın aldığı için kendisinden ortaklık sermayesi talep edilmediğini ve genel kurullara da çağrılmadığını, davacının da genel kurullara katılma yönünde bir talebinin bulunmadığını, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/221 esas sayılı dosyasından verilen kararda, sabit fiyatla konut satın alanların kooperatif ortağı oldukları, bu durumdaki kişilerin genel kurula çağrılmamasının usulsüzlük olduğunun kabul edildiğine ilişkin kararın temyiz edildiğini, karar kesinleşmediği halde, sabit fiyatla konut alanlar dahil herkesin genel kurula çağrıldığını, davacı ve arkadaşlarının devamlı olarak kooperatif aleyhine faaliyetlere giriştiklerini, kooperatife karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, davacının birikmiş 2.700,00 TL borcunu ödememekte ısrar ettiğini, kendisine kooperatif yönetim kurulunun 01.03.2015 tarih ve 715 sayılı kararıyla birikmiş borçları 10 gün içinde ödenmesi için Eyüp ….Noterliğinden 03.03.2015 tarih ve … yevmiye sayılı 1. ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtarnamenin 09.03.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının Gaziosmanpaşa …. Noterliğinden 13.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnameyi gönderdiğini ve ihtarnamenin gerekliğine uymayacağını bildirdiğini, bunun üzerine kooperatif yönetim kurulunun 10.04.2015 tarih ve 721 sayılı kararıyla 28.02.2015 tarih itibariyle birikmiş 2.700,00 TL borcun ödenmesi için 2. ihtarnamenin gönderilmesi kararı alındığını, davacıya Eyüp …. Noterliğinden 13.04.2015 tarih ve … yevmiye nolu 2. ihtarnamenin gönderildiğini ve ihtarnamenin 17.04.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının Gaziosmanpaşa 8. Noterliğinden 22.04.2015 tarih ve 10980 yevmiye nolu cevabi ihtarnameyi gönderdiğini, 1 ve 2. ihtarlara rağmen borcunu ödemeyen davacı aleyhinde kooperatif yönetim kurulunun 02.07.2015 tarih ve 739 sayılı kararıyla sözleşmenin feshine ve ortaklıktan çıkarılması kararı alındığını, kararın Eyüp … Noterliğinin 07.07.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davacıya tebliğe gönderildiğini, ancak tebligat yapılamadığını, bunun üzerine yönetim kurulunun 22.08.2015 tarih ve 749 sayılı kararı ile yeniden tebliğ yapılması kararı aldığını, kararın Eyüp …. Noterliğin 25.08.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile yeniden gönderildiğini, 14.06.2015 tarihli genel kurulun usulüne uygun yapıldığını, davacının birikmiş borçlarını ödemediğinden sözleşmenin feshi ve ortaklıktan çıkarılması kararı alındığını, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların gerçek olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; davalı kooperatif tarafından inşa edilen binaların projeye aykırı imal edildiği, ruhsata uygun olmadığı, kooperatiflerin ortağın konut ihtiyacının giderilmesi karşılığında, ortağın da kooperatife karşı parasal hükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu olduğu, taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getiremeyecek durumda bulunması halinde karşı taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesinin istenmesinin beklenilemeyeceği gerekçesi ile … Kooperatifinin 02.07.2015 tarih ve 739 nolu 739 karar nolu davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının İptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece daha önce de 2015/900 esas 2017/170 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, kararın istinaf edildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2017/1937 esas 2018/1520 karar sayılı kararı ile eksik inceleme gerekçesi ile kararın kaldırıldığını, kaldırma kararı doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, ihtarlara konu borcun mevcut olduğunu, ihtarların usulüne uygun tebliğ edildiği, ortaklıktan çıkarma kararında bir usulsüzlük olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, mahkemece bölge adliye mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda alınan rapor ve kaldırma kararında belirtilen ilke ve esaslar bir kenara bırakılarak adeta önceki kararda direnir gibi yeni bir karar veriliğini, davanın reddine dair bu ikinci kararda da aynen kaldırılan ilk karardaki gibi bir takım imar sorunlarına dayandırıldığını istinafa konu karar kaldırılan önceki kararın adeta bir tekrarı olduğu için İlk karar sonrası sunulan 15.06.2017 tarihli istinaf başvuru dilekçesini aynen tekrar ettiklerini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/744 esas sayılı dosyanın 19.04.2018 tarihinde karara çıktığını, genel kurulda %5 gecikme faizi alınmasına ilişkin gündem maddesinin iptal edildiğini, diğer maddelerin iptali istemine ilişkin tüm taleplerin reddedildiğini, kararın istinaf edildiğini, halen istinaf incelemesinin devam ettiğini, Kooperatifte birtakım imar sorunları yaşanmış olmasının davacı ortağa yüklendiği ödemeleri yapmama hakkını vermeyeceğini, kooperatifte açık kapı ilkesinin geçerli olduğunu, davacının bir taraftan kendisine konut verilemeyeceğini ileri sürerken bahsi geçen yerde 8 yılı aşkın süredir sorunsuz olarak oturmaya devam ettiğini, tapu kaydı mevcut olduğu gibi Elektriği,suyu ve doğal gazı da bulunduğunu, kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek başka konut bulunmadığını, tüm konutların tahsis edildiğini, mahkemenin davayı kabul gerekçesinin kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali gerekçesi değil, sözleşmenin iptali için gerekçe olabileceğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece daha önce 14.03.2017 tarih, 2015/900 esas 2017/170 karar sayılı kararı ile kooperatiflerin ortağın konut ihtiyacının giderilmesi karşılığında, ortağın da kooperatife karşı parasal yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu olduğu, kooperatifin üzerine düşen yasal şartlara tam anlamıyla uygun bir konutu ortağa teslim yükümlülüğünü yerine getirmediği, taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getiremeyecek durumda bulunması halinde, karşı taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesinin istenmesinin beklenilemeyeceği, davacının birikmiş borçlarının ödenmemesinden bahisle kooperatif ortaklığından çıkarılmasının hukuken korunmayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizin 04.10.2018 tarih, 2017/1937 esas, 2018/1520 karar sayılı kararı ile “…davacı halen kooperatif üyesidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 16.3 maddesine göre haklarında çıkma kararı kesinleşmeyen ortakların, ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Davacıya tahsis edilen konutun ruhsatsız olması ve ruhsatlandırılamaması halinde de davalı kooperatifin ortağı olan ve hakkındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen davacının aidat ödeme yükümlülüğü devam eder. Davacı, davalı kooperatif aleyhine, sözleşmenin feshi ve tazminat veya konut tahsisi istemiyle dava açabileceği gibi, aidat ödeme yükümlülüğüne ilişkin herhangi engel bulunmamaktadır.Kooperatif üyeleri hakkında ihraç kararı verilebilmesi için, Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve kooperatif anasözleşmesi uyarınca, akçalı edimlerini yerine getirmeyen üyelere 10 günlük birinci ihtar ve 1 Aylık ikinci ihtarın gönderilmesi ve halen edimin yerine getirilmemesi halinde ihraç kararı verilmelidir. İhtarnamelerde de ödenmesi istenen miktarın net olarak belirtilmesi, ödemenin gerekçesi ve uyulmaması halinde yaptırımın ne olduğunun açıkça anlaşılır olması gerekmektedir.osya incelendiğinde, mahkemece ihtarnamelerin biçim ve içerik yönünden incelenmediği ve ihtarnamelerin davacıya tebliğlerinin araştırılmadığı görülmektedir.Kaldı ki davacı vekili, dava dilekçesinde ihtarnamedeki miktarların yanlış olduğunu, ihraç kararını veren yönetim kurulunun seçildiği 14.06.2015 tarihli genel kurul kararlarının iptali için İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/744 sayılı dosyasında dava açıldığını, genel kurul kararlarının iptali halinde, geçerli olmayan bir yönetim kurulunun almış olduğu dava konusu ihraç kararınında geçerliliğinin kalmayacağı ve bu nedenle bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüş, fakat bu iddialarda mahkemece araştırılmamış, kooperatif ana sözleşmesine de dosyada rastlanmamıştır.Sonuç olarak, yukarıdaki hususlara ilişkin bir araştırma ve tespit içermeyen eksik bilirkişi raporu baz alınarak verilen karar hatalı olduğundan, mahkemece, davacının kooperatife ilişkin yükümlülüklerinin devam ettiği gerçeğinden hareketle, öncelikle ana sözleşme ile birlikte kooperatifin genel kurul toplantı tutanakları, ticari belge ve defterlerin getirtilerek, davacıdan ihtarnamelerde talep edilen ödeme miktarının doğru olup olmadığı, ihtarname tebliğlerinin yapılıp yapılmadığı ve buna bağlı olarak ihtarnamelerin Kooperatifler Kanununun 27. ve kooperatif ana sözleşmesine, ortaklıktan çıkarılma kararınında, Kooperatifler Kanununun 16. maddesine uygun olup olmadığının araştırılması, ayrıca yukarıda bahsi geçen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/744 E. sayılı dosyası getirtilerek, sonucunun bu dosya açısından etkili olup olmayacağının araştırılmasından sonra uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen karar usul ve yasaya uygun görülmediğinden..” gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece eksiklik belgelerin celbedilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.10.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı kooperatifin 03.12.2006 tarihli genel kurulun 8’nci gündem maddesinde ”Ortak kaydedilmeyen bodrum katlardan elde edilecek bağımsız bölümlerin maliyetinin %50 fazlasından az olmamak üzere satılması hususunda yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildiği” yönünde karar alındığı, 01.04.2010 tarihli 254 sayılı yönetim kurulu toplantısının 8’nci maddesi gereğince kooperatife müracaat eden …’ın ortak kaydedilmesine karar verildiği, 01.04.2010 tarihinde ortaklık senedi düzenlendiği, davalı kooperatif ile davacı tarafından imzalanan 02.12.2010 tarihli ödeme tablosuna göre, davacının kooperatife aylık 700,00 TL olmak üzere 2012, 2013 ve 2014 yıllarında 8.400,00’er TL, 2015 yılının Ocak-Nisan 2015 aylarında 700 TL x 4 ay= 2.800,00 TL olmak üzere taksitler halinde 28.000,00 TL ve peşinat olarak verildiği belirtilen parayla birlikte toplam 40.000,00 TL ödeme yapılması, Ödemelerin her ayın 1’i ile 30’u arasında bankaya veya kooperatif kasasına yapılması, dairenin sabit fiyat olup aidatın artmayacağı, ödemeler üst üste 3 ay aksarsa kalan ödemelerin muaccel hale geleceği gibi genel kurulca belirlenmeyen diğer ortaklara aynı şekilde uygulanmayan, bir takım kurallar getirildiği, davacının davalı kooperatife 27.11.2011 tarihinde dilekçeyle başvurarak oda duvarlarının talep ettiği şekilde örülmesi için 1.000,00 TL fiyat farkını ödeyeceğini taahhüt ettiği, 10.02.2012 tarihinde davalı kooperatif tarafından davacıdan yeni bir taahhüt alındığı, bu yeni taahhütle ödeme planı güncellenmekle birlikte taahhütnamede dilekçede ve dava dosyasında bahsedilen 1.000,00 TL’lik fiyat farkına yer verilmediği, davacı tarafından 12.000,00 TL peşin ödeme yapıldığından, 40.000,00 TL’lik taahhüdün geri kalan 28.000,00 TL’lik kısmının Mart 2012’den Haziran 2015’e kadar aylık 700,00’er TL’lik taksitler halinde ödeneceğinin taahhüt altına alındığı, davacının taahhüt ettiği 41.000,00 TL’den toplam 24.310,00 TL’sini ödediği, en son ödemenin 28.11.2014 tarihinde bankadan gerçekleştirilen 400,00 TL olduğu, bu tarihten sonra her hangi bir ödeme gerçekleştirmediği, binaların projeye uygun yapılmadığı, davalının sözleşmeye göre ödemesi gereken satış bedeli taksitlerini zamanında ödemeyerek sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle, Ekim 2014 ayında 400,00 TL, Kasım 2014’te 575,00 TL, Aralık 2014’te 575,00 TL, Ocak 2015’te 575,00 TL, Şubatta 575,00 TL olmak üzere toplam 2.700,00 TL satış bedelinin ödenmesi konusunda davalıya 03.03.2015 tarihli birinci ihtarın gönderildiği, ihtarın çekildiği tarih itibari ile davacının muaccel 15.290,00 TL borcunun bulunmasına rağmen borcun tamamının ihtarnameye konu edilmediği, dava dosyasına taraflarca sunulan ödeme tablolarında davacının aylık 700,00 TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, ihtarnamelerde 575,00 TL’lik taksitlerden bahsedildiği, aylık ödemelerin 575,00 TL’ye dönüştürüldüğünü gösteren yenilenmiş ödeme tablosu yahut sair belgenin mevcut olmadığı, 13.04.2015 tarihinde ikinci ihtarnamenin gönderildiği, ardından çıkarma kararı verildiği, davalı kooperatifin davacıya gönderdiği ihtarname ve çıkarma tebligatında yasal sürelere uyulduğu, gönderilen tebligatların muhatabına ulaştığı, ihtarname ve çıkarma tebligatında şeklen her hangi bir eksikliğe rastlanmadığı, yönetimde değişiklik meydana geldiği için avukatın vekâletnamesinin geçersiz olduğu iddiasının yerinde olmadığı belirtilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda bir aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/7425 Esas, 2016/4644 Karar sayılı kararı).Borcun miktarı ve ihtarnamelerin usul ve şekil açısından bir eksiklik içermediği, geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, Yargıtay içtihatlarına da konu olan gerçek borcun ne olduğu noktasında toplanmaktadır. Gerçek borçtan kasıt, ihtarnamelere konu edilen borç miktarının Kooperatif kayıtlarına uygun olmasıdır. İstenen borç miktarı bilirkişi incelemesine göre Kooperatif kayıtlarına uygundur. Davacının ihtarlara rağmen borcunu belirlenen sürelerde ödemediği, çıkarılma kararının Kooperatifler Kanunu ve Ana Sözleşmeye uygun olduğu, davalı tarafça talep edilen bedelin, daire satışından kalan bakiye bedel olması sebebi ile İstanbul 14. ATM’nin 2015/744 sayılı dosyasının sonucunun eldeki davayı etkilemeyeceği, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/991 Esas, 2020/94 Karar, 13.02.2020 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın REDDİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu 59,30 TL peşin harcın, davacı tarafından yatırılan 27,70 TL’den ahsubu ile bakiye 31,60 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafından yapılan posta, tebligat gideri 84,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine,İstinaf yargılama giderleri yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davalı tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yolu başvurusu kabul edilen davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,3-Davalı tarafça yapılan 77,50 TL posta, tebligat gideri ile 203,00 TL İstinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 280,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6100 Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b-2 ve 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/01/2021