Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2186 E. 2020/2173 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2186 Esas
KARAR NO: 2020/2173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2018/977 Esas, 2020/169 Karar
DAVANIN KONUSU : Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının eşi …’ın 2001 yılında vefat ettiğini, müflis şirketin davacıya işçilik alacaklarını ödemediğini, hesaplanan işçilik alacaklarının masaya kaydı için iflas idaresine başvurduklarını fakat iflas idaresinin hiçbir işlem ve inceleme yapmadan taleplerinin reddedildiğini belirterek alacaklarının masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının alacak kaydı için bir belge sunmadığını, soyut iddiadan başka bir delil bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; 04.07.2017 tarih, 2014/930 E. 2017/575
K. sayılı karar ile, davanın İİK 235 maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar vermiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. Dairemiz, 04.10.2018 tarih, 2018/1795 Esas, 2018/1525 Karar sayılı kararı ile, “…dosya kapsamına göre davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ve aşamalarda, davacının mirasçısı ile birlikte 60 kişi için iflas masasına kayıt talebinde bulunulduğunu, iflas idaresince her bir işçi için olan masraf ve harçları tek bir makbuzda kestiğini, davacı için de gerekli harç ve tebligat için masrafları yatırdığını iddia ettiği ayrıca …bank’a ait 28.09.2015 tarihli hesap hareketleri çıktısı sunduğu, İstanbul … İflas İdaresinin verdiği 03.02.2016 tarihli yazısında davacının gider avansı yatırmadığının belirtildiği, mahkemece bu yönde başka bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Davacı vekilinin belirtmiş olduğu başvuruculardan …’nun açmış olduğu ve yine aynı vekilin temsil ettiği İstanbul 7. ATM’nin 2014/586-2015/374 sayılı davasında yine hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 2016/9608-2017/2121 sayılı kararında, bu davada da davacı vekilince ileri sürülen masrafların … ve arkadaşları adı altında 60 kişi için topluca kesildiği iddiası üzerine mahkemece yeterince durularak masraf verildiğinin tespiti halinde davanın süresinde açıldığını kabul ederek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu görülmektedir. Somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilince masrafların davacı da dahil olmak üzere 60 kişi için topluca iflas dairesince kesildiğini iddia etmesine ve buna ilişkin hesap hareketlerini sunmasına rağmen mahkemece bu yönde hiçbir araştırma yapılmamıştır. Oysa Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere eksik araştırma nedeni ile verilen karardan dolayı davacı yönünden ciddi bir hak kaybı ihtimali bulunduğu, bu nedenle davacının iddiası üzerinde durularak 60 kişi için yatırıldığı iddia edilen masraf belgeleri getirtilerek davacının da gider avansı yatırdığının tespiti halinde davanın esasına girilmesi gerektiğinden..” bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece bu defa bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının iflas masasına 60 işçi ile birlikte kayıt başvurusu yaptığı, masrafların da toplu olarak … ve arkadaşları adı altında yatırılmış olduğu, davanın süresinde açıldığı, davacının vefat eden eşinin müflis şirketten 6.834,83 TL kıdem tazminatı alacağının bulunduğu, davacı taraf kıdem tazminatı yanında 23.681,42 TL işlemiş faizin de masaya kaydını talep etmiş ise de, iş akdinin feshi tarihi olan 22.11.2001 tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğinden bahisle davanın kısmen kabulüne, 6.834,83 TL Kıdem Tazminatı alacağının akdin fesih tarihi olan 22.11.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte masaya işçilik alacağı olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar, taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosyada alınan 02.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda “Kıdem tazminatı alacaklarında temerrüte düşürülmesine gerek olmaksızın fesih tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi işletilmesi gerektiğinden, hesaplanan bu 7.084,79 TL kıdem tazminatına fesih/ölüm tarihi olan 22.11.2001 tarihinden 20.02.2013 iflas tarihine kadar en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerektiğinin bildirildiğini, “857 sayılı İş Kanunu’nun 120 ve geçici 6. maddeleri uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’ncü maddesinde; “…Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder….” hükmünün düzenlendiğini, mahkemece tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile bilirkişi raporunda geçen 7.084,79 TL kıdem tazminatı ve 26.986,14 TL faizin masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı müflis şirket vekili istinaf dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, davacının alacak kayıtlarını yaptırırken herhangi bir tebligat masrafı vermediğini, masraf verilmediğinin iflas defter ve kayıtları ile alenen belli olduğunu, aynı müflisle ilgili bir çok kayıt kabul davasının da aynı nedenle reddedildiğini, Yargıtay tarafından da onandığını, farklı kararın alacaklılar arasında büyük adaletsizlik yaratacağını, rapora itirazlarının karşılanmadığını, Kıdem tazminatı vs. Tazminatları 10 yıllık zamanaşımına tabi olsa da, ücret neviden alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının araştırılmadığını, hatalı bilirkişi raporuna dayalı karar verildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, alacağın iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir. İflas sıra cetveline itiraz davalarının İİK’nın 164. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde istinaf edilebileceği, ancak kararda istinaf süresinin 2 hafta olarak gösterildiği, Anayasa Mahkemesinin 26.06.2014 tarih ve 2012/855 başvuru sayılı kararı ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 17.06.2016 Tarih ve 2015/3127 E. 2016/3720 K. sayılı kararı da göz önüne alındığında, davalının kararı 2 haftalık süre içerisinde istinaf edebileceği, 25.03.2020 tarih 7226 sayılı kanunun geçici 1. maddesine göre bazı sürelerin işlemesinin 30.04.2020 tarihine kadar durduğu, 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince bu sürelerin 15.06.2020 tarihine kadar uzatıldığı, bu kanun ve kararname gereğince istinafa başvurma süresinin 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durmasına karar verildiği, iki haftalık istinaf başvuru süresinin 16.06.2020 tarihinden itibaren işletildiğinde yasal iki haftalık istinaf başvuru süresinin 30.06.2020 tarihinde sona erdiği gözetildiğinde tarafların istinaflarının süresinde olduğu anlaşılmıştır. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece 04.12.2018 tarihli duruşmada; “İstanbul … İflas İdaresi’ne müzekkere yazılarak .. esas sayılı dosyada davacının kayıt kabulünü istediği alacağına ilişkin alacak kayıt talebinin iflas idaresi tarafından reddedilmesi sonucunda bu kararın tebliği için masraf yatırıp yatırmadığı, yatırmış ise yapılan tebligat örneğinin gönderilmesinin istenilmesine,” şeklinde ara karar oluşturulmuştur. Ara karar gereğince İflas Müdürlüğüne 05.12.2018 tarihinde müzekkere yazıldığı, müzekkereye verilen cevapta, “Kayıtlarımızın tetkikinde; ilgi sayılı yazınız ile sorulmakta olan alacaklı … mirasçısı … vekili Av. … tarafından 20 Mayıs 2013 tarihinde iflas masasına … kayıt sıra numarası ile 35.707,16 TL miktarlı alacak kaydı başvurusunda bulunulmuş, bu alacağına ilişkin iflas idaresince ilama dayalı olmaması sebebiyle tamamının reddine karar verilmiş, bu karar alacaklı vekiline 18.12.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Alacaklı tarafından posta gider avansı yatırılmamıştır.” şeklinde cevap verildiği, dairemiz kaldırma kararından öncede iflas dairesinin 03.02.2016 tarihli cevabi yazısında aynı cevabı verdiği anlaşılmıştır. Mahkemece, dairemiz kaldırma kararında belirtilen hususlara ilişkin bir araştırma ve incelemenin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sıra cetvelinin 28.11.2013 tarihinde Sabah Gazetesinde, 02.11.2013 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacıya 18.12.2013’te tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat için gerekli giderler yatırılmamışsa dava açma süresi ilânla başlar. İİK’nın 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterilir ve gerekli masrafı avans olarak yatırılırsa, süre itiraz edene yapılan tebliğden itibaren hesaplanır. Masraf yatırılmadığı halde tebligat yapılmış olsa bile bu kural yine geçerlidir. Kanunda öngörülen 15 günlük süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır. Mahkemece bu husus dairemiz kaldırma kararına uygun şekilde araştırılmadan, bu defa 26.02.2019 tarihli duruşmada” iflas İdaresine yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta; davacının başvurusunun bulunduğu, başvurunun reddedilmiş ve bu kararın 18.12.2013 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olduğu, davanın ise 31.12.2013 tarihinde süresinde açılmış olduğu görüldü.” şeklinde tebliğ tarihi dikkate alınarak davanın süresinde açıldığını kabulü ile davanın esasına girmesi doğru olmamıştır. İlk derece mahkemesince, Dairemizin 04.10.2018 tarih, 2018/1795 Esas, 2018/1525 Karar sayılı kaldırma kararında belirtilen hususlarda gerekli inceleme ve araştırma yaparak karar vermesi gerekirken, bu konuda usulüne uygun araştırma ve inceleme yapmadan karar verdiği anlaşılmıştır. Kabule göre de, kıdem tazminatına yasal faiz uygulanmasının hukuki dayanağı da gösterilmediği gibi kayıt kabul davasının niteliği gereği iflas tarihine kadar faiz yürütülebileceği gözden kaçırılarak iflas tarihi itibari ile davacının asıl ve ferileri ile birlikte alacağının hesapla hüküm altına alınması gerekirken “…. 6.834,83 TL Kıdem Tazminatı alacağının akdin fesih tarihi olan 22.11.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte masaya işçilik alacağı olarak kayıt ve kabulüne,.. ” şeklinde karar verilmesi de yerinde olmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespitine yönelik daha önce dairemiz kaldırma kararına uygun şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra belirlenen sonuca göre işlem yapılması için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/977 Esas, 2020/169 Karar, 25/02/2020 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir taraftan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 464,20 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 406,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 58,20 TL harcın davacı ile davalıdan eşit olarak tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/12/2020