Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2174 Esas
KARAR NO: 2020/2056
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2017
NUMARASI: 2013/541 Esas, 2017/856 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 04.12.2013 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi ve … nolu dairenin sahibi olduğunu, davalı …’ın yönetim kurulu başkanı, davalılar … ve …’ın yönetim kurulu üyesi, davalı …’ın dava konusu dairenin tapusu tescil edilen kişi, davalı yönetim kurulu üyesi … ‘ın eşi olduğunu, taşınmazın Başakşehir İlçesi, … Mah., … nolu parsel … nolu bağımsız bölüm olduğunu, kooperatifin 2007 yılı sonunda inşaatlarının bitirildiğini, üyelerin dairelerinin teslim edildiğini, müvekkilinin dairesini kooperatif üyesinden üyelik hakkını devralmak suretiyle satın ve teslim aldığını, 2013 yılında üyelere tapularının teslim ve adlarına tescil edilmeye başlandığını, davalı kooperatifin müvekkili adına tapu tescilden imtina ettiğini, … nolu dairenin müvekkiline ait iken davalı … adına tescil edildiğini öğrendiklerini, kooperatifin müvekkilini üyelikten ihraç etmediğini, sanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/49422 hazırlık numarası ile soruşturma başlatıldığını iddia ederek, davalılardan … adına tapuya tescil olunan dava konusu taşınmaz tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde şimdilik uğranılan zararın 150.000,00 TL ‘sinin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 19.06.2017 tarihli harcını yatırarak, maddi tazminat taleplerinin 280.000,00 TL olmak üzere ıslah ettiklerini belirterek, dava dilekçesinde talep ettikleri gibi faiz işletilmesini ve öncelikle tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacının kendisine tahsisli daireden hareketle böyle bir dava ikame etme hak ve yetkisinin olmadığını, yönetim kurulu üyelerinin tüzel kişiliğin yanında müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının kooperatife hiçbir borcunu ödemediğini, üyeliğe bağlı hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu yüzden, davacının ortaklık hak ve sıfatına sahip olup olmadığı ve bunu muhafaza edip etmediğinin öncelikli mesele olarak ele alınması gerektiğini, davalı kooperatifin 2002 yılında kurulduğunu, davacının kooperatif üyesi olarak kendisine daire tahsisi için ne gibi ödemeler yaptığını, hangi külfetlere katlandığını beyan ve ispat edebilmiş olmadığını, KK 23.madde uyarınca ortakların hak ve vecibelerde eşit olduğunu, müvekkili kooperatifin borç ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıya bir borç tablosu eşliğinde 16.12.2013 tarihli ödeme ihtarının tebliğ edildiğini, davacının cevabı ihtarnamede, 30.05.2009 tarihli belgeler uyarınca herhangi bir borçları olmadığını, aksine fazladan avans ödemeleri olduğunu beyan ettiğini, müvekkili kooperatifin bunun üzerine 15.01.2014 tarihli cevabı ihtarnameyi keşide etttiğini, aynı zamanda 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 27 ve tip ana sözleşmenin 14. maddesindeki ödeme ihtarı koşullarını taşıyan bu ihtarname ile kooperatife yapılmış bir ödeme olmadığını, dayanılan 30.09.2009 tarihli belgenin sahtecilik suretiyle oluşturulmuş bir belge olduğunu, müvekkili kooperatiften sadır olmadığını ve hiçbir koşulda kooperatif tüzel kişiliğini bağlamayacağının belirtildiğini, yapılan ödemeye İlişkin herhangi bir tutar içermeyen, kooperatiften sadır olmuş bir ödeme makbuzu ya da banka kaydıyla desteklenmeyen ne tesadüftür ki yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen bu davada taraf sıfatı geçmeyen diğer yönetim kurulu üyesi … ve davacı tarafından sahtecilik suretiyle üretilen bu belgenin kooperatife karşı kullanılmaya kalkışıldığını, davacı ve sahteliğe imza atanların belgeye yazılı tarihten sonra bir sorumluluklarına gidilmemesi ve sonradan tahakkuk edilecek borçlara karşılık gelsin diye bu sahte belgede de ayrıca bir de avans alınmış gibi düzenleme yapıldığını, yasal yollara başvurulacağını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 30.09.2009 tarihli belge altında imzası bulunan davalıların imza itirazları değerlendirilerek dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, tanzim olunan 19.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda belge altındaki imzaların, …, … ve …’ın eli ürünü olduğu, bilahare davalı …’ın rapora İtirazı üzerine dosyanın gönderildiği ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan 20.12.2014 tarihli rapor İle belge altındaki imzanın …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, dava konusu … nolu bağımsız bölümün kooperatif tarafından ferdileşme sonucunda … adına 12/04/2014 tarihinde tescil edildiği, adına tescil yapılan … ‘ın kooperatif yönetim kurulu başkanı … ‘ın eşi olduğu, dolayısıyla tescilin yolsuz olduğunu bilen yada bilmesi gereken kişi olduğu, kazanımın iyiniyete dayanmadığı gerekçesiyle, tapu iptal ve tescil talebinin kabulü İle … ada, … parsel, … Blok … Kat, … nolu bağımsız bölümün … adına olan tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline, davalılar, …, … ve …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, kararın kesinleşmesi beklenmeksizin İİK 28 gereğince hüküm özetinin tapu sicil müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde, davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, davalılar …, … ve …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karara dair bir itirazlarının olmadığını, tapu iptal tescil talebine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece davacının 30.09.2009 tarihli sahte ödeme belgesine dayanarak borcu bulunmadığı varsayımı ile davanın kabulüne karar verildiğini, hükme esas alınan raporda, davacı adının 30.05.2009 tarihli belgede, 2011/2012 hazirun cetvellerinde ve 08.01.2013 tarihli noter tasdikli üye listesinde geçiyor olmasına bağladığını, sahte imza olduğunu, Adli Tıp Raporunun bu gerçeği değiştirmeyeceğini, sahte belgenin kooperatifi bağlamayacağını, belgenin üst birlik sıfatına haiz S.S … Konut Yapı Kooperatifler Birliğine sunulmak üzere o an için tanzim edildiğini, üye durumunu yansıtan ancak hiçbir koşulda daire tahis anlamına gelmeyen belge olduğunu, … nolu dairenin davacıya tahsis edildiği varsayımıyla davalı … ‘a devrinin yolsuz tescil olarak nitelendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ödeme yaptığı iddiasına dayanan tek belgenin 30.09.2009 tarihli ödeme belgesi olduğunu, belgenin sahteliğinin çıplak gözle bakıldığında dahi anlaşılabildiğini, rapora göre 2004/2005 arası davacı için defterlerde bir tahakkuk görünmüyor ise neyi ödediğini, Marmara Üniversitesi Grafoloji Araştırma ve Uygulama Mekezinden atanacak 3 kişilik heyet ile belge üzerinde yeniden inceleme yapılmasının talep olunduğunu, talepleri konusunda bir karar alınmadığını, Adli Tıp Raporunda fotokopilerin incelendiğinin açıkça yazılı olduğunu, dava dışı kişilerin açmış olduğu dosyalarda … ‘a ait imzaların sahte olduğunun tespit edildiğini, yönetim kurulu başkanı … ‘ın tam ve gerçek imzasını taşımayan hiçbir belgenin geçerli sayılamayacağını, davacının borcu olmadığını, tüm borçlarını ödemiş olduğunu ispat edemediğini, davacı ile hareket edenlerin tümünün 94.800 TL borcu olduğunu, müvekkilleri yönünden reddedilen davada maktu vekalet ücreti verildiğini, dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücretin hesaplanması gerektiğini iddia ederek, kararın kısmen kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacılar, dava dışı kişilerin açmış olduğu dosyada alınan, belge inceleme rapor örneklerini dosyaya ibraz etmiştirler. Dairemizin, 2017/2834 Esas, 2020/1084 Karar ve 19.06.2020 tarihli kararı ile istinaf harçlarını ödemeyen davalılar yönünden söz konusu eksikliğin giderilmesi amacı ile dosya geri çevrilmiştir. Davalılardan … ve … gerekli harçları ve istinaf masraflarını karşılamış ve makbuzlarını dosyaya ibraz etmiştir. Davalılardan …‘ın mahkeme kararından sonra, 17.06.2018 tarihinde vefat ettiği ve mirasçılarının tamamının, Keçiborlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/237 Esas, 2019/39 Karar ve 07.02.2019 tarihli kararında belirtildiği üzere murisin mirasını TMK ‘nın 605/1. maddesi gereğince reddettikleri ve bu hususun tespit ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. 11.09.2020 tarihli mirası reddeden vekilleri tarafından dosyaya sunulan dilekçede, müteveffa …’ın terekesinden mesul olmadıklarını ve bu nedenle harç ve yargılama giderlerinin müvekkillerinin tamamlanamayacağı belirtilmiştir.
MAHKEMENİN 22.09.2020 TARİHLİ EK KARARI, HMK’nın 344.Maddesi gereğince davalılardan … mirasçılarının ve davalı … yönünden istinaf İsteminin reddine, bu davalılar yönünden kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir. Ek karar ilgililere tebliğ edilmiştir. Müteveffa davalı … mirasçıları vekili ek karara karşı beyan ve itirazda bulunmuştur. Beyan sonucunda istinaf talebinin red kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ve terekenin TMK 612. maddesi gereğince İflas hükümlerine göre tasfiyesi istenmişse de talebin istinaf istemine ilişkin olmadığı ve iş bu davada uyuşmazlık konusu olmayan ve hüküm kurulmayan bir konuda inceleme yapılamayacağından ve istinaf harç ve giderleri de yatırılmadığından bu konuda karar verilmemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyesinin açmış olduğu tapu iptali ve tescili olmadığı takdirde uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafça, öncelikli talebi tapu iptali ve tescili olmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 111.maddesinde düzenlenen terditli bir dava açılmıştır. Dosya kapsamından, dava dışı Kemal Tanrıverdi tarafından, …Konut Yapı Kooperatifleri Birliği Üyesi S. S Balder Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanlığına hitaben … pay ve … nolu dairesini … ‘a devretmek istediğini 28.08.2008 tarihli yazı ile bildirdiği, 28.08.2008 tarihli kooperatif yönetim kurulu tarafından, …‘nin talebi ile ilgili olarak …’ın gerekli incelemenin yapıldığı, kendisinin ortaklığa alınması için anasözleşmede belirtilen ortaklık koşullarını taşıdığının tespit edildiği, …‘nin devir talebinin kabul edilmesine ve sonucun devralan …’a bildirilmesine karar verildiği, karar veren kooperatif yönetim kurulu, başkanının …, başkan yardımcısının …, üyenin … olduğu belge örneklerinde imzalarının bulunduğu, davacıya ortaklık devrinin bildirildiği, aynı kooperatif yönetim kurulu tarafından düzenlenen imzalarının olduğu 30.05.2009 tarihli davalı kooperatif kaşesi altına, …, …, … ve …‘a hitaben “. … nolu ortağı ve daire sahibi olan … kooperatife bu güne kadar, çevre düzenlemesi, tapu masrafları, üst birlik giderleri adı altında tüm ödemenin yapılmış olup, kooperatife hiçbir borçları yoktur. Kooperatif üyelerimiz daha sonra tahakkuk edecek aidatlara mahsup edilmek üzere, her bir daire için 5.000,00 TL olmak üzere 6 daire için toplam 30.000TL avans ödemesi yapılmış olup, kooperatifin feshi süresinde ödemelerinin fazla olması halinde fazla yaptığı ödemeler kendilerine iade olunacaktır “ yazdığı, davalı kooperatif tarafından davacı ve dava dışı 6 kişi olmak üzere toplam 7 kişi için Bakırköy … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu 13.01.2014 tarihli ihtarnameyi keşide etttiği, ihtarname konusunun 30 Aralık 2013 tarihli ihtarnamelere cevap ve 2. ihtar olduğu, ihtarnamede 16.12.2013 tarihinde borç tablosunun yer aldığı ve borçların ödenmesi için ihtar ve ihbar olduğu belirtilerek sonuç olarak aidat borcu, gecikme zammı, çevre tanzimi, gecikme zammı, tapu ve diğer masraflar, İnşaat maliyeti ve gecikme zammı olmak üzere toplam 104.489,00 TL nin ödenmesinin son kez ihtar edildiği, davacı tarafça, davalı kooperatifin göndermiş olduğu 16.12.2013 tarihli ihtarnameye karşılık Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu 30.12.2013 tarihli ihtarnameyi keşide ettiği, ihtarnamede, kooperatife, 30.09.2009 tarihli tüm yönetim kurulu üyelerinin imzasının olduğu belgeye istinaden … nolu daire ve üyelik için 5.000,00 TL avans ödendiğini, ihtarın yasal olmadığını, kooperatife borcun bulunmadığının avans nedeniyle alacaklarının bulunduğunun belirtildiği, davalı kooperatif tarafından ihtara cevapta, kooperatifin belirtildiği şekilde bir ödeme yazısı düzenlenmediğini ve vermediğini, dayanılan belgelerin tümüyle sahte olduğunu, gerçek dışı olduğunu, dayanılan belgelerin asıllarını görme ve inceleme imkanı olmamakla beraber bu belgelerin 2009 yılı başında kooperatif olağan genel kuruluna yönelik gereken evrakların tanzimi için o tarihlerde de yönetim kurulu üyesi olan …’a diğer yönetim kurulu üyesi … imzalı ve tümüyle boş olarak verilen sayfalardan üretildiğinin düşünüldüğünü, … ve muhataplar tarafından sahtecilik suretiyle kullanılmaya çalışıldığının iddia edildiği, davalı kooperatif tarafından davacı ve dava dışı …’ın da yer aldığı 13 şüpheli hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası İle 02.04.2014 tarihli dilekçe ile şikayette bulunduğu, dava konusu, İstanbul ili, Başakşehir İlçesi, … ada, … parsel … nolu bağımsız bölüm olan konut niteliğindeki taşınmazın davalı kooperatif birliği adına tahsisli iken 12.04.2013 tarihinde davalı … adına ferdileşme sonucu tescil edildiği, davacının tapu kaydının davalı adına tescil edildiğini öğrenmesi üzerine iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında, kronolojik gelişmelere konu bilgi ve belgelere yönelik herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının davalı kooperatifin ortağı olup olmadığı ve borcun olmadığına dair kooperatif yönetim kurulu tarafından düzenlenen 30.09.2009 tarihli belgenin sahte olup olmadığı, buna dair bilirkişi raporlarının yerinde olup olmadığı İle husumetten red kararı verilen davalılar yararına verilen maktu vekalet ücretinin isabetli olup olmadığıdır. Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı tarafından düzenlenen 19.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda, üst kısmında kooperatif kaşesi olan 30.05.2009 tarihli belge aslında atılı imzalar ile kooperatif yönetim kurulu …, … ve …’ın dosyada mevcut mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, baskı derecesi ve alışkanlıklar bakımından uygunluklar ve benzerlikler saptandığından, inceleme konusu belge aslındaki imzaların imza sahiplerinin eli ürünü olduğu belirtilmiştir.Davalılar vekili,08.09.2014 tarihli dilekçe ile rapora itiraz ederek, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını istemiştir. 20.11.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme şube raporunda, inceleme konusu, çizgisiz beyaz kağıda bilgisayar ve ekipmanı İle düzenlenmiş 30.05.2009 tarihli kooperatif kaşesi basılmış belge üzerindeki söz konusu imzanın … ‘ın eli ürünü olduğu belirtilmiştir. Davalılar vekili rapora yeniden itiraz ederek, Marmara Üniversitesi Grafoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi aracılığıyla İle rapor düzenlenmesini istemiştir. 24.06.2015 tarihli bilirkişi kurul raporunda, tarafların, iddia ve beyanları, kooperatifin Genel Kurulu kararları, hazirun cetveli, ihtarnameler, Adli Tıp raporu ve diğer belgeler incelenerek, İstanbul … Noterliğinin 08.01.2013 tarihli … nolu blok üyelerini gösteren listede, davacının … numaralı daire ortağı olarak kayıtlı olduğu, bir arada değerlendirildiğinde, davacının davalı kooperatife ortak olduğu ve … nolu dairenin kendisine tahsis edildiği sonucuna ulaşıldığı, davacı adına tahsisli olan … nolu dairenin yolsuz tescil suretiyle davalı … adına kayıt ve tescil edildiğinin anlaşıldığı, davalı … ‘ın kooperatif başkanının eşi olduğu dikkate alındığında, davalı … ‘ın konuyu bilmediği ve iyiniyetli 3. şahıs olarak ortak ve malik olduğunun da söylenemeyeceği, Kooperatifler Kanunun 2/2 maddesi gereğince, ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkında taahhütlerin resmî şekil aranmaksızın muteber olduğu, dolayısıyla, …. nolu dairenin davacıya davalı … ‘dan daha önce tahsis edilmesinin geçerli bir tahsis olduğundan, davacının ortaklığı devam ettiği müddetçe, bu dairenin başka birine tahsisinin mümkün olmadığı, ancak bir kooperatif ortağının kendisine tahsis edilen bir dairenin adına tescilini isteyebilmesi için kooperatife karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği, her ne kadar 30.05.2009 tarihli belgede davacının kooperatife borcu kalmadığı belirtilmekte ise de davacının borcu bulunmadığının kayıtlarla da sabit olması gerektiğinden kooperatif kayıtları incelenerek bu hususun tespit edilmesi gerektiği, zira KK 23.maddesi gereği kooperatif ortaklarının hak ve yükümlülüklerinde eşit olduğunu, bu hüküm gereği, kooperatifin ferdileşme sonucu ortaklarına tapu verirken borcu olan ortaklara da tapu vermişse borcu olsa dahi davacıya da tapu verilmesi gerektiğinin açık olduğunu, o nedenle kooperatif kayıtlarının incelenerek ödemeler karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılması gerektiği, davalı kooperatif defterlerinin 2003-2013 dönemlerine ait ticari defterinden, 2012 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırıldığı kanuni şartları taşıdığından sahibi lehine delil vasfı bulunduğu, diğer, 2003 – 2004 – 2005 – 2006 – 2007 – 2008 – 2009 – 2010 – 2011 – 2013 yılı defterlerinin noter kapanış tasdikleri yapılmadığından delil niteliğinde bulunmadığı, sonuç olarak, davacının kooperatif ortağı olduğu, kendisine … nolu dairenin tahsis ve fiilen teslim edildiği, ancak ferdileşmeye ortaklar adına daireler tescil edilirken iş bu dairenin davacı adına tescil edilmediği, davalılardan kooperatif başkanı … ‘ın eşi … adına kayıt ve tescil edildiği, davalı adına yapılan tescilin yolsuz tescil olup iptali gerektiği, davacının adına tescilini istemekte haklı olduğu, tapuların tescil edildiği 12.04.2013 tarihi itibariyle borcunun bulunup bulunmadığının, borcu bulunsa bile borcu olan diğer ortaklara tapu verilip verilip verilmediğinin, dolayısıyla davacının dairenin adına tescil isteminin yerinde olup olmadığının tespit edilemediği, bu aşamada tazminat hesabına gerek olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, rapora beyan dilekçesinde, iddialarını tekrar ederek, devir aşamasında kooperatif inşaatı bittiği için üyelerden inşaata ait aidat toplanmadığını, davalı kooperatifin 2009 yılında tapular için masraf talep edince sonradan tahakkuk edecek aidatlara mahsuben 30.05.2009 tarihli yazı İle 5.000 TL avans verildiğini, geçmişe yönelik borcu olmadığını, davalıya yapılan tescilin yolsuz olduğunu iddia ederek, davalı kooperatiften, kuruluş aşamasından bu yana aidat toplanmasına ilişkin genel kurul kararları ile üyelerin kooperatife yapmış oldukları ödeme belgelerinin ibraz etmesinin istenmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının kooperatife 94.800,00 TL borcu olduğunu, sunulacak kayıtlarla inceleme yapılmasını talep etmiştir. 06.05.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, sonuç olarak, davalı … adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, genel kurul kararlarına uygun olarak düzenli bir borçlandırıcı işlem ( tahakkuk ) yapılmadığı, genel kurullarda kararlaştırılan tüm aidatların ortaklardan tahsil edildiğine dair herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığından tapu olan ortaklarla, davacı ödemesinin kararlaştırılmasının mümkün olmadığı, esasen 30.05.2009 tarihli belge uyarınca bu tarihten önceki aidatların davacıdan istenemeyeceği, 30.05.2009 dan sonraki genel kurullarda aidat kararı varsa da bu aidatların diğer ortaklardan tahsil edildiğinin belli olmadığı, 30.05.2009 tarihinden sonra yapılan genel kurullarda kararlaştırılan aidatlardan davacının sorumlu olduğunun kabulü halinde genel kurul kararı gereğince davacının kooperatife 7.450,00 TL ödemesi gerektiği belirtilmiştir. 01.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, … numaralı konutun, 12.04.2013 devir tarihinde 270.000 TL, 04.12.2013 dava tarihinde 280.000 TL ve 04.04.2017 keşif tarihinde taşınmaz değerinin 380.000 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, dava değerini ıslah etmiştir. Mahkemece, rapor ve dosya kapsamına göre, davacının terditli ilk talebi olan tapu iptal ve tescil davası hakkında kabul kararı verilmiştir. Bilirkişi raporları, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Bütün yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarını işyeri veya konut sahibi yapmaktır.Başka bir anlatımla kişiler yapı kooperatifine kooperatifin türüne göre işyeri, yada konut edinmek amacıyla ortak olurlar. Bu nedenle ortaklık hakkı belirli bir süre sonra mülkiyet hakkını doğurmaktadır. Genel hükümlere göre taşınmazlarda mülkiyet resmî şekilde yapılacak bir işlemle sağlandığı halde, yapı kooperatiflerinde bu kural istisna teşkil etmektedir. Yani kişiler taşınmaz mal alımında işlemini tapudan veya noterden yaptırmak zorunda oldukları halde, yapı kooperatiflerinde resmî şekil şartı aranmamaktadır. Kooperatife ortak olmakla kooperatif bu ortağı KK’nun 2. maddesine göre kooperatifin kuruluş amacı olan taşınmazı anasözleşme hükümleri çerçevesinde vermeyi taahhüt etmektedir. Yapı kooperatiflerinde ortaklık ilişkisi belirli bir süreden sonra mülkiyet ilişkisini doğurmaktadır. Şöyleki, kooperatifin kuruluşunda ortakların herne kadar bir taşınmaz edinme amacıyla ortak olması söz konusu ise de, bu taşınmazın tapuda ortak adına ferdileşmesine kadar geçen süreçte ortaklık hakkı aynı zamanda mülkiyet hakkını içermiş olmakla birlikte bu ortaklık herhangi bir taşınmazı ifade etmediğinden sadece ortaklık ilişkisi olarak işlem görmekte ve kayıtları kooperatifçe yürütülmektedir. Ancak, kooperatifin amacı olan konutların ferdileştirilmesinden sonra ortaklık hakkı ve mülkiyet hakkı birbirinden ayrılmaktadır. Kooperatifte ferdi ilişkiye geçilmiş ve ortaklarda tapunun verilmesini istemiş ise, borcun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Yukarıda yapı kooperatiflerinin ortaklarına konut veya işyeri inşa etmek amacıyla kurulduğunu ifade etmiştik. Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda kooperatif ana sözleşmesinin 21,23/6 ve 61. maddesi gereğince konutun veya işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir. Kooperatif tarafından yapılan konutların ortaklar adına tapuya tesciline karar verilebilmesi için, kooperatifte ferdileşmeye geçilmesi ve kooperatifin ferdileştirmeyi sağlamaması, ayrıca ortağın kooperatife bir borcunun bulunmaması gerekmektedir. Ferdileştirme, inşa edilen ev veya işyerinin, kooperatifi yapan veya yapmakta olan kurumdan, kooperatif üyeleri adına geçmesi yani tescil edilmesidir. İşlem kooperatif temsilcilerinin isteği ile tamamlanır. Somut olayda, taşınmazın bağımsız bölümünün kooperatif ortaklığı ile birlikte davacı tarafça dava dışı kooperatif ortağı tarafından devir edildiği, devir tarihinde kooperatif inşaatlarının bitmiş olduğu, dava kooperatif yönetim kurulu imzalarını taşıyan belgeye göre davacının kooperatife borcunun bulunmadığı, davalı kooperatif defterlerinin usulüne uygun düzenlenmediğini gibi, kooperatif genel kurul kararlarına görede tahakkukların düzenli olmadığı, dava dışı üyelere dairelerin ne şekilde tescil edildiğinin eşitlik İlkesi kapsamında mevcut belge ve bilgilere göre tespit edilemediği, sonuç olarak, davacı elinde bulunup aksi ispat edilemeyen belgeye göre davacı kooperatif üyeliğini devir İle kazanan davacının borcunun bulunmadığı, davacı adına tahsisli bağımsız bölümün davalılardan … adına tapuya tescilinin Kooperatifler Kanunu ve TMK hükümleri çerçevesinde usulsüz olduğu ve mahkemenin kabulünün yerinde olduğunu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, davalılar vekili tarafından, hakkında açılan dava pasif husumet yokluğundan reddedilen davalılar yararına maktu değil, nisbi vekalet ücretinin takdir edilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel hükümlerinin 7/2 fıkrası gereğince, takdir edilen maktu vekalet ücretinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan tüm nedenlerle ve özellikle imza incelemesine esas Adli Tıp Kurumu Bilirkişi raporu ve diğer tüm raporlar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ve TMK ‘nın ilgili hükümleri, davacı kooperatif ortağının iddiasının aksine bir belgenin davalılar tarafından ibraz edilememiş olması karşısında, davalı kooperatif yönetim kurulu başkanının eşi adına, davacı kooperatif üyesi adına tahsisli bağımsız bölümün tescilinin yolsuz olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescile dair talebin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olması nedeniyle, istinaf eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Hüküm ve istinaf başvuru tarihinden sonra vefat eden … mirasçılarının mirası reddetmeleri ve gerekli harç ve masrafları karşılamamaları, davalılardan …’ın ise HMK 344. madde kapsamında meşruatlı ihtara rağmen gerekli harç ve masrafları karşılamaması neticesinde mahkemece bu konuda verilmiş olan, 22.09.2020 tarihli, istinaf edilmemiş sayılmasına dair ek kararı istinaf edilmediğinden, adı geçen davalıların istinaf talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2- Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/541 Esas, 2017/856 Karar ve 18.09.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalılar S S Balder Konut Yapı Kooperatifi, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı kooperatif tarafından peşin olarak yatırılan 4.750,30 TL ‘den mahsubu ile bakiye 4.518,00 TL fazla yatırılan harcın kararın kesinleşmesi aşamasından sonra ve talep halinde davalı kooperatife iadesine, davalılardan … tarafından peşin olarak yatırılan 4.930,30 TL harçtan alınması gereken 232,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.698,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … ‘a iadesine, davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 203,00TL harcın alınması gereken 232,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- İstinaf başvurusunda bulunan davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020