Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2138 E. 2020/2072 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2138 Esas
KARAR NO : 2020/2072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2018
NUMARASI : 2016/618 Esas, 2018/414 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 06/04/2015 tarihli dava dilekçesinde, dava dışı … müvekkili sigorta şirketi nezdinde 3S Sağlık Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı bulunduğunu, 31/05/2014 günü karşıdan karşıya geçerken davalılardan …. sevk ve idaresindeki aracın sigortalıya çarparak kaçtığını, yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, tedavisi neticesinde hastaneye toplam 21.158,82 TL tedavi giderinin ödendiğini, davalı malik ve sürücü ile diğer davalıların zarardan sorumlu olduklarını iddia ederek her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 21.158,82 TL rücuen tazminatın 12/09/2014 ödeme tarihinden itibaren davalılardan sorumlulukları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İSTANBUL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/148 ESAS, 2015/133 KARAR VE 10/04/2015 TARİHLİ KARARI İLE:Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 22/04/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
CEVAP: Davalı …A.Ş. vekili, kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kusur ve zararın tespitinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin kazada kusuru olmadığını, sigortalının alkolün etkisiyle yola atladığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, usulden öncelikle reddi gerektiğini, ayrıca adli raporda belirtildiği üzerine kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğini, müvekkili yönünden açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalılardan … A.Ş. yönünden açılan davanın HMK’nın 150/5.maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davalılardan … yönelik açılan davanın reddine, davalılardan SGK’ya yönelik açılan davanın kabulüne, 21.158,82 TL’nin 12/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK’dan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili ve davalı SGK vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ettikten sonra bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, davalılardan …’un %35 kusurlu olmasının mümkün olmadığını, davalı sürücünün kaza yerini terk ettiğini, kaçtığının tutanakla belirtildiğini, %100 kusurlu olduğunu, sorumlu olmadığını kabul etmenin akıl ve mantık ve yasalar ile kabul edilemeyeceğini iddia ederek, davalı … hakkında verilen ret kararının kaldırılıp, davalı SGK ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu konusunda yeniden karar verilmesini istemiştir. Davalı SGK vekili, istinaf nedenleri olarak, taraf iddialarını tekrar ettikten sonra meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “3S Sağlık Sigorta Sistemi Ferdi Sağlık Sigorta Poliçesi ” kapsamında ödenen tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dışı sigorta ettiren … ile davacı sigorta şirketi arasında sigorta poliçesinin mevcut olduğu, dava dışı sigortalının trafik kazası neticesinde tedavi gördüğü, buna ilişkin faturaların düzenlendiği, davacı sigorta şirketi tarafından fatura bedellerinin ödenmiş olduğu anlaşılmıştır. Davanın niteliği, dava dışı sigortalının gerçek kişi olması ve dava dışı sigortalı ile davalılar arasında sözleşme ilişkisinin de bulunmaması gözetilerek, öncelikle mahkemenin görevli olmasına dair dava şartının incelenmesi gerekmiştir.Sigorta rücu davalarınınTTK nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle TTK’nın uygulanmasından bahisle, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu tür davaların Ticaret Mahkemesinin görev alanında olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK 1472. maddeden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, davada Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır. 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda, yukarıda ifade edildiği gibi, dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğu gibi, sigortalı ile zarar sorumlusu arasında herhangi bir ticari ilişki mevcut değildir, hatta sözleşme ilişkisi dahi yoktur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 2.maddesinde, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması İle ilgili dava şartı noksanlığı nedeniyle, aynı yasanın 115. maddesi gereğince davanın usülden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu düzenlenmiştir. Düzenleme kapsamında, aynı yasada, mahkemenin görevli olmasına dava şartları arasında yer verilmiştir. Diğer dava şartları gibi, görevle ilgili hususların da mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekir. Yasal düzenlemeler kapsamında, mahkemenin görevi İle ilgili husus taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve içtihat hükümleri uyarınca, dava dışı sigortalı gerçek kişi ile davalı şirket arasındaki ilişki bir ticari ilişki olmadığından halefiyet ilişkisine dayanarak açılan davalarda ise , mahkemenin görevi dava dışı sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirleneceğinden görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin işin esasına ilişkin karar vermesi doğru kabul edilemeyeceğinden esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacı ve davalının istinaf başvurularının kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir. Ancak yapılan hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm düzeltilerek yeniden karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davacı vekili ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/618 Esas, 2018/414 Karar ve 23/03/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a) Davanın 6100 sayılı HMK’nın mahkemenin görevli olması ile ilgili 114/1-c bendi gereğince dava şartı yokluğundan aynı yasanın 114/2.fıkrası uyarınca usulden REDDİNE,b)6100 sayılı HMK’nın 20.maddesi gereğince, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin mahkemeye başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,c) Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına dair görevsizlik kararı veren mahkemece resen hüküm tesis edilmesine, d)HMK 331/2.fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 134,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 98,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/11/2020