Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2108 E. 2021/21 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2108 Esas
KARAR NO : 2021/21
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI : 2019/48 Esas, 2020/296 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 3. ATM 2018/644 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: KONKORDATO TASDİKİ
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … Limited Şirketi vekili 07.05.2018 tarihli dilekçesinde, müvekkili şirketin 12.02.2004 tarihinde kurulduğunu,” …“ namı adı altında 2013 yılında butik olarak açıldığını, otelin bulunduğu Beyoğlu İlçesinde yaşanan “ Gezi Olayları “ ve hemen akabinde terörist saldırılar ve yabancı turistlerin ölümüyle neticelenen hadiselerin başta turizm olmak üzere tüm ticari faaliyetleri akamete uğrattığını, hızla rezervasyon ve gelir kaybeden işletmenin bankalara ve diğer tüzel kişilere olan borç yükümlülüklerini yerine getiremediğini, borç tasfiyesinin mevcut taşınmazların satışı ile gerçekleşeceğini, ödenemeyen kredi taksitleri vergi borçları ve diğer sağlayıcılarının alacaklarının olağanüstü halin ilanıyla iflas ertelemesi kurumun askıya alınması ile faaliyet gösteremez hale geldiğini, proje gereğince, mevcut borçlardan %25 iskonto yapılmasıyla birlikte borçların konkordatonun mahkemece tasdikine ait kararın kesinleşmesinden itibaren başlayarak 5 yıl ödemesiz, 60 ay vade dairesinde ödenmesinin planlandığını, bu planın en kötü şartlara göre yapıldığını, taşınmazların piyasadaki olağanüstü durgunluk nedeniyle kısa sürede satışının mümkün olmadığını, brüt satış hasılatı 10.000.000,00 TL tutarı ve üzerinde olmayan mükelleflerin e-defter tutma zorunluluğunun olmadığını belirterek konkordato mühleti verilmesini ve rehinli alacaklıların müzekkeresi için komiserin borç yapılandırma müzakerelerine çağrılmasını talep etmiştir.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/644 ESAS SAYILI DOSYASI :Davacı …, 17.07.2018 tarihli dava dilekçesinde, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/403 Esas sayılı dosyasında şirket için 09.05.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, kendisinin şirkete eşi ile birlikte yarı yarıya ortak olduğunu, finans kuruluşlarından temin edilen krediler karşılığında malvarlığı değerlerinin bir çoğunun şirket lehine ipotek verilip ayrıca müşterek ve müteselsil kefil olarak gerek şahsi gerek ayni teminat gösterdiğini, sahibi bulunduğu taşınmazları satmak suretiyle alacaklı bankalarla birlikte borcun tasfiyesinin denendiğini, ancak satış işlemlerinin gerçekleştirilemediğini, 29 adet taşınmazlardan borçları karşılamaya yetecek olanların satış marifetiyle tasfiye etmeyi planladıklarını, şirket hakkındaki konkordato talebinin akamete uğramaması açısından kendisinde konkordato talep etme ve geçici mühlet kararı verilmesinin ihtiyaç haline geldiğini, yap işlet devret modeliyle yapılan otelin bugün ki piyasa değerinin 20.000.000 Euro civarında yaklaşık 100.000.000 TL ‘yi aştığını belirterek konkordato talebinin kabulü ile konkordato mühleti verilmesini ve dosyaların birleştirilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN 2018/403 ESAS, 2018/978 KARAR ve 08.10.2018 TARİHLİ KARARI:Mahkemece, verilen geçici 3 aylık müddetin sona ermesinden önce, 06.08.2018 tarihinde duruşma yapıldığı, geçici komiser heyetinin verdiği raporlardaki açıklamalarda dikkate alınarak 06.08.2018 tarihinden itibaren İİK 287. maddesi gereğince geçici mühletin 2 ay uzatıldığı, komiser raporlarının sunulduğu, esas ve birleşen davada davacıların ön projeleri ve borcun tasfiye şeklinin aynı olduğu, birleşen davacıya ait taşınmazların satışıyla borç tasfiyesi öngörüldüğü, bu taşınmazların kıymet takdirlerinin, rayiç değerlerinin tespit ettirildiği, ayrıca İİK 298. maddesi uyarınca davacıların malvarlıklarına ilişkin rayiç değer tespitlerine ilişkin bilirkişi raporları alınarak dosyaya ibraz edildiği, geçici komiser heyeti raporunda ifade edildiği üzere davacı şirketin faaliyetini sürdürdüğü, otelin İşletme hakkının devir bedelinin bilirkişi raporuyla saptandığı anlaşılsa da davacının dayandığı projede borcun tasfiyesi için bu enstrümanın öngörülmediği, sonuca bir etkisinin olmayacağı, kaldı ki İşletme devrinin idarenin iznine tabi olduğu, idari izin ile devri mümkün olan işletmenin devrinin son derece güç arz ettiği dikkate alındığında borç tasfiyesinde bir etkisinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, şirketin borcunun tasfiyesinin ve buna bağlı olarak projenin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğunun kabul edilemeyeceği, projenin tasdik koşullarının bulunmadığının açıkça ortaya çıktığı, birleşen dosyada davacının, ortağı olduğu şirketin borçlarına müteselsil kefil olduğu, ayrıca adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis ettiği, konkordato ön projesinin ise adına kayıtlı olan taşınmazların satışı sonucu borcun tasfiyesine dayalı olduğu, taşınmazların değerinin davacının borç miktarının %17 fazlası olduğu, projenin başarılı olma ihtimalinin açıklanmış ise de taşınmazlar üzerinde bankalar yararına ipotekler olduğu, ayrıca muhtelif çok sayıda haczin bulunduğu, rehinli alacaklılar yararına faizlerin işleyeceği gözönüne alındığında borç miktarının artarak devam ettiği, piyasadaki ekonomik koşullara göre alıcı bulunmasındaki güçlük bir yana taşınmazların değerininde ipoteklerin çok üzerinde de bulunmadığı, konkordato ön projesinde üzerinde çok sayıda çok sayıda ipotek ve rehin bulunan taşınmazların satılması suretiyle borcun ödeneceği yönündeki tasfiye teklifinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen dosya yönünden ayrı ayrı kesin mühlet talebinin reddine ayrıca şirketin iflasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN 2018/3010 ESAS, 2019/25 KARAR ve 10.01.2019 TARİHLİ KARARI:Dairemiz, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, geçici komiser heyetinin nihai raporunda yapılan açıklamalar ile varılan neticenin birbiriyle çelişkili olduğu belirtilmiş ise de İİK 289/2. belirtilen hükme uyulmadığı, karar celsesinde komiserlerin hazır olmadığı, İİK 289/3. maddesinde belirtilen konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmasının anlaşılmasından maksadın yaklaşık ispat kuralı olduğu, taşınmazlar üzerinde ipotek ve çok sayıda haczin bulunması nedeniyle piyasadaki ekonomik koşullara göre alıcı bulunmasındaki güçlüğünde kesin mühlet talebinin reddi için gerekçe olamayacağı, zira teknik bilgiyi gerektiren bu hususta, konkordato komiserlerinin olumlu raporlarının aksine dosyada bir bilgi ve belge olmadığı gibi kesin mühlet içerisinde İİK ‘nın 289/4. maddesi gereğince oluşturulacak alacaklılar kurulunda tartışılması gereken hususun karara dayanak yapılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile asıl ve birleştirilen dosya davacıları adına ayrı ayrı İİK 289. madde gereğince 1 yıl kesin mühlet kararı verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, tüm dosya, yazılı ve sözlü beyanlar, komiser heyetinin tasdike ilişkin nihai raporu ile bu rapor akabinde bilirkişi heyetinden alınan rapor İle konkordato projesinin alacaklılar tarafından İİK m.302’de öngörülen nisap çerçevesinde kabul edilmemiş olması, davacı şirketin rayiç bilançoya göre, borca batık olduğunun anlaşılmış olması nedeniyle esas davada davacının İİK 305. maddesi tasdik şartları oluşmadığından, birleşen davada davacının İİK 305. maddesi kapsamında tasdik şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, esas davada konkordato tasdik talebinin reddine, şirketin iflasına, birleştirilen dosyada konkordato tasdik talebinin reddine, komiser heyetinin görevine son verilmesine ve verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, gerek duruşmaya katılma haklarının, gerekse bilirkişi raporuna itiraz etme haklarının ihlal edildiğini, mahkeme tarafından rapora karşı tebliğden itibaren beyan ve itirazda bulunmaları için taraflarına 3 günlük kesin süre verildiğini, bu hususun tebliğ mazbatasında da yer aldığını, tebligatın usulüne uygun yapıldığı kabul edilse dahi tebligatın 14.07.2020 tarihinde yapıldığını, üç günlük beyan ve itiraz süreleri bitmeden 17 Temmuz 2020 tarihinde karar verildiğini, sürenin bitmesi beklenmeden karar verilmesinin mümkün olmadığını, aksi halde HMK 27. maddesi adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biri olan hukuki dinlenilme hakkının ihlalinin söz konusu olacağını, öte yandan tebligatın tebligat kanunu ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu için aslında yok hükmünde olduğunu, bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını sunmaları için verilen 3 günlük kesin sürenin başlamadığını, buna rağmen duruşma açıp karar vermenin hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu, Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmış temel hakların ihlali niteliğinde olduğunu, verilen kesin sürenin 6 ay kadar uzatıldığını, ancak uzatmanın 3. ayında tüm dünyayı etkisi altına alan normal hayatı felç eden COVİD-19 salgını nedeniyle oldukça olumlu yönde ilerleyen müzakerelerin sekteye uğradığını, bu süre içerisinde alacaklılarla görüşme yapılması ve müzakerelere devam edilmesinin imkansız hale geldiğini, kalan 3 aylık süreyi kullanarak alacaklılarla görüşme yapılması ve müzakerelere devam edilmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin görüşlerini almadan ve bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunmalarının engelleyecek biçimde duruşma yaparak davanın red kararının İcra ve İflas Kanununa açıkça aykırı olduğunu, borçların 3 katı tutarı teminatın mevcut olduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, raporun usulüne uygun tebliğ edilmediğini, 7201 sayılı TK 21/1. maddesi gereğince tebliğ mazbatasının herhangi bir komşuya haber verilmediği, tebliğ mazbatasında yerin boş bırakıldığını, ayrıca sorulan şahıs … adlı şahsın imzasının da yer almadığını, kesin mühlet uzatılmadan karar verildiğini, devam eden görüşmelerin olumlu yönde devam ederken görüşmelerin sekteye uğradığını, pandeminin taraflarına verilen kesin mühletin uzatılmasının 3. ayında gerçekleştiğini, İİK 292. maddede kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerin tahdidi olarak sayıldığını somut olayda hiçbirinin gerçekleşmediğini, henüz sürenin bitmesine üç ay varken İİK 292. maddedeki şartlar mevcut değil iken kesin mühlet kaldırılarak İflas kararı verilmesinin İİK 292. maddeye aykırı olduğunu iddia ederek, HMK 389. madde gereğince kesin mühlet için hükmedilmiş olan tedbirlerin istinaf incelemesi süresince devamına karar verilmesini ve kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı ve/veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Öncelikle, talebin niteliği ve mahkemece re’sen değerlendirilmesi gereken usul kurallarının incelenmesi uygun görülmüştür.2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği sabittir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, konkordatoya ait özel yetkinin mevcut olduğu vekaletnamenin dosyaya ibraz edildiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, davacı vekiline bilirkişi raporunun usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, edildiğinin kabulü halinde, beyan için verilen kesin süreye uyulmadan verilen hükümde adil yargılama hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı ile konkordato projesinin başarılı olma ihtimalinin olup olmadığı, mahkeme incelemesinin eksik ve yetersiz olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davacılardan şirketin 07.05.2018 tarihli dava dilekçesi, birleştirilen dosya davacısı …‘nin 17.07.2018 tarihli dava dilekçesi üzerine mahkemenin 09.05.2018 tarihli tensip ara kararı ile 09.05.2018 tarihinden başlamak üzere davacı şirket lehine 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, birleştirilen dosya davacısı … için 19.07.2018 tarihinden itibaren 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verildiği, yasal düzenleme kapsamında geçici komiser heyetinin atandığı, gerekli muhafaza tedbirleri hakkında ara kararlar oluşturulduğu, geçici komiser raporlarının görev tanımı çerçevesinde dosyaya ibraz edildiği, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespitine dair rapor alındığı, 06.08.2018 tarihinde sürenin 2 ay uzatıldığı, mahkemenin, 08.10.2018 tarihli kararı ile asıl ve birleştirilen davacıların kesin mühlet taleplerinin ve konkordato taleplerinin reddi ile davacı şirketin iflasına karar verildiği, Dairemizin 10.01.2019 tarihli kararı ile asıl ve birleştirilen dosya davacılarına 1 yıl kesin mühlet kararı verildiği, mahkemece, 24.01.2019 tarihinden başlayan kesin mühlete dair ilgili kararların alındığı, 31.01.2020 tarihinden itibaren 1 yıllık kesin mühletin 3 ay uzatıldığı, 31.03.2020 tarihli ara kararla, üç aylık uzatım süresinin 30.04.2020 tarihine kadar uzatıldığı, konkordato tasdik talebiyle ilgili kararın kesin mühlet içinde verilmesi gerektiği, ancak COVİD-19 salgını nedeniyle kamu sağlığı açısından bir kısım tedbirler alındığı, bu kapsamda Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7226 Sayılı Kanunun 26.03.2020 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, anılan kanunla, hak kayıplarının önlenmesi için usul ve maddi hukuka ilişkin sürelerin durdurulduğu, durma sürecinde duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dair olmak üzere tüm tedbirlerin ifade edildiği, bu doğrultuda Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nca 30.03.2020 tarihli karar alındığı, bu kararda 30.04.2020 tarihine kadar ( bu tarih dahil ) olan tüm duruşma, müzakere ve keşiflerin ertelenmesi gerektiğine işaret edildiği, 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi gereğince, davacılar yararına verilen ve üç ay uzatılan kesin mühletin 30.04.2020 tarihinde dolacağı ancak yasanın geçici 1. maddesi gereğince 22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durdurulduğu, bu durumda durma tarihi olan 22.03.2020 ile 3 aylık uzatım süresinin dolacağı 30.04.2020 tarihi arasındaki 1 ay 9 günlük sürenin 01.05.2020 tarihinden itibaren başlatıldığında kesin mühletin 09.06.2020 tarihinde dolacağının tespit edildiği gerekçesiyle 02.04.2020 olarak tayin edilen tasdik yargılamasının 04.06.2020 tarihine bırakıldığı, borçlu vekiline ve komiser heyetine duruşma gününün tebliğine karar verildiği, 05.05.2020 tarihli ara kararla, kesin mühletin sona erme tarihinin 24.07.2020 olduğuna karar verilerek, duruşma gününün 09.07.2020 tarihi olarak icrasına, duruşma gününün ilanına ve borçlu vekiline ve komiser heyetine yeni duruşma gününün tebliğine karar verildiği, 09.07.2020 tarihli celsede, davacı vekiline duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, yapılan çağrıda hazır olmadığı, UYAP’tan yapılan kontrolde mazeretinin olmadığının zapta geçirildiği, konkordato komiserlerinin duruşmada dinlenerek imzalarının alındığı, aynı celsenin “2” nolu ara kararında, bilirkişi raporunun davacılar vekiline tebliğ edilmemiş olduğunun anlaşılması nedeniyle, komiser nihai raporu ve bilirkişi raporunun davacılar vekiline APS ile tebliğine, davacılar vekiline beyanda bulunmak üzere 3 günlük kesin süre verilmesine, duruşmanın 17.07.2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği, 17.07.2020 tarihli celsede, tebligatın 14.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ara kararda verilen 3 günlük süreye rağmen herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davacı vekilinin duruşma gün ve saatinin tebliğine rağmen hazır olmadığı mazerette bildirmediği hususunun zapta geçtiği, alacaklılar vekilinin beyanları zapta geçirildikten sonra karar verildiği, istinaf dilekçesine ekli tebligat örneğinden, 17.07.2020 tarihli duruşma gününün ve bilirkişi raporunun 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesi gereğince, 14.07.2020 tarihinde muhtara teslim ile tebliğ edildiği, hangi sebeple adresten ayrıldığını beyan eden kişinin isim ve adresinin yazıldığı, imzadan imtina edildiğinin belirtilerek o yerin muhtarlığına teslim edildiği, bu durumda tebliğ tutanağının tebligat kanunu ve tebligat kanunun uygulanmasına dair yönetmelik kapsamında gerçekleştirilmiş olduğu kanaatine varılmıştır. Tutanakta imzadan imtina edildiği belirtilmiştir. Bu durumda, nasıl bir işlem yapılacağı yönetmeliğin 29. ve ilgili hükümlerinde belirtilmiş olup, tebliğ evrakının muhtara tesliminde ve yapılan işlemde bir usulsüzlük görülmemiştir. Kaldı ki, COVİD-19 bulaşıcı hastalığından kaynaklı olarak çıkarılan yasal düzenlemeler ve önlemler kapsamında, borçlu davacılar lehine kesin mühlet sürelerinin ve duruşma gününün birden fazla kez değiştirildiği ve yasanın tanıdığı sürelerin niteliğide dikkate alınarak aksinin kabulü halinde dahi geriye işlem yapılmasında hukuki imkansızlık olduğundan ve sonuca etkili bulunmadığından, borçlu davacılar vekilinin buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, aynı gerekçelerle ve özellikle sürelerin niteliği gözetildiğinde, rapora beyan için verilen 3 günlük kesin süre dolmadan mahkemenin hüküm tesis etmesinde, talebin niteliği ve geçen sürede dikkate alındığında, HMK 27. madde kapsamında hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Yasal düzenlemelerin uygulanması ve yorumunda somut yargılamanın özelliklerinin de dikkate alınması isabetli olacaktır.Usul kurallarının uygulanmasına dair istinaf nedenlerinin açıklanması sonrasında, hükmün niteliği ve istinaf nedenleri dikkate alınarak, 31.01.2019 tarihli kesin mühlet kararından itibaren yapılan işlemlerin ve konkordato raporlarının incelenmesi ve değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır.Kesin mühlet kararı İİK 288. madde kapsamında ilan edilmiştir. Alacaklı olanların varsa alacaklarının belgeleri ile İİK 299. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bildirilmeleri için ilan yapılarak alacak kayıtları yapılmıştır. Kaydedilen alacaklara ilişkin beyanı alınmak üzere borçluya müracaat edilmiştir. 24.01.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı gerçekleştirilmiştir.18.11.2019 tarihli konkordato komiser heyeti raporunda, konkordato tarihi 09.05.2018 tarihi itibariyle defter kayıtlarında, toplam borçların 61.310.675,23 TL, rehinli borçların 56.592.497,15 TL, adi borçların 4.718.178,08 TL olduğu, İİK m.299. uyarınca başvurular neticesinde, 25 adet alacaklı toplam 92.574.388,55 TL ve 31.500,00 USD için alacak kayıt beyanında bulunulduğu, alacak kaydı yapan adi alacaklar toplamının, 4.868.861,43 TL, 31.500,00 USD, alacak kaydı yapan rehinli alacak toplamının 87.705.527,12 TL olduğu, borçlu şirketin alacak beyanında bulunan toplam 25 adet alacaklının beyan için itirazda bulunmadığı, söz konusu 25 adet firmanın alacak tutarının 92.401.859,10 TL ve 31.500 USD olduğu, davacı tarafından itiraz edilen alacaklılar toplamının 47 olduğu, defterlerde bulunanların veya şirket yöneticileri tarafından kabul edilen tutarların alacak toplantısına esas olmak üzere kayda alındığı, öte yandan borçlu şirketin defterlerinde kayıtlı alacakların ise zaten bir bildirime gerek olmaksızın alacaklılar listesine alındığını, kayıtlı tutarlar toplamının 59.258.376,15 TL, bildirilen tutarın 92.332.683,56 TL, kabul edilen tutarın toplam 98.041.726,07 TL, kabul edilmeyen toplam tutarın 130.894,74 TL, bildirilen USD cinsinden alacak tutarının 31.500,00 USD, kabul edilen tutarın 31.500,00 USD olduğu, Vergi Dairesi Borçlarının 1.197.518,79 TL, SGK 96.645,49 TL, toplam 1.294.164,28 TL olduğu, sonuç olarak, şirketin konkordato projesi kapsamında girişimlerde bulunduğu ancak somut belgelere dayalı faaliyette bulunmadığı, alacaklılar toplantısına yönelik hazırlıklar yapıldığı, yapılan tespit ve açıklamalar neticesinde, alacaklılar toplantısına katılacak toplam alacak tutarının 98.041.726,07 TL, 31.500,00 USD olduğu belirtilmiştir.30.01.2020 tarihli konkordato komiser heyet raporunda, komiser heyetince kaydedilen alacaklara ilişkin beyanı alınmak üzere borçluya müracaat edildiği, ancak borçlu tarafından muhasebecisinin olmaması, muhasebe kayıtlarının düzgün tutulmaması iddiasıyla geç beyanda bulunulduğu, İİK 302. maddesi gereğince, konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve red oylarını içerecek şekilde derhal imza olunacağı, toplantının bitimini takip eden yedi gün içerisinde gerçekleşen iltihaklarında kabul olunacağı, komiserin iltihak süresinin bitiminden itibaren yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi edeceğinin belirtildiği, madde kapsamında iltihak süresinin 31.01.2020 de sona ermekte olduğu, bu tarihin konkordato kesin mühlet tarihinin son gününe tekabül ettiği, ayrıca heyetin 24.01.2020 tarihli kararı ile borçludan talep etmiş olduğu bir takım mali verilerin henüz taraflarına ulaşmadığı, rapor düzenlenmesi için ek süreye ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.Mahkemece, 31.01.2020 tarihli ara kararla, 1 yıllık kesin mühlet süresinin 31.01.2020 tarihinden itibaren 3 ay uzatılmasına karar verilmiştir. 10.02.2020 tarihli konkordato komiser heyetine ait nihai raporda, taşınmazların değerine dair bilirkişi raporunun 30.07.2020 tarihinde dosyaya sunulduğu, davacı firma tarafından itiraz olunan alacaklar ve borçların detayına ilişkin bilgilerin ve çekişmeli alacaklılara ilişkin bilgilerin 18.11.2019 tarihli raporda bildirildiği, geçici mühlet başlangıç tarihi olan 09.05.2018 itibarıyla düzenlenmiş mizanda yer alan borçların dikkate alındığı, şirket için alacaklıların tamamının adi alacaklı olup imtiyazlı alacağın tespit edilemediği, borçlu …açısından hem rehinli hemde adi alacaklılar toplantısı yapıldığı, rehinli alacak tutarları hesaplanırken, gayrimenkullerin rayiç değerlerini aşan tutarın dışlanmış olup bu fark tutarların adi alacak olarak belirlenerek adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edildiğini, borçlu şirketin kaynakları ile “Adi Alacak “ ve “ İmtiyazlı “ alacak statüsündeki hiçbir alacaklıya geçici mühlet öncesinde doğmuş alacaklar nedeniyle borçlu şirket tarafından ödeme yapılmadığı, borçluların projesinin, gayrimenkullerin satışı suretiyle borçların 5 yıl ödemesiz, 60 ay vade ile ödenmesi şeklinde sunulduğu, ancak alacaklılar toplantısında bu projenin kanunda belirtilen çoğunlukla kabul edilmediği, borçlulara ön projenin revize edilmesi tavsiyesinde bulunulduğu fakat bu ana kadar herhangi bir revize yapılmadığı, dosyaya sunulmadığı, 24.01.2020 tarihinde alacaklılar toplantısının yapıldığı, borçlu şirket vekilinden 24.01.2020 tarihinde rayiç değer bilançosu tespiti amacıyla mali verilerin önce tutanakla, sonrasında mail, telefon ile hatırlatmalar yapıldığı ancak tüm taleplerine rağmen mali verilerin taraflarına sunulmadığını, borçlunun mali durumu hakkında mahkemeyi bilgilendirmek amacıyla borçlunun önceki dönemlerde alınan 09.05.2018 tarihli mizan verileri kapsamında rayiç değer bilançosu çalışması yapıldığını, belirtilen verilere göre şirketin özkaynaklarının (-)93.220.248,15 TL ekside olduğu ve borca batık olduğu, borçlunun güncel mali verileri heyete sunmaktan imtina etmesi nedeniyle 09.08.2018 tarihli eski veri üzerinden rayiç değer tespitinin yapıldığı, gayrimenkul değerleme uzmanının 30.07.2019 tarihli değerleme raporu kapsamında, … adına kayıtlı bulunan gayrimenkullerin rayiç değerler toplamının 71.025.626,94 TL ve … A.Ş adına kayıtlı bulunan davacı şirketin kredi borcuna karşılık … A.Ş adına ipotek verilen gayrimenkullerin değerinin ise 138.826.845,00 TL olmak üzere toplam 209.852.471,94 TL olarak tespit edildiği, 24.01.2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında borçlu … ‘nin söz alarak, konkordato projesini revize etmek için en az iki hafta, en fazla bir ay süre istediğini, aksi takdirde toplantının şekilden ibaret olacağını, tüm itiraz ve beyan haklarını saklı tuttuğunu beyan ettiği, İİK 302/6 uyarınca müzakereler sonucunda oluşturulan tutanağın rapor ekinde sunulduğu, toplantı sonrasında 302/6 uyarınca 7 gün içerisinde gerçekleşen iltihakların beklendiği, iltihak süresi içinde sadece … kabul oyu yönünde beyanda bulunulduğu, sonuç olarak, borçlu şirketin konkordatoya tabi 65 alacaklısının tespit edildiği, tespit edilen konkordatoya tabi alacak tutarının 92.640.081,81 TL olduğunu, toplantıda 3 alacaklının toplam 86.134,72 TL yönünden kabul, 6 alacaklının red oyu verdiğini, red oyu verilen alacaklıların alacak toplamının 78.678.174,37 TL olduğu, katılmayan alacaklı sayısının 56, alacak tutarının 56, toplam alacaklı sayısının 65, alacak tutarının 92.640.081,81TL olduğu, toplantıya katılmayanların red oyu kullandıkları kabul edildiğinden sonuç olarak, şirketin konkordatoyu kabul eden alacaklı sayısının 3’de kaldığı, bu alacaklıların toplam alacak tutarının 86.134,72 TL olduğu bu anlamda, İİK 302’deki yeterli nisabın sağlanamadığı, borçlu … açısından ise kabul oyunun hiç olmadığı, İİK 302. madde gereğince yeterli nisabın sağlanamadığı, borçlu şirketin ön projesinde herhangi bir revize olmadığı, 5 yıl geri ödemesiz, 5 yıldan sonra 60 ay eşit taksitlerle ödeme planının geçerli olduğu, şirketin borca batık olduğu, ancak güncel rayiç değerlemesi için bilirkişi atamasının yerinde olduğu belirtilmiştir.Bilirkişi heyeti tarafından, 11.03.2020 tarihli tutulan tutanakta, 11.03.2020 tarihinde, önceden telefon ve mail yoluyla haber verilmek suretiyle şirketin Beyoğlu / İstanbul adresine gelindiği, adreste şirketin stokları, demirbaşlarının incelendiği, 06.02.2019 tarihli rapordan itibaren esaslı bir değişiklik olmadığı, şirket yetkililerinden … ve ortaklarından …. ‘nin bulunduğu, şirketin ticari defterleri ve kayıtlarının inceleme yetkisinin verildiğinin belirtilerek, şirketin ticari defterlerinin ve özellikle güncel mizan kaydının istendiği, mizan kaydının bulunduğunu inkar etmeyen ilgililerin detay mizan kaydını verebileceklerini beyan ettikleri, ancak heyetin iki saat süreyle bekletilmesine karşılık belge ibrazından imtina edildiği, VUK ve genel mevzuat uyarınca ellerinde bulunmama imkanı olmayan detay mizan kaydı için 3 günlük kesin süre verildiği belirtilmiştir.19.03.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda, rehinli alacaklıların adi alacaklılarla aynı şekilde toplantıya çağrılmasında esasa etkili bir usulü hata olarak görülmediği, borçlu şirket tarafından 31.12.2019 tarihli kaydi değer bilançosunun bilirkişi heyetine ibraz edildiği, bilirkişi heyeti tarafından rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplamada şirketin özkaynak tutarının (-)91.573.684,61 TL olduğu bu nedenle şirketin borca batık olduğu, sonuç olarak, konkordato teklifinin şirket yönünden 20.01.2020 tarihinde yapılan adi alacaklılar toplantısında alacak tutarlarının %99,91 ‘inin ve alacaklı sayısının %99,91’inin red oyları kullandığı, borçlu şirketin konkordato teklifinin reddedildiği, borçlu şirketin 31.12.2019 tarihli rayiç değer bilançosu üzerinden (-)91.573.684,61 TL borca batık olduğu, borçlu … ‘nin konkordato teklifinin 20.01.2020 tarihinde yapılan adi alacaklılar toplantısında, alacak tutarlarının %100’ü ve alacaklı sayısının %100’ünün red oyu kullanmış olduğu ve borçlunun konkordato teklifinin reddedildiği belirtilmiştir.Mahkemece, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, COVİD-19 pandemi sürecinde ki yasal düzenlemeler kapsamında uzatma kararları ve diğer işlemler neticesinde hüküm tesis edilmiştir. Konkordato komiser raporları, bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli, gerekçeli olduğundan, buna dair istinaf nedenlerinin isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 305. madde başlığı ise “ Konkordatonun tasdiki Şartları “ dır. Madde 305-(Değişik :28/2/2018-7101/33 md):“ 302’nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır: a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması ; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın İflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması ( bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder ).c) Konkordato projesinin 302’inci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması. d) 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302’nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır ).e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir “dir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 289/3. fıkrası gereğince, bir yıllık kesin mühlet kararı İle birlikte mahkemenin, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verileceği ve dosyanın komisere tevdi edileceği düzenlenmiştir.Bu tarihten itibaren komiser veya komiser heyeti tarafından kanunen olan görevleri kapsamında, kesin mühlet içerisinde borçlunun iflasına dair karar verilmediği takdirde, İİK 298. maddede ifade edildiği üzere, görevlendirme ile birlikte borçlunun mevcudunun defterini yaparak, mallarının kıymetlerini takdir eder, başka yerde malların bulunması halinde ise bu muameleyi İcra Dairesi marifetiyle yaptırabilir. 299. madde gereğince, alacaklılara alacaklarını bildirmeye davet eder, 300. madde kapsamında, alacaklar hakkında borçlu beyana davet edilir, komiser alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302’nci madde gereğince vereceği raporda belirtir. 301. madde kapsamında alacaklılara, konkordato projesini müzakere etmek üzere toplantıya davet eder. Toplantının, ilandan en az on beş gün sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki yedi gün içinde belgeleri inceleyebilecekleride bildirilir. İcra ve İflas Kanunun 304/2. fıkrası gereğince konkordato hakkında kesin mühlet içerisinde karar verilmesi gerekecektir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Bu anlamda iş bu talep değerlendirildiğinde, mahkemece, pandemi kapsamında çıkarılan yasal düzenlemeler ve kararlar kapsamında, borçlulara uygulanan kesin mühletin uzatım tarihleri ile 304/2. fıkrada, kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verileceği bu sürenin 6 ayı geçmeyeceğine dair düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, davacılar vekilinin, tebligatla ilgili iddialarının yerinde olduğunun kabulü halinde dahi, mahkememizin inceleme tarihi itibarıyla yasanın belirlediği süreler ve ek sürelerin tamamının geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, istinaf başvurusunun kabulü ile dosyanın mahkemeye yeniden yargılama için gönderilmesinde ve hatta 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/b-2. bendi gereğince hükmün Dairemiz tarafından düzeltilerek yeniden hüküm tesisinde hukuki imkansızlık olacağı gözönünde bulundurularak, davacıların buna dair istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerektiğini sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun ilgili hükümleri kapsamında usulüne uygun şekilde gerçekleştirilen konkordato yargılaması neticesinde ve özellikle yasanın belirlediği sürelerin kesin olması ve geriye işlem yapılmasında hukuki imkansızlık olması nedeniyle, mevcut durumda, diğer istinaf nedenlerinin aksinin kabulünün dahi sonuca etkili olmayacağı, hükmün usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından, davacıların istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/48 Esas, 2020/296 Karar ve 17.07.2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurularının ayrı REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacılar tarafından ayrı ayrı karşılanan 203,00 TL harcın mahsubu bakiye 50,20 TL harcın her bir davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.14/01/2021