Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2092 E. 2020/2081 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2092 Esas
KARAR NO : 2020/2081
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI : 2019/11 Esas, 2020/115 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Hesap mutabakatı gereğince müvekkilinin davalı/borçlu şirketten 2.725.309,00 TL alacağı bulunduğunu, davalı/borçlu aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin takibe itiraz ettiğini, İİK’nun 43. maddesi uyarınca takibin türünün değiştirilerek davalı/borçlu aleyhine iflas yoluyla adi takibe geçilerek iflas ödeme emri gönderildiğini, iflas ödeme emrinin davalı/borçluya 02.08.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, takibe itiraz edilmediğini belirterek davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı ile aralarında alacak borç ilişkisi bulunmadığını, kendisinin sadece şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında borca/alacağa dair herhangi bir sözleşmede bulunmadığını, davalı şirketin 750.000,00 lira sermayeli bir anonim şirket olup şu anda yaşanmakta olan ve hemen hemen 2 yıldır süren ekonomik krizin etkisiyle her şirket gibi ticari yönden sıkıntıları mevcutsa da iflası gerektiren bir durum bulunmadığını, hesap mutabakatı olarak dosyada bulunan tablonun hukuki bir değeri ve bağlayıcılığının olmadığını, çeşitli tarihlerde … tarafından gönderildiği iddia edilen paraların ise bu hesaba nasıl dahil edildiğini anlayamadıklarını, bir an için davacıya borçlarının olduğu varsayılsa dahi … alacaklı sıfatının bulunmadığını, icra takibine ve iflas takibine itiraz edildiğini, 04.08.2016 günü … iş emir numarası ile en geniş şekilde iflas ödeme emrine itiraz edildiğini, bu nedenle açılan davanın usulden reddi gerektiğini, çünkü itirazın kaldırılması talebinin dilekçede mevcut olmadığnı, ayrıca zamanaşımı definde de bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davalı …Ş.’nin borçlu olduğu, verilen depo kararınında yerine getirilmediği gerekçesi ile şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde; aynı zamanda şirketin %40 hissedarı olan …’in iflas davası açamayacağını, ancak şirketin tasfiyesini isteyebileceğini, bilirkişi raporunun hatalı olup hükme esas alınamayacağını, dava dilekçesinde itirazın kaldırılmasının talep edilmediğini, yapılan iflas takibine karşı itiraz edildiğini, buna rağmen itiraz kaldırılmadan iflas kararı verildiğini, depo emrinen şirketin adresine usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilmediğini, tebligatın bila ikmal döndüğü halde iflas kararı verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece daha önce verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince esas incelenmeden kaldırıldığını, 08.08.2018 tarihli istinaf dilekçelerine rücu ettiklerini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK’nın 158. Maddesi gereğince takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkeme, takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan eder (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı).İİK’nın 158. maddesi, “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.” hükmünü, 166. maddesi, “ Daire ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder.” hükmünü içermektedir. Mahkemece daha önce iflas yönünde tesis edilen karar davalı tarafından istinaf edilmiş, Dairemiz 13/12/2018 tarih, 2018/2088 Esas, 2018/2172 Karar sayılı kararı ile “… İİk.nun 158.maddesi gereğince; Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir. Dosyada icra dosyasının aslı veya okunaklı ve onaylı bir sureti de bulunmamaktadır. Dosyanın incelenmesinde 15.03.2018 tarihli celsede itirazın kesin olarak kaldırılmasına ve depo emrine karar verilmiş ise de iflas ilanları hususunda karar verilmediği ve ilanların yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin nedenler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak iflas ilanlarının yaptırılması için dosyanın iadesine karar vermek gerekmektedir. Kabule göre de, yargılama giderleri konusunda istinafa konu bir itiraz bulunmasa da, bu husus HMK’nun 332/1. maddesi gereğince hakimin re’sen gözeteceği durumlardan olması nedeniyle; ortada henüz yapılmış bir harcama (yargılama masrafı) olmadığı, iflas avansının yapılması muhtemel masraflar için alınan bedel (avans) olması nedeniyle ve yatırılan iflas avansının iflas masasınca değerlendirilerek davacıya ödeneceği gözetilmeden kısa kararda ve hükümde yargılama giderleri içerisinde gösterilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru olmadığı…” gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılmıştır.Mahkemece yasal ilanlar yapılmış, eksiklikler tamamlanmıştır. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde dayanak cari hesap gereğince 10.05.2016 tarihinde 2.725.309,00 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, 28.06.2016 tarihinde takibi Adi İflas yoluyla takibe çevirdiği, davalının ödeme emrine yasal süresi içerisinde 04.08.2016 tarihinde itiraz ettiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesine ekli davalının da açıkça karşı koymadığı 04.04.2016 tarihli mutabakat belgesine göre; davacının 31.12.2015 sonu itibari ile davalıdan 2.687.308,67 TL alacaklı olduğu, 29.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda da; davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defter kayıtları ile bağlı bulunduğu Mecidiyeköy Vergi Dairesine vermiş bulunduğu 2015 ve 2016 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerine uygunluğu tespit edilen 31.12.2015 ve 31.12.2016 tarihli bilançolarına göre 331. Ortaklara Borçlar (331.003 : …) hesabına göre, davalı şirketin takip alacaklısı-davacı …’e 31.12.2015 tarihi itibariyle 2.687.308,67 TL, borçlu bulunduğu, davacının, banka kanalıyla davalı şirkete onaltı kalem halinde göndermiş bulunduğu toplam 2.725.308,67 TL tutarında davalı şirketten alacaklı bulunduğu tespiti yapılmıştır.Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece 15.03.2018 tarihli celsede; davalının itirazının kesin olarak kaldırılmasına, 2.725.309,00 TL takipte kesinleşen tutar, 124.001,56 TL tahsil harcı, 29,20 TL başvurma harcı, 91.079,63 TL vekalet ücreti, 15.03.2018 tarihine kadar işlemiş 522.139,34 TL faiz, 15,30 TL masraf olmak üzere toplam 3.462.574,03 TL üzerinden davalı şirkete depo emri çıkarılmasına karar vermiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece 23.05.2019 tarihi itibari ile depo emrine esas miktarın tespiti konusunda bilirkişiden ek rapor alınmış, 12.07.2019 tarihli ek rapor doğrultusunda, davalı vekilinin de hazır bulunduğu 14.11.2019 tarihli celsede “2.725.379 TL takiple kesinleşen tutar, 124.001,56 TL tahsil harcı, 29,20 TL başvurma harcı, 91.079,63 TL vekalet ücreti, 14.11.2019 tarihine kadar işlemiş 999.591,08 TL faiz, 15,30 TL masraf olmak üzere toplam 3.940.025,77 TL’nin depo kararının tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde alacaklıya mahkeme veznesine veya icra dosyasına ödenmesine, yedi gün içinde alacaklıya icra veya mahkeme veznesine ödeme yapılmaz ise İİK’nın 158. Maddesi uyarınca ilk celsede şirketin iflasına karar verileceğini içerir ihtarı taşıyan depo emrinin davalı asile çıkarılmasına,” yönünde ara karar oluşturulmuştur.Ticaret Sicil Müdürlüğünün 16.01.2017 tarihli cevabi yazısında, davalı şirketin adresi … Mh. … Cd.n:… K2 … Akıllı Ofis Şişli İstanbul olarak bildirilmiştir. Davalının bu adresine dava dilekçesi gönderilmiş ancak tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine, mahkemece bu adrese TK’nun 35. Maddesi gereğince tebligat yapılmıştır. Davalı, daha sonra kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35. maddesi “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza mercine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır….”Bu maddeye karşılık gelen Yönetmeliğin 57. maddesi de “Muhataba veya adresinde bu Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre onun yerine tebellüğ edebilecek birine tebligat yapılmasından veya 31 inci madde gereğince işlem yapılmasından sonra muhatap bu adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kâza mercine bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler, bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, adres araştırması yapılmasına gerek kalmaksızın ek-1’de yer alan (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adresin kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Tüm bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; davalı şirketin davacıya borçlu olduğu, mahkemece itirazın kaldırılması ile depo emri kararının isabetli olduğu, depo kararına esas bedelin bilirkişi marifeti ile hesap edildiği, depo emri ile ilgili ara kararın davalı vekilinin hazır bulunduğu celsede tesis edildiği, ayrıca TK’nun 35. Maddesi gereğince “4003681716020” barkod numarası ile davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, işlemde yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davalı tarafından peşin yatırılan 246,70 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 14,60 TL harcın istem halinde davalıya İADESİNE,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/11/2020