Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2089 E. 2020/2043 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2089 Esas
KARAR NO : 2020/2043
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI : 2020/93 Esas, 2020/137 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin borçlu … AŞ ve …AŞ’nin ortakları olup, şirketlerin kredi borçlarına kefaletleri bulunduğunu, sadece borçlu şirketler hakkında konkordato kararı verilmesinin yeterli olmayacağını, şirket borçlarına kefaleti bulunan davacı ortaklar hakkında haciz uygulanması halinde borçlu şirketlerin konkordato projelerinin gerçekleşmesinin de riske gireceğini belirterek davacı gerçek kişiler hakkında geçici mühlet ve kesin mühlet kararı verilmesini, akabinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı gerçek kişilerin konkordato projelerinin kendine özgü tedbir ve hedef içermeyip, borçlu şirketlerin konkortado projesine bağlı olduğu, gerekçesiyle davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacılar vekili istinaf talebinde; İİK’nın 285. maddesi uyarınca borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan gerçek kişilerin de konkordato teklifinde bulunabileceğini, komiser heyeti raporunda, borçlu … AŞ şirketinin ön projesinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğundan davacı gerçek kişilere ait ön projelerinin de gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel görüldüğünün belirtildiğini, İİK’nın 150/ı. maddesi uyarınca asıl borçlu hakkında borcun kesinleşmiş olmasının üçüncü kişi olan ve borç için ipotek veren davacı gerçek kişileri bağlamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Eldeki dosyada, borçlu şirket ile şirket ortakları olan gerçek kişiler tarafından aynı dilekçe ile konkordato talebinde bulunulmuş, mahkemece, 05/04/2019 tarihli duruşmada, borçlu şirket hakkında 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmiş, aynı duruşmada davacı gerçek kişiler hakkındaki geçiçi mühlet kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı gerçek kişilerin istinaf talebi üzerine Dairemizin 2019/1721 Esas, 2019/2420 Karar sayılı kararı ile; “İlk derece mahkemesince gerçek kişi davacılar hakkında nihai kararla dava sona erdirilmiştir. Dosya tefrik edilmeden aynı dosya üzerinden ara kararla aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulanmayan davacılar yönünden tesis edilen karar usul ve yasaya aykırı bulunduğundan dosyanın geri çevrilerek tefrik kararıyla dosyanın ayrı bir esasa kaydının sağlanması, davacı gerçek kişiler hakkında HMK 294.maddesine uygun hükmün yeniden oluşturularak gerekçeli kararın tebliği, kararı istinaf eden davacılardan her birinden istinaf harçlarının tahsili ile istinaf incelemesine esas olmak üzere dosyanın bu eksiklikler ikmal edildikten sonra gönderilmesine..” karar verilerek dosyanın geri çevrilmesinden sonra, mahkemece davacı gerçek kişiler hakkında dosya tefrik edilerek 2020/93 Esasına kaydedilmiş ve yukarıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, gerçek kişi davacıların, ortağı oldukları şirketin borçlarına kefil oldukları ve şahsi malvarlıklarında şirket borçları için rehin tesis ettikleri, davacıların konkordato tasdiki davasının, şirketler ile birlikte aynı dava dilekçesinde açıldığı, mahkemece İİK’nın 286. maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı gerçek kişiler ve şirketler lehine 08/11/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, 06/02/2019 tarihli duruşmada geçici mühletin süresinin 2 ay daha uzatıldığı, 05/04/2019 tarihli duruşmada borçlu şirketler için 1 yıllık kesin süre verildiği, davacı gerçek kişiler yönünden ise dosyanın tefrik edilerek davacıların kesin mühlet ve konkordato taleplerinin reddine karar verildiği görülmektedir.İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt)Konkordato komiserlerinin 01/02/2019 ve 01/04/2019 tarihli raporlarında; davacı gerçek kişilerin borç ödeme kaynaklarının, şirketlerin projesine atfen gösterildiği ve borçları karşılayacak malvarlıkları olmadığı, projelerinin İİK anlamında bağımsız bir proje olmayıp, borçlu … AŞ’nin projesinin gerçekleşmesine bağlı olduğu, Emay İnşaat AŞ’nin konkordato projesinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olması nedeniyle davacıların ön projesinin gerçekleşmesinin de kuvvetle muhtemel olduğu belirtilmiştir.Davacı gerçek kişilerin sunduğu konkordato projesi ve dosya kapsamına göre, davacıların konkordato teklifi, ortağı oldukları şirketlerin borçlarına kefil olmalarından ve şahsi malvarlıkları üzerinde şirket borçları için rehin vermelerinden kaynaklanmaktadır. Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir. Kefil, mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148)Somut olayda, davacıların borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair verilen karar sonuç olarak doğru görülmüştür.Açıklanan nedenlerle geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine dair verilen karar yerinde olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan ayrı ayrı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10’er TL harcın, davacılar tarafından ayrı ayrı peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL’şer harcın davacıların her birinden ayrı ayrı olmak üzere tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020