Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2075 E. 2020/2090 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2075 Esas
KARAR NO : 2020/2090
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI : 2018/1172 Esas, 2020/171 Karar
DAVANIN KONUSU: Kooperatif (Genel Kurulun Yenilenmesi Talepli)Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin sicilden terkin edilen kooperatifin üyesi iken üyeliğine son verildiğini, üyeliğine son veren kararın iptali için Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2005/320 esas sayı ile dava açıldığını ve 12.07.2006 tarihinde davanın reddedildiğini, üyelikten çıkarılan müvekkilinin aidatlarının ödenmediğini, bunun üzerine alacaklarının tahsili için Kadıköy …. icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kooperatif aleyhine takip başlatıldığını, ancak ticaret sicil müdürlüğünün 11.11.2016 tarihli yazılarında kooperatifin tasfiye edildiğini bildirdiğini, hakkında takip var iken yapılan bu işlemin kanunsuz olduğunu ileri sürerek kooperatifin ihyasına karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili birleşen dava dilekçesi ile; tasfiye memurlarına açılan asıl davada mahkemece, ek tasfiye davasının ticaret sicil memurluğuna karşı da açılması gerektiği belirtilerek, ticaret sicil memurluğuna karşı da ihya davası açılarak asıl dosya ile birleştirilmesinin istendiğini beyanla koopertifin ihyasını istemiştir.
CEVAP Davalı tasfiye memurları vekili cevabında; davacının aidatları ödememesi nedeniyle usulüne uygun olarak ihraç edildiğini, ihraç kararının iptali için açılan davanın da reddedildiğini, ihya davası açılabilmesi için hukuki yarar bulunması gerektiğini, Yargıtay kararları gereği, hiçbir neden ve kanıt göstermeden soyut nedenlerle ya da terkinden uzun bir süre geçtikten sonra, kötüniyetli olarak sırf kooperatifi zarara uğratmak için ihya davası açmakta hukuki yarar bulunmadığını, tasfiye kararının ilanından itibaren bir yıllık süre içinde davacının hak iddiasında bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü birleşen davaya cevabında; tasfiyenin eksik yapılmasının tasfiye memurlarının sorumluluğunda olduğunu, müdürlüğün eksik işlemlerini tespit etmesinin mümkün olmadığını, yasal hasım olan müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, kooperatif hakkındaki derdest takip bulunması nedeniyle ek tasfiyesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile Kadıköy…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına bağlı iş ve işlemlerle sınırlı olarak ek tasfiye işlemleri için yeniden tescili suretiyle ihyasına, son tasfiye memurları davalıların tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı tasfiye memurları vekili istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, ayrıca davacının ilamsız takibinde kooperatife ödeme emrinin tebliğ edilmediğini, takibin herhangi bir belgeye dayanmadan yapıldığını, bu nedenle ihya davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davacının 2002 yılında ortaklıktan çıkarıldığını, çıkarma kararının iptali için açılan davanın reddedildiğini ve kararın 12/07/2006 tarihinde kesinleştiğini, 2002 yılında ortaklıktan çıkarılan davacının icra takibini 10 yıl sonra 2012 yılında başlattığını ortaklıktan çıkarılan ortakların alacak ve haklarının 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, ihya davası açılması için hukuki yarar şartının bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf talebine cevabında, davayı açmakta hukuki yararları bulunduğunu, kooperatif üyeliği iptal olunan müvekkilinin ödediği paraların müvekkiline ödenmediğini, hak aramanın kötüniyet olmayacağını, alacağın varlığı ve yokluğunun ayrı bir dava konusu olacağını belirterek istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, tasfiyesinin sona erdiği tescil olunduğundan sicilden terkin edilen kooperatif’in ihyası ile sicile kaydı istemine ilişkindir.Ticaret sicil kaydının incelenmesinde, 04/10/2016 tarihinde kooperatifin tasfiyesinin sona erdiğinin tescil edilerek sicil kaydının terkin olunduğu görülmektedir.İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında, davacının kooperatif üyeliğine dayalı alacak istemiyle kooperatif aleyhine, 06/11/2012 tarihinde ilamsız takip başlattığı, kooperatife ödeme emrinin tebliğ edilemediği görülmektedir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. madde hükmü yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi,“(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir.Bilindiği üzere kooperatiflerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için kooperatifin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu kooperatifin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler (TTK’nın Geçici 7/15. maddesi uyarınca ilgililer) veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve kooperatifin ihyasını talep etme hakkına sahiptir. Somut olayda, kooperatifin tasfiyesinin sona erdiği 04/10/2016 tarihinde tescil edilerek, kooperatif sicil kaydından terkin olunmuşsa da, üyelikten çıkarılan davacı tarafından, kooperatif aleyhine 06/11/2012 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, aleyhine icra takibi başlatılan kooperatifin ek tasfiyesinin zorunlu olduğu ve kooperatif aleyhine takep başlatan davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetildiğinde, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı tasfiye memurları vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tasfiye memurları vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/11/2020