Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2045 E. 2020/2070 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2045 Esas
KARAR NO : 2020/2070
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARA : 2020/83 Esas, 2020/374 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 13/09/2019 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan dava dışı … A.Ş. Arasında kalan yol cephesine davalı tarafça istinat duvarı yapıldığını, ancak davalının herhangi bir teknik destek almadan tedbirsiz şekilde yaptığı kazı çalışmaları neticesinde toprak kaymasının meydana geldiğini, 15/09/2017 tarihinde müvekkili şirketin sigortalısı dava dışı şirkete ait istinat duvarlarında kayma, bina bahçe duvarlarında oturma ve ayrışmalar şeklinde hasarlar meydana geldiğini, davalı şirketin herhangi bir önlem almadan yaptığı inşaat nedeniyle hem müvekkili şirketin hemde kamuya ait alanların zarar gördüğünü, Esenyurt Belediyesi tarafından durumun derhal değerlendirilerek 18/09/2017 tarihinde inşaatın durdurulmasına karar verildiğini, ekspertiz incelemesi neticesinde Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi gereğince dava dışı sigortalı şirkete 127.419,89 TL hasar tazminat bedelinin ödendiğini, ihtarname gönderilerek ödenen bedelin tahsilinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine takip başlatıldığını, taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşamama nedeniyle tutanak düzenlendiğini, dava dışı sigortalı tarafından iş yerine müşterek sigorta tazminat paylaşımı sistemi ile müvekkili şirkette dahil olmak üzere dava dışı sigorta şirketlerine belirli yüzdelerle sigortalattığını, dava konusu hasar nedeniyle söz konusu sigorta şirketleri tarafından davalı şirkete açılan davaların İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/416 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini, usul ekonomisi gereğince iş bu davanında birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin icra inkar tazminatı ile birlikte devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/271 ESAS, 2019/33 KARAR VE 16/09/2019 TARİHLİ KARARI İLE:Davanın bağlantı olması nedeniyle HMK 166/2.maddesi gereğince daha önce açılan İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/416 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, zaman aşımı, pasif husumet, hak düşürücü süre ve yetki itirazında bulunarak, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından aynı ihtilafa yönelik olarak dava dışı … A.Ş.’ye karşı da dava açmış olduğunu, alacağın dayanağı taşınmaz malikinin müvekkili şirket değil … A.Ş. olduğunu, her iki şirketin farklı iştigal konularına sahip farklı tüzel kişiliklerinin bulunduğunu, iş bu nedenle öncelikle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesine dair itirazda bulunduklarını, esasa ilişkin ise dava dışı şirket ile ilgili olarak şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, Esenyurt / İstanbul adresinde bulunan dava dışı sigortalının maliki olduğu bina ile dava dışı …A.Ş. inşaatı arasında yol bulunduğunu, söz konusu sigortalı firmanın beton perdelerinde çevre zeminine uygun olmayan kendi imalat hataları nedeniyle zaman içerisinde oluşan açılmaların sorumlusu olarak dava dışı şirketi gösterdiğini, konuya ilişkin olarak Büyükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/99 Esas Değişik İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/416 Esas sayılı dosyasının 26/02/2020 tarihli celsesinde, mahkeme dosyası ile birleştirilen İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/271 Esas sayılı dosyalarının tefrikine, ayrı esaslara kaydedilmesine karar verildiği, mahkemece ayrı esasa kaydedilen dosya hakkında, davacı tarafça hasara sebebiyet verdiği belirtilen gayrimenkulün tapuda … A.Ş.’ye ait olduğu, bu nedenle davanın söz konusu şirkete yöneltilmesi gerekirken …Ticaret A.Ş.’ye yöneltildiği, davalının iş bu davada pasif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, davalı şirket ve … A.Ş. ile arasındaki ilişki davalı şirketin ana şirket olarak kurulduğunu, dava dışı şirketlerin ise bağlı şirket olarak yer aldığını, gayrimenkul sahibi olan … A.Ş.’ye bağlı bir şirket olduğunu, ortaklık yapısının bunu gösterdiğini, bu anlamda somut olayda meydana gelen istinat duvarının davalı şirketin faaliyetleri, talimatları, denetim ve gözetimi altında gerçekleştirildiğini, dava dışı şirket aleyhine İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/86 Esas sayılı dosyası üzerinden söz konusu hasara ilişkin tazminat taleplerinin halen derdest olduğunu, temsilcide hata hükümleri gereğince davalı tarafın dava dışı şirket olarak kabul edilmesi gerekirken pasif husumet yokluğundan ret kararının hatalı olduğunu, HMK 124.maddesi gereğince taraf değişikliğinin her zaman mümkün olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, dava dışı sigortalı … A.Ş. ile davacı … arasında başlangıç tarihi 16/02/2017 bitiş tarihi 31/12/2017 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, dava dışı … A.Ş.’nin taşınmazında meydana gelen kazı çalışmalarının hasara neden olduğu iddiası ile davacı şirket tarafından dava dışı sigortalı şirkete ödeme yapıldıktan sonra hasar bedelinin tahsili amacıyla ihtarname tanzim edilerek daha sonraki aşamada icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı, ayrıca dava dışı sigortalının yine dava dışı sigorta şirketleri tarafından rücu talepli davaların açıldığı, söz konusu dosyaların aynı mahkemede birleştirildiği, davacının kendi ikrarına göre dava dışı taşınmaz maliki olan şirkete karşı da aynı mahiyette dava açıldığı, söz konusu dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.Olayların gelişimi, sigorta poliçesi, taşınmaz maliki ve açılan davalar yönünden taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, dava dışı taşınmaz maliki olan şirketin davalı şirkete bağlı bir iştirak şirketi olması karşısında davalı şirketin hasar bedelinden sorumlu olup olmayacağı ve iş bu şekilde husumetin ileri sürülmesi durumunda mahkemece tarafta iradi değişikliğe gidilip gidilemeyeceği hususudur. Sıfat, dava konusu sübjektif hak ( dava hakkı ) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir .Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka İlişkin bir davada davacı olma sıfatıda o hakkın sahibine aittir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek, olan kişi, o hakka uymakla yükümlü ( borçlu ) olan kişidir ( davalı sıfatı, pasif husumet ).Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin, bir maddi hukuk sorunudur. Somut davada olduğu üzere, davacı … şirketinin iddia etmiş olduğu hasarın oluşmasına neden olan taşınmaz dava dışı şirket adına tapuda kayıtlıdır. Davacı, dava dilekçesinde dava dışı şirketin taşınmaz maliki olduğunu ve davalı şirketin söz konusu şirketin iştirak şirketlerinden olduğu iddiasıyla iş bu davayı açmamıştır. Aksine davalı şirket ile sigortalı şirket arasında istinat duvarı yapıldığını iddia etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 357.maddesinde, bölge adliye mahkemelerinde yapılamayacak işlemlere yer verilmiştir. Birinci fıkrasında, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği yeni delillere dayanılamayacağı belirtilmiştir. Şu halde, davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde ilk kez ileri sürülen iddiaların mahkememizce dinlenmesi mümkün görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi kapsamında, sigortalısının yerine geçerek dava açan sigorta şirketi tarafından zarar sorumlusuna karşı açılan davada kusurun ispatı gerekeceğinden ve davacının hasara neden olduğunu iddia ettiği taşınmaz malikinin dava dışı şirket olması karşısında ve HMK 357.maddeside gözetildiğinde istinaf aşamasında ileri sürülen iştirak şirketi olduğu ile ilgili iddialar ve taraf değişikliğine dair talepler incelenemeyeceğinden, mahkemece verilen pasif husumet yokluğu nedeniyle ret kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/83 Esas, 2020/374 Karar ve 02/07/2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 203,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 29,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/11/2020