Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2035 E. 2020/2171 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2035 Esas
KARAR NO : 2020/2171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI : 2019/615 Esas, 2020/341 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ana faaliyet konusunun gösteri, kongre, konferans, ticari fuar, iş toplantılar vb. etkinliklerin organize edilmesi olduğunu, son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan olumsuz gidişatın, 2018’in ikinci çeyreğinde fonlama maliyetlerinin (kredi faizlerinin) yüksek seviyelerde artışı, 2019 yılında yüksek maliyet trendinin devam etmesi sebebiyle müvekkili şirketin nakit döngüsünün bozulduğunu, gelinen noktada faaliyetlerinin yerine getirilememesi riski ile karşı karşıya kalındığını, ancak müvekkili şirketin bir vade planı içerisinde tüm borçlarını ödeyebilecek güce sahip olduğunu belirterek; öncelikle; İİK md. 286’da öngörülen tüm belgeleri içeren konkordato talebinin muvacehesinde üç aylık süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, gerekli görülmesi halinde geçici mühletin iki ay daha uzatılmasına, İİK md. 289 gereğince bir yıllık kesin mühlet verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının altı ay daha uzatılmasına, yargılama sonunda İİK md. 305 vd. maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; komiser heyet raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin mevcutlarının ve alacaklarının toplamının 15.062.856,94 TL, şirketin toplam borçlarının 20.341.106,36 TL, şirketin öz varlığının (-) 5.278.249,42 TL. olduğu, son rapor tarihi itibariyle şirketin gayri faal duruma düştüğü, mali verilerin incelenmesinde; şirketin 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında herhangi bir satış faturası tanzim etmediği, matrahın 0,00 olduğu, çalışan sayısının 9 kişiden 2 kişiye düşürüldüğü, 7 kişinin iş akitlerine son verildiği, davacı şirket kongre ve toplantılar organize eden turizm sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olup son yıllardaki ticari faaliyetlerinin yurt içi ve yurt dışı tıp kongreleri organizasyonunda yoğunlaştığı, şirketin 8.500.000,00 TL. avans vermiş olduğu, buna karşılık alınan avansların sadece 350.000,00 TL. olduğu, ödenmemiş çeklerle birlikte 13.100.000,00 TL. satıcı borcu bulunduğu, bu durumun şirketin son yıllardaki faaliyetinin borçlarla finanse ettiği ve yüklü avanslar almış olmasına rağmen öz kaynaklarını kaybettiği, İki aylık geçici mühlet verilirken şirkete konkordato projesinin revize edilmesi amacıyla verilen süre içerisinde herhangi bir revize projesi sunulmadığı, davacı şirketin mali verileri dikkate alındığında borca batıklık tutarının aktif içerisinde yüksek paya sahip olduğu, şirketin ticari faaliyetlerinin durmuş olduğu ve tüm dünyayı saran pandemi nedeniyle önümüzdeki tarihlerde faaliyette bulunmasının mümkün olmadığı, konkordato projesinin başarıya ulaşma imkanının da kalmadığı, davacı şirketin vermiş olduğu avansları tahsil etme olanağının düşük olduğu, muaccel borçlarını ödeme gücüne ulaşma imkanını kaybettiği, dış kaynaklardan sermaye artırımına gitmesinin ve fon kaynaklı kar elde etmesinin de söz konusu olmadığından bahisle davacının kesin mühlet verilmesi talebinin reddi ile borçlu şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan iflas kararı verildiğini, gerek faaliyet alanı ve uluslararası ticari faaliyetleri itibari ile ülke ekonomisine katkıda bulunan müvekkili şirket ve şirketin mevcut alacaklıları yönünden oldukça sert ve mağduriyet yaratıcı bir karar verildiğini, gerekçeli kararda her ne kadar konkordato projesinin uygulanabilir olmadığından bahsedilmişse de bu değerlendirmenin de eksik inceleme ve yetersiz araştırma neticesinde yapılmış hatalı bir değerlendirme olduğunu, ülke içi ekonomik sıkıntıya yargılama sırasında tüm dünyayı etkileyen pandemi sorunununda eklendiğini, bu kapsamda mahkemece, ilan edilen pandeminin, şirketin mevcut ekonomik faaliyetlerine etkilerinin değerlendirme ve inceleme dışı bırakıldığını, inceleme ve araştırma eksikliklerine rağmen şirket hakkında iflas kararı verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, borca batıklığın usulünce değerlendirilmediğini, müvekkili şirket alacaklarının pandemi nedeni ile tahsil edilemediğini, tahsilde hukuki yolların geçici olarak durdurulmuş olduğu bu dönemde, mevcut alacakların hiçbir şekilde tahsil edilemeyeceğine yönelik yapılan haksız değerlendirme nedeni ile şirketin borca batık gözüktüğünü, kesin mühlet kararı ile şirketin faaliyetinin normal seyrine dönebileceğinin açık olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile müvekkili şirket hakkında kesin mühlet kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Müdahil … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; borçlu şirketin borca batık olmadığı halde hakkında iflas kararı verildiğini, mahkeme tarafından yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek iflas kararının kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine, tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, İİK 285 vd. maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.HMK’nun Adli Tatil Süresi” başlıklı 102. maddesi: (1) Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar. “Adli Tatilde Görülecek Dava ve İşler” başlıklı 103. maddesi: (1) Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:….e)İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.“Adli Tatilin Sürelere Etkisi” başlıklı 104. maddesi: (1) Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.Adli tatilde görülen davalara ilişkin temyiz süreleri adli tatilde de işler ve bu süreler hakkında HMK 104. madde hükmü uygulanmaz. Adli tatilde bakılamayacak olan davalara ilişkin temyiz süreleri de adli tatilde işlemeye başlar ve adli tatil günleri de süreye dahildir. Fakat temyiz süresinin bitmesi adli tatile rastlarsa, temyiz süresi (1 Eylül’den itibaren) bir hafta daha uzatılmış sayılır. Hükmünü düzenlemiştir.Gerekçeli kararın davacı vekiline 22.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin kararı istinaf için öngörülen yasal 10 günlük geçtikten sonra 02.09.2020 tarihinde istinaf ettiği, istinaf harçlarının 09.09.2020 tarihinde yatırıldığı, adli tatilde görülen işlerde adli tatilde sürelerin durmasına ilişkin hükümler uygulanmayacağından davacının istinaf talebinin süresinde olmadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 293/son ve 164. Maddeleri gereğince kararı süresinde istinaf eden müdahilin istinaf kanun yoluna başvuru hakkının bulunduğu değerlendirilmiştir.2004 sayılı İİK’nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK’nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrada yazılı olan yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesin de konkordato ile ilgili özel yetkinin de mevcut olduğu dosyadaki belgelerle sabittir.Uyuşmazlık, davacı şirketin, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, geçici komiser heyet raporunun yeterli olup olmadığı, borca batıklık incelemesine dair raporun yerinde olup olmadığı ve kesin mühlet şartlarının şirket açısından gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmıştır.Davacı borçlu şirket tarafından 12.11.2019 tarihinde açılan davada, mahkemece, 22.11.2019 tarihli ara kararı gereğince davacı şirket hakkında İİK 287. maddesi gereğince 22.11.2019 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiştir. Bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri otanmasına ve geçici komiser heyetinin davacının dava ve rapor tarihi itibarı ile rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığı konusunda ve 3 aylık süre dolmadan nihai ve gerekçeli raporlarını mahkemeye sunmalarına, ayrıca faaliyetlerine ilişkin ara raporlarının dosyaya sunulmasına, davacı şirketin faaliyetlerine nezaret etmelerine ve İİK‘daki diğer görevleri yerine getirmelerine hükmedilmiştir. Duruşma tarihi, geçici mühlet süresinin sona ereceği tarihte gözetilerek 21.02.2020 olarak belirlenmiştir. 21.02.2020 tarihli celsede, geçici mühlet süresi 2 ay süre ile uzatılmıştır. Uzatma süresi dikkate alınarak duruşma 21.04.2020 tarihine ertelenmiştir. Mahkemece 10.04.2020 tarihli ara karar uyarınca 7226 sayılı kanunda sürelerin durduğu, duruşma yapılamayacağından bahisle duruşmanın önce 20.05.2020 tarihine daha sonra 07.05.2020 tarihli ara karar ile aynı gerekçelerle 17.06.2020 tarihine ertelendiği, 17.06.2020 tarihli celsede de, “21.02.2020 tarihinde verilen 2 aylık geçici mühletin 21.04.2020 tarihinde dolduğu ancak 22.03.2020 tarihinden itibaren duran süreler nazara alındığında her iki tarih arasında kullanılmayan 30 günlük sürenin 15.06.2020 tarihine eklenmesi suretiyle geçici mühletin 14.07.2020 tarihinde dolacağının tespiti ile duruşmanın 14.07.2020 gününe bırakılmasına” karar verildiği, son celsede de davacının konkordato talebinin reddi ile iflasına karara verildiği anlaşılmaktadır.Davacı şirket Ön Projede, borçlarını ilk 1 yıl ödemesiz, 2021 yılı başından itibaren 48 ay (dört yıl) vadede tenzilatsız eşit taksitle ödemeyi taahhüt etmiştir. Komiser Heyeti 19.12.2019 tarihli ön raporlarında; davacı şirketin 30.09.2019 döneminde kaydi olarak 5.880.261,24 TL pozitif öz kaynağı gözükürken, makul güvence raporu veren bağımsız denetim şirketi tarafından belirlenen rayiç değerlere göre şirketin 1.998.571,23 TL borca batık gözüktüğünü, davacı tarafından sunulan konkordato ön projesinde 30.09.2019 tarihi itibariyle kaydi olarak borca batık olmadığının beyan edildiğini, malvarlığın rayiç bedellerinin bilirkişiler marifeti ile tespitinden sonra borca batıklığın belli olacağını bildirmişlerdir. Komiser Heyeti sonraki raporunda: 2017, 2018 ve 2019 dönemlerinde şirketin net satışları nominal olarak sırasıyla; 27.878.748,72 TL satışta 32.553,90 TL net kâr, 2018 yılı içinde ise net satışları nominal olarak sırasıyla 37.142.479,11 TL satışta 97.726,05 TL net kâr, 2019 yılı içinde ise net satışları nominal olarak sırasıyla 35.349.021,61 TL satışta -34.201,20 TL net zarar %0,10 civarında gerçekleştiği, şirketin 2017-2018-2019 yıllarında vergi sonrası kârlarının %1’in altında gerçekleştiği, aslında aynı yıllarda şirketin kâr değil zarar etmesi gerektiği, 31.12.2019 tarihinde şirketin toplam borcunun %64,58‘ni satıcı (açık ve çek borçları), %19,09’u kredi borçları, %l 1,5’ini vergi borçları, %2,72’ni diğer borçlar, %1,72’ni alınan sipariş avansları ve %0,34’ünü personel borçlarındın oluştuğu, ön projede satış ve kâr hedeflerinin soyut olarak yer aldığı, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda duran varlıklar için tespit edilen rayiç değerlere göre şirketin mevcutları ve alacaklarının toplamının 15.062.856,94 TL, toplam borçlarının da 20.341.106,36 TL olmakla 31.12.2019 bilanço tarihi itibarıyla şirketin (-) 5.278.249,42 TL borca batık olduğu,şirketin ortalama 10 çalışanının bulunduğu, davacı şirketin Turizm Sektöründe Kongre ve Toplantı organizasyonları alanında hizmet verdiği, Aralık Ocak ve Şubat Aylarının sektörde durgun sezon, sezon boşluğu olarak ifade edildiği, dava dosyasına sunulan Konkordato Ön Projelerinde Satış ve Maliyet Öngörülerinin proje bazında detayının bulunmadığı, Ön Projede yer alan satış rakamlarının gerçekçi belirlenmesi için 2020 ve 2021 yılında gerçekleşmesi muhtemel kongre/toplantı organizasyonlarının görüşmelerinim neticelenmesi, organizasyonun tüm künyesi bakımından netleşmesi gerektiği, sezon boşluğu olması dolayısıyla geçici mühletin ilk üç aylık dönemde tamamlanamayan görüşmeler, iş sonuçları sebebiyle Konkordato Projesinin başarı ihtimalinin somut olarak irdelenemediği belirtilmiştir. Komiser Heyeti 15.06.2020 tarihli raporunda; Mart 2020 tarihi itibarıyla şirketin mali durumuna ilişkin rapor hazırlanmak istenmiş ise de, şirketin, Mart 2020 ortalarında Covid-19 salgınının Türkiye’ye sıçramasından sonra faaliyet gösterdiği, merkezini kapattığı, muhasebe çalışanlarının da ayrılmış olması sebebiyle gayri faal hale geldiği, şirketin tek ortağı ve yöneticisi olan İ… ile yapılan görüşmede, konkordato tedbir kararının verildiği Kasım ayından sonra, özellikle 2020 yılından itibaren, şirketin sınırlı bir faaliyet içinde olduğu, Covid-19 salgını ile birlikte ise tamamıyla gayri faal durumda düştüğünün ifade edildiği, şirketin 2020/Ocak ayında satış matrahının sadece 4.250,75 TL olduğu. Şubat 2020 ayında ise herhangi bir satış faturası tanzim edilemediği, matrahın 0,00 olduğu, çalışan sayısının 9 kişiden iki kişiye düşürüldüğü, 7 kişinin iş akitlerine son verildiği, şirketin, Aralık 2020 itibarıyla vermiş olduğu 8,5 milyon TL avans bulunduğu, buna karşılık alınan avansların sadece 350 bin TL olup, ödenmemiş çeklerle birlikte 13,1 milyon TL satıcı borcu bulunduğu, şirketin, 5,3 milyon TL borca batık durumda bulunduğu, öz kaynaklarını kaybettiği, sektörde tüm kongre organizasyonlarının Covid-19 riski nedeniyle iptal edildiği, şirketin beklenen gelirleri elde edilemeyeceği, vermiş olduğu avanslan tahsil edemeyeceği, bu nedenlerle muaccel borçlarını ödeme gücüne ulaşma imkanını kaybettiği, dış kaynaklardan sermaye artırımına gitmesinin ve fon kaynaklı kâr elde etmesinin de söz konusu olmadığı, vermiş olduğu avansları tahsil etme olanağının düşük olduğu, 21.02.2020 tarihli duruşmada konkordato projesinin revize edilmesi amacıyla davacı şirkete 15 günlük süre tanınmışsa da, davacı şirketin proje revizyonunu gerçekleştiremediği, pandemi süreci içerisinde konkordato projesinin başarıya ulaşma imkanının kalmadığı ifade edilmiştir.Mahkemece, rapora göre, davacı borçlu şirketin konkordato teklifinin başarı olasılığı olmadığı gerekçesiyle borca batık şirketin iflasına karar verilmiştir.28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 13 vd. maddelerinde, 2004 sayılı İİK‘nun “Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması“ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur.2004 sayılı İİK‘nun 287/3. fıkrasında, mahkemenin geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirileceği düzenlenmiştir. Konkordato komiserinin görevleri ise İİK‘nun 290. maddesinde yer almaktadır.“Yeni Konkordato Hukuku“ Editör, Prof.Dr. Selçuk Öztek “146 vd sayfalarında, İİK‘nun 287. maddesinde düzenlenen geçici mühletle ilgili düzenlemeye dair hükumet gerekçesinin devamında, geçici konkordato komiserinin, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının denetlenmesi için görevlendirildiği, İsviçre İİK‘nun 293 b’de, geçici konkordato komiserinin atanması ile borçlunun iyileşme ümidinin olup olmadığının, konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceğinin yakından denetlenmesinin ifade edildiği, İsv. İİK‘da, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “borçlunun iyileşmesi“ kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı, İİK‘da ise, m. 287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı“ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir.Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt).Somut uyuşmazlıkta, davacı şirketin geçici mühlet içerisinde ön görülen hedefleri yakalayamadığı, pandemi sürecinden de olumsuz etkilendiği, gayri faal hale geldiği, konkordato komiser heyet raporlarında ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, borçlu şirketin konkordato projesinin başarı olasılığından söz etmek mümkün görülmemiştir. Bu durumda, başarı şansı olmayan konkordato talebi neticesinde, mahkemenin verdiği kararda bir isabetsizlik olmadığının kabulü gerekmiştir. İİK‘nın 289. maddesinde açıkça yer verildiği üzere, kesin mühlet kararı verilebilmesi için, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması gerekmektedir.İİK‘nun 287. maddesinde ise, 291. ve 292’ci maddelerin, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacağına yer verilmiştir. 291. madde, borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması, 292. madde üst başlığı ise, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılmasıdır. Somut olayda, değerlendirilmesi gereken bir diğer madde 292. Maddedir. Maddenin (a) bendinde, borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olması, iflasa karar verilmesi için gerekli sebeplerden ilki olarak belirtilmiştir. İş bu davada, davacı borçlu şirketin, borca batık olduğu, batıklık miktarının artarak devam ettiği ve borç toplamının yüksek meblağlara ulaştığı bir gerçektir. (b) bendinde ise, konkordato mühleti verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılmasının mühletin kaldırılmasını gerektiren ikinci hal olarak düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşması kavramı içinde, İsviçre İcra İflas Kanununda, “ iyileşme “ ve “ konkordatonun tasdiki “ ihtimallerinin birlikte değerlendirildiği kabul edilmektedir. İyileşme ve konkordato tasdiki ihtimalleri ayrı ayrı ele alınırken, İİK‘da kanun koyucu her iki kavramı konkordatonun başarıya ulaşması içinde değerlendirmiştir. Kanun koyucu, İflasın açılmasını henüz geçici mühlet talebinin başlangıçta reddi aşamasında karar verilmesini uygun görmemiş ve konkordato mühletinin en erken kesin mühletin reddi aşamasında ve tahdidi olarak ve özellikle başarıya ulaşma şansının mevcut olmaması durumunda karar verilmesini öngörmüştür.Açıklanan nedenlerle ve özellikle konkordatonun başarıya ulaşamayacağına dair konkordato geçici komiser raporu, borçlu şirket malvarlığına dair rayiç veriler ve tüm dosya kapsamı neticesinde, mahkemece konkordato talebinin reddi ile iflasa tabi olan şirket hakkında İflas kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla müdahilin istinaf talebinin esastan, davacı yönünden ise süresinde istinaf dilekçesi verilmediğinden talebinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacının istinaf başvurusunun HMK nın 352/1c maddesi gereği REDDİNE, 2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/615 Esas, 2020/341 Karar ve 14/07/2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan müdahil vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 464,20 TL harçtan davacı ve müdahilin yatırmış olduğu 406,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 58,20 TL harcın davacı ile müdahil … A.Ş.’den eşit olarak tahsili ile hazineye irat kaydına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,5-Davacı ve müdahilin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 2004 sayılı İİK’nun 293/3. fıkrasının atfıyla aynı yasanın 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.17/12/2020