Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2028 E. 2020/1849 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2028 Esas
KARAR NO : 2020/1849
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI : 2017/148 Esas, 2019/620 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin davalı şirkete faturalar ile kumaş sattığını, davalının bakiye 184.612,45 TL borcu ödememesi üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlattıklarını, ödeme emrinin davalıya 24/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının aynı gün takibe itiraz ettiğini, davalı şirketin yüklü miktarda borcu olup, piyasaya korku salarak borçlarını ödemediğini belirterek davalıların takibe itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin davacıya borcu olmayıp tam aksine davacıdan alacaklı olduğunu, alacağının tahsili için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davacının takibe itirazı üzerine de Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/93 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın açılmasından sonra davacının eldeki davayı açtığını, müvekkili şirketin aktifleri pasiflerinin çok üzerinde olduğundan da iflas şartları oluşmadığını belirterek davanın reddini ve davacının alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davalı şirketin mal teslimi karşılığı borcu 71.000 USD bedelle fazlası ile ödediğini savunduğu, ancak dayandığı tahsilat makbuzundaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, anılan bedelin havale edildiği … davacı şirket çalışanı ise de, şahsın şirketi temsile yetkili olmadığı, tacir olan davalı şirketin basiretli hareket ederek parayı davacı şirket hesabına göndermesi gerekirken, şirketi temsile yetkili olmayan şahsa gönderdiği, adı geçen şahsın da paranın çekilmesinden bir gün sonra işten ayrıldığı, bu nedenle ödeme savunmasının yerinde olmadığı, davacının iflas avansı yatırdığı, itirazın kaldırılmasına karar verilerek ilanların yapıldığı, davalıya usule uygun ödeme emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmiştir.Dairemizin 2019/3242 Esas, 2020/1518 Karar sayılı kararı ile; “..Mahkemenin 14/03/2019 tarihli celsesinde, İİK’nın 158/1. yollaması ile 166. maddesi uyarınca ilanların yapılmasına karar verilmiş ve gerekçeli kararda da anılan ilanların yapıldığı belirtilmişse de; gerek fiziken, gerekse de Uyap sisteminden yapılan incelemede İİK’nın 158/1 maddesi ve aynı yasanın 166.maddesinde ifade edildiği şekilde yapılmış olan ilan örneklerine rastlanmamıştır.” denilerek İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibinin kesinleştiği ilan edilmişse ilana ilişkin gazete nüshalarının gönderilmesi için dosya mahalline geri çevrilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, banka dekontu ile davacı şirket çalışanı …’na 71.000,00 USD gönderildiğini, anılan çalışanın tahsil için müvekkili şirkete yönlendirildiğini, şahsın daha önce de şirket adına tahsil yaptığına dair tediye makbuzlarını sunduklarını, şahsın müvekkili şirketle birlikte hareket ettiği iddiasının uydurma olduğunu, davacı şirketin adı geçen personel hakkında hukuki ve cezai işlem yapmadığını, ödemeyi ispatladıklarını, tahsilat makbuzunda davacı şirket kaşesi üzerindeki paraf olup imza olmadığını, bu nedenle imza incelemesi yapılmasının doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf talebine cevabında, istinaf başvurusunun alacağı sürüncemede bırakmak için yapıldığını, davalı vekilin tüm itirazlarının mahkemece değerlendirilerek davanın kabulüne karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı görülmektedir. Mahkeme, takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan eder (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı).İİK’nın 158. maddesi, “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde 166’ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.” hükmünü, 166. maddesi, “ Daire ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder.” hükmünü içermektedir.Somut olayda, ilk derece mahkemesi kararında, İİK’nın 158/1 yollaması ile 166 maddesi uyarınca ilanların yapıldığı belirtilmiş, 14/03/2019 tarihli celsede de bu yönde karar verilmişse de, ara kararı gereğinin yerine getirilmediği görülmektedir. Buna göre mahkemece davalının iflasına karar verilmiş ise de, tesis edilen hüküm takipli iflas prosedürüne uygun değildir. Zira, yargılama aşamasında alacağın varlığının belirlenmesi hâlinde itirazın kaldırılmasına karar verilerek takip kesinleştirilip, daha sonra depo kararı verilmesi gerekmekte olup, mahkemece İİK’nın 166/2. maddesi uyarınca yukarıda belirtilen ilanlar yapılmadan, davalı şirketin iflasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.Sonuç olarak davalı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile şimdilik diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, yapılan açıklamalar çerçevesinde ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereği kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/148 Esas, 2019/620 Karar, 23/05/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/10/2020