Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/199 E. 2023/849 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/199 Esas
KARAR NO: 2023/849
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/570 Esas
KARAR NO: 2019/1246
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile düzenlenen 29/04/2018 tarihli sözleşme gereğince, davalıya donanım, çözüm ve destek, bakım hizmetleri sunulması karşılığında davalının 26.000,00 SR karşılığı 35.620,00 TL olarak yapması gereken ödemeyi yapmadığını, bu sebeple aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında iddia edilen sözleşmenin bulunmadığını, müvekkilinin imzasını içeren davacı tarafça sunulan 29/04/2018 tarihli belgenin sözleşmenin kurulması için bir öneriye davet, bir tanıtım teklif formu niteliğinde olduğunu, sözleşmenin esaslı konusunu oluşturan mobilizasyon destek bakım hizmetlerinin ne zaman, nerede, hangi şekil şartlarda ifa edildiği şartlarının belgede belirtilmediğini, belgenin davacı firmanın ücret teklif ve tanıtım amaçlı forma niteliğine haiz bir belge olduğunu, sözleşme müzakereleri sırasında davacı taraf ile anlaşılamayarak görüşmelerin sonlandırıldığını, kaldı ki, davacı tarafça dayanak yapılan belgeye göre alacak talebini haklı kılan bir hizmetin de verilmediğini, bu hizmete ilişkin bir fatura düzenlenmediğini savunarak davanın reddi ile haksız takip tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı tarafın davalıya sunduğu ve davalının da imzaladığı 29/04/2018 tarihli belgenin tümü ve özellikle 7. sayfasındaki sonuç başlığındaki “Yine bu teklifi değerlendirmeniz için sunmaktan mutluluk duyarız. Bu teklifi kabul ettikten sonra aramızdaki projesi sözleşmesi olarak hizmet verecek olan ayrıntılı projesi zaman planı ve proje gereksinimlerine dayalı kapsamlı bir çalışma beyanı hazırlayacağız.” şeklindeki açıklamalar da nazara alındığında, bu belgenin kurulması istenen sözleşmenin şartlarını içerdiği, fakat teklif kabul edildikten sonra ayrıntılı olarak zaman ve gereksinimlere ilişkin çalışma yapılacağının beyan edildiği, bu yönüyle yukarıda açıklanan tam ve mükemmel içerikte bir icap söz konusu olmadığı, icaba davet olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Her ne kadar söz konusu belgede davalının imzası bulunsa da taraflar arasında kurulacak sözleşmeyle ilgili davacının kendisinin belge içeriğinde kabul ettiği üzere henüz tüm yönleriyle ortaya konulmamış, genel çerçevesi çizilen icaba davet şeklindeki yazılı beyanını davalının imzalamış olmasının söz konusu belgenin sözleşme olarak nitelendirmeyeceği, yukarıda belirtildiği üzere davacının tam ve mükemmel bir icabın söz konusu olmadığından davalının imzasının kabul olarak nitelendirilemeyeceği, nitekim davalının cevap dilekçesinde söz konusu belgenin imzalanmasından sonra taraflar arasında yapılan sözleşme müzakerelerinde tarafların anlaşamaması nedeniyle sözleşmenin kurulamadığının sabit olduğu, aksinin davacı tarafça iddia ve ispat edilmediği anlaşılmakla, taraflar arasında kurulmuş bir sözleşme bulunmadığından, buna dayalı olarak alacak talebiyle yapılan icra takibi haksız olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; yerel mahkemenin tam bir icab söz konusu olmadığı, belgenin icaba davet olarak kabul edilebileceği yönündeki nitelemesinin yerinde olmadığını, tarafların sözleşme olarak nitelenen bir belgeyi imzaladıkları ve belgenin belirli bir ücret karşılığında sunulacak hizmetleri belirleyen sözleşmenin esaslı unsurlarını içerdiğini, dolayısıyla taraflar arasında geçerli bir sözleşme düzenlendiğini, sözleşme gereğince davalının sözleşmede belirlenen ücreti ödeme yükümlülüğünde bulunduğu beyan edilerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kabul edilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacı tarafın öne sürdüğü sözleşmenin esaslı unsurlarının kararlaştırıldığı iddialarının doğru ve haklı olmadığını, belgenin 7. sayfasındaki sonuç başlığındaki “Yine bu teklifi değerlendirmeniz için sunmaktan mutluluk duyarız. Bu teklifi kabul ettikten sonra aramızdaki projesi sözleşmesi olarak hizmet verecek olan ayrıntılı projesi zaman planı ve proje gereksinimlerine dayalı kapsamlı bir çalışma beyanı hazırlayacağız.” şeklindeki davacı beyanı da gözetildiğinde, davalının bir kabul işleminin mevcut olmadığını, ikrar ettiğini, tüm bunların sonucunda ortaya tam ve mükemmel bir icranın çıkmadığını bu nedenle bir kabul ve devamında bir sözleşme bulunmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında kesin ve açık bir irade gerçekleşmediğini, buna rağmen davacı tarafın haksız bir biçimde icra takibi başlattığını, yerel mahkemece kötü niyet tazminatına da karar verilmesi gerektiğini, ancak bu yönde karar verilmediğini, kararın bu yönden düzeltilmesi gerektiğini belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE HUKUKİ GEREKÇE: Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddiasını dayandırdığı 29.04.2018 tarihli taraflarca imzalı belge ile taraflar arasında sözleşmenin kurulup kurulmadığı, söz konusu belgenin davacı teklifi olarak mı kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasında sözleşmenin kurulmuş olduğunun kabul edilmesi halinde davacının takip ve davada talep edildiği üzere 35.620,00 TL sözleşmede belirtilen hizmet bedeli kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarındadır. Davacı tarafça tercümesi ve ingilizce orijinal nüshası sunulan 29/04/2018 tarihli 8 sayfadan ibaret, sekizince sayfasının başında sözleşme başlığını ve tarafların imzaları ile gönderen ve alıcı olarak tarafların isimlerini ve satış bedelleri ile ödeme koşullarını ve ilk yedi sayfasında ise davacı tarafından donanım ve çözüm noktasında genel olarak verilebilen hizmetler ile bunların ücretleri ve ödeme koşullarının açıklandığı, somut olarak davalıya verilecek donanım çözüm ve bakım hizmetlerinin neler olduğunun ve bunların teklifte yer alan ücretlerlerinin ne kadar olduğunun belgede belirgin olmadığı, yine yukarıda açıklandığı üzere yedinci sayfanın sonuç bölümünde belgenin teklif niteliğinde olduğunun açıkça ifade edildiği, bu teklifin kabulü sonrasında ayrıntılı proje zaman planı ve proje gereksinimlerine dayalı kapsamlı çalışma beyanının davacı tarafından hazırlanacağının ifade edilmesi ve davacı tarafça sonrasında bu ayrıntılı proje zaman plan ve proje gereksinimlerine dayalı kapsamlı bir çalışma beyanı hazırlanıp davalıya sunulduğu ve davalı tarafından bu çalışma beyanın kabul edilmediği hususu iddia edilmediği gibi ispatta edilmediğinden, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve buna bağlı olarak taraflar arasında davacı alacak talebini haklı kılacak bir sözleşmenin kurulmadığı, tarafların imzasını içeren belgenin davacıya ait bir ön teklif niteliğinde olduğu, dolayısıyla mevcut olmayan sözleşmeye göre davacı alacak talebinde bulunamayacağından, davanın reddine dair mahkeme kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığından, yerinde olmayan davacı istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 14/09/2023