Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1966 E. 2020/1997 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1966 Esas
KARAR NO : 2020/1997
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI : 2019/808 Esas, 2020/133 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesi ile; 15.09.2005 tarihinde, … isimli projedeki daireyi satın aldığını, dairenin bedelini peşin olarak ödediğini, kooperatifin anlaştığı yüklenicinin dairelerin kat maliklerine teslimini geciktirdiğini ve temerrüde düştüğünü, kooperatifin ve anlaşması olan yüklenicinin taahhütlerini yerine getirmemesinden dolayı zamanında evine taşınamadığını, kira ödemek zorunda kaldığını, yaşanan bu süreçte Büyükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/948 Esas sayılı dosyası ile … Yapı Kooperatifi ve yükleniciye karşı maddi ve manevi tazminat davası açtığını, görevsizlik kararları ile dosyanın en son Büyükçekmece 2 AHM’nin 2013/968 esasına kaydedildiğini, davalı kooperatifin bu süreçte tasfiyeye girdiğini, halen süren bir tazminat davası olmasına rağmen durumdan haberdar olan kooperatifin tasfiye memurları davalıların, davanın sonuçlanmasını beklemeden tasfiyeyi sonlandırdığını, 2013/968 Esas sayılı dosyada kooperatif ortağı olması sebebiyle bu talebinin öncelikle davalı koporetiften talep etmesi gerektiği yönünde tefrik kararı verildiğini, davalı kooperatifin tasfiyesini canlandırmak için Bakırköy 5 ATM’nin 2014/1090 Esas sayılı dosyası ile ihya davası açtığını, ihya davasının halen derdest olduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 28.500 TL maddi tazminatın ve 6.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsilini, zamanında evine taşınamadığını ve satmış olduğu evinin yeni sahibine sattığı evde oturmaya devam ettiği için ödediği 1 aylık kira tutarı olan 500 TL’nin dava sonuna kadarki yasal faiziyle birlikte tahsilin talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; yönetim kurulu üyeleri ve tasfiye kurulu üyelerinin fiilleri nedeniyle … tüzel kişiliğine karşı dava açılması gerektiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının kooperatifin tasfiye kararının alındığı genel kurula katıldığını ve genel kurul kararının iptali için dava açmadığı gibi 1 yıl içerinde tazminat davası açmadığını, 818 sayılı Borçlar Kananuna göre en geç bu tarihten itibaren tazminat davası açması gerekirken davacının 2015 yılında eldeki davayı açtığını, bu nedenle davanın zaman aşımına uğradığını, davacının kooperatife açtığı davadan vazgeçmiş olup, tasfiye memurlarına karşı haksız yere dava açtığını, davacının yüklenici ve kooperatife açtığı maddi ve manevi tazminat davasının Büyükçekemece 2 ATM’nin 2013/968 Esas 2014/245 Karar sayılı kararıyla davacı aleyhine sonuçlandığını, kesin hükme rağmen dürüstlük kuralına aykırı ve hukuksuz olarak müvekkile karşı davacının açtığı tazminat davasının reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevabında; dava konusu talebin zaman aşımına uğradığını, davanın … hakkında açılması gerekirken tasfiye memurları hakkında açıldığını, dava konusu olayda haksız fiilin olmadığını, zararla fiil arasında nedensellik bağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı … vekili 28/01/2016 tarihli dilekçesi ile; davanın kooperatif tüzel kişliği aleyhine açılması gerektiğinden öncelikle husumet yönünden davanın reddini talep ettiğini, dava konusu talebin zaman aşımına uğradığını, dava konusu olayda haksız fiilin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; TTK’nın 560. maddesine göre, sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkının, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, kooperatifin tasfiye sonucu terkin edildiğinin 01/09/2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği, bu tarihten itibaren TTK’nın 560. maddesinde öngörülen iki ve beş yıllık süre içerisinde davanın açılmadığı, davalıların süresinde zamanaşımı itirazında bulundukları gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı istinaf talebinde; TTK’nın 560/2 fıkrasına göre fiil cezayı gerektirip, TCK’ya daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa tazminat davasına bu zamanaşımının uygulanacağını, mahkemece bu hükmün dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.Davalılar … ve … vekilleri istinaf talebinin reddini savunmuşlar, davalı … ise istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile yapılan sınırlı inceleme neticesinde;Dava, Kooperatifler Kanunun 98. maddesinin atfıyla TTK’nın 553 maddesinden kaynaklanan usulsüz tasfiye nedeniyle tasfiye memurlarının sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.Mahkemece, husumetin kooperatife yöneltilmesi gerekirken davanın tasfiye memurlarına karşı açıldığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacının istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2017/2236 Esas, 2019/1729 Karar sayılı kararı ile; “..mahkemece, HMK.nun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde, davacı tarafa maddi vakıayı ve talebini açıklattırılarak, usulsüz tasfiye nedeniyle tasfiye memurlarının sorumluluğuna dayalı tazminat davası mı yoksa ihya edilen kooperatifin sorumluluğuna dayalı açılan tazminat davası mı olduğu belirlendikten ve tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra talebe uygun bir karar verilmesi” gerektiği belirtilerek ilk derece mahkeme kararı kaldırılmış, kararın kaldırılmasından sonra davacı davasını, usulsüz tasfiye nedeniyle tasfiye memurlarının şahsi sorumluluğuna dayalı açılan tazminat davası olarak açıklamıştır. Mahkemece yeniden yapılan yargılamada davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.TTK’nın 553/1. maddesi; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” hükmünü, aynı Yasanın 560. maddesi ise; “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü düzenlemektedir.Somut olayda, kooperatifin tasfiye sonu 28/08/2009 tarihinde tescil olduğundan sicil kaydının terkin olduğu, tasfiye sonucu kooperatifin kapatılmasına dair kararın 01/09/2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği görülmektedir. Eldeki davanın ise bu tarihten itibaren TTK’nın 560. maddesinde öngörülen 2 ve 5 yıllık süreler geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır.Davalı taraf, fiilin cezayı gerektirdiği gerekçesiyle Ceza Yasasındaki zamanaşımı hükmünün uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak TTK’nın 553/1 maddesi, tasfiye memurlarının kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlali halinde sorumluluklarını düzenlemiş olup, maddede belirtilen fiil cezayı gerektirmez. Bu nedenle davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleri ile inceleme yapıldığı da nazara alınarak gerek dava dilekçesinin tebliğinden, gerekse de davacının davasını, usulsüz tasfiye nedeniyle tasfiye memurlarının şahsi sorumluluğuna dayalı açılan tazminat davası olarak açıklamasından sonra, davalıların zamanaşımı definde bulundukları, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, davacının ise sadece, uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahisle karara karşı istinaf yoluna başvurduğu görülmektedir.Hernekadar davacı somut davada uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüşse de, kooperatifin tasfiye sonu 28/08/2009 tarihinde tescil olduğundan sicil kaydının terkin olduğu, tasfiye sonucu kooperatifin kapatılmasına dair kararın 01/09/2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, eldeki davanın bu tarihten itibaren TTK’nın 560. maddesinde öngörülen 2 ve 5 yıllık süreler geçtikten sonra açıldığı görüldüğünden, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.
Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/11/2020