Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1939 E. 2022/113 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1939 Esas
KARAR NO: 2022/113
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2011/556 Esas, 2020/67 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 10.09.2009 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 1974 tarihinden bu yana soğuk hava depoculuğu ve antrepoculuk işi yapan bir şirket olduğunu, sahip olduğu soğuk hava depolarında kendisine ve üçüncü kişilere ait süt ürünleri ve diğer gıda ürünlerini muhafaza ettiğini, müvekkili şirketin, depolarında bulunan emtiayı her türlü rizikoya karşı sözleşmelerle teminat altına aldığını ve primleri sigorta şirketlerine ödediğini, davalı … Sigorta A.Ş ile Sinai -Ticari Yangın Poliçesi, … Sigorta A.Ş ile Sinai Ticari Yangın Poliçeleri düzenlendiğini, bunun dışında aynı davalı sigorta şirketlerinden binaları, demirbaşları, nakledilen paraları, sorumluluk sigortaları da dahil her türlü riskini sigortalattığını, davalı sigorta şirketlerinin her türlü rizikonun teminatı altında olduğu şeklinde bilgilendirildiğini, 30.04.2008 tarihinde davacı müşterilerinden … adlı şahsın peynirlerinin eksik olduğunu, depodan kendisine verilemediğini bildirmesi üzerine konunun incelenip durumun anlaşıldığını, olayın sigorta şirketlerine ve eylemin suç oluşturması sebebiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirildiğini, yapılan incelemeler sonucu bir kısım şirket çalışanlarının müvekkiline muhafaza edilmek üzere çeşitli üreticiler ve müvekkili şirket tarafından teslim edilen malları, üreticilerin ve müvekkili şirketin bilgi ve onayı olmaksızın anlaşma ve eylem birliği içinde oldukları 3. şahıslara piyasa rayicinin çok altında fiyatlarla satarak bedellerini zimmetlerine geçirdiklerinin anlaşıldığını, soruşturma sonucunda bütün işlem ve eylemlerin müvekkili şirket çalışanı sanık …’ın bilgisi ve talimatı ile gerçekleştirildiğinin belirlendiğini ve nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu iddia olunarak dava açıldığını, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/218 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, üçüncü şahıslar hakkında da halen Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/18973 hazırlık nolu dosyasında soruşturma yürütüldüğünü, müvekkilinin davalı Sigorta şirketlerine sigorta teminatı kapsamında bulunan bu zararın ödenmesi için başvurduğunu, hasara neden olan eylemin yargı organlarınca nitelikli dolandırıcılık olduğu belirtilmesine rağmen emniyeti suistimal olarak kabul edilerek ve söz konusu hasarın emniyeti suistimal sigorta poliçesi kapsamında kaldığının belirtilerek kesin kararın ancak mahkeme kararı sonucunda sabit olacağı şeklinde açıklandığını, söz konusu hasarın, müvekkili şirketin davalı Sigorta şirketi arasında akdedilen “ Sınai ve Ticari Yangın Sigorta Poliçesi “ kapsamında kalan ve poliçe İle teminat altına alınmış bir hasar olduğunu, kötü niyetli hareketler klozu ile şirket çalışanı şahısların kötü niyetli hareketleri sonucu meydana gelen teminat kapsamında olduğunun açıkça belirtildiğini, kötüniyetli hareket olduğu kuşkusuz olan eylemler sonucu müvekkili şirketin dolandırıldığını, bir an icin aksi düşünülse dahi 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11/4. maddesi uyarınca sorumlu olması gerektiğini, ilgili maddede, sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde kapsam dışı bırakılmış risklerin açıkça belirtileceği, belirtilmemiş olan risklerin teminat kapsamında sayılacağının belirtildiğini, davalı sigorta şirketleri tarafından kötü niyetli faillerin eylemleri sonucu oluşan zararın poliçe teminatı haricinde olduğuna dair hiçbir bilgi verilmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 8.725.777,00 TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş ( Eski ünvanı … Sigorta A.Ş ) vekili, müvekkili şirket nezdinde bulunan Yangın Poliçesi vadesinin 24.012008-24.01.2009 vadeli olduğunu, anılan poliçe ile davacı tarafa ait emtialar için, yangın, sel su baskını, grev, lokavt, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler, terör ve hırsızlık rizikolarına karşı sigorta teminatı verildiğini, oysa dava konusu uyuşmazlığın bir dolandırıcılık veya emniyeti suistimal suçu ile ilgili olup poliçe ile ilgili olmadığını, poliçedeki teminatların davacı tarafın işyerindeki emtiaları için verilmiş olup, emtialara 3. kişilerin vereceği kötü hareketlerin teminat altına alındığını, bu zararların başta yangın olmak üzere hırsızlık, kötü niyetli hareketler gibi rizikolar neticesinde emtialarda meydana gelecek olan zararlar olduğunu, Sigortacılık Kanunun 11/f.4 uyarınca teminat dışı sayılmayan her türlü rizikonun teminata dahil olduğunun davacı tarafça belirtilmiş ise de Hazine Müşteşarlığı tarafından maddeye bir açıklama getirmek amacıyla 09.10.2007 tarihli 2007/17 sayılı Genelge’yi yayınladığını, maddenin ucu açık olarak yorumlanamayacağını, sigorta konusu içinde kalmak kaydıyla teminat içinde sayılacağının belirtildiğini, genelgede verilen örnekte yangın riskine karşı teminat veren bir poliçenin hırsızlık veya dolu gibi yangınla ilgili olmayan risklerin teminat dışında bırakıldığını belirtmeye gerek olmadığının belirtildiğini, dolayısıyla davacı tarafın belirttiği gibi uyuşmazlık konusu dolandırıcılık fiilinin Yangın Poliçesinde ayrıca teminat dışı hallerden sayılmaması nedeniyle teminata dahil olduğu çıkarımına varılamayacağını, dolandırıcılık gibi fiiller nedeniyle meydana gelen zararların yangın poliçesinin konusunu oluşturmadığını, diğer bir poliçenin ise 24.01.2008-24.01.2009 vadeli emniyeti suistimal sigorta poliçesi olduğunu, bu poliçe İle sigortalının emrinde hizmetinde çalıştırılan kişi veya kişilerin sigortalıya ait para veya kıymetli evrakın veya para ile ölçülebilen malların çalmak, zimmetine geçirmek, hile ve dolandırıcılık veya sahtekarlık yoluyla bunlara sahip olmak suretiyle yapacakları emniyeti suistimal halleri sonucunda sigortalının uğrayacağı zararların teminat altına alındığını, ayrıca poliçede belirtildiği üzere emniyeti suistimal fiilinin poliçe süresi içinde ve emniyeti suistimal yapan kimsenin işyerinde aralıksız bir şekilde çalıştığı süre içinde yapılmış olması gerektiği, bununla beraber poliçenin tanzim tarihi olan 25.01.2008 tarihinden önce gerçekleşmiş olan hasarlardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, poliçe çerçevesinde sorumluluk şartlarının gerçekleşmesi halinde ise sigorta bedelinin 100.000,00 TL olduğunu, tazminat tutarı üzerinden %10 muafiyet uygulanması gerektiğini, 05.02.2008 tarihinde yapılan zeyilname ile davacı şirkette çalışan …, …, … ve …‘ında teminat kapsamına dahil edildiğini, soruşturmanın devam ettiğini, aynı olay ile ilgili olarak Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/902 Esas sayılı dosyası ile dava dışı… Ltd.Şti tarafından müvekkili şirket aleyhine dava açıldığını, davanın birleştirilmesini talep ettiklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayda olduğu gibi emniyeti suistimal halleri neticesinde ortaya çıkan zararların ancak Emniyeti Suistimal Klozu ile Sigorta koruması altına alınabildiğini, dava konusu olayında Emniyeti Suistimal Klozuna uygun şekilde meydana gelmiş bulunduğunu, davacının emniyeti suistimal halleri neticesinde ortaya çıkan dava konusu zararlarını Emniyeti Suistimal Klozu haricinde başka bir sigorta sözleşmesine dayandırabilmelisin mümkün olmadığını, poliçede öngörülen emniyeti suistimalin her halükarda poliçenin sona erme tarihini müteakip üç ay içinde ortaya çıkmış olma şartının somut olayda gerçekleşmediğini, poliçe bitim tarihinin 30.12.2007, emniyeti suistimalin ise dava dilekçesinde ifade edildiği üzere 30.04.2008 tarihinde ortaya çıktığı dikkate alındığında bu konuda bir ihtilafın söz konusu olamayacağının açık olduğunu, dava dayanağı sigorta sözleşmesinde öngörülen şartların gerçekleşmediğinin açık olduğunu, davacı taleplerinin asıl olarak Endüstriyel Paket Yangın Poliçesine ekli “ Kötü Niyetli Hareketler Klozuna “ dayandırmaya çalışıldığını, Yangın Sigortası Genel Şartlarının, sigortanın kapsamı başlığını taşıyan A.1 bendinde, bu sigorta ile yangının, yıldırımın, infilakın veya yangın ve infilak sonucu meydana gelen duman, buhar ve hararetin sigortalı mallarda doğrudan neden olacağı maddi zararların sigorta bedeline kadar temin olunduğunun belirtildiğini, Kötü Niyetli Hareketler Klozunda, grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri klozunda belirtilen olaylarla olmaksızın, sigortalı ve sigortalının usul ve füru dışındaki herhangi bir kimsenin kötü niyetli hareketi ile bu olayları önlemek ve etkileri azaltmak üzere yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelen yangın ve infilak sonucu hariç bütün zararların teminata ilave edildiğinin belirtildiğini, davacı ile müvekkili arasında imza altına alınan poliçeler incelendiğinde emniyeti suistimal halleri neticesinde ortaya çıkan dava konusu zararların kötü niyetli hareketler klozu teminatı altında bulunmadığının görüleceğini, kötü niyetli hareketler klozunun konusunun TCK’da mala zarar verme adıyla 151 vd maddelerinde düzenlenen suç teşkil eden eylemler oluşturduğunu, başkasının malvarlığına dahil bulunan taşınır veya taşınmaz malın herhangi bir şekilde yıkılması, tahrip edilmesi, bozulması veya kullanılamaz hale getirilmesinin mala zarar verme suçunu oluşturduğunu, kötü hareketler klozunda sigortalı mala sigortalının hizmetinde bulunan kimselerce emniyeti suistimal dolandırıcılık suretiyle yapılan hırsızlıklar ve tahribat şeklindeki rizikoların kastedilmediğini, kötü niyetli hareketlerin amacının “ mala zarar verme “ kastı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, davacı şirket çalışanları olan … hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 2009/218 Esas sayılı dosyasında yargılama sonucunda hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK’nın 155/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği ve İş bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2017/11593 Esas, 2018/1130 Karar sayılı onama kararı ile kesinleştiği, davacının iddia ettiği zararın emniyeti suistimal sonucu gerçekleşmiş bir zarar olduğu, bu zararın kötü niyetli hareketler riski kapsamında olmadığı, davacı tarafın davalılar tarafından tanzim edilen Sınai ve Ticari Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında talepte bulunamayacağından bu poliçeler yönünden davacı tarafın talebinin reddine karar vermek gerektiği, riziko konusu emniyeti suistimal de içeren Emniyeti Suistimal Poliçesi kapsamına girdiği, ancak rizikonun gerçekleştiği tarihte … Sigortaya ait poliçe süresinin bitmiş olduğu, dolayısıyla … numaralı emniyeti suistimal poliçe kapsamında da talepte bulunamayacağı, ancak rizikonun gerçekleştiği tarihin davalı … Sigorta A.Ş tarafından düzenlenen 24.01.2008-24.01.2009 tarihleri arasında geçerli 100.000,00 TL teminat limitli … numaralı Emniyeti Suistimal Poliçesi kapsamında kaldığı zira rizikonun ve buna bağlı zararın iş bu poliçenin süre bakımından geçerli olduğu tarihlerde gerçekleştiği, poliçenin 100.000,00 TL teminat limitli olduğu ve riziko gerçekleştiğinde %10 tenzili muafiyet kaydı içerdiği dolayisiyla bu poliçe kapsamında davacının davalı … Sigorta A.Ş ‘den 90.000,00 TL Sigorta tazminatı alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın davalı … Sigorta yönünden kısmen kabulüne, 90.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve … Sigorta yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, dava açıldıktan sonra davaya konu suç teşkil eden usulsüz eylemler hakkındaki Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/218 Esas sayılı dosyasının neticesi ve kararın kesinleşmesinin beklendiğini, ceza dosyasının kesinleşmesi ile rapor ve ek rapor düzenlendiğini, ek rapora itirazlarının, müvekkili zararının KDV hariç hesaplandığı, mevzuat değişikliğinin değerlendirilmediği itirazlarının ek raporda karşılanmadığını, 2.678.977,42 TL matrah olarak deftere kayıtlı çalınan mallara ilişkin %8 KDV dahil edilmesi gerektiğini, davaya konu zararın kötü niyetli hareketler klozu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin itirazda bulunduklarını, sanıklardan …’ın suç teşkil eden sahte bono ve sahte çek düzenlemek nedeniyle işvereni davacı şirket açısından hizmet nedeniyle emniyeti suistimal fiillerinden dolayı hapis cezası olarak uzun bir süre cezaevinde kaldığını, bu sanığın bazı fiillerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu teşkil etmesine ve diğer sanıkların …’ın yargılamasındaki eksik inceleme sanıkların herhangi bir ceza almasını gerektirecek yeterli delil toplanamaması ya da toplanan delillerin takdirinde yanılgıya düşülmesi gibi nedenlerle ceza verilmemiş olmasının hukuk hakimini bağlamayacağını, TBK 74. madde gereğince, bilirkişi heyetinde kusur ve tazminat konusunda bilirkişinin bulunması gerektiğini, kişilerin zarar verici davranışlarının hukuk hükümleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, eylemin hukuka aykırı olup olmadığının beraat kararı ile bağlı kalınmaksızın yeniden saptanması gerektiğini, açıklanan nedenlerle bilirkişi heyetinin sanıkların eylemlerinin emniyeti suistimal kapsamında değerlendirilmesi görüşünün hatalı olduğunu, sanıkların kötü niyetli hareketleri ile oluşan zararın dikkate alınması gerektiğini iddia ederek, dava dışı gerçek kişi sanıkların eylemlerine ayrıntılı şekilde yer verilerek, sanıkların usulsüz eylemlerinin kendilerine rıza ile teslim edilmeyen mallar yanında rıza ile teslim edilmeyen mallar üzerinde gerçekleştiğinden bu kötü niyetli hareketlerin emniyeti suistimal sigortası değil yangın sigortası kapsamında alınan ek teminatlardan kötü niyetli hareket klozu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davaya konu zararın emniyeti suistimal sigortasının kapsamına girdiği yönündeki hatalı tespite dair rapora itiraz edildiğini, mahkemece itirazlarının değerlendirilmediğini, hatalı şekilde hüküm verildiğini, huzurdaki davanın 10.09.2009 tarihinde açıldığını, dava tarihinden sonra TTK ‘nın değiştirildiğini ve sigorta hukuku hükümlerininde yeniden düzenlendiğini, yeni yasal düzenlemelerin Sigortacılık Kanunu ile çeliştiğini, uygulanması gereken hükmün 6762 sayılı 1281 vd maddeleri olduğunu, TTK 1409. maddenin yürürlüğe girmesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11/4 maddesinin çeliştiğini, davaya konu sigorta poliçeleriyle müvekkili şirket depolarında bulunan malların her türlü riske karşı teminat altına alındığını, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/557 Esas sayılı dosyasında davacı olarak yer alan … şirketi için 2.745.990,00 TL, davacı … Şirketi için 8.725.777,00 TL olmak üzere toplam 11.471.767,00 TL zarara uğrattıklarının saptandığını, söz konusu hasarın müvekkili şirketler ile davalı sigorta şirketi arasında akdedilen “ Sınai ve Ticari Yangın Sigorta Poliçesi “ kapsamında kalan ve bu poliçe İle teminat altına alınan bir hasar olduğunu, poliçenin “ Kötü niyetli hareketler klozu “ başlıklı bölümü gereğince şirket çalışanı şahısların kötü niyetli hareketleri sonucu meydana gelen zararın teminat kapsamında olduğunun açıkça belirtildiğini, hasarın teminat dışında kaldığını TTK ‘nın 1281 madde hükmü gereğince sigortacıya düştüğünü, Yargıtay kararlarına göre sanıklar tarafından gerçekleştirilen kötüniyetli hareketler neticesinde müvekkili şirketin depolarında bulunan malların zarar gördüğünü, eylemlerin değerlendirilmediğini,sanıklara ceza verilmesinin yeterli görüldüğünü, AAÜT gereğince 174.982,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verildiğini, … Sigorta A.Ş yönünden tarifenin 13/3. maddesine göre vekalet ücretinin 12.500,00 TL ‘yi geçemeyeceğini, … Sigorta A.Ş şirketi lehine ise 3.400,00 TL vekalet ücreti verilmesi gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “ Sınai- Ticari Yangın Sigorta Poliçesi “ ve “ Emniyeti Suistimal Sigorta Poliçesi “ kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında, sigorta poliçeleri, poliçe içerikleri, hasara neden olan olay, olaya ilişkin ceza dosyası konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, zarara neden olan dava dışı gerçek kişilerin eylemlerinin dava konusu sigorta poliçeleri teminatlarında olup olmadığı, eylemlerin emniyeti suistimal kapsamında mı yoksa Sinai ve Ticari Yangın Sigorta Poliçesinin “ Kötü niyetli hareketler klozu” kapsamında olup olmadığı, bilirkişi raporunun ve mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı ile davalılar yararına takdir edilen vekalet ücretlerinin isabetli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket müşterisinin depoya bıraktığı peynirlerin eksik olduğu, kendisine verilmediği, kendi üretimi olan peynirlerin market reyonunda oldukça düşük fiyatla satıldığını gördüğünü beyanı ile davacı şirketin 25.04.2008 tarihli olan müşteri beyanı üzerine inceleme gerçekleştirdiği inceleme neticesinde bir kısmı davacı şirket çalışanları olan şahıslar hakkında şikayette bulunulduğu, davacı şirket ve dava dışı … Ltd.Şti ile gerçek kişilerin katılan, dava dışı gerçek kişilerin sanık olarak yer aldığı ve Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/218 Esas, 2014/149 Karar sayılı ve 16.04.2014 tarihli karar ile “dolandırıcılık, hizmet nedeniyle emniyeti suistimal “ suçları nedeniyle açılan kamu davası neticesinde, … Deposu müşterilerinin teslim ettiği malları muhafaza etmek şeklinde faaliyet gösterdiği, özellikle olayda soğuk hava deposuna teslim edilen peynirler ile ilgili problem olduğu, diğer mallarla ilgili dosyaya yansıtılmış olay bulunmadığı, soğuk hava deposuna müşterilerin bıraktığı peynirlerin muhafaza edildiği, diğer … Gıda adlı şirketin ise soğuk hava deposuna teslim edilen malların mal sahipleri tarafından istendiği takdirde … Gıda adına satın aldıkları veya depoda iken başka firmalara depodaki teslim edilen malların müşterilerin muvafakatları alınarak başka firmalara satıldığı ve bu şekilde aracılıkta yapıldığı, ancak zaman zaman bu şekilde depoya müşteriler tarafından bırakılmış malların başka müşterilere satışında malların depodan fiilen çıkmadan malları satın alan firma adına peynirlerin muhafazasına devam edildiği, müşteri teslim almak istediğinde de müşterinin ihtiyacı olan miktardaki malların depodan çıkartıldığı yine kalan malların depoda muhafaza edilmesine devam edildiği, bu şekilde soğuk hava deposu ve … Gıdanın faaliyetlerini sürdürdükleri, sanık …’ın soğuk hava deposu sorumlusu olduğu, sanık …’ın sanık …‘ün eşi olduğu, diğer sanıklardan …‘ün esas itibariyle soğuk hava deposunda müşteri durumunda olduğu, diğer sanıkların ise … Gıda adına ve soğuk hava deposu adına çalışan elemanlar oldukları, esasen her iki şirketinde bir aile şirketi olduğu …’ın şirketleri yönettiği, diğer müşterilerinde başka firmalarda görev aldıkları ancak müşterilerinden birinin başka iş için ayrılması nedeniyle …’ın zaman zaman başka şirketlerin işlerini de takip etmek üzere şirketlerin bulunduğu yerden ayrıldığı ve soğuk hava deposu ile ilgili İşlemleri …’ın yürüttüğü, ayrıca depodaki malların satışında ve alınışında müşteriler arasında aracılıkta yapmakta olduğu, soğuk hava deposuna peynir bırakan …’nun mallarının eksik çıkması üzerine bu konunun araştırılması ile olayın ortaya çıktığı, şirket yöneticilerine başvurduğunda şirket yöneticilerinin bu eksik kalan malların bedelini …’ya ödedikleri, … Grubu yetkilisi …’nın beyanına görede herhangi bir şekilde depoda satılmak üzere peynir bırakmadıklarını, peynirlerinin olmadıkları, … Gıda tarafından kesilmiş çeklerin arkasındaki ciro imzasının ise kendilerine ait olmadığı gibi … olarak basılmış kaşenin de kendilerine ait olmadığını bildirdiği, … adına hareket eden …l’a sanık …’ın çağrı marketlerin peynirlerinin olduğunu ve 310.000, 00 TL ‘ye satılacağının bildirilerek bunu alıp almayacağını bildirdiği, …’unda talip olduğu ve bu nedenle kendisinin 310.000,00 TL lik fatura kestiğini, peynirlerinin teslim edilmediği gibi ayrıca duruşmada da …’e ait olduğu bildirilen peynirleri aldığı ancak yine evrak üzerinde 30 ton kadar peyniri evrak üzerinde depoda sattığı ancak kendisinin depodan aldığı malların teslim edilmediği, 328.000,00 TL miktarındaki çeklerin … Marketin kaşesini taşıdığı için aldığı ancak mallarının karşılığını tam olarak almadığı, bu şekilde bu eyleminde sanık tarafından gerçekleştirildiği, çeklerdeki … ciro imzasının sanık …’e ait olduğu, yine …’e ait verilen bonodaki imzanın …’a ait olduğu, sanık …‘un çekleri ve bonoyu müşterilerin talimatı gereğince imzaladığını belirtmiş ise de tanık …’nun beyanına göre müşterilerin bu bonoların imzalanmasından haberdar olmadıkları, haberdar olduklarına dair herhangi bir delil olmadığı, tanık …’ın belirttiği üzere depoya bıraktığı 1,5 ton peynirin kaybolduğu ve …‘ün bunu halledeceğim diye oyaladığı ve kendisinin malının depoda satışı için herhangi bir talimatı olmadığı, peynirlerin muhafazasından …‘ün sorumlu olduğu, bu malların nereye gittiğinin tespit edilemediği, peynirler olmadığı halde peynirler varmış gibi …’ya peynir satışı yapması ve …’nın düzenlediği çeklerin arka yüzünde cironun … adına sahte basılmış kaşe üzerine imza atması ve ayrıca bir çok bononunda sanık …‘ün imzalarının bulunması ve yazılarının bulunması göz önüne alındığında bu şekilde sanık …‘ün hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu işlediği ayrıca bir çok bono ve çeklerde sanığın imza atarak ve çek ve bonoyu polis kriminal laboratuvarı raporuna göre düzenleyerek sahtecilik suçunu işlediği ve sanık …‘ün TCK ‘nın 155/2,43,62,53 maddeleri ayrıca sahtecilik suçundan TCK ‘nın 204/1,43,62 ve 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, diğer sanıkların da suça iştirak ettikleri iddia edilerek dava açılmış ise de sanıkların bu suçu işleme kastı İle hareket ettiklerini gösterir delil bulunmadığı, esas itibariyle sanık …’ün müşterilerin öteden beri güvendikleri ve ayrıca müşterilerin yanlarında aynı mahallede yetişmesi nedeniyle büyük güvenlerinin bulunması sebebiyle …‘ün talimatlarına göre hareket ettikleri ve suç işleme kasıtlarının olduğuna dair delil olmadığı gerekçesi ile ayrı ayrı beraatlerine, sanık …‘ün sahtecilik ve emniyeti suistimal suçlarından dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasına, dolandırıcılık suçundan dolayı beraatine karar verildiği, kararın Temyiz aşamasında onanarak kesinleştiği, davacı ile davalılardan … Sigorta A.Ş arasında, başlangıç tarihi 24.01.2008, bitiş tarihi 24.01?2008 tarihli “ Sınai – Ticari Yangın Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, poliçe özel şartlarında “ Kötü niyetli hareketler klozu “ nun mevcut olduğu ve “Yangın Sigortası Genel Şartları hükümleri saklı kalmak kaydıyla Grev, Lokavt, Kargaşalık, Halk Hareketleri klozunda belirtilen olaylarla ilgili olmaksızın, sigortalı ve sigortalının usul ve füru dışındaki her hangi bir kimsenin kötü niyetli hareketleri ile bu olayları önlemek ve etkilerini azaltmak üzere yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelen yangın ve infilak sonucu sigortalı şeylerde meydana gelen zararlar teminata ilave edilmiştir “ düzenlemesine yer verildiği, davacı ile davalı … Sigorta A.Ş arasında, başlangıç tarihi 30.12.2006, bitiş tarihi 30.12.2007 olan “ Endüstriyel Paket Yangın Poliçesi “ düzenlendiği, başlangıç tarihi 30.12.2006, bitiş tarihi 30.12.2007 olan “ Para Paket Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, poliçede “ Emniyeti Suistimal Klozu” nın mevcut olduğu ve “ Sigortacı, sigortalının emrinde ve hizmetinde çalıştırdığı adı ve soyadı poliçede yazılı kişi veya kişilerin sigortalıya ait para ve kıymetli evrakını veya para ile ölçülebilen mallarını çalmak, zimmetine geçirmek, hile ve dolandırıcılık veya sahtekarlık yolu ile bunlara sahip olmak suretiyle yapacakları emniyeti suistimal halleri neticesinde sigortalının uğrayacağı zararı, muafiyet hükmü saklı kalmak kaydı ile poliçede belirtilen azami bedeli geçmemek üzere temin eder” hükmünün yer aldığı, davacı ve davalılardan … Sigorta A.Ş ile 24.01.2008 başlangıç tarihi, 24.01.2009 bitiş tarihli “Sınai -Ticari Yangın Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, poliçede kötü niyetli hareketler klozunun mevcut olduğu, 24.01.2008 başlangıç tarihli, 24.01.2009 bitiş tarihli “ Emniyeti Suistimal Sigorta Poliçesi “ ve ayrıca “ Zeyilnamesi” nin de yine davacı ve davalı … Sigorta şirketi arasında düzenlendiği, teminat kapsamı olarak sigortacının, sigortalının emrinde hizmetinde çalıştırdığı kişi veya kişilerin sigortalıya ait para ve kıymetli evrakını veya para ile ölçülebilen mallarını çalmak, zimmetine geçirmek, hile ve dolandırıcılık veya sahtekarlık yoluyla bunlara sahip olmak suretiyle yapacakları emniyeti suistimal halleri sonucunda sigortalının uğrayacağı zararı muafiyet hükmü saklı kalmak kaydıyla poliçede yazılı olan bedeli geçmemek üzere temin eder şeklinde düzenlendiği, 19.06.2009 tarihli emniyeti suistimal hasar ekspertiz raporunda, hasar tarihinin 25.01.2008 tarihi, talep tarihinin 16.05.2008, sigorta bedelinin 100.000,00 TL olarak belirtildiği ve sonuç olarak, sigortalı firma elemanı olarak çalışan …, … resmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma suçlamaları ile dava açıldığı sanık …’ın tutuklu, diğer sanıkların tutuksuz olarak yargılanmasına devam edildiği, muhasebe kayıtlarında yapılan incelemede toplamda 11.471.767,13 TL değerinde müşterilere ait malın eksik olduğu, bu bedelin 8.725.776,93 TL ‘lik kısmının müşterilere ödendiğine dair sigortalı kayıtlarında işlem yapılmış olduğunun görüldüğü, olayın elde bulunan belgelerde yapılan inceleme sonucu emniyeti suistimal teminatında olduğu kanaatine varıldığı eksik olan mal değerinin 11.471.767,13 TL, hasar toplamının 11.471.767,13 TL olduğu, emniyeti suistimal teminatının yıllık ve olay başı 100.000,00 TL olarak verildiği, kişi listesi olmadığının görüldüğü, poliçe şartlarında emniyeti suistimal hasarlarında beher hasarda ödenecek tazminat tutarı üzerinden %10 muafiyet uygulanacağının görüldüğü, %10 tenzilat muafiyet bedelinin 10.000,00 TL, tazminat toplamının 90.000,00 TL olarak belirtildiği, davacının hasar tazminat talebini tahsil edememesi üzerine iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, dava konusu riziko ile ilgili ceza yargılama sonucu ve kesinleşmesi beklenmiş, bilirkişi raporu ve ek rapor alınarak hüküm tesis edilmiştir. 06.09.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, … Sigorta A.Ş tarafından davacının bazı risklerinin Endüstriyel Paket Yangın Poliçesi ve Emniyeti Suistimalide içeren Para Paket Sigortası teminat altına alındığı, davacının iddia ettiği zararın emniyeti suistimal sonucu gerçekleşmiş bir zarar olduğu, bu zararın kötü niyetli hareketler riski kapsamında olmadığı, dolayısıyla Endüstriyel Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında davacının bir talepte bulunamayacağı, davacı zararının, emniyeti suistimalide içeren Para Paket Sigorta Poliçesi kapsamına girdiği, ancak rizikonun gerçekleştiği tarihte poliçe süresinin bitmiş olduğu, dolayısıyla Para Paket Sigortası Poliçesi kapsamında da davacının bir talepte bulunamayacağı, davalı … Sigorta A.Ş tarafından davacının bazı risklerinin Sınai -Ticari Yangın Sigorta Poliçesi ve 100.000,00 TL teminat limitli Emniyeti Suistimal Poliçesi düzenlendiği, davacının iddia ettiği zararın emniyeti suistimal sonucu gerçekleşmiş bir zarar olduğu, bu zararın kötü niyetli hareketler riski kapsamında olmadığı davacının Sınai- Ticari Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında bir talepte bulunamayacağı, davacı zararının riziko konusu bakımından Emniyeti Suistimal Poliçesi kapsamında olduğu, rizikonun ve buna bağlı zararın iş bu poliçenin süre bakımından gerçekleştiği, poliçenin 100.000,00 TL teminat limitli olduğu ve riziko gerçekleştiğinde %10 tenzili muafiyet kaydı içerdiği dolayısıyla bu poliçe kapsamında davacının davalı … Sigorta A.Ş ‘den 90.000,00 TL sigorta tazminatı alacağının olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili rapora itiraz etmiştir. 12.12.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenerek ve ceza mahkeme kararı ile dosyaya ibraz edilen emsal Yargıtay kararları belirtildikten sonra, Yargıtay kararlarında 5684 sayılı Kanunun 11.maddesinde belirtildiği üzere, Sigorta sözleşmesinde kapsam dahiline alınmış olan risklerin ve kapsam dışı bırakılmış risklerin incelenmesi gerektiği, teminat dışı bırakılan hususlar hakkında sigortalının bilgilendirilmesi gerektiği, ister dış kaynaklı, ister iç kaynaklı olsun poliçede özellikle kararlaştırılmadıkça Sigorta Şirketinin zarardan sorumlu olacağı yönünde karar verildiğinin anlaşıldığı, öncelikle belirtmek gerekir ki kötü niyetli hareketler sonucu oluşan zararlar için poliçede teminat verildiği, kötü niyetli hareketler sonucu oluşan zararlar teminat dışı bırakılmış olsa idi bu takdirde bu konuda yani teminat dışı bırakılan riskler için bilgilendirme tutanağının sigortalı tarafından imzalanmış olup olmadığının değerlendirmeye alınması gerektiği, ancak davaya konu olayda kapsam dışı bırakılmış bir risk değil kötü niyetli hareketlerin neleri içerdiğinin tartışma konusu olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2001/5449 Esas, 2001/80670 Karar sayılı ilamında kötü niyetli hareketlerin sigortalı malda doğrudan doğruya meydana getirdiği zarar olduğunun açıklandığı, doğrudan doğruya meydana gelen zarardan kast edilenin, menfaat temini olmaksızın / menfaat elde etmek amacı güdülmeksizin, 3. kişilerin bilerek, isteyerek sigortalı mala zarar vermek olduğu, davaya konu olayda ise sigortalı emtiada menfaat temin etme maksadı ile çalışanlarca yapılan bir eksilme olacağı ve eksilen emtianın ortada mevcut olmadığı, sigortalı emtianın satılmak suretiyle bedellerinin zimmetine geçirilmesi kısaca menfaat temin etme amacı ile oluşan bir eylemin mevcut olduğu, sigortalı emtiada gözle görülür fiziki zarar oluşturan kötü niyetli bir hareketin mevcut olmadığı, iş yeri çalışanlarının emniyeti suistimal hareketi neticesi ortaya çıkan menfaat temin eden bir zararın mevcut olduğu, sigortalı emtiaya çalışanlarca kötü niyetli olarak zarar verilmiş olarak değerlendirilmesinin bu durumda yapılamayacağı, davalı … Sigorta A.Ş nin ise itirazlarının yerinde olmadığı, sonuç olarak, davacının iddia ettiği zararının kötü niyetli hareketler riski kapsamında olmadığı, davalı … Sigorta A.Ş ‘nin Emniyeti Suistimal Poliçesi kapsamında %10 tenzili muafiyet uygulandığında 90.000,00 TL ‘den sorumlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporlarına göre, davanın davalı … Sigorta A.Ş yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Sigorta poliçelerinin düzenlendiği, sigorta sözleşmeleri tarihinde ve riziko ile dava tarihinde yürürlükte bulunan yasa, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun yürürlüğü İle birlikte yürürlükten kaldırılan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunudur. Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 sayılı Kanunun 2. madde hükümleri çerçevesinde mülga 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekecektir. 6762 sayılı TTK ‘nın 1263. maddesinde sigorta mukavelesi düzenlenmiştir. Sigorta Sözleşmesi sözleşme taraflarına yükümlülükler getiren sözleşme türlerindendir. Sigortacının yükümlülükleri arasında, sigorta tazminatı veya sigorta bedeli ödeme yükümlülüğüdür. 1299. maddede sigortacının sigorta bedelini ödeme borcu düzenlenmiştir. Ancak ödeme borcunun gerçekleşmesi için sigorta teminatı altında bulunan rizikonun gerçekleşmesi gerekecektir. Çünkü sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi kapsamındaki gerçekleşen rizikolardan, teminat limiti ile sorumlu olacaktır. Davacı ile davalı sigorta şirketleri arasında birden fazla sigorta poliçesinin düzenlenmiş olması tartışmasızdır. Yukarıda ayrıntılı şekilde yer verilen poliçelerin bir bölümünde kötü niyetli hareketler klozu düzenlenmiş ayrıca emniyeti suistimal sigortası ile birlikte Para Paket Sigorta Poliçesinde emniyeti suistimal klozunada yer verilmiştir. Davacı şirket çalışanı dava dışı gerçek kişinin rizikonun meydana gelmesine neden olan eylemleri nedeniyle sahtecilik ile birlikte emniyeti suistimal suçundan mahkum edilmiş ve karar kesinleşmiştir. Riziko tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK ‘nın 53. maddesi gereğince, ceza mahkemesinde ki maddi vakaların subutu hukuk mahkemesini bağlayacaktır. Dava dışı çalışanın eyleminin emniyeti suistimal olduğu subuta ermiştir. Diğer yandan, bilirkişi ek raporunda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere, kötü niyetli hareketlere sigorta poliçesinde açıkça yer verilmiştir.Bu durumda, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11/4. Fıkrasında belirtildiği üzere, Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler dahilinde, kapsam dışı riskler açıkça belirtilir, belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır hükmünün uygulanması mümkün olmayacaktır. Çünkü iddia edilen risk açıkça poliçede kapsam dahiline alınmıştır. Diğer yandan, emsal Yargıtay kararları doğrultusunda, hizmet nedeniyle emniyeti suistimal eyleminin kötü niyetli hareketler olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacı vekilinin aksine iddialarını içerir nitelikteki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf nedenlerinden bir diğeri, davalılar yararına fazla vekalet ücreti verilmiş olduğu iddiasıdır. Davacı, dava dilekçesinde dava değerini 8.725.777,00 TL olarak göstererek ve bu bedel üzerinden harç ödeyerek dava açmıştır. Mahkemece, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 174.982,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.500,00 TL vekalet ücretinin ise davalı … Sigorta A.Ş ‘den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Her iki davalıya yalnızca reddedilen miktar üzerinden tek bir vekalet ücreti takdir edilmiş ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerinin 13.maddesinde “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” üst başlığı altında düzenlenmiş olup, maddede, ” (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. (3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. ” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme kapsamında, davacı yararına hükmedilen 12.500,00 TL tutarlı vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye, hakkında açılan dava tümden reddedilen davalı … Sigorta A.Ş yararına ise aynı tarife gereğince taktir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine dair hüküm tesisi gerekirken yukarıda yer verilen düzenlemenin aksine, davalılar yararına 174.982,77 TL vekalet ücretinin verilmiş olması isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle mülga 6762 sayılı TTK hükümleri, Sigorta Poliçe kapsamları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde mahkemenin işin esası ile ilgili vermiş olduğu hükmün usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Ne var ki davalılar yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin genel hükümleri düzenlemesi dikkate alınmaksızın fazla vekalet ücreti taktir edilmiş olması isabetli olmamıştır. Ancak söz konusu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin buna yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün düzeltilmesine dair taktiren aşağıdaki gibi karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/556 Esas, 2020/67 Karar ve 23.01.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 2-a)Davanın davalı … Sigorta yönünden KISMEN KABULÜ İLE, 90.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, b)Fazlaya ilişkin talebin ve … sigorta yönünden davanın REDDİNE, c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 6.147,90 TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 117.798,00-TL peşin harcın mahsubu ile fazla 111.650,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, d)Davacı tarafından yatırılan 15,60-TL başvurma harcı ile 6.147,90-TL peşin harcın davalı … Sigortadan tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE, e)Davacı tarafından yapılan 250,00-TL posta gideri ve 5.000,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.250,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 52,00-TL’sinın davalı … Sigortadan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, f)Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, g)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.500,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigortadan tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE, h)Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerinin 13.maddesi gereğince, davalılardan … Sigorta A.Ş yararına 12.500,00 TL vekalet ücreti ile davalılardan … Sigorta A.Ş yararına 5.100,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 17.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılardan her birine belirlenen miktarlarda ÖDENMESİNE, ı)Bakiye avansın yatırana İADESİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin hükmün düzeltilme gerekçesi de dikkate alınarak taktiren davacı üzerinde bırakılmasına, 5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03/02/2022