Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1914 E. 2020/2146 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1914 Esas
KARAR NO: 2020/2146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
NUMARASI: 2017/689 Esas, 2020/122 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; sigorta poliçesi ile teminat altına alınan müvekkiline ait iş yerinde hırsızlık meydana geldiğini, 7.000 adet … marka lisanslı çocuk tişörtünün çalındığını, hasarın aşırma şeklinde meydana geldiğini, poliçe teminatı kapsamında bulunmadığından bahisle davalının teminatı ödemediğini, hırsızlığın teminat kapsamında olduğunu, ayrıca davacı şirket yetkilisine imza ettirilen İşyerim Paket Poliçesi içerisindeki klozlara ilişkin şartların BK.gereği haksız şart niteliği taşıdığını, BK.20 maddesinde tanımlanan genel işlem koşullarına aykırı olduğunu, müvekkili şirkette meydana gelen eylemi aşırma olarak niteleyerek teminat ödemekten kurtulmaya çalışmasının açıkca MK.2’ye aykırılık teşkil ettiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 04.04.2019 tarihli dilekçesinde, davaya ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile, dava değerini bilirkişi raporları kapsamında 10.000,00 TL den 34.407,75 TL ye çıkardıklarını bildirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hırsızlık olayının Hırsızlık Sigortası Genel Şartlar A.1 maddesinde sayılan kırma, delme, tırmanma, aşma veya zorlama vb. Nitelikteki eylemlerle gerçekleşmediğini, hırsızların açık kapıdan rahat bir şekilde içeriye girmek ve emtiaları sevkiyat yapıyormuş izlenimi yaratarak, rahatlıkla araçlarına yükleyip götürmek suretiyle hırsızlık fiilini işlediklerini, davacı iddialarının yerinde olmadığını, poliçe genel ve özel şartlarının uygulanmasının zorunlu olduğunu, TTK.md 1423/2 hükmü uyarınca davacı sigortalının sözleşmenin kurulmasını takiben 14 gün içerisinde sözleşmenin kurulmasına itiraz etmediğinden davacının sigorta sözleşmesini poliçede yazılı şartlarla kabul etmiş sayılacağını, ekspertiz raporuna göre 4550 adet ürünün çalınabileceğinin tespit edildiğini, ekspertiz incelemesinde çalınması mümkün toplam emtia değerinin 26.756,95 TL olarak belirlendiğini, bu miktarın üzerindeki hasar talebinin kabul edilmeyeceğini, ayrıca davacının hasar tarihinden itibaren avans faizi taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; hırsızlık eyleminin, Hırsızlık Sigortası Genel Şartları A.1 madesinde sayılan kırma, delme, tırmanma, aşma, yıkma, devirme ve zorlama şeklinde gerçekleşmediği, hasarın teminat dışı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; poliçede hırsızlık veya emniyeti suistimal sebebiyle oluşan zararın teminat altına alındığını, rizikonun teminat kapsamında bulunduğunu, 17.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar davaya konu eylemin poliçe kapsamında tarif edilen hırsızlığa uymadığı belirtilmişse de, rapor içeriğinde konuya ilişkin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmasının devam ettiği ve yine yargılamaya konu poliçenin emniyeti suistimali de teminat altına aldığı belirterek bu yönüyle de zararın ödenebileceğinin değerlendirildiğini, soruşturma aşamasındaki hırsızlık eylemine içeriden bir çalışanın dahil olup olmadığının soruşturmanın ve devamındaki kovuşturmanın sonuçlanması ile ortaya çıkacağını, bilirkişinin hırsızlık konusunda yeterliliğinin bulunmadığını, sigorta poliçesi incelendiğinde, sigortalı binaya saklanarak ve zorla girme ile zor ve şiddet kullanma ile binada hırsızlık yapılması eylemlerinin bütünüyle teminat kapsamında tutulduğunu, bu durumların hırsızlık sigortası genel şartları arasında da açıkça gösterildiğini, hırsızlık eylemini yapan şahısların doğrudan müvekkil şirketin sevkiyat alanına ürünleri taşıyan kişiler gibi davranarak gizlice sızarak burada bulunan kolileri çalarken yakalanmaları üzerine süratle kaçarak geldikleri araca doldurdukları mallar ile kaçtıklarını, bu süreçte kendilerine yapılan müdahalelerin de sonuçsuz kaldığını, müvekkili şirketin birçok firmanın ürünlerini fason olarak ürettiğini, bu ürünleri firmaların görevlendirdiği kişilere teslim ettiğini, ürün sevkıyatının bu şekilde tamamlandığını, hırsızlığı gerçekleştiren şahısların sigortalı yere gizlice girip saklanarak veya kapanarak hırsızlık yaptığını, oluşan zararlarında genel şartlar kapsamında tazmini gerektiğini, müvekkili şirkete imzalatılan poliçenin genel işlem koşulu niteliği taşıdığını, gerekli bilgilendirme yapılmadan sigorta poliçesinde olması gereken genel şart esaslarının daraltılmasının hukuka aykırı olduğunu, poliçede yer alan klozlara ilişkin şartlarrın Borçlar Kanunu gereği haksız şart niteliği taşıdığını, TBK 20 ve 21. Ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 5. ve TMK’nun 2. Maddeleri gereğince geçerli olmadığını, iş yerinden çalınan koli sayısının 27 olduğunu, bu durumun kamera görüntülerinden net olarak anlaşıldığını, zarar konusunda ilk bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, Sigorta Poliçesinden Kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İnceleme HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 19.10.2016-2017 vadeli İşveri Paket Sigorta Poliçesi akdedildiği hususu yanlar arasında çekişmesizdir. Uyuşmazlık poliçe ile teminat altına alınan işyerinde 04.02.2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayının teminat kapsamında kalıp kalmadığı, davalının aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, genel işlem şartlarına aykırılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. Riziko adresinde 04.02.2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayından sonra, davacı şirket yetkilisi, … Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü Halkalı Şehit Ahmet Zehir Polisi Amirliğine verdiği şikayet beyanında; Halkalı … Mah, … Sokak No:… sayılı yerde … Ltd. Şti. isimli iş yerinin bulunduğunu, bu gün saat 07.40 sıralarında işyerimi açtım ve iş yerimde çalışan elemanlarım gelmeye başladılar, daha önceden dikimlerini tamamladığımız kolilere koyduğumuz sevke hazır ürünlerimiz bulunuyordu, ben imalat bölümünde bulunduğum sırada işçilerimden birisi gelerek bana sevke hazır olan ürünlerin taşındığını söyledi. bende sevkiyat olmadığı için işkillenerek bulunduğum yerden hızla malzemelerimin bulunduğu yere gittiğimde kolileri birilerinin taşıdığını görünce ne yapıyorsunuz diye sorduğumda 4 kişi hızlı bir şekilde işyerimden kaçarak dışarı çıktılar ben ve elemanlarım arkalarından koştuk şahıslar dışarıda bir mallarımın bir kısımım yükledikleri beyaz renkli 100’lük … bir araca binerek araçla birlikte kaçtılar, aracın plakasını alamadık. Geri işyerime dönerek yaptığım sayımda 7000 adet civarında … marka lisanslı çocuk tişörtlerinin çalınmış olduğunu tespit ettim, işyerimin güvenlik kamerası bulunuyor görüntülere baktığımızda şahısların görüntülerinin bulunduğu görülmektedir, bu görüntülerin bulunduğu 1 adet CD’yi kendi rızam ile teslim ediyorum..” demiştir. Kollukça tutulan Olay Yeri İnceleme Raporu, “Hırsızlık olayının belirtilen adreste faaliyette bulunan Turaç Tekstil isimli işyerinde gerçekleşmiş olduğu, işyeri giriş demir kapısının açık vaziyette, zorlama izinin olmadığı, giriş kapısı önünde sol ön tarafta boşluklar, arka kısımda … ibareli karton kolilerin olduğu görüldü. Yapılan teknik inceleme neticesinde iz ve bulguya rastlanılmadı.” şeklinde düzenlenmiştir. Kollukça, işyerinde parmak izi incelemesi yapılmış iz ve bulguya rastlanılmamıştır. Şirket yetkilisi tarafından verilen güvenlik kamera kayıtları kollukça tutanağa bağlanmış, 09.02.2017 tarihli tutanakta, “Olayla ilgili Polis …imize getirilen kamera kayıtlarının olduğu cd’nin yapılan izlemesinde…04.02.2017 günü saat 07:00 da beyaz … kapalı kasa minübüs işyeri önünde park halinde durmakta ve eşgalleri belli olmayan, kapüşonlu 4 şahsın işyerinin içerisinden üzerlerinde … yazılı kolileri araca yükledikleri, söz konusu aracın plakasının belli olmadığı, 07:05 de fark edildikleri ve o sırada çalışır vaziyette bulunan ve içinde şoför bulunan minübüse doğru koşarak kaçtıkları görülmüş..” şeklinde tespitte bulundukları anlaşılmıştır. Mahkeme de cd üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Bilişim uzmanı tarafından hazırlanan 16.08.2018 tarihli raporda; beyaz renkli plakası okunamayan kapalı kasa araçtan Öncelikle 2 kişinin indiği, daha soma 1 kişinin daha inerek diğer kişilere katıldığı, Beyaz renkli plakası okunamayan kapalı kasa araç içerisinde bulunan sürücü ile birlikte toplamda 4 kişinin olay içerisinde yer aldığı, farklı 3 kişi tarafından “…” yazılı farklı ebatlarda (ebatları tam olarak seçilemeyen) 29 adet kolinin depodan taşındığı, Kolilerin ebatları (büyüklük ve genişlik) hakkında video üzerinden yapılan inceleme île kesin bîr bilginin verilemeyeceği, depodan taşınan 29 adet farklı ebatlardaki “…” yazılı kolilerden; 27 tanesinin beyaz renkli plakası okunamayan kapalı kasa araca yüklendiği, depodan taşınan 2 adet kolinin ise araca yüklenmeden düşürüldüğü ve şahısların beyaz renkli plakası okunamayan kapalı kasa araca binerek olay yerinden uzaklaştıkları belirtilmiştir. Olay ile ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/8839 soruşturma sayılı dosyası üzerinden başlatılan soruşturmada daimi arama kararı verildiği ve soruşturmasının halen devam ettiği, dosyanın zamanaşımı bürosuna tevdi edildiği savcılığın müzekkere cevabından anlaşılmıştır. 17.03.2017 tarihli ekspertiz raporunda; Fiili ekspertiz sırasında yetkililerden edinilen bilgiye göre kimliği belirsiz şahısların sevkiyat amacıyla geldiklerini söyleyerek kolili malları kendi araçlarına yükledikleri sırada firma personellerinin sevkedilen mallarla ilgili durumu o sırada şirket sahibi ile paylaştığı ve şirket sahibinin o gün sevkiyat olmaması nedeniyle durumu kontrol etmek amacıyla depoya geldiğinde durumu fark ettiği; ancak hırsızların yaşanan karışıklıktan faydalanarak araçları ile olay yerinden uzaklaştıklarının ifade edildiği, İşyerinde kamera kayıt sisteminin bulunduğu bilgisinin alındığı, kamera kayıtlarının detaylı bir şekilde incelenmesi neticesinde; hırsızlık hadisesinin yaşandığı gün ve saatte işyerinde faaliyetlerin devam ettiği, hatta kimliği belirsiz şahısların kolileri taşıdığı sırada aynı yerde firma ya da komşu firma çalışanlarının muhtemelen sevkiyat/yükleme işi yapıldığı, işçilerin durumdan şüphelenmediği ve sorgulamadığının görüldüğü, İç kamera kayıtlarının da incelendiği, dış kamera ile uyumlu şekilde içeriden taşınan kolilerin şüpheliler tarafından dışarıda şüphelilere ait beyaz renkli araca taşındığı ve içeride 3 kişinin dolaştığının görüldüğü, yapılan incelemede kapıda kırma, delme, zorlama vb. durum görülmediği, Rizikoda yapılan incelemelerde kapı ya da pencere herhangi bir bölümde zorlama, kanırtma vb. bulgu olmadığı, kamera kayıtları ile teyit edildiği üzere şüphelilerin olayı gerçekleştirmek için zor kullanmadığı ya da tırmanma vb. durum olmadığı, dolayısıyla hadisenin genel şartlarında belirtilen hallerden herhangi birinin gerçekleşmediği ve bu duruma istinaden olayın hırsızlık kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. 05.09.2006 da son hali düzenlenen Hırsızlık Sigorta Poliçesi Genel Şartları ile sigorta konusu şu şekilde tanımlanmıştır. 4.1.Sigortanın Konusu Bu sigorta ile poliçede belirlenen sigortalı yerde hırsızlık veya hırsızlığa teşebbüsün, 1.1.Kırma, delme, yıkma, devirme ve zorlamayla girilerek, 1.2.Araç, gereç veya bedeni çeviklik sayesinde tırmanma veya aşma suretiyle girilerek, 1.3.Kaybolan, çalınan veya haksız yere elde edilen asıl anahtarla veya anahtarlar uydurarak veva başka aletler veya şifre yardımıyla kilit açma suretiyle girilerek, 1.4.Sigortalı yerlere gizlice girip saklanarak veya kapanarak, 1.5.Öldürme, yaralama, zor ve şiddet kullanma veya tehditle, yapılması halinde sigortalı kıymetllerde doğrudan meydana gelen maddi kayıp ve zararlar, teminat altına alınmıştır. Somut olayda, davacı sigortalının işyerine gündüz vakti sevkiyat elamanı gibi gelen şahısların iş yerinde bulunan kolileri araca yükledikleri, iş sahibinin o gün sevkiyat olmadığını farketmesi üzerine şahısların kaçarak olay yerinden uzaklaştıkları dosya kapsamı ile sabit olup, yine dosya arasında bulunan soruşturma evrakları ve bilirkişi raporuna göre, eylemin gerçekleştirilme yöntemine ilişkin aksi bir tespitin de bulunmaması karşısında yukarıda sayılan oluş biçimlerine uymayan somut eylemin sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığının kabulü gerekir. Mahkemenin bu yöndeki tespiti isabetlidir. Davalı sigortacının aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı, bu yükümlülüğe uyulmamasının sonuçları hakkında hangi kanun hükümlerinin uygulanacağı önem kazanmaktadır. Uyuşmazlık konusu hasarın doğum ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1423/1-2 maddelerine göre aydınlatma yükümlülüğünün hüküm ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 1423/2 maddesinde, aydınlatma açıklamasının yapılmaması halinde, sigortalının 14 gün içinde poliçeye itiraz etmesi gerektiği, anılan sürede itiraz edilmemesi halinde poliçenin yazılı şartlarla geçerli olacağının benimsendiği; yukarıda ifade olunan nedenlerle, davaya konu hasarın teminat kapsamına girecek şekilde gerçekleşmediği; davacının hırsızlık klozunun kapsam ve şartlarına poliçe tanziminden sonraki 14 gün içinde itiraz ettiğine dair iddia ve delil de getirmediği gözetildiğinde davacının bu yöndeki istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir. Poliçenin Genel İşlem Koşullarına aykırı düzenlendiği iddia edilmiştir. Sigortacılık Kanunun, Sigorta sözleşmeleri başlıklı 11. Maddesi; “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.” hükmünü düzenlemiştir. Bu sebeple yapılacak sözleşmeler (poliçeler) genel şartlara uygun olmak zorundadır. TBK’nın 20. maddesinde belirtildiği üzere; önceden, tek başına hazırlanarak karşı tarafa sunulan sözleşme hükümleri genel işlem koşulu kapsamındadır. Oysa Sorumluluk Sigorta Genel Şartları, sözleşmede taraf olmayan Hazine Müsteşarlığı tarafından, Kanundan alınmış olan yetkiye dayalı olarak belirlenmektedir. Ayrıca Genel Şartları TBK’nın 20. maddesinin son fıkrasında “Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.” düzenlemesi kapsamında düşünmek de mümkün değildir. Çünkü kanunda açıkça belirtildiği üzere, kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeler yürütmekte oldukları bir hizmet ile ilgili olmalıdır. Oysa Hazine Müsteşarlığı sorumluluk sigortası hizmeti veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmamaktadır. Bu nedenle Sigorta Genel Şartlarını, Türk Borçlar Kanunu’nun 20.maddesinde düzenlenen genel işlem koşulu kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3850 E.2020/6534 K. Sayılı ilamı) Yukarıda açıklanan nedenler dikkate alındığında, bu tür sigortanın kapsamının sözleşme hükümlerine göre tayin edilmesi zorunludur. İlgili Bakanlıkça onanan ve sözleşme koşulları haline gelen Hırsızlık Sigortası Genel Şartları A.1.maddesine göre, hırsızlık nedeni meydana gelen zararın sigorta teminatı içinde kalabilmesi için hırsızlığın, sigortalı eşya ve mahallere kırma, delme, yıkma veya zorlama ile; araç gereç veya bedeni çeviklik sayesinde tırmanma veya aşma suretiyle girilerek; kaybolan çalınan veya haksız yere elde edilen asıl anahtarla veya anahtar uydurarak veya başka aletler veya şifre yardımıyla kilit açmak suretiyle; sigortalı yerlere gizlice girip saklanarak veya kapanarak; öldürme, yaralama, zor ve şiddet kullanma veya tehditle yapılmış olması zorunludur. Olayın oluş şekline göre davacıya ait işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının poliçe teminatı kapsamı dışında olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafça peşin yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/12/2020