Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1892 E. 2020/2037 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1892 Esas
KARAR NO : 2020/2037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI : 2014/736 Esas, 2020/208 Karar
DAVA: İflasın Ertelenmesinin Uzatılması
DAVA TARİHİ: 15/09/2014
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2016/832 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: İflasın Ertelenmesinin Uzatılması
DAVA TARİHİ: 16/07/2016
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2020/19 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında 2013/378 Esas sayılı dosyasında görülen davada 16.07.2013’den itibaren müvekkili şirketin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verildiğini; kararın temyiz edildiğini, henüz kesinleşmediğini, 16.07.2014’de iflas erteleme süresinin sona erdiğini, davacı şirketin iyileştirme projesine uygun olarak faaliyetini devam ettirdiğini, belirterek iflasın 16.07.2014’den başlatılarak bir yıl süre ile uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İkinci ve üçüncü süre uzatım davaları iş bu dosya üzerinde birleştirilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; Birinci uzatım süresine ilişkin dava ile birlikte kayyımlardan rapor alınmaya devam edilmiş olup; uzunca bir süreden beri kayyımların şirket kayıtlarını inceleyemediği, şirketin kapalı olduğu, nereye nakledildiğinin bilinmediği, ticaret siciline de yeni bir adres bildirilmediği; hal böyle olunca şirketin kayıtlarının kayyımlarca incelenemediği; ayrıca davacı vekilince inşaatlar yönünden kazanç elde edildiği bildirilmiş ise de, bu kazanca ilişkin belgelerin sunulamadığı nazara alınarak; şirketin herhangi bir ticari faaliyetine devam ettiğine dair bir bilgi ya da belge ile birlikte beyanda da bulunulmadığından; davacı vekilinin son celseden bir önceki celsede şirketin merkezinin neresi olduğunu bildirmesi, inşaatlar yönünden kazanç elde edilmişse bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin sunulması ve şirket kayıtlarının kayyımlarca incelenebilmesi için; beyanda bulunması ve bilgi vermesi için kesin mehil verilmiş; ancak davacı vekili son celsede tüm aramalara rağmen davacı şirket ile bağlantı kuramadıklarını, yetkilileri ile görüşemediklerini bildirmiştir. Bu durumda, borca batıklık incelemesi yönünden bilirkişiler tarafından son bir inceleme yaptırılması için karar oluşturulmaya da gerek görülmemiştir. Zira, bilirkişi heyetinin davacı şirket kayıtlarını inceleyip, mali durumu ve işletme projesine uygun davranılıp davranılmadığını tespit etmesi gerekip; kaldı ki, 1+4 yıl toplamda dolmuş bulunduğundan; sadece davacı şirketin mal varlığının + değerde olup olmadığının incelenmesi gerekip; – de ise iflas kararı verileceğinden; ancak davacı şirketin nerede olduğu, kayıtlarının nerede olduğu belli olmadığından; artık borca batıklık bilirkişilerinden yeniden rapor alınmasına ilişkin ara kararı zaman kaybından başka bir şeye neden olmayacağı; bununda davacının alacaklılarına zarar vereceği gerekçesi ile süre uzatım taleplerinin reddi ile şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili firmanın güncel malvarlığı rayiç değerlerinin en son 14.10.2016 tarihli teknik bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, iflasın ertelenmesi davalarında mahkemenin şirketin borca batık olup olmadığını güncel malvarlığı değerleri üzerinden resen araştırmakla görevli olduğunu, bunun yapılmadığını, dosya kapsamında alınan 14.10.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunun üzerinden karar tarihi itibariyle 3 yıl 5 ay geçtiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması istemine ilişkindir.Mahkemece 12.12.2019 tarihli celsede, 05.09.2018 tarihli kayyım raporuna atıfta bulunularak “1-Davacı vekiline yukarıdaki hususta beyanda bulunmak üzere 2 hafta kesin süre verilmesine, bu sürenin sonunda dosyanın heyet önüne getirilmesine, davacı vekili kayyımların inceleme yapabileceği şirketin yeni merkezini ya da kayıtların bulunduğu yeri bildirirse kayyımlardan şirketin son hali yönünden nihai raporun istenmesinin değerlendirilmesine, Davacı vekili, yukarıda zapta geçen inşaatlar yönünden tahsilat/kazanç elde edildiğini bildirirse bunlarında o takdirde kayyım raporunda denetlenmesine,Ortaya çıkacak duruma göre dosyanın önümüzdeki celse değerlendirilmesine, ancak davacı vekilince yukarıda zapta geçen bildirimler yerine getirilmezse iflas kararı verilebileceği ihtar olundu. “yönünde ara karar oluşturduğu, 12.03.2020 tarihli celsede de süre uzatım taleplerinin reddi ile iflas kararı verildiği anlaşılmaktadır.Davacı şirket hakkında İstanbul Anadolu 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.07.2013 tarih, 2013/378-388 Karar sayılı kararıyla, 16.07.2013 gününden itibaren 1 yıl süreyle iflasının ertelenmesine karar verildiği, ara kararın tesis edildiği, 13.09.2018 tarihi itibariyle yasanın aradığı 1+4 yıllık sürenin ziyadesiyle geçtiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, borca batıklık raporu alınmadan iflas kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmıştır.Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir.Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, İflas erteleme ve iflas erteleme süresinin uzatılması talepli davalarda, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.10.2015 tarih, 2014/10146 E. 2015/6851 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 03.04.2017 tarih, 2015/9440 E. 2017/982 K. sayılı ilamı)Açıklanan durum karşısında, her ne kadar mahkemece, davacı şirketin ve kayıtlarının nerede olduğu belli olmadığından borca batıklık raporu almadan şirket hakkında iflas kararı verilmişse de, bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerektiği açık olmakla, davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre, borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, şirkete ulaşılamadığından bahisle davacı vekiline verilen kesin süre ile davacı şirket hakkında iflas kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkeme kararını kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/736 Esas, 2020/208 Karar ve 12/03/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacının peşin olarak yatırmış olduğu 322,20 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 90,10 TL harcın istem halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin talebin niteliği gereği kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun 353/1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020