Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/189 E. 2023/883 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/189 Esas
KARAR NO: 2023/883
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2019/48 Esas, 2019/1282 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında Gözetim Hizmetleri Sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirket ile akdedilmiş sözleşmenin 4.maddesi 4.1. Bendinde yer alan ibareye göre; “Toplam 5 personel ile verilecek hizmetin aylık bedeli 15.814,30TL + KDV’dir.” olarak belirlendiğini, davacı şirket tarafından üstlenilen hizmetin yerine getirildiğini, hizmetinin karşılığı olan hakediş alacağına istinaden düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesi sebebiyle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinin davalı vekilinin itirazı nedeniyle durduğunu belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirkette doğmuş bir hakedişi bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı şirketin üstlendiği bu görev ve yükümlülüklerine rağmen sözleşmenin devam ettiği 15.08.2018 ve 04.12.2018 tarihlerinde sözleşme konusu alanda hırsızlık olayının meydana geldiğini, müvekkili şirketin yüklü miktarda (58.484,54 TL) maddi zararının oluştuğunu, davacı şirketin sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan uğradığı maddi zararın tazmini için İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … esas sayılı derdest dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davacının sözleşme ile kararlaştırılan hizmet alımının karşılığı olan alacağa hak kazanamadığını, davacının iki tarafa borç yükleyen sözleşme nedeniyle edimini yerine getirmediğini belirterek davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKMESİ KARARI:Mahkemece; davacı şirket ile davalı şirket arasında gözetim sözleşmesi yapıldığı, buna dayalı olarak davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen hizmetin karşılığı olarak takibe konu faturaların düzenlendiği, davacı tarafın dosyaya sunduğu ticari defterlerine takip konusu alacağa ilişkin faturayı işlediği yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini dosyaya sunmadığı gibi davacı şirkete borçlarının bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuş ise de bu hususu ispata yarar delil ibraz edemediği, davalının cevap dilekçesinde hizmeti almadığına ilişkin bir beyanda bulunmadığı, davacının hizmeti gereği gibi yerine getirmediğini bu nedenle hırsızlık olayının meydana geldiğini iddia ettiği, davalının iddiaları ayrı bir yargılamanın konusu olduğundan tüm dosya kapsamında davalının borcunun bulunduğunun tespit edildiği, davalının iddialarının davalıya ödemezlik defi hakkı vermediği, taraflar arasındaki sözleşmede bu yönde bir düzenleme bulunmadığı, davaya konu fatura/alacak tutarı belli ve likit olduğu, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle davacı tarafın davalıdan takip konusu faturadan kaynaklı 47.613,53-TL alacaklı olduğu ve bu borçtan davalı şirket sorumlu olduğu gerekçesi ile davacı tarafından açılan itirazın iptali davasının davalı şirket yönünden kısmen kabulüne, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı şirket aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı yüklenmesine, reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyeti ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı şirketin 01.04.2017 tarihli sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini, sözleşmenin devam ettiği 15.08.2018 ve 04.12.2018 tarihlerinde sözleşme konusu alanda hırsızlık meydana geldiğini ve müvekkili şirketin maddi zarara uğramasına sebep olduğunu, müvekkili şirketin davacıya bir borcunun bulunmadığını, davacının, 01.04.2017 tarihli sözleşme ile yüklendiği edimleri gereği gibi yerine getirmemiş olmasından dolayı sözleşme ile belirlenen alacağa da hak kazanmadığını, bir an için davacı şirketin alacağı talep hakkının söz konusu olduğu düşünülse dahi; davacı şirketin bizzat gözetim, denetim ve kontrolünde bulunan alanda iki ayrı tarihte hırsızlık olayının meydana gelmesi ve doğan maddi zararı dikkate alındığında; müvekkili şirketin ödemezlik def’i hakkı doğduğunu belirterek davanın reddini yerel mahkeme tarafından verilen kabul kararının kaldırılarak, davacı yandan %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf cevap dilekçesinde; Yerel Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının, usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının karara ilişkin istinaf başvurusunun neden ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olmadığından istinaf başvurusunun reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE HUKUKİ GEREKÇE:Mahkeme kararının davacıya 21/12/2019, davalıya 21/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinafın yasal 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı, harcın tamamlandığı anlaşılmıştır.Dava; gözetim hizmetleri sözleşmesinden kaynaklı hizmet bedeline ilişkin fatura alacağına dayalı açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı hükmü istinaf etmiştir.2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Dosya kapsamından; davalı şirketin davacı şirketten gözetim hizmetleri sözleşmesi kapsamında, davalının faaliyette bulunduğu … Mah. … Cad. No:… Kadıköy İstanbul adresindeki bina, tesis ve alanlarının giriş çıkış kontrolü ve saha genel denetiminin sağlanması yönünde kontrol ve denetim hizmetini aldığı, davacı tarafça İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile başlatılan 18/12/2018 harç tarihli icra takibinde, alacaklısının … A.Ş., borçlusunun … Tic. A.Ş. olduğu, borcun sebebinin ”17/12/2018 tarihli 52.405,57-TL tutarında cari hesap alacağı” olarak gösterildiği, takipte istenen miktarın 52.405,57-TL Asıl alacak miktarı olduğu; borçlunun 02/01/2019 tarihli itirazında borcun tamamına, faizine, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, icra takibinin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekillerine tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 21/02/2019 tarihinde bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında 29/12/2017 tarihli Gözetim Hizmetleri Sözleşmesi düzenlendiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıdan taraflar arasındaki sözleşme kapsamında takip tarihi itibariyle hizmet bedeli alacağı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesince aldırılan 16.08.2019 tarihli raporda; Davacı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde uygun olarak tutulduğunu, delil olma özelliğinin haiz olduğu, davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, faturaların sözleşmenin konusu ile uyumlu olduğu, davacı şirketin davalı firma ile ilgili faturaları muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2018 yılı defter kayıtlarına işlediği eklerde yevmiye kaydı ile detayı verilen tüm faturalar ve ödemelerden sonra oluşan 31/12/2018 tarihi itibariyle 47.613,53 TL. defter ve kayıtlarında alacaklı olduğu, bu alacağın 2019 yılına devrettiği başkaca ödeme olmadığı, davacının 52.405,57 TL. cari hesap alacağının defter ve kayıtlarında 47.613,53 TL. olarak tespit edildiği, bu alacağı işlemiş faiziyle birlikte talep ettiği, davacının alacağının varlığına karar verilmesi halinde icra takip tarihinden itibaren 47.613,53 TL. alacağın %19,50 oranında işlemiş avans faizi ile birlikte ödenebileceğini raporunda bildirmiştir. Davacı dört aylık hizmet bedelini talep etmiş, davalı taraf da, davacı şirketin sözleşme ile yüklenmiş olduğu gözetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediğini, gerçekleşen hırsızlık olayları neticesinde davalının maddi zarara uğramasına sebep olduğundan bahisle davacıya bir borcunun bulunmadığını ileri sürmüştür.Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında hizmetin verilip verilmediğine ilişkin bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafın güvenlik hizmetine ilişkin fatura alacağının usulüne uygun ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu, davacının defter ve kayıtlarına göre davalıdan 47.613,53 TL alacağının olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin sürede ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalı tarafın, davacının sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini sözleşmenin devam ettiği süre içinde sözleşme konusu alanda 15.08.2018 ve 04.12.2018 tarihlerinde hırsızlık meydana geldiğini ve maddi zarara uğradığını belirterek davalının davacıya bir borcunun bulunmadığını ileri sürdüğü, ancak davacının incelenen ticari defterlerine göre, hırsızlık olayının meydana geldiği tarih olarak bildirilen 15.08.2018 tarihinden sonra davalı tarafından davacı şirkete ödemeler yapıldığı, ödemelerin itirazı kayıtla yapıldığına ilişkin herhangi bir iddia ve delil ileri sürülmediği gibi yine davalının davacıya edimini gereği gibi yerine getirmediği iddiasına yönelik herhangi bir ayıp ihbarında da bulunmadığı, davalının sözleşmenin 5.2 maddesi gereğince sözleşmeyi tek taraflı ve yazılı olarak fesih hakkının bulunduğu, davalının fesih hakkını kullandığına dair de iddia ve delil ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Bu hale göre davacı edimini ifa etmiş olup, somut olayda TBK 97 maddenin uygulama yeri bulunmamaktadır. Davalı tarafça, davacının sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediği ve sözleşme konusu alanda hırsızlık meydana geldiğinden dolayı maddi zarara uğradığını iddia edilmiş ise de bu iddiasına yönelik usulüne uygun süresinde açılmış bir karşı dava yada takas – mahsup defi bulunmadığından bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş olup, Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalının başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/48 Esas, 2019/1282 Karar ve 16/10/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 813,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 543,27 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/09/2023