Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1871 E. 2020/2145 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1871 Esas
KARAR NO: 2020/2145
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2020
NUMARASI: 2019/633 Esas, 2020/176 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ve şirketin ortağı/yöneticisi/kefili gerçek kişil için İİK’nun 285. ve devamı hükümleri gereği konkordato geçici mühlet kararı verilmesini ve konkordatonunun tasdikini talep ve dava etmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, davaya katılarak yazılı ve/veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; komiser heyeti raporları ve tüm dosya kapsamına nazaran; konkordato projesinin başarı şansının bulunmadığından davacıların konkordato taleplerinin reddi ile borca batık şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece geçici mühlet kararı verilmesi ile müvekkilleri hakkında İİK 294, 295, 296, 297 maddelerinin uygulanmasına karar verildiğini, kararın ilgili bankalara gönderildiğini, buna rağmen müvekkili şirketin … Bankası Levent Sanayi Şubesi … numaralı Türk Lirası hesabına 15.11.2019 tarihli geçici mühlet kararından sonra 18.11.2019 tarihinde … A.Ş.’ den 3.513,45 TL, 26.11.2019 tarihinde … A.Ş.’den 1.959,45 TL ve … A.Ş.’den 14.110,44 TL olarak gönderilen toplam 19.583,34 TL’ye bloke konulduğunu, müvekkili şirketin bu parayı kullanmasına izin verilmediğini, 16.01.2020 tarihinde blokelerin kaldırılması için yerel mahkemeye talepte bulunulduğunu, mahkemece 17.02.2020 tarihinde talepleri gibi karar verdiğini ancak müvekkili şirketin geçici mühlet süresinin tamamını iş bu banka hesabında yer alan nakdi bedelleri kullanamadan geçirdiğini, bu durumun müvekkili şirketin konkordato ön projesinde yer alan hedeflerin bir kısmını yerine getirememesine neden olduğunu, Konkordato geçici komiser heyetinin 07.02.2020 tarihli 2 nolu raporunda; müvekkili şirketin %50,65 oranıyla tahmini satışlarını tutturmasının ve 38 işçiyi istihdam eder durumda olmasının komiser heyetince olumlu bulunduğu, müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan … adına kayıtlı olan 17 adet taşınmazın satılması ile elde edilecek tutarın şirkete sermaye olarak eklenmesi halinde şirketin ticarete devam edebileceğinin düşünüldüğünün belirtildiğini, komiser heyetinin geçici mühlet kararının 2 ay daha uzatılması yönünde kanaat bildirmesine rağmen mahkemece mühletin 1 ay uzatılmasına karar verildiğini, bu sebeple müvekkili şirketin revize proje hazırlamak için yeterli süreye sahip olamadığını, müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkisi olan …’in, şirketin borçlarının tamamına müteselsilen kefil olduğunu, şirketin borçlarının ödenmesi halinde kendi kefalet borcunun da sona ereceğini, bu sebeple şirketten bağımsız olarak … için bir konkordato projesi sunulmadığını, Konkordato geçici komiser heyetince düzenlenen 11.03.2020 tarihli 3 nolu ara raporda; borçlu şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan … adına kayıtlı 17 taşınmazın nakte çevrilmesi ve bu satışlardan elde edilecek en az 4.000.000,00 TL’nin sermaye olarak şirkete aktarılacağının … tarafından taahhüt edilmesi, en büyük borcu olan bankalarla bir noktada anlaşabilmesi halinde müvekkillere 3 veya 6 ay olarak makul bir kesin süre verilebileceğinin düşünüldüğü görüşüne varıldığını, müvekkili şirket yetkilisinin 13.03.2020 tarihli karar duruşmasına katılarak iş bu hususlarda taahhütte bulunduğunu, aynı raporda müvekkili şirketin dünyanın ve ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik krize ve yaşadığı mali sorunlara rağmen 38 işçiyi istihdam etmesinin olumlu düşünülebileceğinin ifade edildiği, müvekkil şirketin geçici mühlet süresi içerisinde ticari faaliyetlerinin düşüş göstermesinin sebebinin mevsim şartları olduğunu, şirket adına kayıtlı ve rayiç değerleri bilirkişi raporuna göre 5.000.000,00 TL olarak hesaplanan araçlar ile .. adına kayıtlı 17 adet taşınmazın satılması halinde şirket borçlarının ödenmesinin mümkün olduğunu, müvekkili şirketin iflasına karar verilmesinin, borçluların önemli bir bölümünün zarara uğramasına neden olacağını, mahkemenin bu hususları değerlendirmediğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato istemine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde ve ayrıca davacı gerçek kişilerin ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, davacıların vermiş olduğu vekaletnamede konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacıların, konkordato taleplerinin yerinde olup olmadığı, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, kesin mühlet şartlarının oluşup oluşmadığı, diğer usulü işlemler ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarında toplanmıştır. Davacılar tarafından, 11.11.2019 tarihli İhtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu dava açılmıştır. Mahkemece, 15.11.2019 tarihli tensip zabtı davacılar hakkında 15.11.2019 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiş, bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri atanmasına ve geçici komiser heyetinin yapacağı işlemler ve sunacağı raporlar, verilen yetkiler belirlenmiş ve diğer usulü işlemlere ilişkin karar oluşturulmuştur. Geçici mühlet süresinin sona ereceği tarihte göz önünde bulundurularak, 14.02.2020 tarihi inceleme tarihi olarak belirlenmiştir. 14.02.2020 tarihli ara karar ile geçici mühlet süresinin bir ay uzatılmasına karar verilmiş, 13.03.2020 tarihli duruşmada da istinaf incelemesine konu hüküm tesis edilmiştir. Davacı şirketin İstanbul Ticaret Sicilinde … ticaret sicil numarası ile kayıtlı olup, 24.11.2009 tarihinde tescil edildiği, davacı gerçek kişinin şirketin tek ortağı ve 7.000.000,00 TL sermayeye sahip olduğu, şirketin iş konusunun yurt içinde ve dışında her nevi deniz nakil vasıtaları ile yük ve eşya taşımacılığı, nakliye komisyonculuğu, her türlü menkul, gayrimenkul haklar iktisap etmek olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirket konkordato ön projesinde, konkordatonun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce onanmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren dört yıl içerisinde üçer aylık eşit taksitlerle ödeme teklifinde bulunmuştur. Mali kaynak olarak sadece sermaye arttırım taahhüdünde bulunulmuştur. Konkordato geçici komiser heyeti 28.11.2019 tarihli ön raporlarında; şirkete gerekli uyarıların yapıldığı, ön projenin başarı şansının davacılar tarafından ibraz edilecek belgelerin incelenmesinden sonra değerlendirileceği belirtilmiştir. 07.02.2020 tarihli geçici konkordato komiser heyeti raporunda, Şirketin 30.09.2019 tarihi itibariyle bilançodaki kaydi değerlerine göre, aktif toplamının 16.851.485,40 TL, borç toplamının, 18.756.761,65 TL olduğu, dolayısıyla şirketin öz varlığının -1.905.276,19 TL eksi (Negatif) düzeyde, 31.12.2019 tarihlî bilançoda ise; aktif toplamının: 12.713.437,46 TL, borç toplamının 15.377.080,45 TL olduğu, dolayısıyla şirketin bu tarih itibariyle öz varlığının -2.663.642,99 TL eksi (Negatif) düzeyde olduğu gözüktüğü, şirketin 3 aylık süreçte -758.366,80 TL Öz varlıklarını eksiye düşürdüğü, rayiç değerlere göre ise; borçlu Şirketin 31.12.2019 tarihli kaydi değerlere göre -2.663.642,99 TL eksi negatif olan borca batıklık halinin Rayiç değerlere göre 1.273.641,10 TL artarak -3.937,284,09 TL’ye çıktığı, ön projede proforma gelir tablosunda 2019 yılı 3 aylık (Ekim, Kasım, Aralık) Satışlarının 1.500.000,00 TL olarak öngörüldüğü, şirketin 3 aylık bazda 759.735,00 TL satış elde ettiği, 3 aylık satışın yapılması gereken satışa oranının %50,65 olduğu, borçlu şirketin Konkordato ön projesinde sunmuş olduğu nakit akım tablosunda 190.000,00 TL kardan sağlanan kaynak olabileceğinin öngörüldüğü, Şirketin yıl sonu itibariyle 1.669.836,29 TL zarar ettiğinden bahsi geçen öngörüye ulaşılamadığı, borçlu şirketin öngörmüş olduğu 3 aylık satış hedefine yaklaşık % 50,65 oranında ulaştığı, ancak karlılık (nakit akım) ve öz varlık bazında öngördüğü hedeflere ulaşamadığı, şirketin 31.12.2019 tarihli bilançosunda ödenecek vergi ve yasal yükümlülüklerin 1.259.845,70 TL gözüktüğü, şirketin 131 nolu hesabının 30.09.2019 tarihi itibariyle 3.559.062,55 TL, 31.12.2019 tarihi itibariyle ise 396.701,42 TL olduğu, bu durumun nedeni araştırıldığında; şirket ortağının işçi ücretlerinin bankalardaki blokelerden dolayı yapılamayan ödemeleri kendisi tarafından yapıldığı, alınan sipariş avanslannm şirket ortağı tarafından ödendiği ve bu hesabın piyasa deyimiyle torba hesap olarak düzeltilmesi gereken ne varsa bu hesapta yer aldığının gözlemlendiği, bu hesapta yapılan işlemlerin Protokol, sözleşme ve ödeme dekontuna bağlanması gerektiğinin bildirildiği, şirket yetkilisinin bu durumu yerine getireceği ve şirketin tek ortağı olan …’in 17 adet taşınmazının satıldığında Şirketin rahatlayacağı ve nakte kavuşarak bu hesabın kapatılacağının beyan edildiği, borçlu Şirketin mali verilerinden sadece satışlarının %50,65 oranında tutturması ve 38 isçi istihdam etmesinin olumlu bulunduğu, diğer mali verilerinin öngörülen seviyede olmadığı, ortaklardan alacaklar hesabının belgeye davalı olarak düzeltilmesi, şirket tek ortağı olan …’in taşınmazlannın satılması İle elde edilecek tutarın şirketin sermayesine eklenmesi, aynca mali verilere göre ayağı yere basan bir Konkordato revize projesi sunulması halinde şirketin ticari faaliyetlerine devam edebileceği, …’e ait 17 adet taşınmazın 30.12.2019 tarihli itibari ile değerlerinin 10.207.142,86 TL olduğu, bahsi geçen taşınmazlan nakle çevrilmesi ve bunun Şirkete sermaye olarak eklenmesi durumunda borçların büyük bir bölümünün kapanacağı, revize projenin sunulması halinde geçici mühlet kararının 2 ay daha uzatılabileceği belirtilmiştir. Davacı vekili 10.03.2020 tarihli dilekçesinde; 10.207.142,86 TL rayiç bedelli 17 adet taşınmazın şirkete devri için yaklaşık olarak 500.000,00 TL tapu harcı gerektiğini, bu sebeple devrin yapılamadığını, bu garimenkullerin satışı için bir takım görüşmeler gerçekleştirildiğini, satışların bir kısmında sona yaklaşıldığını, tüm satış bedellerinin şirket sermayesinin arttırılmasında kullanılacağını bildirmiştir. İİK’nun 287. maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı“ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İsv. İİK‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “ borçlunun iyileşmesi“ kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187) İİK’nun 286/1-a maddesinde “borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1-a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl edileceği kapsamında, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir. Mühlet içinde faaliyetine devam edecek bir işletmenin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir. Mali durumu bozulan işletmeler kural olarak karlılıklarını yitirmiş işletmelerdir. Taşınmazların nakte çevirilerek kaynak sağlanabilmesi için öncelikle o varlıklar üzerinde rehin olmaması gerekir. Diğer yandan, projede, mevcut durumun, likitide sıkıntısının veya borca batıklığın giderilmesi için tedbirlere yer vermek gerekir. Bunlar, gelir artırıcı veya tasarruf tedbirleri olabilir. Konkordato süreci içinde özellikle iyileşmenin sağlanabilmesi için yeni kredi sağlanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacıların İİK’nun 286/1-a maddesi gereğince borçlu gerçek kişi ve şirketlerin faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı olarak gösterildiği ancak bu şartın sağlanabilmesi içinde şirket ortağının sahip olduğu taşınmazların satışından elde edilecek gelirin gösterildiği, geçici mühlet süresi içerisinde bu konuda somut bir adım atılmadığı, şirkete nakit girişinin sağlanamadığı, borçlu Şirketin 31.12.2019 tarihli kaydi değerlere göre -2.663.642,99 TL eksi negatif olan borca batıklık halinin rayiç değerlere göre 1.273.641,10 TL artarak -3.937,284,09 TL’ye çıktığı, Konkordato ön projesinde 190.000,00 TL faaliyet karı öngörüldüğü ancak yıl sonu itibari ile 1.669.836,29 TL zarar ettiği, şirketin karlılık ve verimliliğinin kalmadığı, gerçek kişi davacılar yönünden projenin başarısının şirketlerin başarısına bağlandığı, davacılar tarafından sunulan ön projenin başarıya ulaşmasının mümkün görülmediği, revize projenin ibraz edilmediği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/633 Esas, 2020/176 Karar ve 13/03/2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacılardan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere her birinden 232,10 TL toplam 464,20 TL harçtan davacıların yatırmış olduğu 406,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 58,20 TL harcın davacılardan eşit olarak tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı gerçek kişi yönünden 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkrası gereğince kesin, davacı şirket yönünden 2004 sayılı İİK’nun 293/3. fıkrasının atfıyla aynı yasanın 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.10/12/2020