Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1750 E. 2020/2104 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1750 Esas
KARAR NO: 2020/2104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2018/1184 Esas, 2020/38 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin kumaş imal ve satımı ile kumaşlara yıkama ve ram işlemi yapılması konusunda faaliyet gösterdiğini, tekstil sektöründeki durgunluk, kurların ve faiz oranlarının yükselmesi, alacakların bir kısmının tahsilinin şüpheli hale gelmesi gibi nedenlerle nakit sıkışıklığı yaşadığını ve ödemelerini zamanında yapamayacak hale geldiğini, konkordato tekliflerinin vade konkordatosu olup borçların tamamının konkordatonun tasdiki kararından itibaren 3 yılda üçer aylık dörder eşit taksitlerle ödeneceğini belirterek konkordatonun tasdiki ile müvekkili lehine geçici mühlet ve sonrasında 1 yıllık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili revize projesi ile, konkordatoya tabi borçların % 15 iskonto ile 2020 yılından itibaren üçer aylık dörder eşit taksitlerle ödeneceğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; borçlu şirketin satışları ve karlılığının yeterli düzeyde olmadığı, şirketin sermaye artırımı veya ortakların kişisel mallarını paraya çevirerek şirkete nakit para geçişinin de sağlanmadığı, komiser onayı ile satılan aracın ve komiser onayı olmadan satışı feshedilerek satıcıya iade edilen taşınmazın bir dönem şirket kayıtlarında yer alarak şirket kayıtlarının sağlıklı tutulmadığı, komiser onayı olmadan tedarikçiye ödeme yapıldığı, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali olmadığı gerekçesiyle borçlu şirketin konkordato talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf talebinde; şirketin çalışma düzenini ve karlılığını koruduğunu, borca batıklıktan çıkarak borçlarının azaldığını, komiser onayı ile satılan araca ilişkin kaytıların muhasebe eksikleri nedeniyle kayıtlarda yer aldığını, ancak eksikliğin giderildiğini, ayrıca taşınmaz satış sözleşmesinin komiser onayı ile feshedilerek taşınmazın iade edildiğini ve yine muhasebe eksikliği nedeniyle taşınmaz kayıtlarda gösterilmişse de eksikliğin giderildiğini, taşınmazın iadesi ile şirketin aktifi azalmışken bir taraftan da taşınmaz karşılığı verilen çeklerin iade alınması ile borçların azaltıldığını, sadece yargılama sürecinde giderilen muhasebesel eksiklik olup şirketin içinin boşaltılmadığını, şirketin satış ve karlılığı yönünde 2019 yılı ilk 9 aylık döneminin esas alındığını, ancak 2019 yılı 11 ay itibarıyla şirketin % 70-80 oranında hedeflenen karı sağladığını, komiser heyetinin son raporunda mahkeme ara kararına rağmen şirketin 11 aylık verilerinin değerlendirilmesi itirazlarının dikkate alınmadığını, komiser heyetinin 3 sayfalık son raporunda son mali verilerin ve itirazlarının dikkate alınmamasına rağmen, raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve kesin süre içinde yapılacak yargılama sonucunda konkordatonun tasdikini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeti asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket hakkında 07/12/2018 tarihininde geçerli olmak üzere üç ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, 07/03/2019 tarihinden itibaren geçici mühletin iki ay süre ile uzatıldığı, 03/05/2019 tarihli duruşmada 07/05/2019 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet verildiği, 16/01/2020 tarihli duruşmada borçlu şirket konkordato talebinin reddine karar verildiği görülmektedir. Konkordato geçici mühlet komiser heyeti 26/04/2019 tarihli raporunda özetle; şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği, ticari faaliyetlerine devam ettiği, şirketin 31.03.2019 tarihi itibariyle kaydı değerlere göre öz varlığının (+) 1.014.673,15,- TL olarak tespit edildiği, şirketin 31.03.2019 tarihi itibariyle TTK 376/3. maddesinde belirtilen “aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançolara göre özvarlığının -6.119.159,52.TL olarak hesaplandığı ve 31.03.2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğu, şirketin işletme giderleri kapsamında olan kira borçlarını işbu rapor tarihine kadar ödemediği, şirketçe dosyaya sunulan konkordato ön projesinde yer alan satış hedeflerinin gerçekleştirilebilir durumda göründüğü ancak karlılık hedeflerine ulaşılmasının hem geçmiş yıllar performansları ve hem de geçici mühlet sürecindeki performanslar gözönünc alındığında ulaşılmasının mümkün görünmediği, konkordatonun başarıya ulaşmayacağı ve şirketin mali durumunun iyileşme ihtimali bulunmadığı belirtilmiştir.Konkordato geçici mühlet komiser heyeti 02/05/2019 tarihli raporunda ise; davacı şirketin sunduğu revize projenin gerçekleştirilebilir ve uygulanabilir durumda olduğunu, işletme giderleri kapsamında şirketin faaliyet merkezinin bulunduğu kira borçlarının ödenmesi kaydıyla şirkete bir yıllık kesin mühlet verilebileceği ifade edilmiştir. Konkordato kesin mühlet komiser heyeti 10/12/2019 tarihli raporda özetle; şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği, üretim ve satış yaptığı, ticari faaliyetlerine devam ettiği, şirketin 30.09.2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığının 1.467.496.89. TL olarak tespit edildiği, buna göre şirketin kaydi değerlere göre borca batık durumda olmadığı, ancak, yasal defter kayıtlarının fiili durumu yansıtmaması ve aktifinde kayıtlı bulunan toplam 2.523.333,33 TL değerindeki gayrimenkul ile bir adet aracın fiilen bulunmaması nedeniyle kaydi özvarlık hesabının hatalı olduğu, geçici komiser heyeti tarafından 31.03.2019 tarihli mali tabloları dikkate alınarak hazırlanan rayiç bedel bilançosuna göre şirketin rayiç bedellere göre öz varlığı (-) 6.119.159,52 TL olup, rayiç bedellere göre şirketin borca batık durumda olduğu, şirketin özvarlığının güncel durumunun tespiti için yeniden bilirkişi incelemesi yapılması durumunda şirketin rayiç bedel üzerinden borca balıklığınm daha doğru bir şekilde tespit edilebileceği, şirket sunmuş olduğu revize projedeki hedefleri ile gerçekleşen tutarlar karşılaştırıldığında, hedeflenenin çok altında satış yapıldığı, bununla birlikte mali tablolara göre revize projede alındığı iddia edilen siparişlere ilişkin sadece 496.449,74 TL tutarında üretim yapıldığı, şirketin 31.03.2019-30.09.2019 sürecindeki performanslar gözönüne alındığında konkordatonun başarıya ulaşmasmın bu şartlarda güç olduğu, heyetin bilgi ve onayı olmadan, şirketin kayıtlarında yer almayan ve dışarıdan sağlanan bir çek ile tedarikçisine ödeme yapıldığı belirtilmiştir. Konkordato kesin mühlet komiser heyeti 13/01/2020 tarihli raporda özetle; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği, üretmi ve satış yaptığı kesin mühlet sürecinde mevcut mal varlığını koruduğu, ticari faaliyetlerine devam ettiği, şirketin mali tablolarında belirtilen performansları dikkate alındığında konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığı, mahkemece görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından alınan rayiç bedel raporun göre şirketin 30/11/2019 tarihli bilançosuna göre kaydi değerlere göre özvarlığının 2.821.766,37 TL, rayiç değerlere göre özvarlığının ise 1.490.549,61 TL olduğu ve şirketin hem kaydi ve hem de rayiç değerlere göre borca batık durumda olmadığı belirtilmiştir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt) İİK’nın 292/1.a ve b bentleri uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyor veya borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, komiserin raporu üzerine mahkemece kesin mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve şartları varsa ve borçlu iflasa tabi ise borçlu şirketin iflasına karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacı tarafın projesine göre konkordatoya tabi borçların % 15 tenzilat ile ödenmesinin öngörüldüğü ve bu kapsamda 15.429.130,90 TL borcun ödeme kaynakları olarak; 5.220.000,00 TL faaliyet karı, 4.475.000,00 TL verilen sipariş avansları 1.600.000 ,00 TL alacakların tahsili, 1.250.000,00 TL çekler, 3.000.000,00 TL sermaye artırımı ve dönem başından aktarılacak nakit olmak üzere olarak toplam 15.545.932,29 TL kaynak gösterilmiştir. Borçlu şirketin projesine göre, borç ödeme kaynağı olarak öngördüğü faaliyet karı, verilen sipariş avansları, alacakların ve portföydeki çeklerin tahsili projedeki konkordato kaynaklarının büyük bir kısmını teşkil ettiği görülmektedir. Şirketin 2019 yılı Haziran itibarıyla borçlu şirketin satış ve karlılığının hedeflerin altında kaldığı görülmekle birlikte, davacı tarafın 2019 yılı 11 ay itibarıyla şirket verilerinin esas alınmasına yönelik itirazları olup, komiser heyetince son raporda bu husustaki itirazlar değerlendirilmeden ve gerekçesi de açıklanmayarak şirketin mali tablolarında belirtilen performansları dikkate alındığında konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığı şeklindeki görüşü isabetli olmamıştır. Ancak projede belirtilen kaynakların hangi ekonomik kaynaklarla sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmesi gerekirken, davacı şirketin projesinin somut bilgi ve belgelere dayanmadığı görülmektedir. Bunun yanında İİK’nın 286. maddesi uyarınca projede borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödeme yapılabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini veya başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağı gösterilmesi gerekir. Ne var ki davacı şirketin cüzi bir sermaye artırımı gerçekleştirdiği ve alacaklılara ödeme yapabilmesi için maddede belirtilen şekilde yeterli mali kaynak sunmadığı görülmektedir. Öte yandan konkordato projesinde likidite sıkıntısının giderilmesine yönelik gelir artırıcı tedbirler yer alabilir. Ancak mühlet içinde faaliyetine devam edecek bir şirketin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir, zira mali durumu bozulan işletmeler kural olarak karlılıklarını kaybetmiş işletmelerdir. Somut olayda davacı şirketin karlılığı devam etmekle birlikte, projesinde borç ödeme kaynağı olarak 5.220.000,00 TL faaliyet karı, 2019 yılının 9 aylık döneminde ise 1.290.000,00 TL dönem karı öngören davacı şirketin, 2019 yılı 9 aylık mali verilerine göre 831.700,00 TL dönem karı elde etmesi karşısında, hedeflerin gerçekleştirilemediği görülmektedir. Şu halde şirketin projesinde öngördüğü kaynakların hangi kaynaklarla sağlanacağının somut bilgi ve belgelere dayanmadığı, şirketin mevcut faaliyetini sürdürmesi ve karlılığına rağmen, satış ve karlılık hedeflerinin de, davacı tarafın 2019 yılı ilk 11 aylık döneminde belirttiği verilerde dahi gerçekleştirilemediği gözetildiğinde mahkemece konkordato talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Ancak mahkemece İİK’nın 292. maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesi gerekmesine rağmen, konkordato talebinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi doğru değilse de, bu husus sonuca etkili olmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle başarıya ulaşma imkanı bulunmayan konkordato ön projesi ile İcra ve İflas Kanunun ilgili hükümleri uyarınca, ilk derece mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/12/2020