Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1747 E. 2022/1593 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1747 Esas
KARAR NO: 2022/1593
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2014/107 Esas, 2020/132 Karar
DAVA: ALACAK (Kooperatif Aidat Alacağına İlişkin)
KARAR TARİHİ: 22/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatif üyeliği nedeniyle davalıya … Mah. … Sk. Sancaktepe/ İstanbul adresinde bulunan 2 adet daire tahsis edildiğini, davalının kendine tahsis edilen dairelerden yıllardır faydalandığını, 2008 yılından itibaren yapılan genel kurullarda kararlaştırılan hiçbir aidatı ödemediğini, genel kurulların tamamında borcunu ödemeyen üyelere aylık %5 faiz uygulanacağının karar altına alındığını, davalının 1. dairesi için 50.820,00 TL asıl alacak 81.836,00 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 132.656,00 TL aidat borcu, 2. dairesi için ise 42.820,00 TL asıl alacak 61.875,00 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 104.695,00 TL aidat borcu bulunduğunu, iki adet daire için ödenmesi gereken toplam borcun 237.351,00 TL olduğunu belirterek 237.351,00 TL aidat alacağının aylık %5 faizi ile birlikle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; kooperatif alacaklarının beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, öncelikle 2008 yılı aidat talepleri yönünden zamanaşımı defıinde bulunulduklarını, müvekkili, davacı kooperatif ve kooperatif işini yüklenen müteahhit firma … Ticaret Limited Şirketi arasında Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı, 02/06/2006 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 25/08/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmelerinin akdedildiğini, işbu sözleşmelerin her birinde müvekkilinin yüklenici olarak yapacağı işler sebebiyle kendisine 6 daire (her bir sözleşme ile 3 adet) ve bu daireler ile ilgili kooperatif daire satış sözleşmesi yapılarak kooperatif üyeliği verilmesinin kararlaştırıldığı, dairelerin 1 temmuz 2007 tarihinde anahtar teslim bitmiş şekilde olacağı ve hiçbir fark ödenmeyeceği belirlendiğinden bu sözleşmeler ile müvekkilin kooperatife sabit ve peşin ödemeli ortak olduğunun karar altına alındığını, sözleşmelerin 3.1-b maddesi uyarınca artan metrajların ayrıca fatura edileceği ve müvekkiline ödeneceğinin belirtildiğini, bu madde kapsamında müvekkilinin fazla iş yapmasından dolayı davacı kooperatiften olan yaklaşık 171.784,69 TL alacağına karşılık kendisine 2 adet dairenin verileceği, olmazsa paranın ödeneceği taahhütlerinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin, Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı, 02/06/2006 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 25/08/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmelerine konu yerleri aldığını, kooperatif genel kurulunda alınan kararlar ile dairelerin sabit ve peşin ödemeler karşılığında bir defaya karşılık verilmesi konusunda yönetim kurulunun yetkili kılındığını, müvekkilinin de bunun üzerine yönetim kurulu ile sabit ve peşin ödemeli üyelik konusunda anlaştığını, bahsedilen genel kurul kararları ile kooperatif işlerinin kredisiz olarak halledilmesinin çözümü olarak, kalan dairelerin para veya iş karşılığı satışı ile gelir elde edilmesi düşünülerek karara bağlandığını, kooperatif ve üyelerinin, müvekkilinin bu işlemleri sonucu kredi faizleri ödemeksizin bu işlemleri gerçekleştirerek ekstradan kara geçtiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere, sabit ve peşin ödemeli ortak olunması kabul edilmese dahi 1163 sayılı Kooperatif Kanununun 23. maddesindeki eşit işlem ilkesi gereği her bir üyenin ödeme rakamı, zamanı ve aradaki zaman karşılığı olarak ödemek zorunda olduğu faiz de hesaba katılarak belirlenecek üye aidat ödemelerinin eşit olması gereği olarak da bu davanın reddedilmesi gerektiğini, çünkü müvekkilinin dairelere karşılık yaptığı bir defalık ödeme, ödeme zamanı ve ödeme meblağı dikkate alındığında müvekkili dışında hiçbir üyenin bu kadar ödeme yapmadığını, kooperatif üyelerinin, müvekkilinin bu işleri yapması neticesinde birçok giderden kurtularak da gelir elde etmiş bulunduğunu, dolayısıyla üyelerin hak ve yükümlülüklerde eşit olması hükmüne aykırı olarak diğer üyelerin kendi lehlerine ve müvekkil aleyhine olarak haksız menfaat elde etmiş olacaklarını, akdedilen sözleşmeler gereği, müvekkilinin üyeliği ve bu işlemleri de kapsayan yönetim kurulu faaliyet raporunun daha sonraki genel kurula sunulduğunu ve genel kurulun da yönetim kurulunu ibra ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için genel kurulun, yönetim kuruluna sabit ve peşin ödeme karşılığında daire satmak için yetki vermediği varsayılsa dahi, davacının yüklenicisi dava dışı … İnşaat ile iş ilişkisinin devam etmiş olması, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesi ve 1 eksik daire dışında davacının daireleri teslim etmesi, daha sonra yönetim kurulu faaliyet raporunun genel kurula sunulması ve yönetim kurulunun, genel kurul tarafından bu faaliyet raporları ile birlikte ibra edilmesi ve böylece bu işlemleri onaylamaları karşısında yönetim kurulunun genel kuruldan yetki almadığından bahisle davacı tarafın şekil eksikliğini ileri sürmesinin 4721 sayılı MK.’nun iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğini, ayrıca 1163 sayılı Kooperatif Kanununun 52. maddesi gereği, ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerekli olduğunu, dairelerin bitirilmesi kaydıyla ve son kez üye aidatı belirlenmesi ve buna rağmen bu kararlardan sonrada üye aidatı toplanması kararlarının bu çoğunluk sağlanmadan alındığını, kooperatifin böyle bir karar neticesinde alacak talep etmesinin yasaya aykırı olduğunu ve talebin bu nedenle de reddi gerektiğini, kooperatifte ferdileşmeye gidilerek çoğu insana tapularının verildiğini, ancak müvekkiline teslim edilen yerlerin tapularının başka şahıslar adına olduğunu, bu yerlerle ilgili davaların kooperatif tarafından kaybedildiğini, kooperatifin, müvekkiline söz konusu yerlerin tapularını vermeyerek kendi edemini ifa edemediğini, kooperatifçe şuan tapu verilecek daireler bulunmadığını, kendi edimini yerine getiremeyen kooperatifin BK gereği müvekkilinden talepte bulunma hakkı olmadığını, zira müvekkilinin alacaklarını alamama tehlikesi bulunduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere 6098 sayılı yasanın 88. maddesi ve diğer yasal nedenlerle istenen paranın faizine, faiz oranına, faizin başlangıcına, faizle ilgili tüm taleplere ve diğer tüm fer’ilere itiraz ederek bunları kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalının, davacı kooperatife üye olduğunun uyuşmazlık konusu olmadığı, dosyada mevcut genel kurul toplantı tutanaklarının incelenmesi sonucunda davalının sabit (peşin) fiyatlı ortak kaydedileceğine dair herhangi bir kararın bulunmadığı, sabit (peşin) fiyatlı ortak kaydı için genel kurulda karar alınması gerektiği, bu nedenle davalının sabit fiyatlı ortak olmadığı, davalıya daire tapusunun verilmemesi sebebiyle aidat istenemeyeceği yönünde itiraz edilmiş ise de kendisine daire tahsis edilemeyen ortağın kooperatiften tazminat isteme hakkı bulunmakla birlikte bu durumun aidat alacağının kooperatif tarafından istenmesine engel teşkil etmeyeceği, yine her ne kadar davalı vekili tarafından müvekkilinin, dairelere karşılık yaptığı peşin ödeme miktarı ve zamanı dikkate alındığında diğer üyelerin, müvekkilinin yaptığı kadar ödeme yapmadığı iddiasında bulunulmuş ise de davalı tarafın sabit fiyatlı olarak kendisine 2 daire verileceğini iddia ettiğinden ve kooperatife nakdi ödeme yapmadığı anlaşıldığından itirazının yerinde olmadığı, somut olayda taraflardan birisi kooperatif diğeri ise kooperatif ortağı olup kooperatif ortaklığının niteliği gereği sürekli devam eden bir ilişki olduğundan kooperatif ile ortağı arasındaki aidat ilişkilerinde zamanaşımı süreleri işlemeyeceği dolayısıyla davacı kooperatifin işlemiş aidat alacaklarını her zaman talep edebileceği ve davalının zaman aşımı definin yerinde olmadığı, davalı vekili tarafından kooperatifin 26.03.2009 tarihli genel kurulunda alınan karar ile yüklenici firmaya nakit ve peşin ödemeli 99.900 TL’den birer daire verilmesi kararlaştırılmış olduğu ve bu karar ile müvekkilinin de yüklenicinin işlerini kooperatife yapmak konusunda sözleşme yapıldığı ve yüklenici için alınan kararın müvekkiline sirayet edeceği yönünde itiraz da bulunulmuş ise de, alınan karar yüklenici firma ile ilgili olup davalı açısından geçerli bulunmadığı ve davalının sabit fiyatlı ortak olabilmesi için bu konuda alınmış genel kurul kararının mevcut olması gerekmekte olup bu konuda da alınmış genel kurul kararı mevcut olmadığından davalının bu hususa ilişkin rapora itirazının yerinde olmadığı ve yine davalı tarafın iddiası gibi sözleşmelerin yönetim kurulu faaliyet raporlarında genel kurula sunularak genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmiş olmasının sabit fiyatlı ortaklık hakkı doğurmayacağının sabit olduğu, davalı tarafın 3/4 çoğunluk sağlanmadan karar alındığına ilişkin itirazının ise, davacı kooperatifin yapı kooperatifi olup yapı kooperatiflerinin harcamalar için ortaklardan talep edecekleri paralar için alınacak genel kurul kararları ile ilgili toplantı ve karar yeter sayılarının Konut Kooperatifleri Ana Sözleşmesinin 33. maddesinde de belirtildiği üzere ortakların en az 1/4’ünün hazır olması şartıyla mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alındığı, dolayısı ile tüm ortakların 3/4’ünün rızasına gerek bulunmadığı ve bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere ödeme kararlarının ana sözleşmenin 33. maddesindeki nisaba uygun olarak alınmış geçerli kararlar olduğu, aidat miktarları yönünden ise birinci daire için talep edilebilecek asıl alacak raporda hesaplanıldığı gibi 50.220,00 TL olmakla birlikte dava tarihine kadar işlemiş faiz miktarında bilirkişi tarafından toplama hatası yapılmış olmakla işlemiş faizin 20.047,00 TL olduğu, ikinci daire yönünden ise bilirkişi her ne kadar 44.720,00 TL asıl alacak ve 22.163,00 TL işlemiş faiz hesaplamış ise de, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının talebi ikinci daire için 42.820,00 TL olduğundan, ikinci daire için 42.820,00 TL asıl alacağın kabul edildiği ve bu toplam alacak miktarına aylık %1,5 oranında her bir alacak miktarı için resen faiz hesaplaması yapılarak toplam 20.723,00 TL işlemiş faiz bulunduğu, açıklanan hukuki gerekçeler ve yapılan hesaplamalar neticesinde davacının davasının kısmen kabulüne, 1. daire için 50.220,00 TL asıl alacak ( her ne kadar kısa kararda sehven 50.820,00 TL olarak yazılmış ise de mahkememizce açıkça maddi hata olarak kabul edildiğinden gerekçeli kararda bu husus düzeltilerek hüküm kurulmuştur) ve 27.047,00 TL işlemiş faiz, 2. daire için 42.820,00 TL asıl alacak (taleple bağlı kalınarak) ve 20.723,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 140.810,00 TL (93.040,00 TL asıl alacak ve 47.770,00 TL faiz) alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen 1. daire için 50.220,00 TL asıl alacağa dava tarihinden tahsil tarihine aylık %1,5 oranında faiz uygulanmasına, hükmedilen 2. daire için 42.820,00 TL asıl alacağa dava tarihinden tahsil tarihine kadar aylık %1,5 oranında faiz uygulanmasına, davacı vekilinin fazlaya ilişkin istemlerinin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin, bilirkişi raporunu esas alarak dosyayı karara bağladığını, ancak bilirkişi raporu deliller tam toplanmadan alındığı gibi, kooperatif defterlerinin mahmekece incelenmesi istendiği halde defter incelenmeden karşı tarafın sunduğu, sunulanların tam olarak sunulup sunulmadığı ve gerçek olup olmadığı tespit edilemeyen evraklara göre, sadece davacı delillerini baz alarak, kendi savunma ve delillerini görmezden gelen, davacının delillerinin neden üstün tutulduğunu açıklamayacak bir şekilde usul ve yasaya aykırı bir rapor sunulduğunu, defterleri incelemeyen bilirkişilerin buna uygun rapor sunmasının zaten olanaksız olduğunu, ayrıca dava tarihinden sonra müvekkilinin, hissesini devretmek istediğinde, kooperatifin, borcu kapatmak kaydıyla devre izin vereceği şeklinde fiili dayatmada bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin, kooperatifle anlaşarak ödeme yaptığını, müvekkilinin borcunun kalmadığını ve ödemeye ilişkin senetleri mahkemeye sunmalarına rağmen bilirkişinin defter ve kayıtları incelemediğinden doğal olarak gerçeğe ilişkin kayıtları da raporuna yansıtmadığını, Mahkeme kararından sonra kooperatifle temasa geçip müvekkilinin borcu olmadığına ilişkin evrakı istemeleri nedeniyle kooperatif yönetiminin muhasebe kayıtlarını onaylayarak borçlarının bulunmadığına ilişkin evrakı taraflarına verdiğini, dolayısıyla usul ve yasaya aykırı bu mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Mahkemece davacı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması ara kararına rağmen davacı vekilinin anılan günde kooperatifin defter ve kayıtlarını hazır edemediğini, taraflarınca yapılan araştırmalar neticesinde, 2006-2007-2008-2009-2010 yıllarına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/172 Esas sayılı dosya içerisinde yer aldığını, bilirkişinin, daha önce dosyaya davacının sunduğu evraklar ile inceleme yapmasının mahkemenin ara kararına aykırı olduğu gibi yasaya da aykırı olduğunu, soruşturma dosyaları ile açıklığa kavuştuğu gibi olmayan veya taahhüt edilen dairelerin başkalarının mülkiyetine geçtiği, biriken paraların zimmete geçirildiği, bu usulsüzlükleri ortaya çıktığında da bunları kapatmak adına üyelerden, özellikle somut olayda olduğu gibi olmayan bir daire için olağanüstü miktarda aidat belirlemek suretiyle K.K md 52’ye (toplantı, karar nisabı ve saire) aykırı olarak bu usulsüzlüklerini ve açıklarını kapatmaya çalıştıklarının ortaya çıktığını, bilirkişi, savunmaları hususunda tazminat davası açılabileceğini belirtmişse de aslında batık olan ve daire dahi olmayan bu kooperatiften davanın kazanılması halinde tahsil kabiliyetinin olmayacağını, bilirkişi mali müşavir olup uyuşmazlık konusunda uzman olmadığı gibi hukukçu olmadığı içinde hukuki mütalaada da bulunamayacağını, ceza davasına sunulan iddianame ve bilirkişi raporlarının celbini talep ettiklerini ve buna dayanan bilirkişi raporunun hiç bir sonucunu kabul etmediklerini, yönetim kurulunun yaptığı bu sözleşme ve işlemlerin, genel kurul toplantılarında ibra edildiğini, doğal olarak müvekkili ile yapılan satışın, peşin ödemeli satış olduğunun bu haliyle zımnen kabul edildiğini, ayrıca satıştan sonraki tarihlerde bilançolarda müvekkiline yönelik borç taahuklarının bulunmadığı da gözetildiğinde peşin ödemeli ortaklıklarının zımnen teyit edildiğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek üzere, satıştan itibaren 9 yıl geçmesine rağmen bir kaç üye dışında çoğu üyelere tapuların verilmiş olmasına ve verilecek başkaca tapunun kalmaması gerçeğine ve bu manada davacı kooperatifin edimi olan dairelerin tapularını vermediğini, ortada daireninde bulunmadığını bu nedenle edimini yerine getirmeyen davacının karşı edimi isteyemeyeceğini savunmalarına rağmen ve buna ilşkin sundukları delillere değinilmeksizin hazırlanan raporun taraflarınca kabul edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkilinin dairelere karşılık yaptığı peşin ödeme miktarı ve zamanı dikkate alındığında, diğer üyelerin müvekkilinin yaptığı kadar ödeme yapmadığının ortaya çıkacağını, keza müvekkili tarafından yapılan peşin ödemenin ve bu ödemenin yarattığı faiz-kredi avantajının ödemeye eklendiğinde fahiş bir oranda müvekkili aleyhine diğer kooperatif üyeleri lehine K.K.’nun 23. maddesindeki eşit işlem ilkesine aykırı işlem tesis edildiğini, kooperetif üyelerinin, müvekkilinin iş bu sözleşmeler ile üye olduğu tarihe kadar ödemiş oldukları üyelik aidatları hesaplandığında müvekkilinin bir borcu olmadığının görüleceğini, kooperatif alacakları 5 yıllık zamanaaşımına tabi olup 2008 yılı aidat talepleri yönünden zamanaaşımı iddialarının kooperatifin üyelerinden olan alacaklarının zamanaşımına uğramayacağı gerekçesiyle bilirkişi tarafından dikkate alınmadığını, peşin ödemeli bir alım olduğu için bu kadar uzunca bir zaman talepte bulunulmadığının delili ve teyidi olarak da iddialarının doğrulandığını, kooperatif genel kurulunda alınan karar uyarınca, dairelerin sabit ve peşin ödemeler karşılığında verilmesi konusunda yönetim kurulunun yetkili kılındığını, müvekkilinin de bunun üzerine yönetim kurulu ile peşin ödemeli satım/üyelik konusunda anlaştığını, bahsedilen genel kurul kararları ile kooperatif işlerinin kredisiz olarak halledilmesinin çözümü olarak, kalan dairelerin para veya iş karşılığı satışı ile gelir elde edilmesinin düşünüldüğünü ve karara bağlandığını, kooperatif ve üyelerinin, müvekkilinin bu işlemleri sonucu kredi faizleri ödemeksizin (Kredi imkanı da yok) bu işlemlerini gerçekleştirerek ekstradan kara geçtiklerini, akdedilen sözleşmeler gereği, müvekkilinin üyeliği ve bu işlemleri de kapsayan yönetim kurulu faaliyet raporunun daha sonraki genel kurula sunulduğunu ve genel kurulun da yönetim kurulunu ibra ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için genel kurulun, yönetim kuruluna sabit ve peşin ödeme karşılığında daire satmak için yetki vermediği varsayılsa dahi, davacının yüklenicisi dava dışı … İnşaat ile iş ilişkisinin devam etmiş olması, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesi ve 1 eksik daire dışında davacının daireleri teslim etmesi, daha sonra yönetim kurulu faaliyet raporunun genel kurula sunulması ve yönetim kurulunun, genel kurul tarafından bu faaliyet raporları ile birlikte ibra edilmesi ve böylece bu işlemleri onaylamaları karşısında yönetim kurulunun genel kuruldan yetki almadığından bahisle davacı tarafın şekil eksikliğini ileri sürmesinin 4721 sayılı MK.’nun iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğini, ayrıca 1163 sayılı Kooperatif Kanununun 52. maddesi gereği, ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerekli olduğunu, dairelerin bitirilmesi kaydıyla ve son kez üye aidatı belirlenmesi ve buna rağmen bu kararlardan sonrada üye aidatı toplanması kararlarının bu çoğunluk sağlanmadan alındığını, kooperatifin böyle bir karar neticesinde alacak talep etmesinin yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin 10.08.2008 tarihli genel kurul kararıyla tasfiyeye girmesi sebebiyle tasfiyeye giren kooperatif yöneticilerinin aidat adı altında ek ödeme talep edip edemeyeceği ve görevlerinin sınırının irdelenmediğini, kooperatifte ferdileşmeye gidilerek çoğu insana tapularının verildiğini, ancak müvekkiline teslim edilen yerlerin tapularının başka şahıslar adına olduğunu, bu yerlerle ilgili davaların kooperatif tarafından kaybedildiğini, kooperatifin, müvekkiline söz konusu yerlerin tapularını vermeyerek kendi edemini ifa edemediğini, kooperatifçe şuan tapu verilecek daireler bulunmadığını, kendi edimini yerine getiremeyen kooperatifin BK gereği müvekkilinden talepte bulunma hakkı olmadığını, tapudan gelen cevaplar ile bu iddiaları doğrulanmasına rağmen bilirkişinin bunları dikkate almadığını, davacının defterleri incelenmiş olsaydı müvekkilinin dava tarihinden sonra hissesini devretmek istemesine rağmen, kooperatifin borcun kapanmadan hisse devrini kabul etmeyeceği emrivakisi karşısında, müvekkilinin, kooperatifle anlaşarak ödeme yaptığını ve borcunun kalmadığını, ödemeye ilişkin senetleri mahkemeye sunmalarına rağmen bilirkişinin defter ve kayıtları incelemediğinden doğal olarak gerçeğe ilişkin kayıtları da raporuna yansıtamadığını, mahkemenin dava tarihinden sonra ödemeye ilişkin savunma ve delillerinin dikkate almadığını veya gözden kaçırarak bilirkişi raporu doğrultusunda usul ve yasaya aykırı karar verdiğini, müvekkilinin ödemelerini yaptığını ve borcunun kalmadığını gösterir davacı kooperatifin muavin defter başlıklı muhasebe evrağını davacı kooperatif yönetiminin onaylayarak müvekkiline verdiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davalının peşin bedelli ortak olup olmadığı, buna göre dava konusu aidat alacağından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, sorumlu ise miktarı hususlarında toplanmaktadır. Bilirkişiler Av. … ve … 15/12/2015 tarihli raporunda, açılmış olan davanın bir aidat alacağı davası olduğu, davacının kooperatifin ortağı olduğu konusunda taraflar arasında çekişme olmadığı, davacının, davalının kooperatifte iki aidat dairenin tahsis hakkı sahibi olduğunu ve 2008 yılından itibaren aidat ödemediğini ve bu tarihten sonra işleyen aidatların aylık %5 faiz ile tahsilini talep ettiği, davalının ise kooperatif ortaklığını kabul etmekle birlikte aidatların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu savunduğu, kooperatif kooperatif ortaklığı sürekli devam eden bir ilişki olduğundan kooperatif ile ortağı arasındaki aidat ilişkilerinde zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği, bu bakımdan kooperatifin, işlemiş ödenmeyen eski aidatlarını her zaman talep etme hakkına sahip olduğunu, davalının bunun yanında kendisinin sabit fiyatlı ortak olduğunu iddia ettiği, kooperatiflerde her ortak eşit haklara sahip olup, eşit mükellefiyetler yüklendiği, bunun kooperatiflerde mevcut eşitlik prensibinin bir sonucu olduğu, burada eşitlikten kastın mutlak eşitlik olmayıp, nisbi bir eşitlik olduğu, ancak çok arizi ve acil bazı hallerde bu eşitlik prensibinden ayrılmanın mümkün olduğu, ne var ki böyle bir durumun mevcudiyeti halinde bazı ortaklardan daha fazla katkı olarak o ortağın ilerdeki ödemelerden muaf tutulması anlamına gelen bu ortaklık türüne sabit fiyatlı ortaklık denmekte olup sabit fiyatlı ortaklığın tesisinin ancak çok zaruri hallerde ve ismen belirlenmek ve şartları tayin edilmek koşulu ile genel kurulca tesis edilebileceği, yoksa yönetim kurullarının bir kişiyi sabit fiyatlı ortak olarak kabul etme yetkisinin olmadığı, somut olayda da davalının sabit fiyat ortaklığına kabul edilmiş bir ortak olmayıp, genel kurulca kabul edilen aidatları ödemek mecburiyetinde olduğu, bu aidat ödeme borcunun ise nakden yerine getirilmesi olup, hiçbir ortağın başka sebeplerle kooperatiften alacaklı olduğunu iddia ederek aidat ödeme yükümlülüğünden kurtulamayacağı, ancak herhangi bir şekilde mahkeme hükmüne bağlanmış ve kesinleşmiş olan bir borcun mahsubunun talep edilebileceği, somut olayda davalının bu şekilde kesinleşmiş bir alacağı mevcut olmadığından aidat borçları ile takas ve mahsup edilebilecek kesinleşmiş bir alacak mevcut olmadığından davalının genel kurul kararlarına uygun olarak aidat ödemek durumunda olduğu, davalının, davacı kooperatifte iki adet daire tahsisi ile ilgili olarak ortak olduğu ve aidat ödemekle yükümlü olacağı, her iki ortaklık için davacı kooperatifin toplam 93.640 TL (taleple bağlı kalınarak) aidat talep etmekte haklı olacağı, ödenecek aidatlara aidat ödeme tarihlerine göre aylık %1,5 gecikme faizi uygulamasının gerekeceği, davacının %5 aylık faiz talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi … 24/12/2019 tarihli raporunda, kooperatife ait defterler üzerinde devam eden başka davaların olması sebebi ile yeniden inceleme yapılamadığı ve incelemenin dosya üzerindeki mevcut belgelere göre yapıldığı, ayrıca inceleme yapılması için başkaca bir bilgi ve belgeye de ihtiyaç duyulmadığı, davalının ödemek zorunda olduğu aidat miktarları genel kurul kararlarına göre yeniden incelenerek talep tarihi itibariyle her aidatın aylık % 1,5 üzerinden (her ne kadar genel kurul toplantılarında gecikme faizi aylık %5 olarak belirlenmiş ise de sözleşme faizi yasal faizin (Yıllık %9) iki katını geçemiyeceğinden genel kurulda kararlaştırılan aidatlara dava tarihine kadar olmak üzere yıllık %18, aylık %1,5 olarak hesaplanması gerektiğinden) hesaplama yapıldığında sonuç olarak 1. daire için ana para 50.220 TL, faiz 27.044 TL olmak üzere toplam 77.264 TL, 2. daire için ana para 44.720 TL, faiz 22.163 TL olmak üzere toplam 66.883 TL, davacının her iki daire için toplam ana para ve faiz alacağının 144.143 TL olduğu, davalı vekilinin mevcut bilirkişi raporuna ve davanın esasına ilişkin itirazlarının incelenmesinde ise davacı kooperatif ve müteahhidi ile taşeronu olan davalı arasında düzenlenen Kartal … Noterliğinin 02.06.2006 tarih ve … yevmiye nolu ve 25.08.2006 tarih ve … yevmiye nolu iki adet Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesi ile bir tarafta davalı diğer tarafta kooperatif ve yüklenici birbirlerine müteselsil sorumlu olarak davalının, kooperatifin işini yapması karşılığında başkaca hiçbir ödeme yapılmaksızın daire verilmesi konusunda anlaşmış olmalarının kooperatifçe başka ödeme yapmaksızın daire verilmesi konusunda anlaşmalarının kooperatif açısından bağlayıcı olmayacağı, zira kooperatif yönetim kurulunun sabit fiyatla daire verme taahhüdünde bulunmasının gerek Kooperatifler Kanunu gerekse kooperatif ana sözleşmesi ve Yargıtay kararları karşısında mümkün olmadığı, böyle bir taahhüdün geçersiz olduğu, sabit (peşin) fiyatlı ortaklık hususu Kooperatifçilik ilkelerine aykırı olmakla birlikte, Yargıtay içtihatları uyarınca genel kurulda karar alınması halinde ancak mümkün olabileceği, Yargıtay kararlarına göre peşin ödeme ve sabit fiyatlı ortak kayıt etme konusunda genel kurulda gerekçe gösterilerek açıkça karar alınıp yönetim kuruluna yetki verilmesi ve peşin ödemeli ortaklık kaydında bu ortağın hangi ödemeleri yapacağı, başka bir deyişle hangi ödemeleri yapmayacağı açık bir şekilde belirtilmiş olması şartlarının birlikte geçerli olması şartıyla sabit fiyatlı üyeliğin mümkün olabildiği, Nitekim Yargıtayın (Y.ll.HD.14.06.1994 E.1038,K.5081) numaralı kararında aynen genel kurul kararı olmadıkça sabit fiyatla konut tahsisi yapılamaz denildiği, dolayısıyla dosyada mevcut genel kurul toplantı tutanaklarının incelenmesi sonucunda davalı hakkında sabit (peşin) fiyatlı ortak kaydedileceğine dair herhangi bir kararın bulunmadığı anlaşıldığından sabit fiyatlı ortak olmadığı, davalının bilirkişi raporuna bu yönde yaptığı itirazın yerinde olmadığı ve genel kurulda karara bağlanan aidatları ödemesi gerektiği, kooperatif ana sözleşmesinin 23. maddesine göre ortakların genel kurulca ortaklardan alınması geren aidatları ödemek zorunda oldukları ve ortağa daire verilip verilmemesinin bu zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı, zira kendisine daire tahsis edilemeyen ortağın kooperatiften tazminat isteme hakkı bulunduğu, bu nedenlerle davalı tarafın bilirkişi raporuna yapılan bu itirazının da yerinde olmadığı, davalının zamanaşımı itirazına ilişkin olarak ise somut olayda taraflardan birisinin kooperatif diğerinin ise kooperatif ortağı olduğu, kooperatif ortaklığı sürekli devam eden bir ilişki olduğundan kooperatif ile ortağı arasındaki aidat ilişkilerinde zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği, bu bakımdan itirazın yerinde olmadığı, davalının sabit fiyatlı olarak kendisine 2 daire verileceğini iddia ettiğine göre kendisinin kooperatife nakdi ödeme yapmadığı anlaşıldığından eşit işlem ilkesi gereği yapılan itirazların da yerinde olmadığı, kooperatifin 26.03.2009 tarihli genel kurulunda alınan kararda, yüklenici firmaya nakit ve peşin ödemeli 99.900 TL’den birer daire verilmesi kararlaştırılmış olduğunun anlaşıldığı, kararın yüklenici firma ile ilgili olup davalı açısından geçerli bulunmadığı, davalının sabit fiyatlı ortak olabilmesi için bu konuda alınmış genel kurul kararının mevcut olması gerektiği, iddia edildiği gibi müteahhit firma … İnşaat, kooperatif ve davalı arasında düzenlenen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde davalıya sabit fiyatla kooperatif ortaklığı verileceğinin kararlaştırılmış olmasının kooperatif açısından geçerli olmadığı, kooperatif yönetim kurulunun genel kurul kararı olmaksızın böyle bir sözleşme imzalayarak kooperatifi sabit fiyatla ortak kaydetme yükümlülüğüne sokmaya yetkisinin olmadığı, bu nedenle de davalının sabit fiyatlı ortak olmadığı ve bilirkişi raporuna bu yönüyle de yapılan itirazların yerinde olmadığı, yapılan incelemelerde davacı kooperatifin aidat alacağına esas teşkil eden genel kurul toplantılarında alınan karaların, ana sözleşmenin bu maddesinde öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alınmış geçerli kararlar olduğu, bu nedenle de bilirkişi raporuna bu açıdan yapılan itirazların yerinde olmadığı, davalı ile yapılan sözleşmelerin yönetim kurulu faaliyet raporlarında genel kurula sunularak genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmiş olmasının davalıya sabit fiyatlı ortaklık hakkı vermeyeceği, davalı vekilinin bilirkişi raporuna yaptığı tüm itirazların yerinde olmadığı, mevcut bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmelere katılındığı bildirilmiştir. Dava dışı … Ticaret Ltd. Şti.’ni temsilen …, davacı kooperatifi temsilen … (yönetim kurulu başkanı), … (yönetim kurulu başkan yardımcısı) ve davalı … arasında Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 02/06/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin konusunun, davacı kooperatif inşaatını yapan … Ltd. Şti.’nin işbu sözleşme çerçevesinde davalı yükleniciden yapılmasını istediği işlere karşı Kooperatifin de rızası ve müteselsil kefiliyeti ile … Mah. … Cad. No:… Ordadağ Münderis Sırtı Samandıra … Bölge Ada … Parsel …’de bulunan yapılardan toplam 3 adet dairenin yapılacak işler karşılığında yükleniciye verilmesini ve bu konularla ilgili tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinden ibaret olduğu, “4. Etap ve Kooperatifin Müşterek Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 3.1 maddesinde, yükleniciye işbu sözleşmenin imzalanması ile davacı kooperatife ait olan 3 adet daireyi (… Blok … Kat Daire:…, … Blok … Kat Daire:… ve … Blok … Kat Daire:17) 3. maddede belirtilen yüklenici işlerine karşılık her biri 95.500 YTL (KDV dahil) değerinde toplam 286,500 YTL (KDV dahil) değerinde yüklenicinin veya tayin edeceği … şirketlerinin keseceği faturalara karşı avans ödemesi olarak hiçbir bedel talep etmeden, kooperatif daire satış sözleşmesi imzalayıp kooperatif üyeliği vermeyi, 3.2 maddesinde, işbu sözleşmenin imzalanması ile aşağıdaki tarihlerde yükleniciye 1 Temmuz 2007’de dairelerin tapusunu devredeceğini, dairelerin ayrıca 1 Temmuz 2007’de anahtar teslim bitmiş şekilde olacağını ve yüklenicinin hiçbir fark ödemeyeceğini beyan, kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, yine … Blok … Kat Daire:…, … Blok …. Kat Daire:… ve … Blok … Kat Daire:…’de bulunan 3 adet daireyi konu alan, diğer sözleşmede belirtilen hüküm ve şartlarda ve aynı taraflar arasında Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 25/08/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesinin akdedildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, davalı vekili, müvekkilinin yüklenici olarak yapacağı işler sebebiyle kendisine verilmesi kararlaştırılan daireler ile ilgili yapılan bu sözleşmeler ile davacı kooperatife sabit ve peşin ödemeli ortak olduğunu, sözleşmelerin 3.1-b maddesi uyarınca artan metrajların ayrıca fatura edileceği ve müvekkiline ödeneceğinin belirtildiğini, bu madde kapsamında müvekkilinin fazla iş yapmasından dolayı davacı kooperatiften olan yaklaşık 171.784,69 TL alacağına karşılık kendisine 2 adet dairenin verileceği, olmazsa paranın ödeneceği taahhütlerinin yerine getirilmediğini ileri sürmüş olup bunun karşısında davacı vekili ise davalıya 2 adet daire tahsis edilmesine rağmen 2008 yılından itibaren yapılan genel kurullarda kararlaştırılan aidatların ödenmediğinden bahisle işbu davayı açmıştır. “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa’nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, peşin bedelli ortaklık tesis eden bir genel kurul kararı bulunmadığı sonucuna varılması halinde, davacılardan uzunca bir süre inşaat finansmanı için aidat istenilmemiş ise, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde; bu yönde bir borç kaydı yer almamışsa, davacıların peşin bedelli ortak olduğunun kooperatifçe zımnen benimsendiği ve sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/8964 Esas 2015/7029 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, davalı vekili, Kartal … Noterliğinin … yevmiye numaralı, 02/06/2006 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 25/08/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmeleri ile müvekkilinin, davacı kooperatife sabit ve peşin bedelli ortak olduğunu ileri sürmüş olup bu sözleşmelerin davacı kooperatifin yönetim kurulu tarafından yapıldığı ve davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğu sabittir. Yukarıda yer verilen ve müstekar Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Mahkemece, sabit (peşin) fiyatlı ortak kaydı için genel kurulda karar alınması gerektiği, bu yönde alınmış bir karar da bulunmadığından davalının sabit fiyatlı ortak olmadığı kabul edilmiş ise de bu hususta yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığından bahsedilemez. Salt bu hususa ilişkin alınmış bir genel kurul kararının bulunmadığı gerekçesi ile bu yönde bir kabule varılması doğru değildir. Genel kurulda karar alınması dışında genel kurulun, yönetim kurulu tarafından yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi de söz konusu olabilir. Somut olayda olduğu gibi Mahkemece, peşin bedelli ortaklık tesis eden bir genel kurul kararı bulunmadığı sonucuna varılması halinde, bu doğrultuda kooperatifin tüm kayıt ve defterleri ile gerektiğinde varsa banka kayıtları üzerinde de inceleme yapılarak davalıdan uzunca bir süre aidat istenilip istenilmediği, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde bu yönde bir borç kaydı yer alıp almadığı, dolayısıyla davalının peşin bedelli ortak olduğunun davacı kooperatifçe açıkça yada zımnen benimsenip benimsenmediğinin yani sonuç olarak davalının peşin bedelli ortak olup olmadığının konusunda uzman bilirkişi heyetinden bu hususlara ilişkin ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamında bulunan farklı heyetler tarafından tanzim edilen 15/12/2015 ve 24/12/2019 tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen şekilde bir inceleme yapılmamış olup söz konusu raporlar bu yönde ara kararlar da bulunmasına rağmen davacı kooperatife ait defter ve belgeler dahi incelenmeden dosyadaki mevcut delillere göre hazırlanmıştır. Mahkemenin 17/09/2019 tarihli celsesinde, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğundan bahisle bu çelişkinin giderilmesi için bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar tesis edilmiş ise de bu tarih itibariyle alınan tek bir raporun bulunduğu, dolayısıyla çelişki oluşturacak başka bir raporun da bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan peşin bedelli ortağın genel giderler, çevre düzenleme ve altyapı giderleri dışında inşaat finansman giderlerinden sorumlu tutulamayacağı göz önüne alınarak, dava dilekçesinde belirtildiği üzere genel kurulca alınan karar gereği istenen borcun/aidatın inşaat finansmanı ya da genel gider kalemlerinden hangisine ilişkin olduğu hususunun da gerekirse 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi uyarınca tarafların beyanlarına başvurularak açıklattırılmak suretiyle ortaya konması gerekir. O halde Mahkemece, belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak söz konusu hususlar tartışılarak irdelendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Ayrıca davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı kooperatifle anlaşılarak ödeme yapılması sebebiyle borcun kalmadığını belirterek istinaf dilekçesi ekinde buna dair belgeler sunmuş olup ödeme iddiası karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden davalı vekilinin, sunduğu belgeler de dikkate alınmak suretiyle bu iddiaların üzerinde durularak doğruluğunun araştırılarak ortaya konması gerekir. Zira iddia edildiği üzere dava konusu borcun ödenmiş olması halinde davanın konusuz kalması gündeme gelebilecektir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/107 Esas, 2020/132 Karar ve 18/02/2020 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.404,68 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.323,98 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a6.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/12/2022