Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/171 E. 2020/1853 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/171 Esas
KARAR NO : 2020/1853
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI : 2016/346 Esas, 2019/896 Karar
DAVANIN KONUSU İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ekonomik durgunluktan etkilendiğini, borca batık olduğunu belirterek iflasınnın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin özvarlığı rayiç değerler üzerinden (+) 16.766.196,50 TL olarak tespit edildiği, davacının borca batık olmadığı anlaşıldığından bahisle davacının iflâs erteleme talebinin reddine, davacı şirket hakkında verilen tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Müdahil temlik alan … (temlik eden … A.Ş.) istinaf dilekçesinde; mahkemece davacının müvekkili şirkete olan kefalet borcunun dikkate alınmadığını, davacı vekilinin, “borcun ipotekle teminat altına alınması nedeniyle, borcuna kefil olunan grup şirketinin borcu üstlenmesi anlamına gelmediği”, bilirkişilerin “kıymet takdirleri dikkate alındığında davacının kefaletinin kalıp kalmayacağının mahkemeniz kanaatine bırakılması” gibi beyan ve tespitlerin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, kefaletin asıl borç sona erinceye kadar devam edeceğini, davacı şirket ile birlikte, dava dışı diğer kefillerin …. A.Ş.’ye kefaletine ilişkin İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davacının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/106 E., 2018/1051 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, davacının, işbu karara ilişkin istinaf harcını yatırmadığından, kararın davacı aleyhine en az 48.764.803,00 TL üzerinden kesinleştiğini, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi ek raporunu kendilerine tebliğ etmediğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacı şirketin aleyhine başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyada 17/09/2019 tarihli kapak hesabına göre belirlenen alacak tutarı 115.115.410,21 TL’nin hesaplamalarda dikkate alınmadığını, davacı şirket tarafından ne dava dilekçesinde, ne iyileştirme projesinde ne de şirket kayıtlarında bu hususa değinilmediğini, davacının borca batık olduğunu, şirketin faaliyetine devam etmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak iflas kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, borca batıklığın usulüne uygun tespit edilip edilmediği, grup şirketlere kefaleti bulunan davacı şirketin kefaletten kaynaklı borcunun borca batıklıkta dikkate alınıp alınamayacağı, davacı şirketin borca batık olup olmadığı noktasında toplanmıştır.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal hükümlere göre, “…İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun m. 377, İİK’nun m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nun 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nun 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin rayiç değeri dikkate alınmalıdır (TTK.m. 324). Diğer taraftan davacı şirketin kefalet nedeniyle borçları bulunmaktadır. Kefalet borcu da şirketin pasifinde yer almalıdır. Mahkemece aktif ve pasif bu şekilde tespit edilerek öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığı saptanmalı ve borca batık durumda ise tüm borçları gözetilerek mali durumunu iyileştirme ümidinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/12/2009 tarih, 2009/10197 E. 2009/11933 K. sayılı ilamı)İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve rayiç değerlere göre borca batıklık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, davacı şirket kayyım heyetiyle denetlenmiştir.26/12/2016 tarihli ek raporda; kök raporda da belirtildiği üzere davacının rayiç değerlere göre öz varlığının + 39.353.881,42 TL’si olduğu, davacının dosya kapsamında ki vesaiklere göre kefaletlerinin toplamının 89.043.558,71 TL’si olduğu, söz konusu kefaletler dikkate alındığında davacının (-) 49,689.677,29 TL’si borca batık olduğunun hesaplandığı, davacı şirketin kefil olduğu kredilerin ana borçlusunun davacı şirketin de %99,75 hissedarı olan … A.Ş. olduğu, Söz konusu kredilerde davacı şirket haricinde …. San. ve Tic. A.Ş. … de kefaletlerinin bulunduğu, varlık şirketlerinin icra takiplerinde davacı şirket, kredi borçlusu haricinde yukarıda adı geçen gerçek ve tüzel kişiler hakkında da takip yapıldığı, kredi alacaklılarının 1. derece ipoteklerinin olduğu iddia edilen Muğla İli, Bodrum İlçesinde ki taşınmaz ile ilgili yapılan kıymet takdiri sonucunda 123.673.880,23 TL’si değer biçildiği, diğer taraftan Antalya İli Aksu ilçesinde ki taşınmaz ile ilgili yapılan kıymet takdiri sonucunda 109.827.415,98 TL’si değer biçildiği, her iki kıymet takdirinin de davacının aleyhine de yapılan icra takiplerinden fazla olduğu ancak dosya kapsamında taşınmazların paraya çevrilip kredi borçlan ile ilgili takiplerin kapatıldığına dair vesaik bulunmadığı, icra takipleri tutarından fazla olan kıymet değerleri ile ilgili takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, söz konusu kıymet takdirleri dikkate alındığında davacının kefaletinin kalmayacağına ilişkin mahkeme tarafından kanaat oluşması durumunda davacı şirketin rayiç değerler üzerinden batık olamayacağının kabulünün gerekeceği, diğer taraftan kayyım heyeti raporlarında davacı şirketin üretim faaliyetlerini devam ettirmemesi ile ilgili yapılan değerlendirme ve kanaatler İle ilgili takdir ve değerlendirmenin de mahkemenin takdirinde bulunduğu bildirilmiştir.16/07/2019 tarihli ek raporda; şirketin gayri faal olduğunu, davacı şirketin öz varlıklarının 31/03/2016 tarihi itibariyle + 39.322.644,59 TL olarak tespit edildiğini, kefaletlerinin toplamının 89.043.558,71 TL olduğunu, söz konusu kefaletler dikkate alındığında davacının (-) 49.689.677,29 TL borca batık olduğunun hesaplandığını, davacı şirketin kefil olduğu kredilerin ana borçlusunun davacı şirketin de %99,75 hissedarı olan … A.Ş. olduğunu, söz konusu kredilerde davacı şirket haricinde … San. ve Tic. A.Ş., … de kefaletlerinin bulunduğunu, Varlık şirketlerinin icra takiplerinde davacı şirket, kredi borçlusu haricinde yukarıda adı geçen gerçek ve tüzel kişiler hakkında da takip yapıldığını, kredi alacaklılarının 1. derece ipoteklerinin olduğu iddia edilen Muğla İli Bodrum İlçesinde ki taşınmaz ile ilgili yapılan kıymet takdiri sonucunda 123.673.880,23 TL değer biçildiğini, diğer taraftan Antalya İli Aksu İlçesinde ki taşınmaz ile ilgili yapılan kıymet takdiri sonucunda 109.827.415,98 TL değer biçildiğini, her iki kıymet takdirinin de davacının aleyhine de yapılan icra takiplerinden fazla olduğunu ancak dosya kapsamında taşınmazların paraya çevrilip kredi borçları ile ilgili takiplerin kapatıldığına dair vesaik bulunmadığını, İcra takipleri tutarından fazla olan kıymet değerleri ile ilgili takdir ve değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, söz konusu kıymet takdirleri dikkate alındığında davacının kefaletinin kalmayacağına ilişkin Sayın Mahkeme tarafından kanaat oluşması durumunda davacı şirketin rayiç değerler üzerinden batık olamayacağının kabulünün gerekeceğini, rayiç değerlere göre şirketin 31/03/2019 tarihi itibariyle toplam aktiflerinin, toplam borçlarını ( + ) 16.766.196,50 TL tutarında aştığı, dolayısıyla aktif toplamının şirket borçlarını karşılayabilecek düzeyde olduğu, diğer bir ifade ile davacı şirketin borca batık olmadığı belirtilmiştir.Davacı şirketin grup şirkete olan kefaletinin borca batıklığın tespitinde dikkate alınıp alınamayacağına ilişkin Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 15/04/2019 tarih, 2016/5327 E. 2019/1381 K. Sayılı kararında “….Davacı şirketlerin grup şirketler olduğu dikkate alındığında, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanabilmekte ve bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı kayden borca batık hale gelmektedir. Bu durumda grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gereklidir.” açıklaması ile grup şirketlerin birlikte dava açmaları durumunda, kefaletin dikkate alınmayacağına vurgu yapmıştır.Tüm dosya kapsamına nazaran; grup şirketler dışında tek başına iflasın ertelenmesi talebinde bulunan davacı şirketin dava dışı grup şirkete verdiği kefaletinin de borca batıklık konusunda pasifte gösterilmesi gerektiği, mahkemece hatalı değerlendirme yapıldığı, son alınan ek bilirkişi raporunda, kefaletin dikkate alınması durumunda şirketin borca batık olduğu sonucuna ulaşılabilinirse de; davacı şirketin kefaletinden kaynaklı tüm bilgi belgeler ve takip dosyalarının celbi ile davacı şirketin kefaletinden kaynaklı takip/takiplerde kıymet taktiri yapılan taşınmazların paraya çevrilmek suretiyle kredi borcunun ödenip ödenmediği, kefaletin devam edip etmediğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde karar tarihine yakın tarih itibari ile borca batıklığın tespiti ile iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen şekilde borca batıklığın tespiti dosya içeriğine uygun düşmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Müdahil tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/346 E. 2019/896 K. 12/09/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın müdahil tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın müdahilden alınarak hazineye İRAT KAYDINA,5-Müdahil tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/10/2020