Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1702 E. 2020/1974 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1702 Esas
KARAR NO: 2020/1974
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2019
NUMARASI: 2019/526 Esas, 2019/777 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar dava dilekçesi ile; davalı bankadan ticari ilişki sebebiyle kredi çekildiğini, kredinin teminatı olmak üzere banka lehine bir kısım taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, 14/09/2018 tarihinde kredi vadesinin bir uzatılması konusunda banka ile mutabık kalındığını, mutabakat uyarınca 169.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak bankanın mutabakata rağmen 03/10/2018 tarihinde tebliğ edilen noter ihtarı ile hesap özeti gönderdiğini, süresinde noter ihtarına itiraz ettiklerini, sonrasında bankanın Trabzon İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlattığını, ilamsız takip yapılması gerekirken ilamlı takip yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, borç tutarının gerçeği yansıtmadığını, 169.000,00 TL ile öncesinde yapılan 1.250.000,00 TL’nin kredi borcuna mahsup edilmediğini, ödeme dekontuna düşülen şerhe rağmen bir kısım ipoteğin fek edilmeyerek hileli işlemlerde bulunulduğunu, ayrıca teminat mektubunun davalı bankaya iadesine rağmen bedelinin takibe konulduğunu, takipte istenen faiz oranının sözleşme kapsamına uygun olmadığını, davalı bankanın mutabakata sadık kalmadığını ve zararlarına neden olduğunu, yapılan işlemlerin hileli ve hukuka aykırı olduğunu belirterek iflas talebinin ilanına ve davalı bankanın İİK’nın 117 ve devamı maddeleri uyarınca iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacıların kredi borçlusu ve kefaletleri nedeniyle müvekkili bankaya borçlu bulunduğunu, İİK md. 177 uyarınca doğrudan doğruya iflas talep edebilme hakkının alacaklıya ait olduğunu, oysa ki davacı tarafın müvekkili bankaya borçlu olduğunu, kredi borçlularına İİK 150/1 maddesine uygun ihtarname keşide edildiğini ve kredi alacağı hakkında Trabzon İcra Müdürlüğü’nün … esas sırasında icra takibi başlattığını, müvekkili banka ile borçlular arasında risklerin yapılandırılmasına ilişkin anlaşma bulunmadığını, yapılan ödemenin mahsup edilerek takip başlatıldığını, teminat mektubunun tazmin edilmesi nedeniyle teminat tutarının icra takibine konu edildiğini, borçlunun amacının müvekkili bankanın alacağına kavuşmasını geciktirmek olduğunu, HMK md. 329 gereğ kötü niyetli davacılar hakkında disiplin para cezası verilmesi gerektiğini, müvekkili bankanın itibarının zedelenmesi ve hissedar ve yatırımcılarının servetinin zarar görme ihtimali nedeni ile HMK 28/2 maddesi gereği kamu menfaati bulunması sebebi ile gizlilik kararı verilmesi gerektiğini, davacı tarafın iş bu dava ile bankanın hissedar ve yatırımcı kararlarının olumsuz yönde etkilenmesi, yalan ve yanlış haberlerle ekonomik ve finansal sisteme duyulan güveni zedeleyerek menfaat sağlama (bankanın alacağının tahsilini geciktirmek) hedefinde olduğunu, bu nedenle davacı tarafın korunmaya değer hukuki menfaatinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; İİK’nın 177. maddesi uyarınca iflas talebinin alacaklıya ait olduğu, davacı tarafın davalıdan alacaklı olduğuna dair delil ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/2 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarladıktan sonra, kararın gerekçesiz olduğunu, duruşma gününden vazgeçilerek dosya üzerinden karar verildiğini, taraf sıfatının dava şartı olmadığını belirterek dava dilekçesinde belirtilen taleplerin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi kapsamında kredi veren davalı bankanın hileli işlemleri ile davacıların zararına neden olunduğu iddiasına dayalı, davalı bankanın İİK 177.maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas iddiası ile açılan iflas davasıdır. Mahkemece, doğrudan doğruya iflas davasının alacaklı tarafından borçluya karşı açılması gerektiği, davacının davalı bankadan alacaklı olduğunu ortaya koyamadığı gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/2 maddesi kapsamında reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nın 177.maddesinde, “Doğrudan Doğruya İflas Halleri” üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas, Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 117/1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen 4 bent ise sırasıyla; 1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Somut olayda davacılar, davalı banka ve şubesinin İİK 177. maddesine dayalı olarak iflasını talep etmişse de, davacıların, davalı bankadan alacaklı olduğu ortaya konulmadığı gibi, tam aksine davalı bankanın kredi sözleşmesi nedeniyle kredi borçlusu ve kefilleri olan davacılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı görülmektedir. Halbuki yukarıda ifade edildiği üzere, yasanın ilk fıkrasında, alacaklının, borçlunun iflasını isteyebileceği belirtilmiştir. Davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takibin usulüne uygun olup olmadığı, bankaya yapılan ödemelerin borçtan mahsup edilip edilmediği gibi iddialar, davacıların bankadan alacaklı olduğunu ortaya koyacak nitelikte değildir. Buna göre davacının, İİK.nın 177.maddesi gereğince, doğrudan doğruya iflasını talep ettiği davalı banka, davacıların borçlusu olmadığından, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. bendinde belirtilen şekilde, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır, düzenlemesi kapsamında davanın usülden reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı, kararın gerekçesinin hukuka uygun olmadığını ve duruşmanın bırakıldığı duruşmadan vazgeçilerek dosya üzerinden karar verildiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, mahkemece dava şartları hakkında dosya üzerinden karar verilebileceği, mahkeme gerekçesinde usule aykırılıkta bulunmadığı gözetilerek bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Davacı taraf istinaf aşamasında uzman görüşü sunmuşsa da, HMK’nın 357/1 maddesi uyarınca istinaf mahkemesince resen gözününde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenmeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağı gözetilerek davacı tarafın sunduğu uzman görüşüne de değer verilmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2020