Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/17 E. 2022/1317 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/17 Esas
KARAR NO: 2022/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2016/617 Esas, 2019/330 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı sigortalı … Tic. Ltd. Şti.’nin menfaat sahibi olduğu işyerinin … sayılı 08.12.2012/2013 tarihleri arasında müvekkili sigorta şirketi nezdinde “… Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğunu, 07.01.2013 tarihinde davalı …’ye ait kanalizasyon hattının arızalanması neticesinde sigortalı marketin alt kat deposuna sirayet eden sular sebebiyle hasar meydana geldiğini, yapılan ekspertiz çalışması neticesinde KDV hariç 12.681,00 TL hasar tazminatının 19.04.2013 tarihinde sigortalıya ödendiğini, meydana gelen hasarda davalının kusurlu olduğunu, Yangı Sigortası Genel Şartları ve TTK 1472 maddesinin amir hükmüne göre sigortalısının zararını tazmin eden sigortacı müvekkili şirketin sigortalısının yasal halefi sıfatıyla işbu davayı ikame ettiğinden bahisle 12.681,00 TL sigorta tazminatının 19.04.2013 ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, çatı ve saçak sularının … Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği’ne aykırı olarak bina atıksu rögarlarına bağlanması sebebiyle aşırı yağışta oluşan yüksek debili kirli suyun tahliye olamadığı, bina sahiplerinin dışarıdan gelebilecek bir su baskınına karşı herhangi bir tedbir almadıkları, idareye atfı kabil bir sorumluluk ve illiyet bağı bulunmadığı, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların uğranılan zararların tazminini isteyemeyecekleri, tazminata hükmedilecekse de kusura göre tenkis edilmesi ve dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerekeceğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; 2560 sayılı Yasanın 1-2. maddesindeki içme/kullanma suyu, tesis/bakım/onarım mükellefiyetlerinin davalı … tarafından gereği gibi yerine getirilmediği, hasarın oluşumunda atık su kanalı yanında ayrıca yağmur suyu kanalı bulunmamasının önemli rol oynadığı hususu ile birlikte, B.K.nun 58.maddesi hüküm uyarınca bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin malikinin, o şeyin fena yapılmasında yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı sorumlu olacağı esasından hareketle, davalı …’nin kusurunun yanında, davacı şirkete sigortalı işyerinin atık su kanalına yapılan bağlantıları usulüne uygun olarak yapmadığı, ayrıca bodrum katın depo olarak kullanılmamasına yönelik ruhsat alındığı halde bodrum katın depo olarak kullanıldığı, bu durumda dava dışı sigortalı ve davalının müterafik kusurlu olduğu, oluşan zarar miktarından tarafların % 50 oranında sorumlu tutulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, hasar bedelinin % 50’si oranındaki ‭6.340,5‬0-TL hasardan davalı …’nin sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; hasarın idarenin eylem veya işlemlerinden yahut ihmalinden kaynaklanmadığı, idarenin kusurunun bulunmadığı yönetmelikle kabul edilmiş iken kusur yüklenmesinin mevzuat karşısında mümkün olmadığını, binanın su giderindeki hukuka aykırılığın ve deponun ruhsata aykırı kullanılmasının idarenin kusurunu ortadan kaldırdığını, dava zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporunda da teyit edildiği üzere çekvalf sistemi kurulmadığı için idarenin mesul olmayacağı şeklindeki yasa kuralı uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın tamamen reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; sigortalı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin menfaat sahibi olduğu işyerinin 08.12.2012 – 08.12.2013 tarihleri arasında davacı sigorta şirketi nezdinde “… Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğu, olay tarihinde pissuyun (atıksuyun) bodrum katta bulunan sigortalı işyerini basması ile hasarın meydana geldiği, hasar nedeniyle sigortalıya 19/04/2013 tarihinde 12.681,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hasardan davalı …’nin % 50, sigortalının ise % 50 kusurlu olduğu gerekçesiyle davalının kusuruna tekabül eden 6.340,50 TL’nin 19/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, hasarın meydana gelmesinde davalının kusurlu bulunup bulunmadığı, sigortalının kusura etkisinin olup olmadığı ve davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmıştır. TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. İlk derece mahkemesinde inşaat yüksek mühendisi ve mali müşavirden oluşan heyetten alınan 17/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu bodrum katının kullanılmaması şartıyla ruhsat verildiği ancak hali hazırda depo olarak kullanıldığı, kullanılan atıksuların söz konusu bodrum katından toplanarak parsel bacasına verildiği, taşınmazın ana atıksu kanalı ile bağlantı projesinin bulunmadığı, yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tesislerin işletilmesinin … tarafından yerine getirileceği, atıksu ve yağmur suyu kanallarının ayrık sistem olarak yapılması gerektiği, atıksu kanalına yüzeysel yağmur sularının girmesi sonucu atıksu kanalının bu yoğun su debisini taşıyamadığından işyerini su bastığı belirtilmiştir. Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazları üzerine alınan 17/01/2019 tarihli ek raporda; dava konusu parselin birleşik sistem kanalizasyon şebekesine bağlı olduğu, atık su kanalına yüzeysel yağmur sularının girdiğini, atıksu kanalının bu yoğun su debisini taşıyamadığından söz konusu parseli su bastığını, sigortalı parselin birleşik sistem kanalizasyon şebekesine geri tepme ve benzeri baskınlara karşı bir güvenlik önlemi olarak çekvalf veya benzeri herhangi bir tedbir almadan bağlantı yaptığı ve kullanılmaması şartıyla ruhsat almış olduğu depodaki malların zarar gördüğünün tespit edildiği belirtilmiştir. … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin 10. maddesi ve geçici 1. maddesi, evsel atıksu kanalizasyon bağlantılarının ne şekilde yapılacağı, buna dair ruhsatın nasıl verileceği hususlarında düzenlemeler içermektedir. Yönetmeliğin 23. maddesinde ise yönetmelik hükümleri uyarınca ya da diğer mevzuatla yasaklanmış olan eylem ve işlemlerin ya da faaliyetlerin tespiti halinde bu faaliyetlerin veya eylemlerin durdurulması, engellenmesi ya da ortadan kaldırılması için yapılacak işlemlerin neler olduğu belirtilmiştir. Yine 3030 sayılı Yasanın kapsamı dışında kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğine göre “Yapı Kullanım İzni” başlıklı 64. maddesinin 6. fıkrasında “Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme ve benzeri hizmetlerden ve tesislerden faydalanamayacağı, bu hizmetlerden faydalanması durumunda hizmet veren idarenin sorumlu olacağı” belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, …’nin kanalizasyon hattının yapım, bakım, onarım görevlerinin yanı sıra denetim yükümlülüğü de bulunmaktadır.Yönetmeliğe göre mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasına atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak zorundadır. Ancak bu önlemlerin alınmamış olması davalı …’nin denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, …’nin kanalizasyon sisteminden doğan zararlardan yapı sahibi olarak da sorumluluğu vardır. Nitekim … kanalizasyon sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür.İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda, söz konusu bölgede atıksu kanalının mevcut olduğu ancak yağmur suyu kanalının mevcut olmadığı, atık su kanalına yüzeysel yağmur sularının girdiği ve atıksu kanalının bu yoğun su debisini taşıyamadığından söz konusu parseli su bastığı anlaşıldığından davalı …’nin mevzuatta yer alan kanalizasyon hattının yapım, bakım ve onarım görevlerini yerine getirmediği, bu sebeple %50 kusurlu bulunduğu, yine davacı tarafın da kullanılmaması şartıyla ruhsat almış olduğu depoya mal koyarak zararın oluşmasında %50 kusurlu bulunmasının hakkaniyete uygun olduğundan ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/617 Esas, 2019/330 Karar ve 21/05/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1.bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak ve tamamlama yoluyla yatırılan toplam 108,30 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 27,60 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03/11/2022