Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/167 E. 2023/868 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/167 Esas
KARAR NO: 2023/868
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2017/509 Esas, 2019/805 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 11/07/2016 başlangıç, 11/01/2017 sona erme tarihli “Halkla İlişkiler Hizmetleri ve Danışmanlık Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme ile müvekkili şirketin davalıya halkla ilişkiler ajansı hizmeti sunmayı ve basın iletişim stratejisini oluşturmayı taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7. maddesinde aylık hizmet bedelinin KDV hariç 6.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, aynı maddede hizmet kapsamında davalı tarafından karşılanacak giderlerinde belirtildiğini, müvekkilinin edimlerini eksiksiz ve tam olarak ifa ettiğini, davalıya sunulan hizmetlerle ilgili olarak 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve … nolu faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının, nakit akışı paralelinde ödemelerin yapılacağını beyan etmesine rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının hizmet aldığını ikrar etmekle birlikte hizmetin ayıplı olduğu gerekçesiyle takibe itiraz ettiğini, hizmetin ayıplı olmadığını, davalının bu konuda herhangi bir ayıp ihtarında da bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep va dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının edimlerini eksiksiz ve vaat edilen şekilde ifa etmediğini, edimlerini eksiksiz ve tam bir şekilde yerine getirdiğinin ispat yükünün davacıda olduğunu, tek başına fatura düzenlenmesinin davacının hizmeti sözleşmeye uygun ve eksiksiz yerine getirdiği anlamına gelmediğini, müvekkilinin onayı alınmadan yapılan harcamaların müvekkilinden tahsil edilemeyeceğini, davacının kötü niyetli takip başlattığını savunarak davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili birleşen dosyada dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve … nolu faturalardan kalan 5.783,22 TL alacak ile 23/05/2017 tarihli ve … nolu 5.350,00 TL masraf alacağının tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının faturalara konu hizmetin sözleşmede vaat edilen kapsamda sunulmadığı gerekçesiyle takibe itiraz ettiğini, edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiklerini, hizmetin ayıplı verildiğine dair ihbar yapılmadığını beyanla davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep va dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili birleşen davaya süresinde cevap vermemiş, 06/10/2017 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin tam, eksiksiz ve istenildiği şekilde hizmet alamadığı için Ekim ayı sonrasında ödeme yapmadığını, davacının tutarsız ve fahiş miktardaki masraflarına karşılık geri dönüş hizmetinin yetersiz ve tatmin edici olmadığını, sadece fatura düzenlenmesinin iddia edilen hizmetlerin sunulduğu anlamına gelmediğini savunarak davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; alınan rapora göre davacının sözleşmede üstlendiği edimlere uygun aylık faaliyette bulunduğu, davalının hizmetin ayıplı veya eksik ifa edildiğine dair ihbarının bulunmadığı, asıl ve birleşen davalarda alacağa dayanak 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve … nolu faturaların gösterildiği, asıl davada taleple bağlı kalınarak 12.660,00 TL asıl alacağın, birleşen davada ise aynı faturalardan bakiye kalan alacağın yanında 23/05/2017 tarihli faturadan kaynaklı alacak olarak toplam 10.862,22 TL asıl alacağın bulunduğu, her iki dosyada da davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle asıl davada davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 12.660,00 TL asıl alacak yönünden devamına, alacağın % 20’i oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline; birleşen davada davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 10.862,22 TL TL asıl alacak yönünden devamına, alacağın % 20’i oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacının alacağının varlığı ve miktarını ispatlaması gerektiğini, müvekkili ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, hükme esas alınan raporda; “sözleşmenin bitiş tarihine kadar davacının düzenlediği fatura olmadığı, bu itibarla sözleşmenin sona erdiği tarih itibarıyla davacının alacağının bulunmadığı” tespit edilmişken, sözleşmenin bitiminden çok sonra düzenlenen faturalara dayanılarak borç çıkarıldığını belirterek asıl ve birleşen davada kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Asıl ve birleşen dava, fatura bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının asıl davada, 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve … nolu faturalara dayalı olarak 12.660,00 TL asıl alacağın, birleşen davada ise bu faturalarla birlikte 23/05/2017 tarihli 5.350,00 TL bedelli faturaya dayanarak 11.133,22 TL asıl alacağın tahsili için davalı aleyhine takip başlattığı, davalının takiplere itirazı üzerine asıl ve birleşen davada takibe itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı ile miktarı hususlarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde mali müşavir ve reklamcılık uzmanı bilirkişilerden alınan rapor ve ek raporda; tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri lehine delil teşkil ettiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 11/01/2017 tarihinde sona erdiği, davacının davalıya verdiği hizmetler ile ilgili 11/01/2017 tarihine kadar fatura düzenlemediği, davacının sözleşmenin sona erdiği tarihten sonra 20/04/2017 ve 23/05/2017 tarihli faturaları düzenlendiği, bu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen, davalı defterlerinde kaydedilmediği, tarafların defterlerinde ödemeye ilişkin bir kayıt bulunmadığı, ancak davacının düzenlediği mail içeriğine göre davalının 19.731,00 TL ödeme yaptığı, her iki dosyada takibe konu faturalar yönünden takipten önce davalının temerrüde düştüğüne dair bilgi ve belgenin bulunmadığı; asıl davada takibe konu edilen 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve .. nolu faturalar nedeniyle davacının 37.912,22 TL asıl alacağı bulunduğu, yapılan ödemenin mahsubundan sonra davacının 18.181.22 TL alacağı bulunduğu, ancak davacının takipte 12.660,00 TL asıl alacağın tahsilini talep ettiği; birleşen davada takip konusu 20/04/2017 tarihli ve …, …, …, …, … ve … nolu faturalarda ödenmemiş bakiye alacağı ile 23/05/2017 tarih ve … nolu fatura alacağı olarak toplam 11.133,22 TL asıl alacağın tahsilinin istendiği, davacının bu faturalar nedeniyle toplam 43.262.22 TL alacağı bulunduğu, yapılan ödeme kapsamında takip tarihi itibarıyla alacağın 23.531,22 TL asıl alacağın bulunduğu, 23/05/2017 tarih ve … nolu fatura haricinde kalan faturaların her iki takip dosyasına konu olduğu, bu nedenle asıl davaya konu 12.669,00 TL’nin mahsubu gerektiği, buna göre mükerrer faturaların asıl davada talep edilmeyen kısmı ile 23/05/2017 tarih ve … nolu fatura gereği davacının 10.862,22 TL asıl alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Davalı taraf, takiplere itirazlarında faturalara konu hizmetlerin sözleşmede vaat edilen kapsamda sunulmadığını ve hizmetin ayıplı ve eksik verildiğini savunmuştur. 6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi tacirler arasındaki hizmetin ayıplı olması halinde yapılması gereken işlemleri düzenlemektedir. Anılan maddeye göre hizmet alan tacir, malın ayıplı olduğu açıkça belli değilse, malı teslim aldıktan sonra malı incelemek veya incelettirmek, malın ayıplı olması halinde 8 gün içinde bu durumu hizmet verene iletmek durumundadır (Yargıtay 23. HD’nin 2016/991 Esas, 2018/5119 Karar sayılı kararı). Somut olayda, davalı tacir olup, verilen hizmetin ayıplı olduğuna ilişkin davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmemiş ve varsa ayıp ihbarına ilişkin delil de sunmamıştır. Yine HMK’nın 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı, davacı ile aralarında hizmet ilişkisi olduğunu ve hizmet aldığını kabul ettiğine göre, davacının eksik ya da ayıplı ifada bulunduğu ve edimlerini gereği gibi yerine getirmediği yönündeki savunmasını kanıtlamalıdır. Ne var ki davalı bu yöndeki savunmasını kanıtlamış değildir. Ayrıca asıl ve birleşen davada takip konusu edilen faturaların sözleşmenin sona ermesinden sonra düzenlenmesi davacının alacağının doğumuna engel olmayıp ancak Vergi Usul Kanunu kapsamında sonuç doğuracağından, davalının bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/509 Esas, 2019/805 Karar ve 25/09/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin asıl ve birleşen davada istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Asıl davada hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 216,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 53,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Birleşen davada hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 185,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 84,35 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/09/2023