Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1556 E. 2023/1399 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1556 Esas
KARAR NO: 2023/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2017/281 Esas, 2019/1017 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında 01.05.2011 tarihinde yürürlüğe girerek muhtelif tarihlerde uzatımı yapılan Destek Hizmet Alım Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin sona erdiği tarihe kadar da söz konusu hizmetlerin müvekkili tarafından eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirildiğini, özel sektör işvereni olan müvekkil şirketin, davalı şirket ile aralarında imzalanan Hizmet Sözleşmesiyle hak edişlerinde yasanın tanıdığı bir hak olan %5 teşvik primleri müvekkil şirketten kesildiğini, söz konusu yasal hak edişten kaynaklanan toplam 572.061,45-TL tutarındaki iki adet fatura ile davalı şirkete fatura edilerek, ödenmesi cihetiyle davalı şirkete Kartal … Noterliği’nin 20.04.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı şirketin Ankara … Noterliği’nin 12.05.2016 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde, faturaların dayanağı olarak ve ihtarnamede belirtilen kesintilerin tamamen sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğundan bahsedildiğini, anılan faturanın iade edildiğini, yasa gereği uygulanan %5 teşvik primini almaya hak kazanan davacının, bu alacağının tahsili için davalıya gönderdiği ihtarnameye cevaben böyle bir alacağın olmadığını ihtaren bildirdiğinden fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’lik kısmı için huzurdaki davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirtilerek yasada hüküm altına alınan hak edişinden kaynaklanan %5’lik prim teşviğinin davalıdan 22.04.2016 tarihi itibariyle işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında personel teminine ilişkin bir sözleşme akdedildiğini, davacının müvekkil şirkete sadece bordrolama hizmeti verdiğini, sözleşme kapsamında davacı tarafından temin edilen personellerin müvekkil şirket işyerlerinde müvekkil şirketin emir ve talimatları ile çalışmakta olduğunu, personellerin çalışması konusunda tüm kontrolün müvekkili şirkette olduğunu, iş sözleşmeleri davacı ile imzalanan hizmet sözleşmesinin devamı esnasında sonlanan tüm personellerin işçilik haklarının müvekkil şirket tarafından ödendiğini, davacı firma bordrosunda gözüken pek çok kişinin sözleşme süresi içerinde müvekkil şirket bordrosuna geçirildiğini, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra davacı bünyesinde 1 tane dahi müvekkil şirket işlerinde çalışan personel kalmadığını, bu hususun davacının yalnızca bordrolama hizmeti verdiğinin en açık göstergesi olduğunu, davacı tarafından temin edilen personellerin aslen müvekkil şirket tarafından çalıştırılmakta olduğunu, bu sebeple özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanması öngörülen teşvikten müvekkili şirketin yararlanması gerektiğini, davacıya personel maliyetleri üzerine %10 kar payı ödendiğini, sözleşmenin kuruluş aşamasında işveren teşvik tutarının müvekkil şirket üzerinde kalacağının tarafların kabulünde olduğunu, müvekkil şirketin asıl işveren sıfatıyla sözleşme kapsamında çalışan personelin sigorta prim borçlarından sorumlu olduğunu, asıl işveren olan ve söz konusu personelleri gerçek manada istihdam eden müvekkil şirketin söz konusu düzenlemeden faydalanamayacağını iddia etmenin gerek hukuk, gerekse hakkaniyet kuralları ile bağdaşmadığını, davacının taleplerinin kabul edilmesi halinde davacı yönünden sebepsiz zenginleşme şartları oluşacağı belirtilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, iddia, dosya içeriğindeki deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 01/05/2011 tarihli destek hizmet alım sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin ifası sırasında 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi gereğince sigorta prim ödemelerinde Hazine tarafından yapılan %5’lik indirim tutarının, davalı tarafça haksız olarak davacının hak edişlerinden kesildiği, yapılan toplam kesinti tutarının, detayları bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 29.299,73-TL olduğu, davacı talebinin 10.000,00-TL olması nedeniyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile bu miktar alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kabul edilen tutara, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname içeriği ve tebliğ tarihine göre tespit edilen 29/04/2016 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesi tarafından herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmaksızın verilen davanın kabulü kararının gerekçeden yoksun olduğunu, sözleşmeye uygun olacak şekilde müvekkil şirket davacının düzenlediği faturalar ile SGK işveren hissesini davacıya ödediğini, böylece davacı, imzalamış olduğu sözleşme ile bir anlamda işveren teşvik tutarının SGK primlerinin işveren hissesini ödeyen müvekkil şirketin üzerinde kalacağını kabul ettiğini, sözleşme süresi boyunca davacıya yapılan tüm ödemelerin fatura karşılığı ve imzalanan sözleşmeye uygun olduğunu, asıl işverenin müvekkili şirket olduğunu, personelleri gerçek manada istihdam eden ve sözleşme gereği SGK primlerinin işveren hissesini ödeyenin müvekkili şirket olduğunu, düzenlemenin amacı da dikkate alındığında işveren teşvik tutarından işçileri gerçek anlamda istihdam eden ve SGK primlerinin işveren hissesini ödeyen müvekkili şirketin yararlanması gerektiğini, mahkeme kararının davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, taraf ticari defterlerinde davacıya borcunun olmadığının tespit edildiğini, davacının ihtirazi kayıt koymadığını kabul ettiği ödemelere sözleşmenin sona ermesinden yıllar sonra itiraz etmesi kabul edilebilir olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı hak edişlerinden haksız olarak kesildiği iddia edilen %5’lik SGK prim iadesine ilişkin teşvik tutarının tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 01/05/2011 tarihli destek hizmet sözleşmesi kapsamında davacının, 5510 Sayılı Kanunun 81 maddesi kapsamında hakettiğini iddia ettiği %5 teşvik tutarını davalıdan talep edip edemeyeceği, davacının davalıdan bu çerçevede alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne olduğu, noktalarında toplanmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81/1 maddesine, 5763 sayılı Kanununun 24. maddesi ile (ı) bendi olarak eklenen bent ile ı) (Ek: 15/5/2008-5763/24 md.)” Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır.” hükmüne yer verildiği; -Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 28.04.2008 tarih ve 1854 sayılı yazısında, bahsi geçen yasa maddesinin gerekçesi ve amacıyla ilgili olarak; -Bu nedenle, istihdamı ve verimliliği artırmak ve böylelikle ekonomik ve sosyal kalkınmayı gerçekleştirmek ülkemiz dahil tüm dünya ülkelerinin birinci hedefi haline gelmiştir. -İşsizliğin önlenmesinin en temel çözüm yolu, hiç kuşkusuz istihdam kapasitesini artıracak yatırımların çoğalması, yeni iş alanlarının yaratılması, iş piyasasının esnekleştirilmesi ve aktif istihdam politikalarının uygulanmasıdır. -İşverenler üzerindeki mali yüklerin hafifletilmesi ve dolayısıyla istihdamın artırılması amacıyla, SSK işveren hissesine isabet eden beş puanlık prim tutarının Hazine tarafından karşılanması öngörülmüştür. Mahkemece alınan 25/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu ihtilafın, 5510 sayılı Kanunun 81 maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi gereğince, davacı yüklenicinin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden ve şartlarını sağlamak suretiyle 01.05.2011-01.05.2012 sözleşme hizmet dönemi için prime esas kazanç tutannın %5’i nispetindeki (585.994,58-TL X %5) 29.299,73-TL Hazine desteğinin, davalı idare tarafından hak edişlerinden yapılmış olan kesintisinden kimin faydalanılacağı noktasında toplandığı, İstihdamı ve düzenli prim ödeyenleri teşvik amacıyla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81/1 maddesinin 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren (ı) bendi ile getirilen beş puanlık hazine teşvikinin davacı işverene tanınmış bir hak olduğu, bu nedenle dava konusu yapılan dönemdeki 5 puanlık teşvik bedeli olarak hesaplanan 29.299.73-TL’nin davacı tarafından talep edilebileceği, davacının Kartal … Noterliği’nin 20.04.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hak edişlerden kesilen %5 oranındaki teşvikten kaynaklanan ve ekte bulunan 2 adet faturadan kaynaklanan toplam 572.061,45-TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde hak edişlerin ödendiği banka hesaplarına ödenmesi talep edildiği, mezkur ihtarnamenin 22.04.2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiğinin tebliğ mazbatasından görüldüğü, bu itibarla 29.04.2016 tarihinde davalının temerrüde düştüğünün kabulünün gerekeceği, neticeten, 01.05.2011-01.05.2012 sözleşme hizmet dönemi için prime esas kazanç tutarının %5’i nispetindeki 29.299,73-TL Hazine desteğinin davacı tarafından 29.04.2016 tarihinden itibaren davalıdan avans faizi ile talep edilebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.Emsal nitelikte olan, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/5379 Esas, 2023/3638 Karar ve 02.11.2023 tarihli karar içeriğinde açıklandığı üzere; özel hukuk alanında düzenlenen hizmet alım sözleşmesine dayanılarak çalıştırılan işçilerin işverenin yüklenici davacı şirket olduğu, çalıştırılan işçilerin ücreti, SSK primi ve diğer tüm işçilik haklarının davacı yüklenici şirket tarafından ödenmesi gerektiği, hizmet akdinin unsuru olan bağımlılık unsurunun yüklenici şirket ile işçiler arasında doğduğu, hazinece karşılanan % 5 teşvik priminden de işveren sıfatına sahip davacı şirketin yararlanması gerektiği, bu nedenle, hizmet alan davalı şirketin, işveren destek amaçlı çıkartılan % 5 teşvik primini, hak ediş bedelinden kesmesinin hukuka aykırı olduğu, bu sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan yerinde görülmeyen davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/281 Esas, 2019/1017 Karar ve 19/12/2019 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 14/12/2023