Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1532 Esas
KARAR NO: 2023/1383
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2018/1240 Esas, 2020/121 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 11/09/2014 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin davalıya ait tesislerde güvenlik hizmeti vermeye başladığını, davalının 10/10/2016 tarihli ihtarname ile ihtarnamenin tebliğinden itibaren 45 gün sonra sonuç doğuracak şekilde sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 4.9 ve 4.10 maddeleri uyarınca davalıya verilen hizmet kapsamında çalıştırılan personellerin kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin davalıya fatura edileceğini, bu kapsamda 30/04/2017 tarih ve 101.533,06 TL bedelli fatura düzenlediklerini, faturanın ödenmemesi üzerine 68.786,38 TL asıl alacak ve 5.438,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 74.225,22 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının takibe itirazlarının iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti olarak davacıya ödenmesi gereken tutarın KDV hariç toplam 43.295,36 TL olduğunu, davacıya sehven yapılan 9.600,00 TL ödemenin düşülmesinden sonra 30/04/2017 tarih ve 101.533,06 TL faturaya mahsuben davacıya 32.726,68 TL + KDV ödendiğini, bu nedenle faturanın kalan kısmına itiraz ettiklerini, davacıya sözleşmenin feshi için 45 günlük önel verildiğinden, özel güvenlik personeline ihbar süresi vererek iş sözleşmelerini feshetmesi hususunda davacının imkanı bulunduğunu, personeline ihbar süresi vermeden sözleşmelerini fesheden davacının ihbar tazminatını kendisinin ödemesi gerektiğini, kaldı ki davacının talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretlerini personeline ödediğini ispatlaması gerektiğini, faturada alacağın neye ilişkin olduğu ayrı ayrı belirtilmeden tek bir tutar gösterilmesi nedeniyle alacağın likit olmadığını ve icra tazminatı istenemeyeceğini savunarak davanın reddine ve davacının alacağın % 20’si tutarında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; sözleşmesinin 5.2 maddesinde tarafların 45 gün öncesinden yazılı olarak bildirmek şartıyla sözleşmeyi dilediği zaman herhangi bir sebep göstermeksizin feshedebileceğinin belirtildiği, davalının 45 gün öncesinden taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği, sözleşme kapsamında çalıştırılan personellerin tamamının ihbar sürelerinin sözleşmenin fesih süresi olan 45 günün altında olduğu, fesih bildirimine istinaden davacının davalı için çalıştırdığı personellerinin iş sözleşmelerini ihbar süresi vererek sona erdirme olanağı bulunduğu, bu nedenle davalının ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, ancak sözleşmenin 4.9. Maddesinde, sözleşmenin sona ermesi durumunda müşteride çalıştığı sürede biriken kıdem tazminatı ve varsa ihbar tazminatının firma tarafından müşteriye fatura edileceğinin düzenlendiği, yine 4.10 maddesinde de personelin kıdem ve yıllık izin karşılıklarının, personelin müşteride çalıştığı süre ile doğru orantılı olarak müşteriye fatura edileceğinin düzenlendiği, bu hali ile davalının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının 11.004,41 TL asıl alacağı daha bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının 11.004,41 TL asıl alacak ve 887,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.892,15 TL alacak yönünden takibe itirazın iptaline, hükmolunan alacağın % 20’si oranında 2.378,43 TL icra tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; kararın acık ve gerekçeli olmadığını, ihbar tazminatı yönünden taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi halinde müvekkili personele ihbar süresi kullandırılması gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığını, davalının sözleşmeyi fesih ihbarında da, müvekkili personeline ihbar sürelerinin kullandırılmasına dair beyanı bulunmadığını, sözleşmeye göre ihbar tazminatlarının davalıya fatura edilebileceğini belirterek kararın kaldırılarak davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davalıya fazladan ödenen 9.600,00 TL + KDV (toplam 11.328,00 TL) için fatura düzenlediklerini, davacının faturaya itiraz etmediğini, daha sonra yıllık izin ve kıdem tazminatı için davacıya yapacakları ödemeden, 11.328,00 TL mahsup edilerek ödeme yaptıklarını, bu nedenle davanın tamamen reddi gerektiğini, alacak likit olmadığından icra tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 11/09/2014 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi düzenlendiği, davalı işsahibinin 10/10/2016 tarihli ihtarname ile, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 45 gün sonra sonuç doğuracak şekilde sözleşmeyi feshettiği, davacı özel güvenlik şirketinin, davalıya verilen hizmet kapsamında çalıştırılan personellerin kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretleri için 30/04/2017 tarih ve 101.533,06 TL bedelli fatura düzenlediği, davalının 32,746,68 TL ödemede bulunduğu, davacının faturanın ödenmeyen 68.786,38 TL’lik kısmı ve 5.438,84 TL işlemiş faizin tahsili için davalı aleyhine takip başlattığı, davalının takibe itirazı ile takibin durdurulduğu, itiraz dilekçelerinin davacıya tebliğ edildiğine dair belge bulunmadığını, itirazın iptali ve takibin devamı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; davalının 45 gün sonra sonuç doğuracak şekilde sözleşmeyi feshettiği, bu sürede davacının personeline ihbar süresi vererek iş sözleşmelerini feshetme olanağı olduğu, bu nedenle davacının ihbar tazminatlarını davalıya fatura edemeyeceği, ancak sözleşmenin sona ermesi nedeniyle, davacının sözleşme kapsamında çalıştırdığı personelin kıdem ve yıllık izin alacaklarını davalıya fatura edebileceği, bu kapsamda davacının 11.004,41 TL asıl alacağı daha bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 11.004,41 TL asıl alacak ve 887,74 TL işlemiş faiz yönünden devamına karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacının hizmet alımı kapsamında çalıştırdığı personelinin ihbar tazminatlarını da davalıya fatura edip edemeyeceği ayrıca davalının davacı alacağından takas edebileceği alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili, davalı tesislerinde çalışan özel güvenlik personelinin ihbar tazminatının da davalıya fatura edilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu belirterek hükmü istinaf etmiştir. Takip konusu 30/04/2017 tarih ve 101.533,06 TL bedelli faturanın KDV hariç 56.442,41 TL’lik tutarının, personelin ihbar tazminatları kapsamında hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davalı işsahibi Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesini, sözleşmenin 5.2 maddesine uygun olarak 45 gün sonra geçerli olmak üzere 10/10/2016 tarihli ihtarname ile feshetmiştir. Davalıya ait tesislerde çalıştırılan davacı güvenlik personeli, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi halinde artık çalıştırılmayacaksa, bu personelin iş sözleşmeleri davacı tarafından feshedilecektir. Taraflar arasındaki sözleşme, davalının fesih ihbarından 45 gün sonra sona erecek olup, sözleşmenin sona ermesinden sonra davacı özel güvenlik şirketinin çalıştırmayı düşünmediği personeline ihbar öneli tanıyarak iş sözleşmelerini feshetmesi kendi yükümlülüğündedir. Davalı işsahibinden, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra davacı yüklenicinin personelini istihdam etmeye devam edip etmeyeceğini bilmesi beklenemez. Davacı yüklenici, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi için verilen önelde, personeline ihbar süresi tanıyarak iş sözleşmelerini feshetme olanağı varken bunu kullanmayarak ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğüne kendi eylemi ile neden olmuştur. Bu nedenle ihbar tazminatının davalıya fatura edilemeyeceği yönünde ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davalı vekili, davacıya daha önce fazladan yaptıkları ödemenin davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca alacağın likit olmadığını belirterek hükmü istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesinde alınan raporda; tarafların 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin sahiplerine lehine delil niteliğinde olduğu, takip dayanağı 30/04/2017 tarih ve 101.533,06 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde yer almasına rağmen davalı defterlerine işlenmediği, her iki tarafın ticari defterlerinde davalı tarafından yapılan 32.746,68 TL ödemenin işlendiği, davalı defterlerine kaydedilen 11.328,00 TL faturanın davacı defterlerine işlenmediği belirtilmiştir. Davalı vekili, 11.328,00 TL bedelli faturadan kaynaklı alacağının davacı alacağından düşülmesi gerektiğini savunmuşsa da, söz konusu faturanın davacıya teslim edildiğini gösteren veya davalının söz konusu fatura nedeniyle davacıdan alacağı olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, davalının bu alacağının davacının alacağından düşülmesi gerektiği yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekir. Diğer taraftan fatura ile belirlenen alacak likit olduğundan, davalının icra inkar tazminatı hükmedilemeyeceğine dair istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ve özellikle tarafların istinaf nedenlerine göre ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1240 Esas, 2020/121 Karar ve 06/02/2020 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince ayrı ayrı REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 203,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 11,95 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.14/12/2023