Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1401 E. 2020/2036 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1401 Esas
KARAR NO : 2020/2036
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2020
NUMARASI : 2018/1336 Esas, 2020/76 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalıya kimyasal ürün satışı yapıldığını, davalının 131.892,00 TL’lik ürün bedelini ödemediğini, davalı aleyhinde Büyükçekmece …. İcra Müd. … E. sayılı dosyası üzerinden iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu belirterek, öncelikle davalının malvarlığının Defter Tutulmak suretiyle tespitine, tespit olunacak malvarlığı unsurları üzerine tedbir şerhi konulmasına, davanın kabulü ile Davalı/Takip Borçlusunun borca ve takibe vaki itirazının kaldırılmasına, depo kararı verilmesine, depo kararının yerine getirilmemesi durumunda davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; cari hesap üzerinde taraflarca mutabakat sağlanamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide vadeli satış söz konusu olduğunu, malların 9 ay vadeli olarak satın alındığını, vade gelmeden takibin başlatıldığını, alacağın muaccel olmaması sebebiyle iflas takibine itiraz edildiğini belirterek davanın reddi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davalının davacıya takip bedeli kadar borçlu olduğu bu sebeple itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verildiği, usulüne uygun depo emrine rağmen bedelin yatırılmadığından bahisle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; takipte “borca, işlemiş faize ve bağlantılı takip ferilerine” itiraz edildiğini, 11.07.2019 tarihli raporda bilirkişinin raporunu alternatifli hazırladığını, 2.124,00TL “Tapu Harç Hizmet Bedeli” muhteviyatlı faturanın kabul edilmediğini, bu miktarın hesaba dahil edilmesinin doğru olmadığını, depo edilecek miktarının tespitine ilişkin 25.12.2019 tarihli ek raporun gerçeği yansıtmadığını, dosyaya sunulmuş ve asıl alacak 131.892,00 TL olarak kabul edilmiş, 1.557,00 TL icra takibine müvekkilinin ürünler 9 ay vadeli olarak satın aldığını, davacının vadesi gelmeyen alacak için takip başlattığını, alacağın muaccel olmadığını, vadeli satış konusunda taraflar arasında sözlü anlaşma ve teamül bulunduğunu, müvekkilli şirket tarafından alınan malların tarihleri ile karşılığında verilen nakit veya çeklerin tahsilat durumları dikkate alınsaydı yapılan ticari alışverişin vadeli bir satış ilişkisi olduğunun açıkça görüleceğini ancak bilirkişi tarafından defterler incelenmiş olmasına rağmen bu hususun değerlendirilmediğini, ticari ilişki dışında davacıya borçlarının bulunmadığını, bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile tapu Harç Hizmet Bedelinin dahil edilmesi ile asıl alacağın 131.892,00 TL olarak kabul edilmesi durumunda dahi takipten önce temerrüt gerçekleşmediğinden faiz hesabı yapılmasının mümkün olmadığını, takip çıkışı (asıl alacak+takibe kadar işlemiş faiz) 133.449,00 TL olmasına rağmen depo kararına esas hesaplamada bedelin 134.377,74 TL bulunduğunu, davacı alacaklının dahi talebini aşan bu rakam üzerinden neden hesaplama yapıldığının anlaşılamadığını, depo kararına esas hesaplama kalemleri içerisine cezaevi harcının dahil edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.Davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkeme, takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan eder (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı).
İİK’nın 158. maddesi, “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde 166’ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.” hükmünü, 166. maddesi, “ Daire ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder.” hükmünü içermektedir. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde 14.12.2018 tarihinde dayanak faturalar gereğince 131.892,00 TL asıl alacak, 1.557,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 133.449,00 TL üzerinden adi iflas yolu ile takip başlattığı, davalının borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu anlaşılmıştır.Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmıştır.11.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflarca tutulan defterlerin lehlerine delil niteliği taşıdığını, davacı nezdindeki davalı cari hesabı incelendiğinde, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 131.892,00 TL alacaklı gözüktüğü, davalının defter ve belgelerine göre icra takip tarihi itibariyle davacıya 129.768,00 TL borçlu olarak göründüğü, uyuşmazlığın davacı tarafça davalıya kesilen 17.10.2018 tarih ve 002647 nolu, 2.124,00 TL bedelli “Tapu Harç Hizmet bedeli” muhteviyatlı faturadan kaynaklı olduğu, bu faturanın davalının ticari defterlerinde gözükmediği, davalının icra takibine alacağın muaccel olmadığından bahisle itiraz ettiği, 2.124,00 TL bedelli faturayı da kabul ettiği, faturaların üzerinde vade belirtilmişse de, taraflar arasında vadeye ilişkin bir sözleşme bulunmadığı, ancak davacı tarafından ibraz edilen cari hesap ekstresinde davacı tarafından düzenlenen faturaların karşısında da fatura vadelerinin yer aldığı, faturalar üzerindeki vadelerin dikkate alınmaması durumunda depo emrine esas miktarın 134.377,74 TL, vadelerin dikkate alınması durumunda depo emrine esas miktarın 2.171,17 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 26.12.2019 tarihi itibari ile asıl alacak 131.892,00 TL üzerinden depo emrine esas alacağın hesaplanması konusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır.Bilirkişi 25.12.2019 tarihli raporunda; Asıl Alacak 131.892,00 TL, İşlemiş Faiz 28.059,96 TL, Peşin harç 6.114,19 TL, Vekalet ücreti 13.500,22 TL, Cezaevi Harcı 2.687,55 TL, Başvurma Harcı 35,90 TL olmak üzere, toplam 182.289,82 TL olduğunu bildirmiştir. Mahkemece 26/12/2019 tarihli celsede bu miktar üzerinden davalıya depo emri gönderilmesine karar verilmiş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı kesin süre içerisinde bedeli depo etmemiştir.Takibin dayanağı, faturalar ve fatura üzerinde gösterilen vade tarihleri ise; 28.08.2018 tarih, 2621 nolu 12.183,50 TL bedelli faturada vade tarihi 26.12.2018, 17.9.2018 tarih, 2629 nolu 29.812,70 TL bedelli faturada vade tarihi 15.01.2019, 28.09.2018 tarih, 2635 nolu 37.677,40 TL bedelli faturada vade tarihi 26.01.2019, 16.10.2018 tarih, 2643 nolu 36.580,00 TL bedelli faturada vade tarihi 13.02.2019, 17.10.2018 tarih, 2647 nolu 2.124,00 TL bedelli faturada vade tarihi 17.10.2018, 26.10.2018 tarih, 2654 nolu 18.930,15 TL bedelli faturada vade tarihi 23.02.2019 olarak yer aldığı, takip tarihinin ise 14.12.2018 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.17.10.2018 tarih, 2647 nolu 2.124,00 TL bedelli faturanın davacı tarafından “Tapu Harç Hizmet bedeli” olarak düzenlendiği, faturanın davalının ticari defterlerinde yer almadığı, hizmetin verildiği ya da faturanın tebliğine ilişkin dosya kapsamında her hangi bir delilin bulunmadığı, davalının icra takibine yaptığı itiraz içeriğine göre alacağın varlığının kabul edildiği görülmüştür.Davalı vekilinin icra dosyasındaki borca ve ferilerine itiraz ettiği, ayrıca muacceliyetten bahsettiği, mahkemece, verildiği ispat edilemeyen “Tapu Harç Hizmet bedeli” ile muaccel olmayan diğer faturalar yönünden alacağın varlığının kabul edilmesinin dosya kapsam itibari ile mümkün görülmediği anlaşılmıştır.Davacı, faturalar üzerindeki vade tarihlerini kendi ticari defterlerine işlediği, dolayısı ile takip tarihi itibari ile alacak muaccel olmadan takip başlatıldığı, bilirkişi raporunda bahsedilen hususun vade farkı faturasına ilişkin olduğu, vade tarihleri, takip tarihinden önce olan faturalara istinaden başlatılan takibe borçlu tarafından yapılan itirazın mahkemece kaldırılması isabetli olmamıştır.Mahkeme tarafından, 173/2.fıkrada belirtilen şekilde, iflas davasının açıldığına dair yasanın atıf yaptığı İİK 166/2. fıkrası gereğince ilan yapıldığına dair gazete nüshalarına, gerek fiziken gerekse de sistem üzerinden yapılan inceleme neticesinde ulaşılamamıştır. Mahkemece ara kararlarla ilan yaptırılmasına dair hüküm tesis edildiği ve dosya içerisinde Basın İlan Kurumuna ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere örneğinin olduğu ancak müzekkerelerin gereğinin yerine getirildiğine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına nazaran; Her ne kadar mahkemece yasal ilanlar yapılmamışsa da; takibin dayanağı 17.10.2018 tarih, 2647 nolu 2.124,00 TL bedelli “Tapu Harç Hizmet bedeli” fatura gereğince davacının alacağını ispatlayamadığı, diğer faturaların vade tarihleri takip tarihinden sonra olduğu, faturaların vadeleri gelmeden başlatılan takibe istinaden verilen kabul kararı dosya içeriğine uygun değildir. Bu sebeple istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemizce davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunu KABULÜ İLE, HMK’nın 353/1b-2 maddesi uyarınca Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1336 Esas, 2020/76 Karar, 23/01/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,2-Davanın REDDİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,50 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Yargılama giderlerinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına,5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesi gereğince kararın tebliğ gideri avanstan karşılandıktan sonra kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 203,00 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 29,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,2-Davalı tarafından yapılan 203,00 TL harç, 67,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 270,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164. maddesi gereğince 10 günlük süre içerisinde ilgili Yargıtay dairesi nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020