Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1380 E. 2020/2040 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1380 Esas
KARAR NO : 2020/2040
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI : 2014/794 Esas, 2019/485 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasındaki alacağı, takip alacaklısı … Tic. A.Ş.’den 28/07/2011 tarihinde temlik aldığını, temlikten sonra icra dosyasındaki takip yolu değiştirilerek 12/08/2011 tarihinde davalı borçlu şirkete iflas ödeme emrinin gönderildiğini, borç ödenmediği gibi herhangi bir itirazında yapılmaması nedeniyle iflas takibinin kesinleştiğini, 12/07/2011 tarihi itibariyle dosya borcunun 92.663,00 TL olduğunu, davalının borcunu ödemek için bugüne kadar herhangi bir girişiminin olmadığını, yapılan araştırmada borca batık olduğu, hak ve alacakları üzerinde çok sayıda haciz bulunduğu ve sicildeki adresini de terk ettiğinin tespit edildiğini belirterek davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı borçlu, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davanın açılmasından yaklaşık 1,5 ay sonra davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun yapıldığı ve yönetim kurulunun seçildiği, yönetim kurulunun da aynı gün davacı şirket temsilcisi … davalı şirketin genel müdürü olarak atadığı, ancak İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/261 Esas, 2014/119 Karar sayılı dosyasında anılan genel kurul ve genel müdür atanmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğuna karar verildiği ve kararın kesinleştiği, depo emrinin tebliğ edildiği tarihte davacı şirket temsilcisinin davalı şirketin genel müdürü olarak bulunduğu ve depo emrinin gereklerinin yerine getirilmediği, davacı şirket temsilcisinin davalı şirketin genel müdürü olarak seçilmesinden sonra davalı şirkete ait müzik eserleri işletme belgesi ve işletme haklarını çok cüzi bedelle davacı şirkete devredildiği, davalının iflası istenirken, şirketin malvarlığının korunmasının arzu edilmesi gerekirken, düşük bedelle davalıya ait malvarlığının devrinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, iflasın önüne geçebilecek iken ödenecek miktarda depo emrine konu miktarın ödenmediği, tüm bunlardan iflas davasının muvazaalı olarak açılan bir dava olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf talebinde; iflas takibine itiraz edilmemesi halinde artık takibe konu edilen alacağın varlığının araştırılamayacağını, sadece iflas takibinin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerekeceğini, takibin kesinleştiği ve borcun ödenmediğinin belirlenmesi halinde davalıya borcun ödenmesi için depo emrinin tebliği ile, ödeme yapılmaması halinde iflas kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin temlik aldığı alacağın 2004 yılında doğduğunu ve muvazaalı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, alacağın muvazaalı olduğu ve aslında olmadığı yönünde herhangi bir savunma ve delil ileri sürülmediğini, davalının borçlu olmadığına dair herhangi bir menfi tespit davası da açmadığını, şirketlerin durumu, yönetim yapısı, genel kurullar gibi hususların bu davanın konusu olmadığını, davalının depo emrinin tebliğine rağmen borcu ödemediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Müdahiller, istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 158. Maddesi uyarınca kesinleşmiş icra taibi nedeniyle borçlunun iflasına ilişkindir.Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticari merkezinin Beyoğlu/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede ve iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, iflas takibinin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edildiği anlaşılmaktadır.İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/1 maddesi; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir.Ayrıca İİK’nın 158. maddesi gereğince; Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, mahkemece yalnızca takibin gerçekten kesinleşip kesinleşmediğini araştırır, alacaklının gerçekten alacaklı olup olmadığı, borçlunun borçlu olup olmadığı yönündeki savunmaları incelemez.Diğer taraftan iflası istenen borçlunun diğer alacaklıları süresinde müdahale veya itirazda bulunarak borçlunun iflasını gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek iflas davasının reddini isteyebilirler. Bu durumda mahkemenin yapacağı incelemenin kapsamı konusunda İcra ve İflas Kanunumuzda açıklık bulunmamaktadır. Diğer alacaklılar alacaklı ve borçlunun birlikte hareket ederek iflas kararı almaya çalıştığını, davacı ve davalı arasında gerçek bir borç ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek iflas talebinin reddini isteyebilirler. Bu durumda takip konusu alacağın gerçek olup olmadığı gerektiğinde tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptanmalıdır. (Adnan Değnekli, Türk Hukukunda Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip, 2015 Baskı, sh 88)Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İİK’nın 158/1. maddesi yollaması ile 166. maddesi uyarınca, iflas takibinin kesinleştiği 07/12/2011 tarihinde … Gazetesi’nde ve 09/12/2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde usulüne uygun ilan edilerek, itiraz eden alacaklıların ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde itiraz edebilecekleri belirtilmesine rağmen, müdahale talep edenler … ve …’ın son ilandan itibaren 15 günlük süre geçtikten sonra, 02/11/2012 tarihinde iflas davasının ve alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürdükleri görülmektedir. Hernekadar mahkemece iflas davasının muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; kanunda öngörülen sürede iflas davasına müdahale veya itirazda bulunmayan ve hükme karşı kanun yoluna başvurması da mümkün bulunmayan müdahale isteyenlerin muvazaa savunması doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Şu halde mahkemece İİK’nın 158/1. maddesi uyarınca davalı hakkında verilen depo kararından sonraki ilk oturumda iflas kararı verilmediği de gözetilerek, mahkemece depo emrinin verildiği tarih itibarıyla alacağın esas ve eklentileri hesaplattırılıp, tespit edilecek miktar üzerinden yeni depo emri kararı verilerek, depo emrinin tefhim ya da tebliğ edilmesi, verilecek süre içinde ödeme yapılıp yapılmamasının sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2019/485 Karar, 16/05/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020