Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1368 E. 2023/1354 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1368 Esas
KARAR NO: 2023/1354
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/01/2020
NUMARASI: 2017/672 Esas, 2020/28 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2018/729 ESAS, 2018/746 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacılardan …’in avukatının vekaletnamesini ibraz ederek genel kurul toplantısına iştirak etmek istemesine rağmen divan kurulu tarafından toplantıya katılmasına ve müvekkilini temsilen konuşmasına, hesap tetkik komisyonu kurulması talebinde bulunmasına ve oy kullanmasına izin verilmediğini, davacılar ile bir kısım üyelerin genel kurul toplantısında hesap tetkik komisyonunun kurulması ve genel kurulun ertelenmesini talep etmelerine rağmen divan kurulu tarafından bu talep hususunda genel kurulda oylama yapılarak bu talebin red edildiğini, genel kurul toplantısının çağrı ve düzenlenmesinde bir çok usulsüzlüğün yapıldığını, gerçek üyelerin toplantıya katılmasının engellendiği, sahte üye oyları ile kararların alınmaya çalışıldığını, üyelerin tümünün çalıştığının bilindiği halde hafta ortası Perşembe günü saat 13:00 de toplantı düzenlenerek gerçek kooperatif üyelerinin toplantıya katılmasının engellendiğini, bir çok üyeye toplantı davetinin tebliğ edilmediğini, davet tebliğ edilmemesine rağmen ilan ve duyurunun usulüne uygun şekilde yapılmadığını, 1. toplantının yapılamaması durumunda 2. Toplantı gününün tarih ve saatinin düzenlenmediğini, toplantının belirtilen saatinden önce başlatıldığını, divan heyetinin gerçek üyelerin salona gelmesinden önce oluşturulduğunu, divan üyesi olan …’ın divan heyeti teşkili sırasında toplantı salonunda olmadan divan heyetine seçildiğini ve kooperatif üyesi olmadığını, yeni üye kabul yetkisinin genel kurulda olmasına rağmen yönetim kurulunca hazirun cetvelinde kayıtlı 32 yeni üyenin kooperatife üye olarak alındığını ve bu yeni üyelerin kooperatif genel kuruluna usulsüz katılımı ile genel kurul kararlarının alındığını, genel kurul tarafından yönetim kuruluna üye kaydı hakkında yetki verilmediğini, aksine noterlikte yapılan kura çekimi ile dairelerin dağıtımı yapılmış olduğundan yeni üye alımının 70 kişi ile sınırlandırıldığını, buna göre kooperatifteki toplam 94 adet dairenin 70 üye tarafından kura çekimi sonucu paylaşıldığını, binaların çatılarda dahil olmak üzere tamamlandığını, 2014 yılı genel kurul kararında da bu 70 kişilik sınırlama kararının yer aldığını, nitekim hazirun cetvellerinde de kayıtlı üye sayısının halen 70 kişi olduğunu, kooperatifte üye sayısını belirleme yetkisinin tamamen genel kurula ait olduğunu, ancak yönetim kurulunun 32 kişiyi daha üye göstermek suretiyle ve bu kişileri de hazirun cetveline ekleyerek genel kurul toplantısına kabul etmesinin ve bu kişilerin oylarıyla alınan genel kurul kararlarının kanun ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek, 22.06.2017 tarihli genel kurul kararlarının iptalini ve yok sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacılardan …, …, …’ın, iptale konu 22.06.2017 tarihli genel kurulda alınan kararlara karşı genel kurula katıldıkları halde muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmedikleri için iptal davası açma yetkilerinin olmadığını, kooperatifler kanunu gereği kooperatif ortağı olmayan … avukatının ortağı temsilen genel kurula katılmasının ve oy kullanmasının mümkün olmadığını, bilanço gelir gider hesabı ve denetim kurulu raporunun genel kuruldan 15 gün önce kooperatif merkezinde ortakların incelemesine hazır tutulduğunu ve isteyen her ortağa imza karşılığında iş bu evraklardan bir suret verildiğini davacıların bu evrakların kendilerine verilmediği yönündeki beyanlarının bu nedenle yerinde olmadığını, davalı kooperatifin 25.06.2005 tarihli genel kurul toplantısında ortak sayısının 102 olacağının genel kurulca belirlenmiş olduğunu, genel kurulca ortak sayısı belirlendikten sonra kooperatife yeni üye kaydetme yetkisinin yönetim kuruluna ait bulunduğunu, bu bağlamda kooperatife 32 yeni üye kaydedilmesi nedeniyle kanun ve ana sözleşmeye aykırı işlem yapıldığı yönündeki davacı iddialarının yerinde olmadığını, genel kurulun belirlediği 102 kişi üstünde kooperatife ortak kaydedilmediğini, bu nedenle kooperatifteki ortak sayısının 70 kişi olması gerektiği yönündeki iddianın yerinde olmadığını, kaldı ki kooperatife yeni üye kaydedilen bu 32 kişinin 22.06.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına da katıldıkları, davacıların anılan ve 32 kişinin üye olarak katıldığı 22.06.2016 tarihli genel kurul kararına ve ortak sayısına yönelik iptal davası açılmadığını, genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisabının bulunduğunu, toplantı çağrısının tüm ortaklara usulüne uygun olarak taahhütlü mektupla gönderildiğini, divan kuruluna seçilen tüm üyelerin kooperatif üyesi olduğunu ve toplantının belirlenen gün ve saatte uygun olarak başlatıldığını, bu nedenlerle alınan kararların yerinde olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir. Birleşen davada davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, Genel kurul toplantısının çağrı ve düzenlenmesinde usulsüzlük yapılarak gerçek üyelerin toplantıya katılımının engellendiği ve sahte üye oyları ile kararların alındığını, sahte vekaletnamelerle oy kullanıldığını, 15 gün evvelinden bilanço ve gelir gider hesaplarının incelenmesine izin verilmediğini, hesap tetkik komisyonunun kurulmasına yönelik talebin genel kurulda üye olmayan kişilerin oyları ile red edildiğini, yeni üye kabulü ile yeni üyelerden tahsil edilecek ödeme tutarının tespit yetkisinin genel kurulda olmasına rağmen usulsüz olarak yönetim kurulunca üye kaydının yapıldığını, kooperatifin inşasını tamamladığı toplam 94 adet daire mevcut iken ve bu daireye yönelik noter huzurunda daire kura çekimi yapılmış ve bu üyelerce paylaşım yapılarak yeni üye kabulü halinde yeni üyeye verilecek daire bulunmazken kooperatife yeni üye kabulünün usulsüz olduğunu, yeni üyelerin üyeliğe kabulünde eski üyelerin yaptığı en az 230.000.TL ile 300.000.TL tutarındaki ödemeyi kooperatife yapmaları gerektiğini, yeni üyelerden bu ödemeler tahsil edilmeden yapılan bu üyeliklerin usulsüz olup mutlak butlanla batıl olduğu bu nedenlerle 29.06.2018 tarihli genel kurul kararlarının iptaline, üyelik şartlarını yerine getirmeyen …, … ,…, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,…,… , …, …,…, …, …,….,…,…,…,…,…,…,…,…, ‘nin üyeliklerinin yok sayılmasına, 32 veya 34 kişinin son genel kurulda oylamalara katılarak gerçek üyeler aleyhine alınan kararların iptali ile huzurdaki davanın Bakırköy 6 ATM 2017/ 672 esas sayılı dosyası ile konuların aynı olması nedeniyle birleştirilmesini talep ve dava edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, Asıl davada kooperatif ortağı olan … adına (kooperatif ortağı olmadığı gibi 1. Derece akraba ve eş niteliği olmayan) vekili Av. …’ın genel kurul toplantısına katılmasına ve oy kullanmasına izin verilmemesi yönündeki yapılan uygulamanın 1163 sayılı kooperatifler kanunun 49. Mad. ve ana sözleşmenin 24. Maddesine uygun olduğundan bu yöndeki davacı itirazları yerinde görülmemiştir. Gerçek üyelerin toplantıya katılımının engellendiği, sahte üye oyları ile kararların alındığı, sahte vekaletnamelerle oy kullanıldığı, alınan kararlarda nisaba uyulmadığı yönündeki iddialar da esasa etkili olmadığından yerinde görülmemiştir. İptali talep edilen kararın kanun, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılık iddiasına ilişkin yapılan değerlendirmede; dosyaya sunulan deliller ve teknik bilirkişiler eliyle yapılan incelemede asıl ve birleşen davaya konu genel kurullarda alınan kararlarda kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılık tespit edilememiştir. Davacı taraf birleşen dosya ile, iptal talebi dışında üyeliğe kabul edilen 34 üyenin üyeliklerinin de iptalini talep ettiği, 29.02.2016 tarih ve 3 nolu yönetim kurulu kararı ile üyeliğe kabul edilen 34 kişinin 02.07.2018 tarihinde üyeliklerine son verilmiş olduğundan asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu genel kurula üyelikleri geçersiz olan, usulsüz olarak üye gösterilen 34 kişinin katıldığını bu şekilde toplantı ve karar nisabında yeterlilik sağlanmadan, usulsüz kararlar alındığını, hesap tetkik komisyonu kurulması ve toplantının ertelenmesi taleplerinin reddinin sağlandığını, üyeliği batıl olan üyelerin divan başkanı, oy sayım memuru ve katip üyelik görevini ifa ederek divan heyeti olarak toplantıları yönetmelerinin başlı başına butlan sebebi olduğunu, kooperatif yönetimini ve genel kurulda yapılan usulsüzlüklerle ilgili savcılık soruşturmalarının halen devam ettiğini, bu nedenlerle her iki genel kurula ilişkin verilen mahkeme kararlarının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl dava, 22.06.2017 tarihinde yapılan, birleşen dosya ise 29.06.2018 tarihinde yapılan Kooperatif Genel kurulunda alınan kararların yokluk nedeniyle iptali talebine ilişkindir. Kooperatif ortağı olan davacılar iptal edilebilirliğin yanında yokluk ve mutlak butlan sebebi de ileri sürmüşlerdir. İptali kabil kararlar yönünden 1 aylık hak düşürücü süre ile toplantıya katılıp, karara muhalif kalma şartının varlığı aranması gerekirken, mutlak butlanla batıl olan kararlar yönünden ise alınan kararlar baştan beri yok hükmünde olacağından hak düşürücü süre ile toplantıya katılıp, katılmadığı ve muhalefet şartlarının oluşup oluşmadığı şartları aranmayacaktır. Genel kurul kararlarının yokluğu, bunda hukuki yararı bulunan herkes tarafından ve bir süreye bağlı olmaksızın itiraz şeklinde veya dava yoluyla ileri sürülebilecek, yok olan genel kurul kararı şeklen meydana gelmemiş olması nedeniyle başlangıçtan İtibaren hiçbir hüküm doğurmayacağından, bununla ilgili olarak açılan davanın da, bir tespit davası niteliğinde olacağıdır. Ayrıca bir genel kurul kararı şekil ve usul açısından geçerli olmakla birlikte, konusu bakımından ( BK 19 ve 20. Maddesine aykırılık) emredici hukuk kurallarına yahut ahlak ve adaba aykırı veya imkansız ise bunun sonucunun da yine yokluk olduğudur. Mahkemece, iddia ve savunmaların değerlendirilmesi yönünden, iptali talep edilen genel kurul tutanakları ve kooperatif kayıtlarının da incelenmesi suretiyle bilirkişi kurulundan rapor alınmış olup, bilirkişi heyeti raporunda,” davacıların kooperatif ortağı olduğu, üyelik hak ve sıfatına bağlı olarak genel kurul kararlarının iptali istemine dair huzurdaki asıl ve birleşen davayı açma yetkilerinin olduğu, kooperatif ortağı bulunan davacıların, olağan genel kurulun iptal edilebilir nitelikteki kararları yönünden iptali davasını yasanın öngördüğü şekilde toplantıyı kovalayan 1 aylık hak düşürücü süre içinde açmış bulundukları görülmüştür. Asıl dava bakımından; iptal edilebilir nitelikteki kararlar yönünden, muhalefet şerhini tutanağa geçiren davacılardan sadece …, …, … iptal talebinde bulunabilecekleri, toplantıya katıldıkları halde usulüne uygun olarak muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmeyen …, …, …’nun ise dava açma haklarının bulunmadığı kabul edilmiştir. Birleşen dava bakımından toplantıya katılıp usulüne uygun olarak muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçiren …, …, …, …, …, …,…, …’ın iptal edilebilir nitelikteki kararlar yönünden dava açma haklarının bulunduğu, davacılardan …’in ise muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirmediği tespit edilmiş olması karşısında iptal edilebilir nitelikteki kararlar yönünden bu davacının dava açma hakkının bulunmadığı kabul edilmiştir. Yapılan incelemede gerek çağrı usulü ve gerekse vekalet ile temsil noktasında yapılan genel kurulların butlanının gerekmeyeceği, bahsedilen sonradan eklenen ortakların oy kullanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı zira genel kurul kararı ise üye sayısının 102’ye kadar çıkarılabileceği konusunda karar alındığı ve bu karar ile ortaklığa alınan kişi sayısının da belirlenen azami sayıyı aşmadığı, ayrıca üyeliği tartışma konusu yapılan kişilerin toplantı veya alınan kararlara katılmadıklarının kabulü halinde dahi her iki genel kurul toplantısı yönünden toplantı ve karar nisaplarının bulunduğu dolayısıyla gerçek üyelerin toplantıya katılımının engellendiği, sahte üye oyları ile kararların alındığı, sahte vekaletnamelerle oy kullanıldığı, alınan kararlarda nisaba uyulmadığı yönündeki iddiaların da esasa etkili olmadığı, iptali talep edilen her iki kararın kanun, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılık tespit edilemediğini, birleşen dosyada iptali talep edilen 34 üyenin 29.02.2016 tarih ve 3 nolu yönetim kurulu kararı ile 02.07.2018 tarihinde üyeliklerine son verilmiş olduğu görülmüştür”.şeklinde mütalaalarını belirtmişlerdir. Mahkemece, dosya kapsamındaki belge ve bilgiler alınan bilirkişi rapor içeriğinde açıklandığı üzere, birleşen dosyada üyeliklerinin iptali talep edilen 34 kişinin yargılama sırasında üyeliklerine son verilmiş olması nedeniyle bu talep yönünden ayrıca karar verilmesine, üyeliği tartışmalı 34 kişinin katılımı olmasa dahi toplantı ve karar yeter sayılarının bulunduğu, alınan kararlarda hukuka, kooperatif ana sözleşmesine ve iyiniyet ilkelerine aykırı bir durumun tespit edilmediği dolayısıyla genel kurul kararlarının iptalini gerektirecek bir sebebin bulunmadığı, birleşen dava bakımından …’in, asıl dava yönünden …, …, …’nun toplantıya katıldıkları halde usulüne uygun olarak muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmeme sebebiyle dava haklarının bulunmadığı gerekçesiyle birleşen her iki davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davacılar vekilinin her iki dosyaya yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/672 Esas, 2020/28 Karar sayılı ve 09/01/2020 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacılar vekilinin birleşen her iki dava yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 54,40‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın asıl dosya davacılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Birleşen davada hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 54,40‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın birleşen dosya davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/12/2023