Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1322 E. 2020/1578 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1322 Esas
KARAR NO: 2020/1578
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 21/05/2020
NUMARASI: 2018/397 Esas
DAVA: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 27.09.2007 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketine sigortalı olan şirkete ait ve sigorta örtüsü altında bulunan emtiaların çıkan yangın sonucu tamamen yanarak hasara uğradığını iddia ederek, 8.739.540,90 TL ‘nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili ,davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemenin, 01.10.2007 tarihli kararı ile davalı … ‘e ait taşınmazların devir ve intikal işlemlerinin teminat karşılığında tedbiren önlenmesine karar verilmiştir. 2007/775 Esas, 2015/394 Karar ve 29.04.2015 tarihli ilamla, davalı malik …’in kusursuz olduğu gerekçesiyle adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/8704 Esas, 2016/4495 Karar ve 21.04.2016 tarihli ilamı ile sonuç olarak, mülga 818 sayılı BK’nın 58. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespiti ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekçesi ile eksik inceleme nedeniyle hüküm bozulmuştur. Davalı … vekili tarafından İhtiyati tedbir kararlarının kaldırılması veya daraltılmasına dair talebi ilk derece mahkemesinin 06.12.2019 tarihli ara kararı ile red edilmiştir. İhtiyati tedbir kararına karşı yapılan İtirazın reddi kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrası gereğince istinaf edilmiştir. Davalının istinaf talebi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 .ve 394/5. fıkrası gereğince istinaf yoluna başvurulabilen kararlardan olması nedeniyle esastan incelenmiş ve Dairemizin 2020/23 Esas, 2020/465 Karar ve 20.02.2020 tarihli kararı ile kabul edilerek İhtiyati tedbire dair ara karar kaldırılmıştır. Davacı vekili 30.03.2020 tarihli dilekçe ile, Dairemiz kararına karşı maddi yanılgı iddiası ile İhtiyati tedbir kararının kaldırılması yönündeki kararın kaldırılarak davalının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 08.04.2020 tarihli dilekçe ile ise istinaf incelemesi neticesinde verilen İhtiyati tedbirin kaldırılması ve İhtiyati tedbirin kaldırılma kararının, usule ve hukuka aykırı olduğunu, karara itirazları saklı kalmak kaydı İle yargılamanın sona ermesine kadar müvekkilinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmesi adına İhtiyati haciz talebinde bulunma gereğinin hasıl olduğunu, alacağın miktarı gözetilerek, davalının kötü niyetli olarak malvarlığında bir azalma meydana getirmeleri halinde müvekkilinin telafisi güç ve imkansız hak kayıplarına uğrayacağını iddia ederek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalının tespit edilecek ,taşınır ,taşınmaz malları İle üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına iş bu davanın kararının kesinleşmesine kadar her türlü tasarrufu önler mahiyette, alacağın bugüne kadar işlemiş faizleride dikkate alınmak üzere teminatsız olarak İhtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Dilekçede, İhtiyati haciz talep edilen davalı, … olarak belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 21.05.2020 TARİHLİ ARA KARARI : Mahkemece, davacı taraf her ne kadar İhtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de, taraflar arasındaki yargılamanın devam ettiği, bu aşamada davacının vadesi gelmiş bir alacağının bulunduğu husususun yargılamayı gerektirdiği ve taraflar arasında çekişmeli olduğu, İhtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin red kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 20.02.2020 tarihli ilamı ile kaldırıldığı, İİK 257.maddesinde bulunan İhtiyati haciz verme koşullarının mevcut olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 21.05.2020 tarihli ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, dosyanın tüm aşamaları 01.10.2007 tarihinde verilen İhtiyati tedbir kararı, Yargıtay bozma ilamı, İhtiyati tedbir kararına İtirazının red kararı, Dairemizin İhtiyati tedbir kararına dair ara kararı kaldırma ilamı tekrar edilerek, ispat ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, yargılamanın devam etmesinin İhtiyati haciz kararının verilmesine engel olmayacağını , buna dair herhangi bir yasa hükmü veya yargı kararı bulunmadığını, İhtiyati tedbirin kaldırılmış olmasının İhtiyati haciz talebinin reddi kararına gösterilecek bir gerekçe olmadığını, İhtiyati tedbir kararının kaldırılması ile davalı tarafından muvazaalı işlemler yapılarak mal kaçırmaya başladığı bilgisinin iletildiğini iddia ederek, 21.05.2020 tarihli kararın kaldırılmasını ve teminatsız olarak İhtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Talep, İİK 258/2 fıkrası gereğince ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması istemidir. 2004 sayılı İİK’nın 258/sonuncu fıkrasında ihtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Davacı, iş bu yasal düzenleme kapsamında, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava dilekçesine ekli belgeler, dava dosyasının geçirmiş olduğu tüm aşamalar, Yargıtay bozma ilamı, mahkeme kararları bilgi ve belgeler incelenmiştir. Dava, davacı … tarafından dava dışı sigortalısına sigorta poliçesi kapsamında ödemiş olduğu sigorta hasar bedelinin yangında kusuru ve ihmali olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı, …’in yangın çıkan deponun maliki olduğu anlaşılmıştır. İcra ve İflas hukukundaki İhtiyati haciz müessesi, medeni usul hukukundaki İhtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi hukuki koruma önlemidir. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Geçici hukuki himaye tedbirlerinin düzenleme nedeni, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmasıdır. Bu da Hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir (AY m.2).Geçici hukuki koruma önlemleri, henüz hüküm verilmeden bireylerin acil hukuki korunma ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. 2004 Sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için İhtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı İhtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden İhtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse İhtiyati hacze İlişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Öte yandan, İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi İhtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. Talep edilen alacağın ise vadesinin gelmiş olması gerekir ( İİK m.257/1). Alacağın muaccel olduğu an, ya tarafların anlaşması veya bir ihbar yada kanun hükmü veya hukuki ilişkinin mahiyeti ile belirlenir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrüt olur. Diğer yandan alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş alacaklarda İhtiyati haciz kararı verilmesinin şartları İİK 257/2. fıkrada sınırlı şekilde sayılmıştır. İhtiyati hacizde teminat ise, İİK 259.maddede düzenlenmiştir. Maddede, İhtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zarardan dolayı Hukuk Usuli Muhakemeleri Kanunun 96’ncı ( HMK 87.m) maddesinde yazılı teminat vermeye mecbur olduğu belirtilmiştir. Bu konuda hakimin takdir yetkisi bulunmadığından ve İhtiyati haczin dayanağı ilam veya ilam niteliğinde bir belge olmadıkça teminat alınmadan İhtiyati haciz kararı verilemez. İhtiyati hacizde ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava ve İcra takibinin konusu değildir. Halbuki İhtiyati tedbirde, tedbir konulan şey dava konusudur. Tedbir isteyenin amacı ileride açacağı davada tedbire konu olan belli bir mal üzerinde hak elde etmektir. İhtiyati haciz sadece para ve teminat alacakları hakkındaki davalarda veya icra takiplerinde söz konusu olduğu halde, İhtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler ( haklar, menkuller, gayrimenkuller ) hakkındaki davalarda uygulanır. Bu nedenle şartlarının mevcudiyeti halinde tazminat alacaklarında İhtiyati haciz kararı vermek, İhtiyati haciz kurumunun amacına uygun bir uygulama olur ( Doç.Dr.Adnan Deynekli, Dr.Mustafa Saldırım, Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz ,3 bası ). Somut davanın, açıklanan yasal düzenlemeler ve genel İlkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mahkemenin İhtiyati haciz talebinin red gerekçesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Dosya kapsamından, İİK 258. maddede yer verilen, kanaat getiren delillerin gösterilmiş olduğunun kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin yasada düzenlemesi olmayan gerekçelere binaen reddine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır. Diğer yandan, İhtiyati haciz talep eden tarafın, teminatsız İhtiyati haciz kararı verilmesi istemi ise, İİK 259. madde kapsamında olanaklı değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın, davalıdan alacağına dair yasada ifade edilen kanaat getiren delilleri dosyaya sunduğu, ihtiyati haciz talebinde kesin ispatın aranmayacağı hususları dikkate alınarak, İİK 257 vd maddeleri gereğince, İhtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, talebin reddi ve red gerekçesi yerinde görülmemiştir. Ancak, söz konusu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden karar düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisi uygun görülmüş ve davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-Davacının istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, 2- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/397 Esas sayılı derdest dosyasında verilen 21.05,2020 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, 3-a) Davacının ihtiyati haciz talebinin İcra ve Kanunun 257/1. fıkrasına uygun görüldüğünden kısmen KABULÜNE, b)İcra ve Kanunun 259. maddesi uyarınca, İhtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın %15 ‘i oranında nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda davalı …’in ,menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının borç tutarı ( dava esas değeri 8.739.540,90 TL )ile sınırlı olmak kaydıyla İcra ve İflas Kanunun 257. maddesi gereğince İHTİYATEN HACZİNE, c)İhtiyati haciz kararının teminatın ibrazından sonra İcra ve İflas Kanunun 261. maddesi gereğince yetkili İcra dairesince infazına, d) Davacının teminatsız olarak İhtiyati haciz talebinin İİK ‘nın 259. maddesi gereğince ve şartları olmadığından reddine, 5- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin mahkemece verilecek esasa dair kararda değerlendirilmesine, 8-Dosyanın gerekli işlemlerin yerine getirilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1-f bendi ve İİK’nun 258/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere Başkan …’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.16/07/2020
MUHALİF GÖRÜŞ İlk derece mahkemesinin 2007/775 Esas, 2015/394 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 21/04/2016 tarih, 2015/8704 Esas, 2016/495 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme ilamının bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararında; davalı …’in bina maliki olduğu, dava dilekçesinde bina malikinin sorumluluğuna dayanıldığı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı yasanın 58.maddesi gereğince; sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Bozma kararından sonra ilk derece mahkemesince; bilirkişi heyetinden 25/06/2019 tarihli rapor aldırılmış, Borçlar Kanunun 58.maddesi gereğince bina malikinin kusursuz sorumluluğunun doğduğu yönünde görüş bildirilmiş, rapora itiraz edilmesi üzerine başka bir bilirkişi heyetinden 05/02/2020 tarihli rapor aldırılmıştır. Bu raporda da; davalı yapı sahibinin sorumluluğunun bulunmadığı, yapı eserinde bozukluk veya noksanlık olsa bile yangının … A.Ş.’nin ağır kusuruyla meydana geldiği belirtilmiştir. Davacı vekili; yargılama aşamasında ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesince, İcra İflas Kanunun 257. maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddelerinde ihtiyati haciz düzenlenmiştir. 258/1.maddede; ” Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. ” düzenlenmiştir. Yargıtay bozma ilamından sonra, dosyaya giren bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları ile davacının ihtiyati haciz talebinde belirttiği gerekçeler birlikte değerlendirildiğinde, İcra İflas Kanunun 258.maddesinde yer alan kanaat getirecek deliller cümlesi ile ifade edilen ispat dosyada gerçekleşmemiştir. Diğer bir ifade ile; ihtiyati haciz verilebilmesi için, talep edenin mahkemede olumlu kanaat oluşturulacak deliller gösterdiği kabul edilemez. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olduğundan çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.16/07/2020