Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1271 Esas
KARAR NO: 2023/1441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2017/1152 Esas, 2019/1098 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı sigortalı … Tic. AŞ’nin Şişli/İstanbul adresindeki inşaatının müvekkili tarafından İnşaat All Risk Kombine Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 17/04/2017 tarihinde şantiye içindeki alt yükleniciye ait depoda, satış ofisinde ve diğer şantiye alanlarında hırsızlık meydana geldiğini, ekspertiz incelemesi sonucu 07/07/2017 tarihinde sigortalıya 79.248,71 TL sigorta tazminatı ödendiğini, sigortalı ile yaptığı özel güvenlik sözleşmesi kapsamında, davalı güvenlik şirketinin, şantiyenin güvenliğinin ve emniyetinin sağlanması işini üstlendiğini, davalının özel güvenlik sözleşmesi gereği yükümlülüklerini yerine getiremediğini, hırsızların şantiyeye girmesinde davalı şirketin kusuru bulunduğunu ileri sürerek 79.248,71 TL’nin 07/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; haksız fiilin faili müvekkili olmadığından, zararın müvekkilinden talep edilemeyeceğini; işverenin all risk sigortası yapma yükümlülüğü karşısında zararın müvekkilinden talep edilemeyeceğini; sigortalı poliçede belirtilen koşulları sağlamamasına rağmen sigortalıya poliçeye aykırı ödeme yapıldığını; alt yüklenici davacının sigortalısı olmadığından, davacının sigorta poliçesinin tarafı olmayan alt yüklenicinin zararını karşılayamacağı gibi davacının, alt yüklenicinin çalınan malzemeleri için yaptığı ödemeyi müvekkilinden talep edemeyeceğini; inşaatın çok büyük alanı kapsadığını ve inşaatta bir çok taşeron ve işçi bulunduğunu, inşaata çok yoğun araç giriş ve çıkışı olduğunu, yaka kartı bulunmadığından kimin işçi olduğunun belli olmadığını, hırsızlık faillerinin de kafalarında baret ve üzerlerinde yelek bulunduğunu, şantiyede bulunan işçilerin de hırsızlığı fark etmediğini, bu nedenle müvekkili personelinin şüphelenmesi için sebep bulunmadığını; alarmların sadece kendilerine ses çıkardığını, nöbet kulübesine iletilmediğini, kameraların güvenlik ofisinden izlenemediğini, bu konuda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını, kapalı alanlarda bulunan eşyalar ile ilgili yeterli güvenlik önlemi alınmadığını, güvenlik görevlilerin konumu itibarıyla olayı görmeleri ve duymalarının mümkün olmadığını, müvekkilinin hırsızlık olayından sonra da güvenlik hizmeti vermeye devam ettiğini; ceza dosyasının beklenmesi gerektiğini; çalınan malzemelerin ve zararın miktarının ispatlanması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; şantiyede hırsızlık olayının gerçekleşmesinde güvenlik hizmetini gereği gibi ifa etmeyen davalı güvenlik şirketinin % 70 oranında, gerekli tedbirleri almayan davacının sigortalısının ise % 30 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 55.474,07 TL’nin 07/07/2017 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; delillerinin toplanmadığını, ceza dosyasının beklenmediğini, keşif yapılmadan ve tanıkları dinlenmeden karar verildiğini, çalındığı iddia edilen eşyaların sahipleri konusunda araştırma yapılmadığını, davacının, zararın bizzat sigortalısına ait olduğunu ispatlaması gerektiğini, poliçede belirtilen koşullara aykırı olarak sigortalıya ödeme yapıldığını, olayda müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkili şirketin tüm yükümlüklerini yerine getirdiğini, zararın gerçek olduğuna dair belgeye dayalı değerlendirme yapılmadığını, zararın ve zarar miktarının ispat edilemediğini, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, inşaat all isk sigorta poliçesi gereği sigortalıya ödenen sigorta tazminatının, hasar sorumlusundan rücuen tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan dava dışı sigortalının yüklenicisi olduğu inşaatta 17/04/2017 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiği, davacının ekspertiz incelemesi sonucu sigortalıya 07/07/2017 tarihinde 79.248,71 TL sigorta tazminatı ödediği ve hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalı güvenlik şirketinin sorumlu olduğu gerekçesiyle sigortalıya ödenen bedelin rücuen tazmini için işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, sigortalıya ödenen hasar bedelinin piyasa rayiçlerine uygun olduğu, zararda davalı güvenlik şirketinin % 70 oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle davalının kusur oranına isabet eden 55.474,07 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı güvenlik şirketi vekili hükmü istinaf etmiştir.1-Davalı vekili, sigortalının poliçede belirtilen koşulları sağlamamasına rağmen davacının sigortalıya sigorta tazminatı ödediğini, çalınan mallar sigortalının alt taşeronuna ait ise, sigortalıya ait olmayan mallar için yapılan ödemenin müvekkilinden talep edilemeyeceğini savunmuştur.Ekpertiz raporunda; elekrik işleri taşeronunun deposunun asma kilidi kırılarak içeride bulunan kabloların çalındığı, bodrum katta yer alan deponun kapalı ve kilitli olduğu, hırsızların sonrasında satış ofisinin cam pasını kırarak içeri girdikleri ve buradaki elektronik eşyaları çaldıkları belirtilmiştir. Buna göre çalınan kablolar ve elektronik ekipmanlar kapalı ve kilitli bir alanda muhafaza edildiği için, davacı sigortacının sigortalısına yaptığı ödeme teminat kapsamındadır. Diğer taraftan poliçe özel şartlarında, üçüncü sahıslara ait mal ve kıymatlerin ziya ve hasara uğraması sebebiyle sigortalıya karşı üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülecek zarar ve ziyan talepleri de üçüncü şahıslara karşı sorumluluk sigorta klozu kapsamında poliçe limiti ile sınırlı olarak teminat altına alınmıştır. Davaya konu olayda, sigortalının taşeronuna ait depoda hırsızlanan malların sigortalıya ait olup olmadığı belli olmamakla birlikte, sigortalının yüklenicisi taşeronuna ait malların çalınması ihtimali halinde dahi, sigortalının taşeronuna karşı sorumluğu sözkonusu olacağından, davacı sigortacının taşerona ait depodan çalınan mallar içinde sigortalısına ödeme yapması ve ödediği bu bedeli hasar sorumlusu olduğu ileri sürülen davalıdan tahsilini talep etmesi mümkündür. 2-Davalı güvenlik şirketi, güvenlik hizmetini eksiksiz yerine getirdiklerini ve olayda kusurları bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi heyeti raporunda; davalı güvenlik şirketinin, yabancıların şantiye alanına girişine engel olmak, ziyaret için gelenleri kontrol ve takip etmek, şantiye alanı içerisinde can ve mal emniyetini sağlamakla yükümlü olmasına rağmen suç işlenmesini engelleyici tedbirleri yeterince almaması nedeniyle hırsızlık olayında % 70 oranında kusurlu olduğu; sözleşmenin 3.1.3 maddesi uyarınca özel güvenlik şirketinin işverenin yönetiminde ve talepleri doğrultusunda görev yaptığından, sigortalı işverenin güvenlik hizmetini denetleme ve kontrol yükümlülüğü bulunduğu, ancak olay sırasında alarmların sadece bulundukları yerde ses çıkardıklarını ve nöbet kulübesine iletilmediği, etkisiz hale getirildiğinde de işlevini yitirdiği, olay yerindeki kameraların güvenlik ofisinden seyredilemediği, inşaat satış ofisi kapısının zorlanmadan açıldığı, bu şekilde sigortalının da alınması gereken tedbirle ilgili gereklilikleri yerine getirmediğinden olayda % 30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.Sigortalı ile davalı güvenlik şirketi arasında düzenlenen sözleşmenin 3.1.16 maddesinde, davalı güvenlik şirketi, girilmesi gereken alan ve mahallere yetkisiz kişilerin girmesini engellemekle, sözleşmenin 3.1.18 maddesinde ise, görev alanına araç giriş ve çıkışlarını güvenli ve seri şekilde sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Sözleşmenin 3.1.1 maddesinde davalı şirketin giriş çıkışları denetim altında tutacak şekilde her gün, günde 24 saat vardiya düzeniyle gece ve gündüz güvenliği ve emniyet hizmeti vermek esasına göre personel çalıştıracağı; 3.1.28 maddesinde; yüklenicinin sözleşme kapsamında üstlendiği görevi ifa ederken ve yükümlülüklerini yerine getirirken gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden veya ihmalinden işverenin uğrayacağı tüm zarardan ve masraflardan sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır.Davaya konu hırsızlık olayı, baret takarak ve yelek giyerek şantiyeye gelen failler tarafından gerçekleşmiştir. Sigortalanan inşaat alanına yetkisiz kişilerin girmesini engellemek ve gelen müşteri ve ziyaretçi araçlarını kontrol etmek, davalı güvenlik şirketinin sorumluluğundadır. Bu nedenle yaşanan hırsızlık olayının davalı güvenlik şirketinin bu edimini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Güvenlik şirketi olan davalının uzmanlığı gereği, işyerindeki mal ve can güvenliğini tehlikeye sokan durum ve koşulları işverene bildirmesi ve işverenden gerekli önlemleri almasını istemesi beklenir. Ancak davalı güvenlik şirketinin, inşaat alanına giren şahısların kontrol edilmesi ile ilgili güvenlik zafiyeti hususunda işvereni uyardığı ve gerekli önlemlerin alınmasını istediğine dair delili bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davalının olayda kusuru bulunmadığına yönelik savunması yerinde görülmemiştir. 3-Bunun yanında ekpertiz raporunda sevk irsaliyeleri ve alış faturaları dikkate alınarak çalınan malların bedelinin belirlenmesine, ilk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda, sigortalıya ödenen hasar bedelinin piyasa rayiçlerine uygun olduğunun tespit edilmesine ve davacının sigortalıya ödeme yaptığı tarihten itibaren faiz talep edebilmesine göre, davalının zarara, zarar miktarına ve faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf nedenleri yerinde olmadığı gibi, mahkemece hasar dosyası celp edilerek bilirkişi raporu alınmasından sonra hüküm tesis edildiğinden, somut olayın özelliğine göre, davalının eksik araştırma yapıldığına ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1152 Esas, 2019/1098 Karar ve 10/12/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-/b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 947,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 677,51 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2023