Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1184 E. 2023/1218 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1184 Esas
KARAR NO: 2023/1218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:17/10/2019
NUMARASI:2018/1033 Esas, 2019/985 Karar
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:09/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ilgili bakanlıkla imzaladığı 25 yıllık lisans sözleşmesi kapsamında, GSM altyapı sistemine ait radyo BAZ istasyonu ile ses, data ve görüntü aktarımına yarayan diğer sistemlerin kurulumunu yapma hakkı bulunduğunu, bu çerçevede taraflar arasında 07/11/2016 tarihinde 5 yıllık bedelsiz tahsis sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden tahsis edilen alanda GSM baz istasyonu kurmak için çeşitli ölçümler ve araştırma çalıştırmaları yapıldığını, Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumundan alınan izinle istasyonun kurulumu aşamasına gelindiğini, ancak davalı şirket yetkilisinin tahsis ettiği alanda kuruluma izin vermediğini, yarım kalan kurulum sebebiyle kurulumu yapan taşeron şirkete 8.393,49 TL ödendiğini, taraflar arasındaki bedelsiz tahsis sözleşmesi gereği üzerine düşen yükümlülükleri yapmayan ve sahayı kuruluma hazır bulundurmayan davalının müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.393,49 TL’nin zarar tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret ya da Tüketici Mahkemesi, yetkili mahkemenin ise müvekkili şirketin yerleşim yeri mahkemesi olan Eskişehir Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin fabrika sahası içinde yaşanan iletişim sıkıntısının giderilmesi için ve sadece kablo çekileceğinin söylenmesi üzerine, matbu olarak hazırlanmış sözleşmeyi imzaladığını, ancak davacının sadece fabrika sahasını değil, 6 km uzaklığa kadar erişim sağlayacak baz istasyonu kuracağının ortaya çıkması üzerine, gerek fabrikada kendi sağlıkları, gerekse mahalle sakinleri açısından fabrika sahasında büyük bir baz istasyonu kurulumunu kabul etmediklerini, müvekkilli şirketin iletişim sorunlarının giderileceği düşüncesiyle bedel talep etmediğini, sözleşmenin hiçbir maddesi müzakere edilmeden matbu sözleşmenin imzalatıldığını, bu durumun genel işlem şartlarına aykırılık teşkil ettiğini, geçersiz sözleşmeye dayanılarak dava açılamayacağını, taşeron firmaya ödeme yapılıp yapılmadığı, ödense bile müvekkili ile ilgili olup olmadığının belli olmadığını, davacının tazminat talebine dayanak yaptığı sözleşme hükmünde, malzeme veya araç gerece zarar verilirse zararın tazmininin talep edileceğinin belirtildiği, dava konusu olayda böyle bir müdahale veya zararın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; sözleşmeye aykırılık nedeni ile maddi tazminat davası açılmış ise de, dava dışı … A.Ş. ‘nin düzenlediği e-fatura içeriğinden zarar olarak talep edilen miktarın, davalıya ait iş yerine kurulumu ve montajı yapılacak baz istasyonu için yapıldığının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalının bedelsiz tahsis sözleşmesi kapsamında edimlerini yerine getirmediğinin açık olduğunu, tahsis edilen alanda elektronik haberleşme ve sistemlerinin kurulumu ve montajına ilişkin tüm harcamaları kapsayan faturayı sunduklarını, faturadaki bedelin tamamının talebe konu olmamasının, taşeron şirketin davalı tarafa yansıtılamayacak masraflarının davaya lüzumsuz konu edilmemesi gereğinden kaynaklandığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, bedelsiz tahsis sözleşmesi kapsamında davalının tahsis ettiği alana kurulması gereken GSM Baz İstasyonunun kuruluma izin verilmemesinden kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk olarak davanın açıldığı İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece, davacının talep ettiği bedelin, davalıya ait iş yerine kurulumu ve montajı yapılacak baz istasyonu için yapıldığının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesince, dava dışı taşeron … A.Ş.ye yazılan müzekkere cevabında, Mart 2017 yılında düzenlenen … numaralı … ve … nolu fatura karşılığı toplam 8.393,49 TL ödendiği bildirilmiştir. ancak fatura sureti gönderilmemiştir. 28/03/2019 tarihli ara karara istinaden ibraz edilen e-faturanın incelenmesinde 22/03/2017 tarih … nolu fatura bedelinin vergiler dahil 306.195,56 TL olduğu, davacı vekilinin beyan dilekçesinde 6 kalem halinde masraf toplamının 5.317,44 TL olduğu bildirilmiştir. Ancak davacı vekili tarafından sözleşmeye aykırılık nedeni ile maddi tazminat davası açılmış ise de dosyada, mübrez e-fatura içeriğine göre dava dışı … A.Ş. ‘nin düzenlediği e-fatura içeriğinden zarar olarak talep edilen miktarın davalıya ait iş yerine kurulumu ve montajı yapılacak baz istasyonu için yapıldığı ispatlanamamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 215,45 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince kesin olmak üzere üye hakim …’ın karşı oyu ile oyçokluğu ile karar verildi. 09/11/2023
MUHALEFET ŞERHİ Davalı; fabrikada iletişim sorununu gidermek amacıyla, sadece kablo çekileceği düşüncesiyle sözleşme imzaladıkları, bu nedenle herhangi bir bedel de talep etmediklerini, ancak fabrika sahasına GSM Baz İstasyonu kurulacağını anlamaları üzerine, kuruluma izin vermediklerini, hükümleri müzakere edilmeyen ve matbu sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. HMK’nın 33. maddesi uyarınca maddi vakıları anlatmak taraflara hukuki tavsif ise hakime aittir. Davalının iletişim sorununun giderilmesi amacıyla sadece kablo çekileceği düşüncesiyle sözleşme imzaladıkları yönündeki savunması, davalının sözleşmeyi yanılma sonucunda düzenlediğine ilişkindir. Kanunlarımızda iradeyi bozan sebepler üç durum olarak hüküm altına alınmış olup, yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) gerçekleşme biçimleri bakımından birbirinden farklıdırlar. TBK’nın 30. maddesi uyarınca, sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz. Aynı Yasa’nın 31/1.5 bendinde; yanılanın gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için iradesini açıklaması, esaslı yanılma hali olarak kabul edilmiştir. Yanılma (hata); iç irade ile beyan arasında istemeyerek meydana gelen bir uygunsuzluk hâlidir. Diğer bir anlatımla yanılma, bir hukukî işlem yaparken irade beyanında bulunan kimsenin düşünmediği, arzu etmediği bir husus için istemeyerek iradesini beyan etmesidir. İradesini beyan etmek isteyen kimse, kendi dalgınlığı veya yanlış anlaması sonucunda gerçek iradesini istemediği bir şekilde açığa vurmuş olabileceği gibi; yanılma, beyanda bulunan kişinin dışında ortaya çıkan bir takım nedenlerden ötürü de olabilir. Böylelikle kişi, gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunarak iradesini sakatlamaktadır. Yanılgıya düşen kişi karşı tarafın bir etkisi veya kusuru olmaksızın iradesine uygun olmayan bildirimde bulunmaktadır. (Yargıtay HGK 2021/3-24 Esas, 2022/1328 Karar sayılı kararı) Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Kanun’da esaslı yanılma (hatanın) tanımı yapılmamış, 31 inci maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan yanılmanın (hatanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur (Fikret Eren, Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Ankara 2022, C.1., s. 844). Somut olayda davalı, fabrika sahasına GSM baz istasyonu kurulumuna izin vermek konusunda irade beyanları bulunmadığını savunmuş olup, sözleşmede davalının fabrika sahasını herhangi bir ücret almadan, bedelsiz olarak tahsis edeceğinin kararlaştırılması, davalının sözleşmeyi esaslı yanılma neticesinde düzenlediğini göstermektedir. Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen taraf sözleşme ile bağlı olmaz. İptal hakkının kullanılması şekle de bağlı olmayıp, davalı yanılmayı öğrendiği tarihten bir yıllık hak düşürücü süre içinde, 22/07/2017 tarihinde düzenlediği tutanakta, sağlığa zararlı olduğu düşüncesiyle kuruluma izin verilmediğini beyan etmekle iptal hakkını kullanmıştır. Bu durumda mahkemece, davalının esaslı yanılma ile düzenlediği sözleşme ile bağlı olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek, yapılan masrafın davalının kuruluma izin vermemesinden kaynaklandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı görüşünde olduğumdan, karara muhalif kaldığımı bildiririm.