Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/115 E. 2020/513 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/115 Esas
KARAR NO: 2020/513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/631 Esas
KARAR NO: 2019/1191
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının, …’nın kurucusu ve mütevelli heyeti üyelerinden olduğunu, davalı şirketin tüm hisselerinin vakfa ait olması nedeniyle davalı şirket ile organik ve hukuki bağı olduğunu, 28.02.2019 tarihli ara bilançosunda şirketin pasif değerlerin, aktif değerlerden fazla olup borca batık durumda bulunduğunu belirterek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, İİK.nun 177 madde hükümlerinde iş bu davanın kimler tarafından açılabileceğinin düzenlendiği, davacının böyle bir davayı açmaya yetkisinin olmadığını, kendisinin mütevelli heyeti üyesi olduğunu, husumeti nedeniyle böyle bir dava açtığını, şirketin borca batık olmadığını, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının, davalı şirketten alacaklı olmadığı gibi davalı … idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimse olmadığını, sadece mütevelli heyeti üyesi olması sıfatıyla iş bu davayı açtığını, doğrudan doğruya iflas hallerinin düzenlendiği İİK.nun 177 madde hükümlerinde bu tür davaların kimler tarafından açılabileceğinin düzenlendiği, davacının, davalı şirketin idare ve temsili ile vazifelendirilmiş kimselerden olmadığı, bu şekliyle davalı şirketin iflasına karar verilmesine yönelik isteminde hukuki yararının bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı şirketin tamamı …na ait olduğunu, müvekkilinin de …nın kurucusu ve üyelerinden olduğunu, davalı şirketin borca batık olup borç her geçen gün arttığını, … A.Ş.’nin borcu için, …’nın taşınmazı ipotek verildiğini, …’nın taşınmazı kaybedildiğinde ise, vakıf amacına ulaşılması olanaksız olacağından vakıf son bulacağını, Mütevelli …’ın hakları zarar gördüğünü, dolayısıyla müvekkil …’ın hukuki yararı bulunduğunu, ayrıca mahkemece İİK 177. maddenin dar yorumlandığını, İİK’nın 179. maddesi ise hiç dikkate alınmadığını, TTK’nın 367/2 maddesi uyarınca borca batık olan şirketin kendiliğinden sona erdiğini, bu nedenle idare ve temsil ile vazifelendirilmiş şahısların, borca batık durumda olan şirketin iflasına karar verilmesini mahkemeden talep etmeleri gerekirken ilgili şahıslar bu görevlerini yerine getirmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.’nın 179. ve 6102 sayılı TTK’nın 376. maddelerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK.’nın 376/3. maddesi uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 179/1. maddesinde de, bu bildirimin alacaklılardan biri tarafından da yapılabileceği kabul edilmiştir. İİK’nın 179. maddesinde şirketin borca batık olması, sermaye şirketleri (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) bakımından özel bir doğrudan doğruya iflas sebebi olarak kabul edilmiştir. Davacı, …’nın kurucusu ve mütevelli heyeti üyelerinden olduğunu, davalı şirketin tüm hisselerinin vakfa ait olması nedeniyle davalı şirket ile organik ve hukuki bağı olduğu gerekçesiyle borca batık olduğu iddia edilen davalı şirketin iflasını talep etmiştir. Görüldüğü üzere davacı, davalı şirketten alacaklı olmadığı gibi davalı şirkete idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimse de değildir. Sadece, davalı şirketin tek ortağı olan vakfın mütevelli üyesi olması sıfatıyla iş bu davayı açmıştır. Doğrudan doğruya iflas hallerinin düzenlendiği İİK.’nın 179. ve 6102 sayılı TTK’nın 376. Madde hükümlerinde bu tür davaların kimler tarafından açılabileceği düzenlenmiş olup, şirketin iflasını, şirket yetkilisi veya tasfiye memurları dışında alacaklı isteyebilir. Davacının, davalı şirketin tek ortağı ve sahibi olan vakfın mütevelli üyesi olması iş bu davayı açmasında hukuki yararı olduğu sonucunu doğurmaz. Bu sebeple davacının, davalı şirketin alacaklısı olmadığı gibi idare ve temsil ile yetkilendirilmiş kişilerden olmadığından davalı şirketin iflasına karar verilmesini isteminde hukuki yararı bulunmadığından mahkemece, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/02/2020