Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1149 E. 2020/2139 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1149 Esas
KARAR NO : 2020/2139
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI : 2018/416 Esas, 2020/193 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 09/04/2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Klasik Yangın Sigorta Poliçesi ile … A.Ş.’nin Esenyurt / İSTANBUL adresini meydana gelebilecek rizikolara karşı sigortaladığını, sigortalı ile davalı arasında kalan yol cephesine davalı tarafından istinat duvarı yapıldığını, duvar inşaatı sırasında kazı yapıldığını, kazı sırasında sigortalıya ait istinat duvarlarında Eylül ayında kayma, bina bahçe duvarında oturma ve ayrışma şeklinde hasarlar olduğunun beyan edildiğini, ayrıca 18/09/2017 tarihinde belediye başkanlığı tarafından inşaatın durdurulduğunun bildirildiğini, hasar tespitine yönelik ekspertiz çalışmasında sigortalıya ait arazi içerisinde en üst kotta yer alan ve yüksekliği 13 metre olan A Blok cephesine komşu olan davalının iki bina arasından geçen ve henüz tamamlanmadığı görülen yolun kenarına yaptırdığı istinat duvarının inşaatı sırasında yapılan kazılar nedeniyle sigortalı binaya ait istinat perdelerinde yaklaşık on santimetre deplasmana neden olduğunun saptandığını, sigortalının istinat perdelerinde meydana gelen sehim neticesinde duvarda çatlama ve toprağa oturmuş vaziyetteki duvar arkasındaki tır park ve manevra alanı olarak kullanılan alana ait betonarme döşemedeki derzlerde açılmalar olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin hasar ile ilgili olarak 42.373,30 TL bedeli 02/02/2018 tarihinde sigortalıya ödediğini, TTK 1472.madde gereğince sigortalının haklarına halef olarak rücu hakkını kazandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 42.373,30 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle davanın müvekkili şirket yönünden husumetten reddi gerektiğini, zira söz konusu uyuşmazlığa konu olan taşınmazın malikinin müvekkili olmadığını, iddia edilen alacağın dayanağı taşınmazın malikinin … A.Ş. olduğunu, her iki şirketin farklı iştigal konularına sahip farklı tüzel kişiliklerinin bulunduğunu, ayrıca dava dışı şirketin olayda kusurunun bulunmadığını, yapılan tespitler sonucunda sigortalı şirket binasının fen ve sanat kurallarına riayet edilmeksizin akışkan ve kirli bir zemin üzerine gerekli önlemler alınmadan inşa edildiği, ayrıca yol üzerine dolgu ve iksa çalışması yapmak üzere kendi imalatından kaynaklanan kusurları gizlemeye çalıştığını savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 2018/416 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/561, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/767, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/480, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/941 ve İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/271 Esas sayılı dava dosyalarının mahkemenin iş bu dava dosyasından tefrik edilerek ayrı ayrı esaslara kaydının yapıldığı, davacı vekili tarafından 25/02/2020 tarihli istem dilekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 124/4.maddesi gereğince davalıya sehven açılan iş bu davada taraf değişikliğine ilişkin talebin değerlendirilmek suretiyle … A.Ş. olarak davalının kabul edilip, dava dilekçesinin anılan şirkete tebliğine karar verilmesini talep edildiği, HMK’nın 124.madde hükümlerinde taraflarda iradi değişiklik yapabilmesinin ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası alınmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, davalı vekili tarafından 26/02/2020 tarihli oturumda taraf değişikliğinin kabul edilmediğini, açıkça rızalarının olmadığını belirttiği, Büyükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/99 Değişik İş sayılı dava dosyasında, davacı tarafın hasara sebebiyet veren şirketin … A.Ş. olduğunu açık ve net şekilde bilmesine rağmen davalı olarak … A.Ş. şeklinde gösterildiği, basit bir araştırma ile davalının tespiti mümkün iken … A.Ş. yerine davalının gösterilmesi nedeniyle HMK 124.madde hükmündeki tarafta iradi değişiklikler kavramının uygulanmasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, sigortalı bina ile davalıya ait komşu bina arasından geçen ve yapımı henüz tamamlanmamış yol cephesinde davalı tarafından yapılan istinat duvarı yapımı amacıyla gerçekleştirilen kazı çalışmaları nedeniyle ödenen sigorta tazminatlarının yapı maliki olan davalıdan tahsili talebinde bulunduklarını, davada HMK 124.madde uyarınca kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmasına karşı mahkemece iradi değişikliğin uygulanamayacağından bahisle davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnameler ve hasar dosyasında yer alan bilgi ve belgelere dayanılarak davanın yönlendirildiğini, sicil kayıtlarında benzer unvanda şirketler bulunması gerekse de kazı çalışmalarını gerçekleştirilen yapı malikinin tam unvanının belirlenememesi nedeniyle davalıya davanın ikame edildiğini, taşınmazın … A.Ş.’ne ait olmayıp, …. A.Ş. olduğunun dosyaya ibraz edilen tapu kaydı üzerine husumetin … A.Ş.’ye yöneltilmesi gerekirken sehven davalıya yöneltildiğinin anlaşıldığını iddia ederek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, Klasik Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dışı sigortalı … A.Ş. ile davacı … arasında başlangıç tarihi 16/02/2017 bitiş tarihi 31/12/2017 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, dava dışı … A.Ş.’nin taşınmazında meydana gelen kazı çalışmalarının hasara neden olduğu iddiası ile davacı şirket tarafından dava dışı sigortalı şirkete ödeme yapıldıktan sonra hasar bedelinin tahsili amacıyla ihtarname tanzim edilerek iş bu davanın açıldığı, ayrıca dava dışı sigortalının yine dava dışı sigorta şirketleri tarafından rücu talepli davaların açıldığı, söz konusu dosyaların aynı mahkemede birleştirildiği, birleştirilen mahkeme tarafından ise dosyaların yeniden tefrikine karar verildiği, dava dışı taşınmaz sahibi … A.Ş. tarafından dava dışı sigortalı şirket aleyhine 26/09/2017 tarihli dilekçe ile tespit talebinde bulunulduğu, tespit dilekçesinde mülkiyetin … A.Ş.’ne ait olduğunun açıkça belirtildiği, Büyükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/99 Değişik İş Esas, 2017/97 Karar ve 26/09/2017 tarihli kararında talep eden tarafın dava dışı taşınmaz maliki … A.Ş. olduğu, iş bu davanın söz konusu tespit talep ve rapor tarihinden sonraki tarihte açılmış olduğu anlaşılmıştır. Olayların gelişimi, sigorta poliçesi, taşınmaz maliki ve açılan davalar yönünden taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, mahkemece tarafta iradi değişikliğe gidilip gidilemeyeceği hususudur. Sıfat, dava konusu sübjektif hak ( dava hakkı ) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka İlişkin bir davada davacı olma sıfatıda o hakkın sahibine aittir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek, olan kişi, o hakka uymakla yükümlü ( borçlu ) olan kişidir ( davalı sıfatı, pasif husumet ).Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin, bir maddi hukuk sorunudur. Somut davada olduğu üzere, davacı … şirketinin iddia etmiş olduğu hasarın oluşmasına neden olan taşınmaz dava dışı şirket adına tapuda kayıtlıdır. Davacı vekili tarafından 6100 sayılı HMK’nın 124.maddesi gereğince tarafta iradi değişiklik talebinde bulunulmuştur. 124/1.fıkrasında, bir davada taraf değişiklikliğinin ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olacağı, üçüncü fıkrasında, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dördüncü fıkrasında ise, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğine yer verilmiştir. Somut davada, üçüncü ve dördüncü fıkraların değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Yukarıda özetlendiği üzere, hasar tarihinden sonraki tarihte dava dışı davacı … şirketinin sigortalısı olan şirket aleyhine yine dava dışı taşınmaz maliki tarafından tespit talebinde bulunulduğu, tespit dilekçesinde ve rapor ve dosya içerisinde taşınmaz malikinin açıkça dava dışı …Ortaklığı A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı … tarafından dava dışı sigortalıdan ilgili bilgi ve belgelerin talep edilmesiyle birlikte hasara neden olduğu iddia edilen taşınmaz malikinin kim olduğunun tespiti ve husumetin doğru yönlendirilmesi mümkün olduğundan, söz konusu fıkradaki düzenlemelerin iş bu davada uygulanma yerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6102 sayılı TTK’nın 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi kapsamında, sigortalısının yerine geçerek dava açan sigorta şirketi tarafından zarar sorumlusuna karşı açılan davada kusurun ispatı gerekeceğinden ve davacının hasara neden olduğunu iddia ettiği taşınmaz malikinin dava dışı şirket olması karşısında ve HMK 124. maddesindeki düzenleme gözetildiğinde somut davada tarafta iradi değişiklik söz konusu olamayacağı kanaatine varıldığından, mahkemece verilen pasif husumet yokluğu nedeniyle ret kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/416 Esas, 2020/193 Karar ve 26/02/202 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 203,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 29,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/12/2020