Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1077 E. 2023/1254 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1077 Esas
KARAR NO: 2023/1254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2019
NUMARASI: 2018/879 Esas, 2019/840 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının, davacının işyerine elektronik güvenlik sistemini kurduğunu ve 24 saat kesintisiz sistemin işlerliğini kontrol ettiğini, gerektiği takdirde ilgili mercilere ve müşterilere haber verme, tesisatın çalışır durumda kalması için periyodik bakımların yapılmasını üstlendiğini, davacıya ait işyerine hırsız girerek 23.000,00 TL parayı çaldığını, güvenlik alarmının 20 Dakika sonra çaldığını belirterek davalının sorumluluğundaki alarm sisteminin kendisinden beklenen şekilde çalışmasını sağlayamadığı, davalının bu kusuru nedeniyle uğranılan 23.000,00 TL zararının olay tarihi, bu mümkün olmazsa ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkil … A.Ş.’ nin elektronik güvenlik sistemlerinin kurulması ve alarm haber alma merkezi aracılığıyla bu sistemlerin izlenmesi alanında hizmet veren kurumsal bir şirket olduğunu; müvekkil şirket ile davacı arasında 23.01.2011 tarihinde … numara ile akdedilen Güvenlik Sistemi Hizmet Sözleşmesi kapsamında, belirtilen güvenlik teçhizatının ve tüm ürünlerin çalışır vaziyette, eksiksiz ve her türlü fiili ve hukuki ayıptan ari olarak davacıya teslim edildiğini, bu hususun montaj formuyla sabit olduğunu; bu bakımdan müvekkil davalı şirketin yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber kusur ve sorumluluktan bahsedilecekse müterafik kusurun mevcut olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, davacının hırsızlık olayında 23.000,00 TL parasının çalındığı, sözleşmede hırsızlık durumunda davalının sorumluluğunun olmadığı düzenlenmiş ise de alarm sistemininin ayıpsız bir şekilde davacıya teslim etmediğinden, davacının bu zararından, davalı şirketin kusuru oranında 17.250,00 TL olarak sorumlu olduğu, temerrütün ise 01/02/2017 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 08/02/2017 tarihine ödeme için tanınan 3 günlük sürenin dolmasını takip eden 12/02/2017 tarihinde oluştuğu, zararın haksız fiilden doğduğu, yasal faiz uygulanması gerektiği kanaatine ulaşılarak davanın kısmen kabulü ile 17.250,00 TL tazminatın 12/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkil şirket 5188 sayılı kanun, ilgili yasal mevzuat ve sözleşme hükümleri uyarınca yerine getirmesi gereken tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, dosyada mevcut sinyal kayıtları ve polise bildirim yapıldığına dair telefon kaydında gözüktüğü üzere hırsızlık olayı esnasında alarmın devreye girdiğini, bunun üzerine hem davacıya hem de ilgili kolluk birimine telefonla bildirim yapıldığını, müvekkilin iş bu sözleşmeyle üstlendiği hizmet ifası bahsi geçen bu bildirimlerden ibaret olduğunu, bu sebeple müvekkil şirket sözleşme ve ilgili yasal mevzuatla üstlenmiş olduğu edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmiş olduğundan, davacının uğramış olduğu zarara ilişkin hiçbir kusuru bulunmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporunda, davalı müvekkil şirketin alarmın ne zaman devreye girdiğini ve davacıya ne zaman bildirim yaptığının belirlenemediği yönünde değerlendirme yapıldığını, hem cevap dilekçemizin ekinde hem de kök bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçemizin ekinde sinyal kayıt raporunun dosyaya sunulduğunu, bu raporda alarm sisteminin 26.09.2016 tarihinde saat 04.16’da devreye girdiğinin açıkça gözüktüğünü, UYAP sisteminde söz konusu sinyal kayıt raporunu kontrol ettiğimizde raporun tarih saat bilgileriyle birlikte eksiksiz olarak gözüktüğünü, sinyal kayıt raporundaki alarm sinyalinin hemen akabinde kullanıcı alarm bildirimiyle ilgili olarak aranmakta olduğunu, yani arama saati sinyal raporundaki saat olan 04.16’dır. Arama kaydı raporunda, alarmın 33 saniye sonrasında hem kullanıcıya hem de polise bildirim yapıldığını, bu raporda müvekkil şirket alarm haber alma merkezi personeli … tarafından davacı şirket yetkilisi …’un aranarak bildirim yapıldığını ve polisin yönlendirildiğini, dolayısıyla bilirkişi raporundaki değerlendirmenin gerçeğe aykırı olduğunu, tüm bunların yanı sıra davacıya alarm bildirimin yapıldığını ve polis yönlendirildiğine dair ses kayıtların da ayrıca üst yazı ile mahkemeye sunulduğunu, söz konusu ses kayıtlarında bildirimin süresinde yapıldığı ve herhangi bir gecikme olmadığının açıkça belli olduğunu, buna rağmen bu hususların mahkemece değerlendirilmeyerek müvekkilinin kusurlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacıya ait işyerinde meydana gelen hırsızlık esnasında davalının sorumluluğunda olan alarm sisteminin çalışmaması sebebiyle oluşan 23.000,00 TL davacı zararının davalıdan tazmini talebine ilişkindir. Taraflar, davalı sorumluluğundaki alarm sisteminin hırsızlık esnasında gereği gibi çalışıp çalışmadığı, sonrasında davalının güvenlik kuvvetlerini ve davacıyı durumdan haberdar edip etmediği, dolayısıyla hırsızlık zararından sorumluluğunu doğuracak kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık halindedirler. Mahkemece, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış olup, taraflar arasındaki Sözleşmenin kapsamının; sistemin kurulması, gerekli bakım ve kontrolleri ile çalışır durumda tutulması ve dedektörlerde oluşan alarm sinyallerinin takip edilmesi, gerektiğinde ilgili kişilere, polise vb. durumun bildiriminin yapılmasından ibaret olduğu, davalı tarafın teknik servis elemanları tarafından hırsızlık hadisesinden sonra yapılan incelemede dedektörün kapı arkasına yanlış bir konumlandırma ile yerleştirilmiş olduğu ve kapı kanadının engellemesi ile infrared (PIR) dedektörün içeriye giren kişi ile ortamda oluşan ısıl değişimi algılayamaması sonucu gerekli alarm sinyalinin zamanında iletilemediği tespiti yapılmış olup her ne kadar sözleşme şartları yerine getirilmiş olsa da yaklaşık 7 dakika 20 saniye (veya 20 dakika) sonra alarmın devreye girmesinin sistemin kuruluş amacına uygun olmadığı, davalının – işçilik- uygulama hizmetinin ayıplı / kusurlu olabileceği kanaati ile davalının %75 oranında, ekonomik ve sosyal yaşantı şartları göz önüne alındığında, hırsızlık olaylarının fazlaca olduğu ve olabileceği; adı geçen davacının belirtilen eşyalarını işyerinde tutarken, zorlanarak açılabilen bir kapı ile korumaya çalıştığı, alarm ve kamera bulundurmak suretiyle tedbir aldığı, ancak, işyeri kapısı dışında kepenk vb. tedbir olmadığı; hırsızlık olaylarına karşı daha sağlam kapı yaptırma, kapı dışında kepenk bulundurma vb. şekilde etkin tedbir almadığı; alarm sistemini kontrol etmediği; hırsızlık yapan şahısların işyerine kolaylıkla ve kısa sürede girebildikleri ve rahat hareket ettikleri; davacının kıymeti yüksek eşyalarını saklarken dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği; bu nedenle gerçekleşen hırsızlık olayında uğradığını iddia ettiği zarardan “%25 oranında tali kusurlu olduğu” kanaatine varıldığı, ek rapordaki açıklamalarında, davalı ….” nin cevap dilekçesinde belirtilen “Sinyal ve telefonla bildirim kayıtları” konusunda, dosya içinde yer alan belgelerden herhangi bir bilgiye rastlanmadığı, şöyle ki; davalının cevap dilekçesi ekinde polise ve ilgili kişiye bildirim yapıldığına dair bir ekran görüntüsü çıktısının olduğu, fakat dikkatsiz çıktı alındığı için ekran görüntüsünün A4 çerçevesinin dışında kaldığı, dolayısıyla tarih ve saat bilgilerinin görülmediğinin belirtildiği, bu belgeden, davalının alarmın hangi saatte devreye girdiğini belirtemediği, ilgili kolluk birimi ve davacı firma yetkilisi …’un hangi saatte aradığının tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince, ek rapora beyan ve itiraz dilekçesi ekinde bilirkişi raporunda okunamadığı, bu nedenle değerlendirilemediği ifade edilen sinyal kaydı ve arama kaydı raporu ile davalı çalışanının müşteri ve polisle olaya ilişkin yaptığı görüşmelerin ses kaydı yeniden sunularak, bu belgelerin bilirkişilerce değerlendirilmesi istenmesine rağmen, mahkemece karar verilen oturumda bu belgelerin ve davalının inceleme talebinin neden kabul edilmediği açıklanmaksızın ek rapora itirazların yerinde olmadığı ifade edilerek eksik inceleme ile davalının %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davalı vekilinin 04/11/2019 tarihli ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekindeki raporlar ve CD değerlendirilip incelenerek davalının sözleşme gereğince zamanında gerektiği gibi alarm sisteminin devreye girdiği ve kurumun davacıya ve güvenlik kuvvetlerine süresinde haber verildiği, dolayısıyla sözleşme gereğinin tam olarak yerine getirildiği, kendilerine olay nedeniyle kusur atfedilemeyeceği yönündeki savunmalarının değerlendirilmesi yönünden yeniden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere davalı vekilinin istinaf talebinin esası incelenmeksizin kabulüne karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/879 Esas, 2019/840 Karar ve 18/11/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 392,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 122,94 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin, mahkemece yeniden kurulacak hükümde DEĞERLENDİRİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1a-6.bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023