Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1076 E. 2023/1211 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1076 Esas
KARAR NO: 2023/1211
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2019
NUMARASI: 2018/1194 Esas, 2019/1100 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/05/2018 tarihli Menajerlik ve Organizasyon sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkilinin davalıya sunduğu 08/06/2018 tarihli hizmet karşılığı davalının 25/08/2018 tarihinde 20.000,00 TL ve 05/06/2018 tarihinde 39.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının 08/06/2018 tarihli faturanın tebliğine rağmen borcunun 19.000,00 TL sini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçtiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya bir borcunun olmadığını, davacının anlaşma sınırları dışında bir talepte bulunduğunu, talebin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda; davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı tarafın ticari defterlerinin ibraz edilmediği, usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olma niteliğine haiz olan davacı tarafın ticari defterlerin incelenmesinde davalı tarafından 40.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu bedelin mahsubu sonucunda davacının 19.000,00 TL alacaklı olarak görüldüğünün tespit edildiği, ayrıca takip konusu faturadan bakiye kalan alacağın ödenmesi amacıyla davacı tarafından Beyoğlu … Noterliği … yevmiye numaralı 04.09.2018 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarname ile dava konusu faturadan bakiye kalan 19.000,00 TL’nin ödenmesinin ihtar edildiği ve ihtarnameye fatura örneği eklenerek 05.09.2018 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından faturaya ve ihtarnameye yönelik bir itirazda bulunulmadığı, TTK m.21/2 uyarınca davalı tarafın faturanın içeriğini kabul ettiği sonucuna ulaşıldığı, karinenin aksini ispatlama yükü üzerinde olan davalı tarafından aksi yönde bir yazılı delil de sunulmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinde davalı tarafından 20.000,00 TL’si 25.05.2018 tarihinde, 39.000,00 TL’si 05.06.2018 tarihinde olmak üzere toplam 59.000,00 TL ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, davalı tarafın sözleşme içeriğine yönelik olarak bir itirazda bulunmadığı, yine imza inkarında da bulunmadığı, bu durumda iş bedelinin farklı olduğunu iddia eden tarafın iddiasının yazılı delille ispatlaması gerektiği, ancak somut olayda davalı tarafından bu duruma ilişkin olarak yazılı bir delil sunulmadığı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafın edimini yerine getirdiği, davalı tarafın buna karşılık toplamda 59.000,00 TL ödeme yapmak borcu altında olduğu, davalı tarafından 40.000,00 TL ödeme yapıldığı bakiye kalan kısmın ifa edilmediği anlaşılmakla davacının takip tarihi itibariyle 19.000,00 TL alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin 19.084,33 TL üzerinden devamına, asıl alacak 19.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı tarafın dosyaya sunduğu faturanın tek başına malın eksiksiz teslim edildiği, işin görüldüğü, borcun ifa edildiği anlamına gelmediğini, davacı tarafın bu yönde davasını ispat edemediğini, ayrıca hukuken geçerli bir sözleşme de bulunmadığını, davacı tarafın dosyaya sunduğu sözleşmenin imza kısmında ne şirket kaşesi ne de ticaret unvanı bulunduğunu, bu şartları ile dosyaya sunulan sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, buna rağmen sunulan sözleşmenin hüküm kurulurken esas alınmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkili kurum ile anlaştığı fiyattan çok daha fazlasını istediğini, en başta anlaşılan rakamın üstünde talepleri olduğunu, müvekkili Kurumun daha sonra yaptığı araştırmalarda davacı tarafın müvekkili kuruma fahiş fiyat politikası uyguladığını tespit ettiğini, yapılacak olan piyasa araştırmasında da müvekkili kuruma fatura edilen tutarın çok yüksek olduğunun tespit edileceği, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olduğunu,yerel Mahkemenin eksik incelemeye dayalı olarak karar verdiğini, yerel mahkeme kararında inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, alacak miktarları ve faiz hesaplamalarının da yanlış yapıldığının tespit edileceği, dolayısıyla davacı tarafın iddiasının likit alacak olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE; Dava, bakiye fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 24/05/2018 tarihli organizasyon sözleşmesi düzenlendiği, davacı şirketin organizasyon bedeli için düzenlediği faturadan kaynaklı bakiye 19.000,00-TL asıl alacak, 84,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.084,33 TL nin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden 01/10/2018 tarihinde takibe geçtiği, itirazın 08/10/2018 tarihinde yapıldığı, takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafından İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürede 11/12/2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı görülmüştür. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı taraf karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinafa konu uyuşmazlık, davacının organizasyon sözleşmesinden kaynaklı bakiye bedel alacağı bulunup bulunmadığı, davacının anlaşma sınırları dışında bir talepte bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Sözleşmenin incelenmesinde; konusunun davalıya ait 08.06.2018 tarihli organizasyonda sanatçı …’ın performans göstermesine ilişkin olduğu, davacı şirketin sanatçı …’ın menajeri olarak sözleşmeyi akdettiği, sözleşme kapsamında davacı tarafın sanatçı …’ın belirlenen organizasyonda performas göstermesini taahhüt ettiği, davalı tarafın da bunun karşılığında toplam 59.000,00 TL ödeme yapmayı taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Davacı taraf, sözleşme konusu hizmetin yapıldığını ancak 19.000,00 TL’lik bakiye borcun ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı taraf, borçlu olmadığını, davacının sözleşme dışında talepte bulunduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili, 08.04.2019 tarihli duruşmada hizmetin görüldüğünü, ihtilafın bedel noktasında olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı tarafın ticari defterlerinin ibraz edilmediği, usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olma niteliğine haiz olan davacı tarafın ticari defterlerin incelenmesinde davalı tarafından 40.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu bedelin mahsubu sonucunda davacının 19.000,00 TL alacaklı olarak görüldüğü belirtilmiştir. Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Dosya kapsamındaki delillere göre taraflarca 24/05/2018 tarihli Organizasyon Sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede hizmet bedelinin belirlendiği, davacı tarafından hizmetin sunulduğu konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, Mahkemenin 08/04/2018 tarihli ara kararına rağmen davalının defterlerini ibraz etmediği, incelenen davacı defterlerinin usulüne uygun olup, takip konusu faturanın defterlere kaydedildiği ve davacının takip tarihi itibarıyla 19.000,00- TL alacağı bulunduğu, davacı tarafından talep edelin bedelin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile uyumlu olduğu, hizmetin sunulduğunu kabul eden ve sözleşmedeki imzayı inkar etmeyen davalının hizmet bedelinin sözleşmede kararlaştırılan bedelden fazla talep edildiği yönündeki iddiasını HMK 200 vd maddeleri gereğince yazılı delilleri ile ispat etmesi gerektiği, davalının bu iddialarına yönelik yazılı delil sunulmadığı, bu hali ile davalının bu iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır. Davalı, davacı tarafın dosyaya sunduğu sözleşmenin imza kısmında şirket kaşesi ve ticaret unvanı bulunmadığından sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davalının ticaret ünvanının sözleşmede yer aldığı, davalının sözleşmedeki imzaya açıkça bir itirazının bulunmadığı, hizmetin sunulduğunu kabul etiği ve sözleşme kapsamında kısmi ödemede bulunduğu, bu hali ile sözleşmenin imza kısmında şirket kaşesinin bulunmamasının sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği, bu nedenle de davalının bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda dosyadaki mevcut deliller ile davacının bakiye hizmet bedeli alacağını ispat ettiği, davacının takip öncesi gönderdiği ihtarname ile davalının TBK 117.maddesi gereğince temerrüde düştüğü, dolayısıyla davacının takip öncesi faiz talebinin yerinde olduğu, faturada belirtilen alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından Mahkemece davalının takibe itirazının iptaline ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davalının istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1194 Esas, 2019/1100 Karar sayılı ve 04/11/2019 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 324,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 54,62 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.09/11/2023