Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1026 E. 2023/1267 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1026 Esas
KARAR NO: 2023/1267
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2018/901 Esas, 2019/1304 Karar
DAVA: ALACAK (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı şirkete 09/10/2012 tarihinde başlayan ve 08/10/2013 tarihinde revize edilerek güncellenen sözleşme kapsamında 4 yılı aşkın süre ile çevre danışmanlık hizmeti verdiğini, davalı tarafından 20/10/2016 tarihli e-mail ve 21/10/2016 tarihli yazı ile sözleşmenin tek taraflı olarak fesih talebinde bulunulduğunu, davalı şirketin, sözleşmeyle hükme bağlanan fesih koşulları ve süreye ilişkin müeyyideye rağmen sözleşmeyi, sözleşmenin bitim tarihinden bir ay önce yazılı bildirim yaparak feshetmediği gibi yine sözleşme gereği otomatik olarak bir yıl uzayan sözleşmeye rağmen e-mail yoluyla yaptıkları bildirimle sözleşmeyi feshettiklerini bildirmekle haksız ve geçersiz bir fesih bildirimi yaptığını, bir yıl uzamış olan sözleşmeye rağmen, sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi halinde öngörülmüş olan bir yıllık danışmanlık ücretinin tamamının da ödenmesinin kabul edilmediğini belirterek haksız olarak feshedilen sözleşme gereğince fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 07/10/2019 tarihinde UYAP üzerinden sunduğu ıslah dilekçesi ile, fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava değerini 19.000,00 TL daha ıslah edip toplam 24.000 TL alacağın yasal faizi ile tahsilini talep etmiş olup ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki Danışmanlık İş Sözleşmesinin 12. maddesi uyarınca yetkili Mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı ile 4 yılı aşkın süredir hizmet alımının söz konusu olduğunu, davacının haksız olarak, süresinde feshedilmediğinden bahisle sözleşmenin 5. maddesi uyarınca tazminata hakkı kazandığını ileri sürdüğünü, söz konusu maddenin “Sözleşme süresi 1 (bir) yıl olup, bir yıldan önce sözleşmenin … tarafından tek taraflı feshedilmesi halinde bir yıllık danışmanlık ücretinin tamamı … ödenecektir.” şeklinde olduğunu, maddenin, müvekkilin sözleşmenin imzalanmasını müteakip 1 yıl içinde davacıdan sebepsiz yere hizmet almayı bırakmasını engellemek için öngörüldüğünü, müvekkilinin, sözleşmenin kurulduğu 08/10/2013 tarihinden 20/10/2016 tarihine kadar hizmet aldığını, böylece anılan sözleşmedeki cezai şartı içeren 1 yıllık sürenin de çoktan geçtiğini, davacının, söz konusu maddeyi hatalı olarak haksız kazanç sağlamak için geniş yorumlayarak sözleşmenin yenileme yıllarında da bu cezai şatın uygulanacağını iddia ettiğini belirterek davanın, yetkisizlik sebebiyle usulden ve ayrıca esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacının ticari defter ve kayıtlarına göre taraflar arasında herhangi bir alacak ve borç ilişkisinin olmadığı, taraflar arasında sözleşmenin varlığı ve ifası hususunda bir ihtilafın olmadığı, uyuşmazlığın davalının sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı, fesihten ötürü davacının zarara uğrayıp uğramadığı ve var ise bu zararın, davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı, taraflar arasındaki 08/10/2013 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, tarafların, sözleşmenin bitiminden bir ay önce bildirim yaparak sözleşmeyi bitirebileceği, aksi takdirde sözleşmenin 1 yıl süre ile uzayacağı ve bir yıldan önce sözleşmenin davalı tarafça feshedilmesi halinde davalının, bir yıllık danışmanlık ücretinin tamanını davacıya ödeyeceğinin düzenlendiği, sözleşmenin 8. maddesinde ise bildirime ilişkin usullerin düzenlendiği ve fesih, kusur ve bedele ilişkin bildirimlerin ancak noter kanalı ile yapıldığında geçerli sayılacağının hüküm altına alındığı, davalının feshe ilişkin bildirimini 20/10/2013 tarihinde e-mail yolu ile yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 08/10/2013 tarihli olduğu ve feshedilmeyerek 2016 yılına kadar süregeldiği, fesih bildirimi yapılmadığından sözleşme süresinin bir yıl geçerli olduğu, sözleşmeye göre davalının tek taraflı feshini 20/10/2013 tarihinde e-mail yerine, 08/09/2016 tarihinde noter kanalı ile yapması gerektiği, davalının feshinin, sözleşmede düzenlenen sürelere uymadığından geçerli sayılamayacağı, bu durumda ise taraflar arasındaki sözleşmenin zamanında (bir ay önceden) fesih bildirimi yapılmak sureti ile 08/09/2017 tarihine kadar geçerli olacağının kanaatine varıldığı ve taraflar arasındaki en son geçerli olan danışmanlık ücretinin 2.000,00 TL olduğu, davacının, sözleşmenin usulsüz ve süresinden önce davalı yanca feshedilmesinden dolayı davalıdan 12 aylık süreye denk gelen 24.000,00 TL tutarında alacağının doğduğu gerekçelerine istinaden davanın kabulü ile 24.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu uyuşmazlığın, 08/10/2013 tarihinde akdedilen sözleşmenin 5. maddesinin yorumlanmasından kaynaklandığını, davacının, anılan madde uyarınca, gerçekleştirilen feshin haksız olduğundan bahisle alacak ve tazminat talebinde bulunduğunu, oysa söz konusu cezai şart maddesinin sadece ilk yıl için konulmuş olduğunu, davacının, dosyaya sözleşmenin feshinden kaynaklı zararının miktarını ispatlayan herhangi bir belge sunmadığını, fesih bildiriminin noterden yapılmasının zorunlu olmadığını, ayrıca bu şartın, tek başına sözleşmenin hukuka aykırı feshedildiği anlamına gelmediğini, fesih iradesinin davacı tarafa ulaşmış olmasının yeterli sayılması gerektiğini, kaldı ki davacının da bu e-maile cevap verdiğini, sözleşmenin “Bildirim” başlıklı 8.(3) a-b-c maddelerinin, davacı tarafından da sözleşme süresince uygulanmadığını, anılan maddenin (c) bendinde sözleşme bedelinin noter kanalı ile belirleneceği hususu yer almakta olup şu güne kadar sözleşme bedelinin noter huzurunda belirlenmediğini, bu durumda yenilenen sözleşme bedeli de geçersiz olacağından yenilenen sözleşme bedeline göre belirleneceği iddia edilen cezai şartın da evleviyetle geçersiz olacağını, davacı tarafından, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi nedeni ile uğramış olduğu zararı ortaya koyan veya ispat eden bir delilin de dosyada bulunmadığını, sözleşmenin taraflarınca 2016 yılında feshedildiğini, doktrin ve Yargıtayın da bilinen görüşüne göre cezai şart maddelerinin dar yorumlanması gerektiğini,cezai şarta ilişkin maddenin ilk defa akdedilen sözleşme için geçerli olduğunu, yenilenen seneler için geniş yorumlanmak suretiyle hüküm ifade edeceğinin düşünülmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, cezai şart maddesinin, cezai şart miktarının belirli olması ilkesine de aykırı olduğunu, 1 yıllık danışmanlık bedelinin ne olacağı konusunun belirsiz olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sözleşmenin, sözleşme hükümlerine uygun olarak feshedilmediğinden bahisle yine sözleşmenin 5.b maddesi ile kararlaştırılan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/95 Esas 2018/64 Karar sayılı kararı ile, dava dilekçesinin, Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 18/04/2019 tarihli raporda; tarafların incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde düzenlenmiş olduğu, HMK’nun 222. maddesi uyarınca sahibi lehine delil kabul edilmesi gerektiği, davalı ile davacı arasında defter kayıtlarında herhangi bir borç ve alacağın bulunmadığı bildirilmiştir. Bilirkişi tarafından sunulan 30/05/2019 tarihli ek raporda; tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda herhangi bir borç alacak durumunun bulunmadığı, davacı tarafından davalıya kesilen 30/11/2016 tarihli … nolu Ekim – Kasım 2016 dönemini kapsayan (2.000,00 X 2 = 4.000,00) KDV dahil 4.720,00 TL tutarında faturanın iptal edilmiş haliyle dava dosyasına eklendiğini, faturanın, davacının ve davalının ticari defterlerinde yer almadığı, taraflar arasında 08/10/2013 tarihinde yapılan sözleşmenin 6. maddesi ile ücretin, aylık 1.500,00 TL + KDV olarak belirlenmiş olduğu, Ekim 2015 tarihinden itibaren danışmanlık hizmet faturalarının 2.000,00 + KDV olarak düzenlendiği, sözleşmenin, sözleşme şartlarına aykırı olarak feshedilmiş olduğunun kabul edilmesi halinde cezai şart tutarının, en son geçerli olan danışmanlık ücretinin 2.000,00 TL olduğu dikkate alındığında Ekim-2016 / Eylül-2017 dönemlerindeki 12 aylık dönem için 2.000,00 X 12 = 24.000,00 TL olduğu bildirilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında 08/10/2013 tarihli Danışmanlık İş Sözleşmesinin akdedildiği ihtilaf konusu değildir. Davalı 20/10/2016 tarihli e-mail ile, bu tarih itibariyle başka bir firma ile anlaşmış bulunduklarını bildirerek sözleşmeyi feshetmiştir. Davacı ise, sözleşmenin 5.b maddesi uyarınca talepte bulunarak işbu davayı açmıştır. Sözleşmenin 5.b maddesi ise “Sözleşme süresi 1 (bir) yıl olup bir yıldan önce sözleşmenin … tarafından tek taraflı feshedilmesi halinde bir yıllık danışmanlık ücretinin tamamı … ödenecektir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Sözleşme süresi 1 yıl olarak kararlaştırılmış ise de, davalı tarafından feshedildiği tarihe kadar devam ettiğinden sözleşmenin her yıl için aynı hüküm ve koşullarla yenilendiğini kabul etmek gerekir. Öyleyse davalının, söz konusu hükmün sadece sözleşmenin yapıldığı ilk yıl için geçerli olduğu yönündeki itirazı yerinde değildir. Sözleşmenin 5.a maddesinde, tarafların, sözleşme bitim tarihinden 1 ay öncesinde yazılı bildirim yaparak sözleşmeyi sona erdirebileceği, herhangi bir bildirim yapılmadığı durumda sözleşmenin otomatik olarak 1 yıl daha uzayacağı düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin başlangıcı 08/10/2013 tarihi olup her yıl yenilendiği kabul edildiğinden davalı tarafından fesih bildirimi, 08/10/2016 tarihinden 1 ay öncesinde yapılması gerekirken 20/10/2016 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda sözleşme, sözleşmenin 5.a maddesi uyarınca otomatik olarak 1 yıl uzadığı gibi sözleşmenin 1 yıldan önce davalı tarafından feshedilmesi sebebiyle de davacı, sözleşmenin 5.b maddesi uyarınca 1 yıllık danışmanlık ücretine hak kazanmıştır. Davacının bu sebeple ayrıca bir zararının bulunduğunu da ispatlamasına gerek yoktur. Sözleşmenin yürürlükte olduğu 2015-2016 yıllarında danışmanlık hizmet bedeli faturası 2.000,00 TL+KDV olarak düzenlenmiş olup davalı tarafından da ödenmiştir. Bu husus söz konusu yıllara ilişkin taraflara ait ticari defterlerde herhangi bir borç ve alacak kaydının bulunmadığından anlaşılmaktadır. Bu sebeple yeni sözleşme döneminde danışmanlık hizmet bedelinin ne olacağı belli olmadığından Mahkemece 1 yıllık danışmanlık ücreti belirlenirken bir önceki sözleşme döneminde geçerli olan 2.000,00 TL’nin esas alınması yerinde olmuştur. Ayrıca sözleşmenin 8.3.a maddesi ile, sözleşmenin feshine yönelik bildirimlerin noter kanalı ile yapılması halinde geçerli olacağı kararlaştırılmış ise de, davalının, bu maddeye dayalı olarak feshin geçersizliğine yönelik bir iddiası bulunmayıp aksine davalı, fesih iradesinin davacı tarafa ulaşması ile feshin gerçekleşmiş olduğunu iddia etmektedir. Sonuç olarak Mahkemece tesis edilen karar isabetli olup davalının istinaf başvurusu yerinde değildir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/901 Esas, 2019/1304 Karar ve 17/12/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 409,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 140,01 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/11/2023