Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/995 E. 2019/2107 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/995 Esas
KARAR NO : 2019/2107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
NUMARASI : 2018/134 Esas, 2018/963 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın müvekkili şirkete özel sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 21.09.2012 tarihinde yaya sigortalıya araç çarpması ile meydana gelen kazada sigortalının yaralandığını, müvekkilinin yaralanan sigortalının tedavi masrafları için hastaneye 19.882,94 Euro ödediğini ve sigortalının haklarına halef olduğunu, tedavi giderinden aracın zorunlu trafik sigortacısı davalı … Sigorta ile davalı SGK’nın sorumlu olduğunu iddia ederek 19.882,94 Euro’nun tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığının temerrüt tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı… vekili cevabında özetle; kazadan itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davaya konu tedavi giderlerine ilişkin tazminat taleplerinden SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı SGK vekili cevabında özetle; kuruma karşı dava açılabilmesi için öncelikle kuruma başvurulması ve talebin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılmasının şart olduğunu, iş bu davaya bakmakla görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davacının müvekkili kuruma rücu hakkının bulunmadığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, özel sağlık sigortalarının can sigortaları kapsamında olduğunu, can sigortalarında halefiyete yer verilmediğini, kanun koyucunun halefiyeti kabul ettiği mal ve sorumluluk sigortalarında da sigorta şirketinin rücu hakkının münhasıran zarar sorumlusuna karşı mevcut olduğunu, davacının sigorta poliçesi üzerinde diğer bir sigorta şirketine ve müvekkili kuruma rücu etmesinin sigortacılık ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, dava konusu tedavi giderlerinin 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olan tedavi giderlerinden olduğundan Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açılan davada 5510 sayılı yasanın 67/1.maddesi delaletiyle 101.madde gereğince Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle, 5510 sayılı yasanın 101, HMK 114/1-c, 115/1.maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davalı kurum ile müvekkili (sigortalı) arasında haksız fiil olmadığı ve davalı SGK’nın sorumluluğunun 5510 Sayılı Yasa’dan kaynaklandığı gerekçesiyle iş mahkemesinin görevli olduğunu kabul ettiğini, ancak davalı SGK’nın zorunlu trafik sigorta primlerinden pay aldığından riski üstlendiğini ve sorumluluğunun da riski üstlenmesinden kaynaklandığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı SGK vekili, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddini istemiştir.Davalı … vekili istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, özel sağlık sigorta poliçesi kapsamında trafik kazası nedeniyle karşılanan tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında sigorta poliçesinin düzenlendiği, sigortalının 21.09.2012 tarihli trafik kazası sonucu yaralandığı, tedavisinin gerçekleştirildiği, sigorta şirketinin hastaneye poliçe kapsamında ödeme yaptığı ve ödediği bedelin rücuen tahsili için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle sigorta rücu davasının niteliğini açıklamak gerekecektir. Sigorta rücu davalarının TTK nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklandığı ve TTK’nın uygulanması gerektiğinden bahisle, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu tür davaların Ticaret Mahkemesinin görev alanında olduğu düşünülebilir ise de; halefiyet ilkesi dikkate alınarak, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği, gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Somut olayda, dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğu gibi, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişki, haksız fiil olan trafik kazasından kaynaklanmaktadır. Yasal düzenleme ile SGK’nın zarardan sorumlu tutulması, borcun haksız fiilden kaynaklandığı ile tarafların sıfatını ve mahkemenin görevini değiştirmez. Kaldı ki SGK’nın riski üstlenmesi, zorunlu trafik sigorta priminden kendisine pay aktarılmasından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında, İş Mahkemeleri Kanununda belirtilen şekilde herhangi bir uyuşmazlıkta yoktur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 2. maddesinde, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir. Düzenleme kapsamında, aynı yasada, mahkemenin görevli olması dava şartları arasında yer verilmiştir. Diğer dava şartları gibi, görevle ilgili hususların da mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekir. Yasal düzenlemeler kapsamında, mahkemenin görevi ile ilgili husus taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve içtihat hükümleri uyarınca, dava dışı sigortalı gerçek kişi ile davalılar arasındaki ilişki, iş mahkemeleri kanununda belirtilen nitelikte bulunmadığından, halefiyet ilişkisine dayanarak açılan davalarda, mahkemenin görevi dava dışı sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirleneceğinden görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, dairemiz kararları bu doğrultadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken, iş mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddi kararı doğru kabul edilemeyeceğinden, esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi görüşüyle dosya heyete sunulur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/134 E. 2018/963 K. 23/10/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,a)6100 sayılı HMK.20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,b) İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,c) 6100 sayılı HMK 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemenin dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA, d)Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,e)Sair işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 ve aynı kanunun 362.1.c maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/11/2019